ilk basımı 2005 yılında olan ziya adnan'nın "çünkü biz ankaragüçlüyüz!.." isimli kitabından;
ankaragücü dışındaki ankara takımları için ise kara bir sezondu. iki ankara takımı, ptt ve şekerspor küme düştüler. böylece, ankara futbolunun 1. lig'de yalnızca ankaragücü tarafından temsil edileceği bir dönemi açılıyordu.
o yıllardan aklımda kalan en önemli maç, bir sonraki sezon (1972-1973), istanbul'da fenerbahçe'yle oynadığımız kupa yarı final maçıdır. fenerbahçe, şampiyonluğu kaçırmanın üzüntüsünü yaşarken, kupayı kazanarak teselli bulmak istiyordu. fenerbahçe istanbul'daki ilk maça böyle bir hava içersinde çıktı. ankaragücü bu tarihi maça şu kadroyla çıkmıştı: baskın soysal, mehmet aktan, ismail dilber, erman toroğlu, müjdat yalman, zafer göncüler, metin yılmaz, selçuk yalçıntaş, melih atacan, köksal mesci, adnan sezgin.
muzaffer sarvan'ın yönettiği maçta ankaragücü mehmet aktan'ın (konyalı mehmet) attığı golle 1-0 öne geçmiş ve ilk yarı bu skorla kapanmıştı. fenerbahçe ikinci yarıya çok süratli ve istekli başlamış, devrenin ortalarında kazandıkları penaltıyı yılmaz şen'in ayağından gole çevirerek beraberliği yakalamıştı.
maçın ilerleyen dakikalarında oyun hayli sertleşmiş ve kaptan selçuk yalçıntaş, erman toroğlu ve metin yılmaz'ın (tatar metin) oyundan atılması ile ankaragücü 8 kişi kalmıştı. fenerbahçe'nin baskısı iyice artmıştı ama ankaragücü de var gücüyle direniyor, beklenen gol bir türlü gelmiyordu. derken, köksal mesci, konyalı mehmet'in açtığı uzun pası yakalayıp yaklaşık 50 metre sürdükten sonra, topu kaleci cevher'in solundan ağlara yuvarlayarak maçın sonucunu tayin etmişti: 2-1 kazanmıştık. işin ilginç yanı, o müthiş galibiyet golünü atan köksal mesci, forvetteki coşkun süer (büyük coşkun) romanya'da tedavi gördüğü için, onun yerine oynamıştı. gol sonrası dizlerinin üzerine çökerek, "tanrım sana şükürler olsun, bana bu günleri de gösterdin" diye ellerini göğe açışı, o günleri hatırlayan ankaragüçlülerin hafızalarından hiç silinmemiştir.
maçı radyoda babamla birlikte dinlemiş ve ankaragücü'nün galibiyet golüyle birlikte havalara zıplamıştık. ben o galibiyet golünde ve bitiş düdüğü ile döktüğüm sevinç gözyaşlarını hiç ama hiç unutmadım. babamla beraber takımı istanbul dönüşünde karşılamaya gitmiştik. ankaragüçlüsü, pttlisi, gençlerlisi, velhasıl tüm ankaratakımlarının taraftarları bu başarıyı alkışlamak için oradaydı.
iki maçlı eleme usulü oynanan sistemde, fenerbahçe ankara'daki ikinci maçı 1-0 kazansa da, deplasmanda atılan gol sayısı üstünlüğüyle tur atlayan biz olmuş ve finale çıkmıştık. finalde rakip, o yıl lig şampiyonu olan galatasaray idi. ne yazık ki finalin ilk ayak maçında galatasaray'a 3-1 yenildik ve ankara'daki maçta 1-1 berabere kalarak kupayı kaybettik...