ilk basımı 2012 yılında cem zamur'un "onun gibisi gelmedi: memleket futbolundan portreler" kitabından;
hakemin özel tarihi doğan babacan
(...)
- en az o önemde bir maç daha yönetiyorsunuz. şampiyon kulüpler kupası yan finalinde celtic - atletico madrid müsabakası. o maçta da üç kırmızı kart göstermişsiniz. ada basını sizi futbolun değerlerini koruduğunuz için överken, ispanyollar maçı katlettiğinizi ve beraberliğin mucize olduğunu belirtmişler. siz ne dersiniz?
- ispanya gazetelerinde türkiye'de oynanan futbolun yetersizliği ön plana çıkarılarak, "bu futbolu yöneten bir hakemin yöneteceği ne olabilir?" diye onların oyuncularının yapacağı her hareketi benim kabul edeceğim düşüncesi hâkim olmuştu. karşılığında da ilk yapılan kasti harekette ayala gibi önemli bir oyuncularını derhal oyun harici etmem onlarda şaşkınlık yarattı. o şaşkınlıkla hırslandılar, hırslanınca daha şiddetli hareketlere başvurmak zorunda kaldılar, birbirlerini takip etti bunlar. o müsabakada 9 tane san kartları 3 tane de kayıp oyuncuları vardı. ancak enteresan bir durum vardı o müsabakada, müsabaka sonrası ispanyol kulübü ceza alan üç oyuncudan biri için tahkim kurulu'na müracaat etti. iki oyuncuyu ihtardan sonra attım ben, fakat üçüncü yü ihtarsız attım. ihtarsız attığım oyuncu için itiraz ettiler. o zamanlar ihraç edilen oyunculara uefa tarafından para cezası veriliyordu. yanılmıyorsam beş bin frank gibi bir rakamdı. o üçüncü oyuncuya itiraz ettikleri zaman bir itiraz harcı da yamıyorlardı uefa'ya. tahkim kurulundan bana yazı geldi, on beş gün sonra: "şu tarihte cenevre'deki şu oteldeki toplantıda bulunmanız gerekmektedir," diye. ben kalktım, gittim. bana sordukları şuydu: "maçını izledik ve gözlemci raporlarını da okuduk. müsabakayı yönetimin iyiydi ancak merak ettiğimiz iki husus var. ihraç edilen iki oyuncuya ihtar vermişsiniz, üçüncü oyuncuyu ihtarsız atmışsınız. bu oyuncunun atılış şeklini ne şekilde değerlendiriyorsunuz?" o anda benim aklıma geldi: "bu üçüncü oyuncu sanıyorum 76. dakikada oyuna girmişti- o dakikaya kadar yedek şurasında oturuyordu. müsabakayı baştan sona izliyor. benim hangi hareketlere müsaade edip hangilerine etmediğimi biliyor ve çok rahat değerlendirme şansına sahip. müsabakaya iştirak ettikten sonra, ihraç edilen arkadaşlarının yaptıkları hareketlerden daha ağırını rakibine yapınca, kasten yaptığına kanaat getirdim ve ihtar vermek lüzumunu hissetmedim. çünkü ihtar bir oyuncunun bundan sonraki hareketlerini daha dikkatli yapmasını sağlamak için verilir. oysa onun bundan daha sert hareket yapma olanağı yok, adamı öldürecek degil," dedim. onlar da; "toplantı bitmiştir," dediler ve o cezayı tescil ettiler hatta para cezasını yükselttiler.