ronaldo: bir apaçi masalı tanıl bora 27/06/2012 radikal.com.tr
cristiano ronaldo, bu avrupa şampiyona-sı'nda 'bekleneni veriyor'. portekiz'in vitesini yükseltti. sevemediğim yıldızın portresi...
kanada açılan topun peşinden depara kalktığında, dörtnala gelen bir taya benziyor. jokeyi tarafından hırsla kamçılanan bir tay… bence ‘ruhen’, taydan çok jokeyine benziyor. galiba ikisi bir arada: sırtında jokeyiyle bir yarış tayına benziyor.
‘sürat horozu’ diye tasvir eden olmuş; o da uyar. ‘humanoid robot’ tanımı da isabetli; atletik kabiliyetleri, tasarlanmışçasına mükemmel. iki ayağını da kullanabiliyor, iki kanattan kanatlanabiliyor. kısa ve orta mesafeli sürat düellolarında yenilmesi zor olduğu gibi çalımbaz da; rakiplerini türlü çeşitli numaralarla geçebiliyor. her mesafeden ölümcül şutlar çıkartıyor. çeyrek finalde çek maçında gösterdiği gibi, jöleli başını toptan sakınmıyor; kafa şutu ehliyeti var. serbest vuruşlarda, şutunu ayrıca marine ederek hazırlıyor. kendine mahsus falsolarla, tenis ve masa tenisindeki ‘top spin’ vuruşlara benzeyen frikikler atıyor. 2009’da şampiyonlar ligi’nde olympique marseille’e 35 metreden attığı frikik golü laboratuvara alınmış; barajı 2.53 metre yükseklikte kat eden ve normal rotasıyla kalenin üzerinden geçmesi beklenen topun birden kavsini değiştirip 1.88 metreye inişi, iki ispanyol biyo-mekanikçinin etüdüne konu olmuştu.
takdir etmemek mümkün değil. cristiano ronaldo, bir yıldız. özel melekeler bağışlanmış bir futbol mahluku. ama ne edeyim, benim yıldızım değil işte. sevemiyorum onu. düelloya hazırlanan kovboy gibi bacaklarını iki yana açıp gözlerini tehditkâr bir kararlılıkla kaleye diktiği frikik pozunu biraz komik buluyorum. çocukça. bacaklarını bir o yana bir bu yana aşırarak topun üzerinde atış dansı yaptığı o çalım teşebbüslerinde ise, ne yalan söyleyeyim, it suratlı bir italyan bek çıksa da dersini verse şuna, diye geçiriyorum içimden. manchester united’dayken ryang giggs, büyük solaçık, ‘şov pony’si’ demiş onun için, sirk atı. üstad boş konuşmaz.
‘humanoid robot’ diyorlar ya… kasılmış, neşesiz hali itiyor beni. o kimseyi takmaz cam bakışı. takım arkadaşlarını ancak golden sonra huzuruna kutlamaya geldiklerinde fark ediyor sanki.
cristiano ronaldo, aynı zamanda başlı başına bir ‘güzel çocuk’ endüstrisi. metroseksüellik ikonu. 2010’da armani’nin iç çamaşırı teşhir objesi olarak david beckham’ın halefi oldu. portekiz’de görmemişlik müzesine benzeyen butikler açtı. altın zincir, elmas küpe, incik boncuk, pahalı jeanlerle, seyyar ıtriyat deposu gibi geziyor. yalamuk jölesi dillere destan; bu avrupa şampiyonası’nda israilli manken bar rafaeli twitter’da laf attı ona. cinsel iştahıyla ilgili maçist mitoloji ayrı bir fasıl; üçlü orji yetmemiş de dörtlü denemiş, falan filan… bir nevi apaçi masalı. bir sınıf atlama hikâyesi. ‘sırıkla yüksek’ cinsinden.
hayatının ilk on bir yılını kulübe gibi bir evde, üç kardeşiyle aynı odada geçirmiş. babası mahalli futbol kulübünde bekçi, annesi aşçı. sporting lizbon genç takımına devşirilip yatılı mektebe alındığında, garibanlığıyla, taşralılığıyla alay edenlere kafa göz girişir, gece de yatağında ağlarmış. derisini kalınlaştırmış, duygularını bastırmayı öğrenmiş. genç takım koğuşundaki gece ağlamaları birikmiş, dik alın, cam bakış olmuş. sahada öyle. ‘dışarda’ ise annesinin, kardeşinin, kuzeninin ördüğü kozasında.
o zamanlar yenilgiye katlanamaz, hakeme küfreder, rakip savunmacıların ayağına dalar, olmadık şutlarla imkânsız gollere soyunur, sahayı ağlayarak terk edermiş. artık kontrol ediyor hırsını, içine atıyor. çenesi kasılıyor, gözlerinin camı buzlaşıyor. hırs hep orada ama. portekiz maçındaki gibi, yanlış atılıp taca çıkmış bir pasa yumruklarını sıkıp tepinerek öfkelendiğini görebiliyorsunuz. her karavana şutta, acınaklı, semaya dönüyor: ‘ben sana ne yaptım tanrım’. ihtişam içinde kibir ve saltanat oyununu oynarken, mazlum duygusu hep kenarda hazır bekliyor. resmi ideolojisi hüzün olan bir memleketin yıldızı o neticede. maskesinin arkasında melâl var.
bugünkü iberya finalinde ispanya, cebinden hiç çıkarmadığı topu bilhassa ondan saklamak isteyecek.