haddini bilmek bir takımda bir yahut iki tane general olur. herkes generalliğe soyunursa, o takım iflah etmez, savaş kazanılmaz. istanbulspor'da oyunun ilk bölümünde herkes sanki generaldi. yumuşak, yürüyerek, mücadele etmeyen, kademe anlayışı olmayan bir zihniyetteydi. öyle bir defans ki, nesim, halilagic, emre tek hatta oynuyorlar, kademe anlayışını hiçe sayıp, kral gibi geride masa kurmuş oturuyorlardı.
antalyaspor'un yan topları gol oluyordu. hele sol kanatta oynayan bir hamza vardı, bir tane olumlu hareketi yoktu. sağ kanatta atakan da onun kopyasıydı. ikinci yarıda bunu gören teknik direktör, akıllı bir hareketle bu iki oyuncuyu kenara aldı. sonra generaller, başta sergen, sonra oğuz görevlerini yaparken, askerler de musiç, halilagiç, sonradan oyuna giren isa harıl harıl çalıştılar, işi kopardılar.
burada bir futbolcuya daha değinmeden geçemeyeceğim. o da saffet'ti. benim izlediğim maçlara mı rastlıyor nedir, bir insan bu kadar bencil olamaz. topu neredeyse alıp eve götürecek. topu bu kadar sevmek niye? istanbulspor maçı kazandıysa, herkes kendi rütbesini bildiği ölçüde ikinci bölümdeki sergilediği oyuna borçlu.