maç günü akşam yemeğinde annemlerdeydim. yemekten sonra oturma odasına geçip televizyonu açınca 1461'in 1-0 önde olduğunu görüp önce şaşırdım, sonra da "şimdi galatasaray biraz baskı kurar ve maçı alır" diye düşünerek şaşkınlıktan sıyrıldım.
ikinci yarı galatasaray iyice baskı kurmaya başlamıştı ama son vuruşları çok ama çok kötüydü. bunu görünce "olur mu ki?" demeye başladım. derken 70'de emrullah'ın şık golü gelince twitter'da "vay arkadaş 1461 neymiş!" yazdım.
ardından galatasaray baskısını iyice arttırdı. maç tek kaleye döndü. bu arada hakem oyunu hızlandırmak için elinden gelen her şeyi yaptı ve birkaç "sakatlık" durumu dışında oyun neredeyse hiç durmadı. böyle olunca inanılmaz bir tempo oldu maçta.
77'de emre golü atıp farkı bire indirince oyun daha da hızlandı. 1461 biraz da tecrübesizlikle çok fazla baskı yemeye başladı. topu sadece ileri şişiriyorlardı. hatta bir atakta galatasaray'ın sol kanasından sıfıra kadar inen bir 1461'li oyuncu neredeyse 20-30 saniye bir arkadaşının gelmesini bekledi ama hiç kimse oralı değildi...
bu arada futbolla pek ilgisi olmayan babam ve annem de gaza gelmiş 1461'i destekliyorlardı.
ardından galatasaray'ın 2 tane direkte patlayan şutu geldi. babamla "eyvah" dedik! o sıralarda 1461 ceza sahasında bir de ele çarpma / penaltı tartışması oldu. sonrasında dakikalar yavaş yavaş olsa da eridi ve 1461 büyük bir işe imzasını attı.
bu sezonun 'giant killers'larından biri olarak adını kupaya/gruplara ve tarihe yazdırdı.
zaten her şey bir yana 1461'in ilk 11 değeri 1.800.000 eur iken galatasaray'ın ilk 11 değerinin 39.350.000 eur olması bile başarının önemini anlatmaya yetiyor.
karşılaşma, aynı zamanda, futbolun doğasında olan bu tarz sürprizlerin futbolseverlere daha büyük zevk verdiğini bir kere daha anlamamı sağladı.
hele bir de bu sürpriz türkiye gibi, futbolunda "büyüklere" karşı sürprizleri engellemek için "tedbirler alan" bir ülkede yaşanmış olması, başarıyı daha da "büyük" kılıyor...