patırtılı, gürültülü galatasaray – fenerbahçe yarı final müsabakasının akisleri, istanbul matbuat savaşları , oynanamayan maarif kupası
bundan tam seksen sekiz sene evvel bugün milli futbol takımımız moskova’da sovyetler birliği ile beynelmilel bir müsabaka icra etti ve sıfıra karşı üç golle mağlup oldu. bu müsabakanın öncesi ve sonrasında yaşanan kavga ve patırtının sebepleri, futbolumuzun şimdiki zamanda içine düştüğü sıkıntıları tarif etmesi bakımından tetkik edilmeye değer.
1) galatasaray – fenerbahçe müsabakası
gelin evvela biraz geriye, 1340 yani 1924 senesinin ağustosuna gidelim. mezkûr senenin yaz mevsiminde düzenlenen paris olimpiyat oyunları nedeniyle 1923 -24 mevsimi istanbul cuma ligi tamamlanamamıştı. bununla beraber aynı senenin eylülünde düzenlenecek olan türkiye futbol birinciliği için istanbul mıntıkasının, ankara'ya istanbul'u temsilen bir takım göndermesi gerekiyordu. bu müşkülat sebebiyle, reisliğini ahmed şerafeddin bey’in yaptığı istanbul futbol mıntıkası alelacele bir şampiyona (lig) düzenlemeye karar verdi. eleminasyon usulüne göre tertip edilen ve sonunda istanbul şampiyonu olacak takımın belirleneceği turnuvanın nihayetinde, dört takım ‘semi final’ oynamaya hak kazandı. mıntıka merkezinde çekilen kura sonucu beşiktaş, süleymaniye’ye; galatasaray da fenerbahçe’ye isabet etti.
15 ağustos cuma taksim stadyumu’nda istanbul rum cemaatinden haçopolu efendi’nin hakemliğinde icra edilen müsabakaların ilkinde refik osman bey’in parlak oyunu neticesinde; mağlup duruma düşmesine rağmen, beşiktaş, süleymaniye’yi bire karşı üç sayı ile mağlup ediyor ve son müsabakaya kalmaya muvaffak oluyordu.
stadyumu hıncahınç dolduran taraftarların sabırsızlıkla bekledikleri fenerbahçe – galatasaray müsabakası bu maçın akabinde başladığında taraftarların uğultusu ta ayazpaşa’dan işitiliyordu. önce fenerliler penaltıdan attıkları bir golle öne geçmişler, bunu takiben galatasaraylılar da biri penaltıdan olmak üzere iki sayı ile mukabelede bulunmuşlardı. herkes galatasaraylıların sayı adedini arttıracağını zannederken, hakem galatasaray aleyhine bir ceza vuruşu (penaltı) daha verdi. bu da sayıya havale edildi.
artık müsavi surette iki ikiye devam eden müsabakanın sonuna gelinmişti.bundan sonrasını cumhuriyet’te kemal ragıb bey anlatıyor:
“… galatasaray sol açığı muslih topu sürüp fener kalesine yaklaştı, şekip bey mutad cesareti, her zamanki mahareti ile topu kurtardı fakat arkasından muslih bey’e bir tekme hediye etti. edib bey araya girdiği zaman bir tekme de onun hesabına isabet etmişti. fener’in o sessiz sedasız, kendi halinde düşünen serinkanlı kalecisine ne olmuştu?”
bunun üzerine müsabakanın hakemi haçopolu efendi, kenarda çizgi hakemliği yapan mili takım antrenörü bay billy hunter’e ne yapılması gerektiğini sordu. bu görüşmenin akabinde haçopolu efendi, şekip bey’i oyundan ihraç edip, bir de fenerbahçe aleyhine penaltı verdi. işte bundan sonra kızılca kıyamet koptu. binlerce fenerbahçeli taraftar sahaya doluştu ve penaltı atılması mümkün olmayarak, mıntıka jandarması tarafından oyun tatil edildi.
neticesi alınamayan müsabakayı tetkik etmek üzere ertesi gün fevkalede surette toplanan istanbul futbol mıntıkası mezkûr müsabakayı görüştü ve oynanmayan yarım dakikanın ağustosun on dokuzunda oynanmasına ve müsabakanın fenerbahçe kalesine bir penaltı vuruşuyla başlamasına karar verdi. bu hükmü dinlemeyen ve protesto eden fenerbahçe ise hem mıntıka futbol birliği hem de türkiye idman cemiyetleri ittifakı’ndan ayrıldı. önümüzdeki sene oynanacak lige de katılmayacağını beyan etti.
müsabaka günü kalecisi dahil olmak üzere hiçbir oyuncusu sahaya çıkmayan fenerbahçe’nin boş kalesine çekilen ceza vuruşu ile galatasaray bir sayı daha yaptı. bu suretle maçı kazanan sarı kırmızılı takım şampiyonanın nihai maçında beşiktaş’ın rakibi oldu.
2) matbuat savaşları
fenerbahçe kulübü, reisliğini esrarengiz adam da denilen yusuf ziya bey’in yaptığı futbol federasyonu ile kavgalıydı. bu sebeple, matbuat yani basın yoluyla da; fenerbahçe’ye yakınlığı ile bilinen çelebizade sait tevfik’in spor âlemi ve ali naci karacan’ın akşam gazetesi federasyonu deyim yerindeyse topa tutuyordu. buna mukabil karşı taraf yani galatasaray ise sessiz bir siyaset izliyorsa da, onun yerine galatasaray mekteb-i sultanisi mezunlarının çıkardığı türkiye idman mecmuası ve yine mekteb-i sulatanili yunus nadi bey’in cumhuriyet gazetesi refiklerine cevap yetiştirmekten geri durmuyordu. kavga üç cepheye sıçramıştı. birinci cephede kulüpler, ikinci cephede fenerbahçe ve futbol federasyonu, üçüncüde ise fenerbahçe ve galatasaraylı matbuat dünyası...
3) oynanamayan maarif kupası
aradan bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen fenerbahçe ile galatasaray arasındaki gerginliğin dinmek şöyle dursun, nerdeyse bir husumete dönüşmesi cumhuriyet hükümeti’ni de endişelendiriyordu. maarif vekili (milli eğitim bakanı) vasıf bey bu sıkıntıyı bertaraf edebilmek için galatasaray ile fenerbahçe arasında ‘maarif kupası’ namıyla bir müsabaka tertip etmeye karar verdi. bu müsabaka ile birlikte bu iki kadim ekip arasında yeniden dostluğun tesis edilmesi amaçlanıyordu.
31 teşrinevvelde (ekim) alafranga saatle 15:00’de taksim stadyumu’nda istanbul’da ikamet eden ingiliz veya ecnebi bir hakemin yöneteceği müsabakayı kazanan takıma son derece nezih bir de kupa hediye edilecekti. iki kulüp aralarında yaptıkları protokolle mağlup tarafı ile galip tarafın; müsabakadan hemen sonra, dağılmadan hep birlikte fotoğraf çektireceğini, mağlup tarafın galip tarafı sportmence tebrik edeceğini, galip tarafın da mağlup ettiği hasmına saygı göstereceğine dair hükümleri karar bağladılar. ayrıca iki kulubün renklerinden mürekkeb hususi bir rozet yaptırılarak, bu müsabakaya ait olmak üzere taraftarlara dağıtılacaktı. hatta müsabaka akşamı birlikte bir ziyafet vermeyi de protokole ilave ettiler.