soyunma odası! fenerbahçe, izmir’de hayal kırıcı bir futbol anlamsızlığının içerisinde kıvranıp durmaktaydı. sanki sarı-lacivertli ekip izmir çimeninin her bölgesini rakibinden daha iyi bilen taraf değilmiş gibi garip bir yabancılık yaşıyordu atatürk stadı’nda... elazığ lige yeni gelmiş bir ekip hiç değilmiş gibi sahayı dilediği gibi kullanıyor, futbolun tüm inceliklerini sergiliyordu yarışma boyunca ve de fenerbahçe gibi anlı-şanlı(!) bir devin karşısında... önce fenerbahçe’nin tam bir “kadro kaosu” içinde sıkışıp kaldığını açıkça görmeliyiz... tabii bu önerimiz tribündeki gözlere değil, teknik kulübe içerisinde karmakarışık bir düşünce kargaşası içerisinde çırpınıp duran aykut kocaman’ın kafasını kastediyoruz... sahaya sürdüğü on bir beraberlik golü gelene kadar kendi oyun alanı içerisinde elazığ’a direnmek için uğraş veriyor. fizik gücü gösterisi yaparcasına canlı oynayan elazığ’ın bir de paslaşma dengeleri üst çıtalara çıktıkça yarışmada topla buluşup oyun kurma şanslarını yitiren bir ekip iskeleti takılıp kalıyordu fenerbahçe’yi seyretmeye koşmuş şanssız bir sarı-lacivert kalabalığına... orta alandaki fenerbahçe yokluğu devam ettikçe sarı-lacivertli kadrodan devamlı başarılar beklemek ve alex’in bilinen meziyetlerinin ayaklanmasına bel bağlamak hayalcilik olur. önce bu gerçek biline... kanatlarda her hafta değişik isimlerle çıkmak golcü olmaları beklenen kuyt, krasic, sow gibi yaratıcı isimleri bölgelerinde “iş yapamaz hale getirmekten öteye geçemez”... geri dörtlü için içimi dökmeyi sonlara bıraktım... gökhan’ın zorunlu sakatlığı sonrası onun yerinde oynayan her isim sınıfta kalıyor. iyi de orada bir de mehmet topuz’u denemek neden aklına yatmıyor aykut kocaman’ın, çok merak ediyorum. egemen geri dörtlüye bir star isim olarak alındı. ama bakınız buluştuğu en kolay topu dahi hemen yakınındaki arkadaşına devrediyor. yani delikanlı kendine olan özgüvenini yitirmiş... bu psikolojiyle yarınların zorlu maçlarını nasıl göğüsler ki bu futbolcu... yarışmanın flaş takımı elazığspor işler gayet iyi giderken alex’in yarattığı atakta kuyt’un vuruşunda ele çarpma haline itiraz edip sedat’ın ortalığı karıştırması ve takımını 10 kişi bırakıp gitmesini ben de dahil kimseler anlayamadı. tolga özkalfa ele çarpma olsa da vuruşun gol olması avantajını kullanması çok da doğal değil miydi? evet, beraberlik sayısı sonrası tüm ünlü isimlerini sahaya süren aykut kocaman nihayet doğru ile buluştu. ama maçın geçerli dakikaları çoktan kaybolup uçmuştu. aykut kocaman kendisi ile acilen yüzleşmeli ve elindeki uygun kadronun en doğrusunu sahaya sürmelidir. yani fenerbahçe’de gerçek mesele sahanın içinde değil önce “soyunma odasında”dır...