öğlen üzeri. henüz ekim ayı ama ağır bir kış havası var. hava soğuk ve azami derecede gri. saha ağır.
maratonda o saçmasapan uygulama yine yapılmış, tribünün sağ tarafı sivassporlulara ayrılmış. höykürüp duruyorlar. maç boyunca sinirimizi ve konsantrasyonumuzu bozan bir durum.
en büyük hayal kırıklığı yaşadığım maçlardan biri. zira o sezonki en güzel oyunlarımızdan birini oynuyoruz. ilk bir saat, diyelim. kombinasyonlu, iştahlı bir oyun, türlü türlü gol pozisyonu. hem biz beceriksiziz (aah isaac!) hem sivas kalecisi petkoviç iyi gününde. sivasspor pis bir inatla direniyor.
ikinci yarı da öyle başlıyor, iyi yükleniyoruz. ikinci devre on dakika kadar oynandıktan sonra sivas'ta mehmet yıldız giriyor oyuna. bir sezon sonra şampiyonluğa oynayan sivasspor'un yıldızı ve golcüsü olacak ama o zamanlar pek bilinen bir oyuncu değil. ben ismini ve iri cüssesini ikinci lig maçı özetlerinden biliyorum. sivas 2. ligdeyken hep vardı, şimdi neden oynatmıyorlar acaba diye merak ederdim. merakım batsın! girdikten bir dakika sonra, bir kontra topta bomboş yakalanıyoruz, mehmet yıldız golü atıyor. tadımız kaçıyor. hem tribünde sivaslıların azmasıyla, hem de bizim takımın pilinin bitmesiyle. gol şarjımızı bitiriyor, kalan dakikalar bomboş geçiyor. 1-0 yeniliyoruz.
maçtan eve dönüp ışık'ı alıp odtü havuzuna sutopu antrenmanına götürüyorum, ben de havuza girip bu saçma yenilginin yarattığı hayal kırıklığı içinde bir saat yüzüyorum.