bu maçtan sonra gazeteci islam çupi’nin yazısı şöyledir;
“sen bir futbol kasabısın yesiç... sen çimen sanatı diye adlandırılan futbolun içine nasıl olsa düşmüş bıçak ilkelliğinde dolaşan bir çirkinliksin.
sen ekmek parasına saygısı sevgisi olmayan, sen sahada dolaşırken hiçbir rakibine parmağı ile dahi dokunmayan rıdvan'ın ayak bileğini hurdahaş ederken çirkinlikten öte, bir gaddardın, insan dışı bir yaratıktın yesiç...
fenerbahçe ve fenerbahçe taraftarı seni hiç unutmayacak bir suçlusun yesiç...
tarihle hep "etme bulma" tekrarlarını daktilolar durur. dün rıdvan'a yarın kim bilir kime ? manzaralar hep hazindir türkiye'de... maçın 30uncu dakikasında rıdvan "ölüme tam teşebbüs" bir yesiç faulü ile sahadan alınıp ambulansın içine konulduğunda stat sevince değil kedere boğulmalı idi.
1950 yılında bir büyük maç hatırlıyorum, rio'da yapılan bir botafago-fluminense derbisini…
ilah didi, dün rıdvan'a benzer bir sakatlığa maruz kalıp ambulansın içine konulunca tribündeki botafago ve fluminense rekabeti birden kesilip yerini dev bir ağlamaya bırakmıştı. brezilya futbol insanı müthiş bir rekabetin zıt odağı olmasını bildiği kadar, ondan daha da dolu dolu bir futbol ve futbolcu aşığı idi. futbolun hiçbir antika vazosunun rakip olsa bile kırılmasına gönlü razı olmuyordu brezilyalının...
oysa rıdvan'ı götüren ambulansın arkasından sanki bir "oh olsun" vedası vardı. numaralıdan yükselen cılız alkışların dışında yuhalanıyordu ambulans... brezilya neden 3 defa dünya şampiyonu olmuştu? brezilya hala niye dünya futbolunun en büyük patronlarından biri idi ?
türkiye neden roma final çıtasını geçememişti ?
türkiye rıdvan'lara niye gül değil de tekme atıyordu ?”