6 aralık 2012, uzun zamandır yaşamadığımız gurur günlerinden biriydi: beş yıl aradan sonra bir takımımız devler ligi son 16’sında rakibini bekliyor. diğer bir temsilcimiz de avrupa ligi’nde son maçına liderliği garantilemiş olarak çıkıyor. bir türk’le bir alman takımı, gruplarda son maçlarına çıkarken türk ekibinin birinciliği garantileyip alternatif kadroya şans verebiliyor olması çok alışık olduğumuz bir şey değil, gerçekten heyecan verici. tabii bu heyecan verici durum, aynı zamanda bir fırsattı: aykut hoca sıkışık fikstür ve güçlü rakipler nedeniyle 9 gün içinde eskişehir-marsilya-g.birliği karşısına (sadece caner’in cezasında stoch’u koyduğu) aynı 11’le çıkmıştı. gladbach tarzı prestij maçları, 25 kişilik kadronuzdan hangi yedeklere o sıkışık fikstürde gözü kapalı forma verebileceğinizi gösterebilecek tartı müsabakalarıdır. ama bu a takım/b takım ayrımıyla ne orhan’ın, ne özgür’ün, ne de krasiç’in aktüel durumlarını net olarak göremedik. sahaya 11 benzemez çıkıyor, zaten birbirleriyle oynama alışkanlıkları sıfıra yakın olduğu için takım hüviyeti göstermeleri mümkün değil. durum böyle olunca bireysel olarak ön plana çıkmak zorlaşıyor; ya da pendik önünde sezer’in yaptığı gibi bencil tercihlere yöneltiyor. oysa bu maçlara 5-6 as, 5-6 yedek karmasıyla çıksanız; belki krasiç’in sow’la uyup uymadığını test edebilecek; özgür’ün yobo’yla entegre çalışıp çalışamadığını ölçebileceksiniz. fenerbahçe’deki bu a takım/b takım ayrımıyla yedeklerin ne pendik önünde, ne de gladbach önünde sağlıklı veriler sunabildiklerini düşünmüyorum. bu sağlıksız ölçme/değerlendirme ortamına rağmen dün geceden kalan ufak bilgi kırıntılarıysa şunlar: bienvenu’nün büyük takım oyuncusu olmadığını biliyorduk, korkarım ki bienvenu orta sınıf takım oyuncusu da değil. fenerbahçe bienvenu’yü devre arası serbest bıraksa ona süper lig’den talip çıkacağı konusunda şüpheliyim. oysa dünkü maç semih için biraz daha nefes alma fırsatı olabilirdi. krasiç gerçekten istekli, ama düşük fizik kalitesi isteğini performansa dönüştürmesini engelliyor. sırp yıldızın teknik kapasitesini bildiğimiz için onun çabuk vazgeçilecek bir adam olduğunu zannetmiyorum. son söz de (haddimi aşıyorsam affını rica ederek) stoch’a: daha 23 yaşındasın. yaptığınız iş top oynamak, atomu parçalamıyorsunuz! biraz daha sakin, biraz daha mütevazı olmak gerek sanki...kazanç krasiç