fenerbahçe - galatasaray futbol maçı 2-2 sona erdi. bu, oyunun perde içi. ya perdenin dışındaki olaylar!.. işte bu, çok düşündürücü ve ibret verici. maça çok ilgi vardı. günler önce fenerbahçe kulübü, bilet almak için ülkenin çeşitli yörelerin den gelen insanlarla doldu taştı. maraton 3 milyon, numaralı 7.5 milyon, vıp de 75 milyon. bunlar da maçtan 1 saat önce ikiye, hatta üçe katlanıp satılmaya başlandı.
vıp salonu'na girmek isteyenlere sözümüz yok. onlar için ölçü yok. para babaları. ötekilerin çoğu, yoksulluk çizgisinde. hallerinden belli. asgari ücret 57 milyon. gelin de bu çelişkiyi çözün.
maçtan 2 saat önce kızıltoprak meydanı sanki kurtarılmış bölgeydi. yollar tamamen kesilmiş ve duraklarda insanlar vasıta bekliyor. alanda, gençler birbirlerini kovalıyor. otomobillerin camları kırılıyor. gençlerden birkaçı bizim beklediğimiz durağa sığınıyor. korkudan yüzleri bembeyaz, tir tir titriyorlardı. hangi takımı tutuyorsun diye sorulduğunda galatasaray'ı diyorlar. kavganın nedenini bilet bulamadıklarına bağlıyorlar!
durağın bir kenarına sığınmış 13 yaşında bir çocuk vardı. rengi kül gibiydi... arkasında bir şey saklıyordu. meğer o antrenman çantasıymış. üzerinde fenerbahçe amblemi olduğu için duraktan dışarı çıkmaya korkuyordu. sonuçta durakta bekleyen 2 kadın çocuğa sahip çıkarak aralarına aldılar ve götürdüler. stadın içine giriyoruz. sanki maç değil, bir savaş yapılacak. iki taraf seyircileri birbirlerine yakası açılmamış küfürler yağdırıyorlar. futbolcular sahaya çıkmadan önce birkaç fanatik, ellerinde bir dövizle sahaya çıkıyor. üzerinde ''sevgili mesut, 65 milyonun yüzde 40'ını unut'' yazılmış! böylelikle de türkiye'de 26 milyon fenerbahçeli olduğunu öğreniyoruz. futbolcular sahaya çıkarken tribünlerden konfetiler yağıyor. saha içine atılan patlayıcı ve yakıcı bombalarla kâğıtlar tutuşuyor. tribünlerin üzerinden ateş şelaleleri iniyor. tribünün önü yangın yerine dönüşüyor. itfaiye yangını söndürmeye çalışıyor. takımların seremonisinde atılan yanıcı ve patlayıcı maddelerin çıkardığı zehirli gazlarla göz gözü görmüyor. dakikalarca insanlar zehirleniyorlar. herkes burnunu kapatıyor. istiklal marşımızı bile saygıyla dinleyemiyoruz. bu savaş misali olaylar, maç başlayınca da sona ermiyor. hakem, maçı 10 dakika tatil etmek durumunda kalıyor. görüldüğü gibi artık statlarımızda anarşizm, fanatizm, faşizm, siyasetle kol kola girmiş.
tek parti devrinde bir hükümet görevlisinin 45 yıl evvel faşist olup olmadığı tartışılıyor. ama demokratik bir ortamda faşizm, anarşizm ve fanatizmin ayak seslerini duymamazlıktan geliyoruz.
geçen maçların birinde polis, bu yaşıma karşın ceplerimi arıyor ve de buldukları birkaç kuruşu güvenlik gerekçesiyle almaya kalkıyor. bu iyi de.. sahada atılan patlayıcı ve yakıcı maddeler karşısında neden seyirci kalıyorlar? bunu anlamakta zorluk çekiyorum...