erdoğan şenay gözlem fenerbahçe, kendi sahasında olmasına rağmen deplasmanda oynamaktan da ağır bir 90 dakikalık yabancılığı yaşıyordu takım oyunu yaratıcılığında. yok takımdaki oyuncuların baştaki koşu hızları bilmem kaç kilometre olmalıymış da, düşünce ve paslaşma tempoları saniye, hatta saliselerle hesaplanmalıymış... aykut hocam bütün bunları televizyonlarda anlatıp, batının ünlü takım ve şöhretlerini, rakamsal maharetlerini örneklemek kulaklara çok hoş geliyor da bir-iki gün sonraki lig maçını, yani dünkü mersin idmanyurdu’nu ben de saracoğlu’nda seyrederek sizi anlattıklarınızla kıyaslamak doğrusu çok tersine gidiyor insanlarımızın. mersin idmanyurdu’nun 7. dakikada attığı enfes golü bir yana koyalım. çünkü dünyanın her yerinde böyle sürpriz vuruşlar ve kendi oyuncusundan gelen toplar her takımın başına gelebiliyor. ama futbol oyununun diğer bütün bilimsel ölçeklerindeki üstünlüğü fenerbahçe gibi bir takımdan önce ligin vasat sayılacak bir ekibi olan mersin idmanyurdu ortaya koyuyorsa o zaman sarı-lacivertli ekipte önemli sorunların olduğunu kabul etmemiz gerekmez mi? konu alex meselesi değil. o, gördüğünüz gibi ayaklarında ne maharet varsa onları konuşturmak için çabalıyor. ancak fenerbahçe’nin rakibin pres baskılarını kırıp oyunun pas hakimiyetini eline geçirme gücü yok. bunun için oturmuş bir orta olan zenginliği takımın en önde gelen acil ihtiyacı. o bölgeden ne defansın bütünleşmesine yardım geliyor ne de kanatların işine yarayacak, pratik savunmayı bozacak pas dağıtımları göze çarpıyor. hele hele mersin defansının göbekteki kalabalığını dağıtacak orta alan baskıncıları ara ki bulasın. uzatmaya gerek yok. fenerbahçe tarihini yaratıp, bugünlere ulaşılması zor rekorlarla taşıyan mazideki kadrolara bir göz gezdirirsek eğer, sarı-lacivertli on birlerde her zaman en az 5-6 adet rütbeli futbolcuların varlığını görürüz... dünkü takımda siz içinizden kendi futbol ölçeklerinize göre galibiyeti kör kuyudan çıkaran alex, stoch ve baroni dışında kaç isim sayarsınız çok merak ederim.