ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
maradona... onunla arjantin kampında... benzetmek gibi olmasın ama cezaevi ziyareti gibi parmalıklar gerisinde konuşmuştuk. yüzden fazla medya mensubu beraber, kameralardan kafamı korumaya çalışarak... garip bir gençti... arada, kendi kendiyele de konuştuğu izlemini veriyordu. birden kızıyor, medya mensuplarına, özellikle bazu ülkelerin gazetecilerine, televizyoncularına bağırıyordu. her maçta karşı takımdaki tüm futbolcuların kendisine tekme attıklarından şikayet ediyordu. sonra bir gün, istanbul'a "renault spor şeref kürsüsü" toplantılarından birine konuk olarak getirilecekti maradona...
aaa, italya '90'da gördüğüm, kampta aramızda çit olmasa medya mensuplarına saldırıp dövecek maradona gitmiş, esprili, sakin, güler yüzlü, sevimli bir latin amerikalı gelmişti. toplantıdan sonra bir ara italya '90'dan söz edecek oldum. ilk kez futbol alanı dışında o kadar yakından görmüştüm çünkü... dostça dert yanmış, "herkes benimle uğraşıyor orda... ama burada gerçekten dost bir ortamda mutluyum" demişti.
oysa italya '90'daki bazı sözleri, yıllarca unutulmayacaktı.
arjantin-yugoslavya maçından sonra aynen şöyle demişti: "ömrümden on yıl gitti. o dakikayı hiç ama hiç unutamayacağım. bir anda yaşlandığımı hissettim. eğer elenseydik, çok vicdan azabı çekerdim."
haksız sayılmazdı büyük futbolcu... onun şöhretinde, onun klasında bir oyuncu, topu dikiyor penaltı noktasına... ve koşup vuruyor: "top kalecinin ellerinde!.." bu penaltıyı çeken de, maradona... ama durun, o ana gelinceye kadar geçenleri bir solukta özetleyelim. oyun başlıyor ve oyunun başlamasıyla beraber talih de arjantin'e gülüyor. henüz 31. dakikada rakipleri on kişi kalıyor. maradona topla akarken, tam ceza alanına gireceği sırada... oooo çok sert bir faul... isviçreli hakem koşuyor, cebinden kırmızı kartı çıkarıyor. zaten ilk san kartı görmüş sabanadzoviç... görmese de fark etmez. yaptığı bu hareket bile kırmızı karta yeter de artar bile... ne var ki on kişilik yugoslavya, daha fazla akın yapıyor onbir kişilik arjantin'e oranla... tabiî seyredilen futbol, iki takımın da ününe yaraşır güzellikte değil... ikinci yanda tempo daha da düşüyor, ikisinin de gol atacak hali yok sanki... arada önemli şeyler de olmuyor değil... örneğin, ruggeri'nin kafa vuruşuyla giden top üst direkten dönüyor. dövünüyor arjantinliler... burruchaga topu götürüyor, kaleye de sokuyor... amaaaaaa... hakem elini kaldırıyor, "gol değil" diye... arjantin futbolcusunun topu elle taşıdığım görmüş. uzun sözün kısası, tam iki saatlik maçta ilaç için bir tek gol bile yok. uzatmanın bitiminde hakem, penaltı atışlarına davet ediyor iki takımı da... ve penaltılar... şimdi seyreyleyin dramı mı desem, komediyi mi desem, neyse ne... kurada ilk penaltı arjantin'e düşüyor. topun başında serrizuela... vuruyor: gol... 1-0 arjantin önde... yugoslavların ilk penaltısı stojkoviç'ten... topa iyi vuran bir golcü ama bu kez kötü vuruyor: top üst direkten geri geliyor... durum hâlâ 1-0... burruchaga l-0'ı 2-0'a çıkarıyor, penaltıyı gole çevirerek... neyse pronisecki ilk yugoslav golünü tabelaya yazdırıyor: 2-1... ooooo, kim geliyor? kimler geliyor? herkes ayakta... herkes nefesini tutmuş... bakalım büyük maradona ya eh ünlü "bücür" hangi köşeden sokacak topu kaleye? ve maradona çekiyor penaltıyı... kaleci ivkoviç havalara uçuyor sevinçten... tribünldeki yugoslavlar çılgına dönüyor: dünya kupalarının yıldızı maradona'nın penaltısını kurtardı ivkoviç... beraberlik şansı doğdu yugoslavya için... sırada saviçeviç var. hadi saviçeviç... ve 2-2 oluyor durum. saviçeviç penaltıdan ikinci gollerini attı. eyvah! arjantin gidiyor. çünkü bir golü daha penaltı kaçırıyor: troglio da direğe nişanladı. şimd brnoviç topa vuruyor, hem de sert. fakatr kaleci goicoechea mükemmel kurtarıyor: 2-2 bozulmuyor... arjantin'in şimdiki penaltıcısı, dezotti... vurdu ve gol. tekrar arjantin önde: 3-2... hadzibegoviç geliyor topun başına... topu ağlarla kucaklaştırırsa, 3-3'le yeniden umutlanacak yugoslavlar... geliyor... vuruyor... birden sahadaki bütün arjantinli oyuncular havaya fırlıyor... sevinç çığlıkları... maradona, kalecileri goicoechea'ya koşuyor... sarılıyorlar... kucaklaşıyorlar... ağlayanlar var içlerinde... hepsi de kalecilerini kutluyor... zaferde en büyük pay onun çünkü... son penaltıyı kurtararak takımının yarı finale yükselmesini sağladı goicoechea... arjantin ipten dönüyor, on kişilik yugoslavya'yı ancak penaltılarda geçebiliyor.