fenerbahçe'yle oynadıgımız bir kupa maçıydı (6 şubat 1985) maç fenerbahçe stad'ında oynanacaktı.maça sabahlamak için çiçek pasajına gittigimde hüseyin agabey,kasımpaşalı birol ve onların yanında bir kaç kişiden başka kimsenin olmdığını gördüm.sonradan james burak ve fikirtepeli altın diş ayhan'la bazı arkadaşlarında gelmesiyle toplam 20 kişi olduk.
o gece okuldan arkadaşım fenerli doğan midilli'de aramızdaydı.doğan'ın fenerli olduğu,ikimiz arasında bir sırdı.doğan tribünde tanınan biri olmadığından,sırf muhabbet için bizimle sabahlayacak,gündüz de fenerlilerin yanına gidecekti.
hava oldukça soğuktu.hatta bir ara yağmur da yağdı.son vapurla karşıya geçtik.kadıköy iskelesine geldiğimizde etrafta hiç kimseler yoktu. kadıköyde ara sokaklarda
bir müddet yürüdükten sonra,aramızda yorulanlar olmaya başladı.
birileri "sabahçı kahve bulup sabaha kadar orada oturalım"derken,diyer bir grup dolaşmaktan yanaydı.sonunda fikrin kimden çıktğını hatırlamamakla beraber haydarpaşa garı'na gitmeye karar verdik.epeyce yorgun olduğumdan fikir bana da cazip gelmişti. garın arka tarafında boş duran trenlerden birinin içine binip uyuyaçak,sabah erkenden de stada gideçektik.
gara geldiğimizde saat sabaha karşı 02.00 'yi gösteriyordu.gerçektende garın arka tarafında bekleyen bir tren vardı.trene hızla binip uyuyabileceğimiz bir yer bulup yerleştik.ama cok geçmeden trenin içinin dondurucu soğuğugu uykumuzu kaçırdı.kasımpaşalı birol "ben şimdi sizi ısındırırım"deyip trenin içinde ateş yakmaya kalkınca tren nerdeyse yanacaktı ama genede bir türlü ısınamadık.ama uyku baldan tatlıdır derler.soğuk moğuk dinlemeden bir tarafa kıvrılıp sonunda hepimiz uyumaya başladık.ta ki
mekanik bir sesle sarsılarak uyanana kadar.tren önce bir ileri bir geri gitti.yerinden zor doğrulur gibi bir hareket yaptıktan sonra yavaş yavaş hareket etmeye başladı.insan ani bir olayla uykudan kalktığında bir an bir sersemlik hali yaşıyor.boş bir trenin içinde aniden uyandığında neye ugradıgını şaşırıyorsun.ben birol'un "nereye gidiyorsun ulaaan" diye bağarışını duyduktan sonra nerede oldğumuzun tam farkına varabildim.tren gittikçe hızlanıyordu.ilk şoku üzerimizden atar atmaz trenden dışarı
çıkmak için kapılara koştuk.bazılarımız kapıda yığılmayı görünce camları açıp camdan çıkmaya çalıştı.
gecenin sessiliğinde çıkardığımız yaygara trenin sesini bastırmış,makinist de trende bazı davetsiz misafirlerin olduğunu anlayıp treni durdurmuştu.adamcağız trenden inen uykulu tiplere hayretle bakarken bizimkilerden biri yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali,"bu saatte nere gidiyosunuz kardeşim "diye adama birde hesap sordu.şaşkın makinist biraz da bizim tedirginliğimizi yatıştırmak istercesine kibar bir sesle "treni yıkamaya götürüyoruz"dedi.
güzel yerimizden olmuş soğuk sokaklara geri dönmüştük.istikamet sabahçı kahvesine doğru yollandık. sabah erkenden de stadın yolunu tuttuk.o maçta feneri yendik. eve geldiğimizde o kadar yorgundum ki üzerimdeki kirli elbiseleri dahi çıkartmadan uyuya kaldım.