cem can'ın "fair play yemin istemez: fan-etik yazıları" kitabından;
futbolda pozisyon dedektifliği
endüstrinin futbolunun bir mesafeler ve varsayımlar sporu olduğunu geçen hafta ileri sürmüş, bu tür futbolun temel ve en değerli unsurunun oyunun kendisi ya da futbolcu değil, seyirci; daha özel bir tanımla da televizyon seyircisi olduğunu söylemiştik...
"canlı" gerçek hayatta süregelen; akan, içinde bulunduğumuz hayat değil, televizyondaki görüntüdür artık. endüstrinin futbolundaki "görüntü", "canlı" olanın kendisidir. televizyonda akan giden "canlı" hayatın / futbolun içindeyiz artık. avrupa şampiyonasına da günler kala reklamlar kampanyalar da hızlanıyor; "bu yaz almanya / avusturya'dayız. en canlı avrupa şampiyonası hd televizyonlarda!" "asıl" futbol izleyicisi televizyon karşısındadır. en büyük etki de televizyon izleyicisinin üzerindedir. spikerler ve yorumcular görüntüye mutlaka eşlik ederler ancak paylaşmaz; sunar, profesyonelce ve sürekli olarak gerçekçi gibi algılanması amaçlanmış bir şekilde heyecanlar transfer eder, televizyon seyircisinin de bir tribün duygusu içinde birlikte d uygulanmasına gayret ederler...
bu anlamda maçı tribünden izlemenin en önemli avantajı oyunun her yerini aynı anda görmek değil, maçı bağımsız bir şekilde izleyebilmek, oyunun kulaklarında dırdır eden kimse olmaksızın gönlünce seyredip, gönlünce hissedip, gönlünce yorumlayabilmektir... gene de çoğunluk bu sesi sevecek veya tahammül edecek ya da etmeyecektir ancak o ses "canlı" yayınlarda hep olacaktır.
endüstrinin futbola, doğallığı içinde oynanan bir oyun değil, seçilmiş, gerçeğe yakın kurgulanmış görüntülerdir. ve bu kurgu ulusal futbol kültürünün oluşumunda önemli bir yer tutacaktır.
yabancılaşmış şekilde "canlı" yayın izlerken, bir anda, önceden göremediğimiz bir şey fark edilir hak gelecektir.
oyunun görüntüleri artık sık sık kesilmekte, pozisyon ağır çekimde verilmekte, olur olmaz pozisyonlar "teknik aygıtlar" kullanılarak maç esnasında analizi i olarak sunulmaktadır. her ofsayt için ofsayt mı değil mi, taç için, aut için, faul için, kart için, itiraz itişmesi için... her şey için... kimsenin görmediği, umursamadığı bir pozisyon* dan "acaba penaltı mı? hah, işte hakem bunu nasıl atladı gördünüz mü?" tartışmasını "canlı" yayma sunmak bir tür yayıncılık hizmetidir... bunu yapabilmek için fedakarca yatırımlar yapılmıştır!
endüstrinin futbolunda odakta bulunan ancak edilgen kılınan futbolsever, türkiye'de "canlı" yayında oyunu değil, kararları izliyor... oyunun kendisine değil, kararların nasıl olduğuna baktırılıyor...
uzaktan ve yüksekten gelen bir topun tam bir sanatsal bir ayrıcalık olarak, nasıl kontrol edildiğini tekrar ve yakından izleyemiyoruz. bir futbolcunun iki dikkatli rakibinin arasından tek bilek hareketiyle bir antilop gibi geçip gittiğini göremiyor, hafızamıza kazıyamıyoruz... futbol biçimden biçime evrilen, becerilerin ve üstünlüklerin çeşitlendiği ve taraf değiştirdiği bir bütünlük olmaktan çıkmıştır: futbol, türkiye'nin endüstriyel futbolunda gol da dahil, bir karara yol açan bütün hareket ve sonuçlardan ibarettir...
izleyici de daha çok futbol hayali kurabilen, kendini futbolcunun yerine koyan insan olmaktan, ya külyutmaz bir hakem olmaya, ya da hakem karan yorumlayan birer pozisyon dedektifi olmaya yönlendirilmiştir...
türkiye futbolunu ve futbol seyircisini yeniden bulmaya, en azından unutmamaya mecburdur...