bir acayip beşiktaş bir takım ki, savunmasına gelen her topta anlamsız bir kaos ve telaşı birlikte yaşıyor. antep'in iki zenciyle geliştirdiği her atakta inanılmaz bir hatalar zinciri oluşturuyor ve rakibe pozisyon rahatlığı veriyor...
bir takım ki, orta sahasında hiçbir düşünce zenginliği ve üretken bir zeka farklılığı taşımıyor. savunmasına gerekli yardımı, hücumda gerekli organizasyonu beceremiyor... bir takım ki, hücumdaki etkinliği sadece rakip savunmanın kişisel hatalarından doğan fırsatlarla sınırlı kalıyor. ve golü hep karambol pozisyonlarında arıyor...
ve tribündeki taraftar bu takıma ancak yarım saat sabredebiliyor, sonra basıyor ıslığı ve azarlıyor sahadaki beşiktaş'ı. letchkov, rakiple arasına düşen hiçbir topa ayağını uzatmıyor. korkuyor ve kaçıyor. amokachi, tek başına oynuyor. mustafa, rakip savunma bloğunda kaybolup gidiyor. şifo, tekniğini ve deneyimini servise sokmakta zorlanıyor. erkan sadece koşuyor ve sevgili oktay, bu kargaşada yakaladığı üç topu kötü vurarak değerlendiremiyor.
böyle bir beşiktaş nasıl kazanabilir? kazansa da maribor maçı öncesi çöken kara bulutları ve umutsuzluğu nasıl dağıtabilir? beşiktaş, toshack'ın ellerinde henüz kişiliğini ve takım olabilme özelliğini arıyor. ne zaman yakalar hiç bilemiyorum.