'bayrak dikme' ada'da taklit edildi bir dönem galatasaray forması giyen galli futbolcu dean saunders, türkiye'deki günlerini, euro 2020 adaylık şansını ve bayrak dikme olayı hakkında konuştu.
galatasaray'ın fenerbahçe'yi geçip 1996 türkiye kupası'na uzanması sonrasında graeme souness'in sahaya diktiği bayrakla ilgili dean saunders, "ingiltere'de taklit bile edildi" dedi.
işte eski galatasaraylı futbolcunun radikal'e verdiği röportaj...
-tekrar türkiye'desiniz neler hissediyorsunuz, geçmişe dair neleri hatırlamayı tercih ediyorsunuz? ( iç geçirerek..) bir kere şunu söyleyerek başlayayım, tekrar burada olduğum için çok mutluyum. öncelikle oğlum callum burada doğdu. şimdi 16 yaşında ve buraya dair çok şey biliyor. kendisi galler için milli formayı alt yaş grupları için giydi. crewe alexandra'da oynuyor. milli takım olarak hala türkiye 'yi seçebilir. türkiye bizim aile için bu kadar özel. şu an röportajı yaptığımız bu otel callum'un doğduğu hastaneye çok yakın. içimde garip bir kıpırtı oluyor burada konuşurken dahi. türkiye ile ilgili tüm anılar güzel anılar. o yüzden başka bir anı hatırlamayı tercih etmeme gerek kalmıyor.
-deneyim olarak nasıldı? benim için baştan aşağı yepyeni bir maceraydı. tamamen farklı bir deneyimdi. aston villa'da oynuyordum. orada kalabilirdim. ancak graeme souness beni isteyince, hayatımda yeni bir sayfa açmam gerektiğini düşündüm. istanbul 'a önce görüşmek için geldim. daha sözleşme imzalamamıştım. atatürk havalimanına indim. taraftarları görmüştüm. pasaport kontrolüne dahi girmeden beni ülkeye soktular. büyük bir lüks arabaya bindirdiler. polat renaissance otele gittik. orada adnan polat ile buluştum. graeme souness ve polat beni ikna etmeye çalıştılar.
-nasıl ikna ettiler? eğer imzalamazsam benim gitmeme izin vermeyeceklerini söylediler. (gülerek) beni boğazda bir eve götürdüler. manzarası nefisti. eşim sarah'ı orada ikna ettiler. bu, eş onayı önemlidir biliyorsun. 8 aylık hamile olduğu için onu ikna etmek kolay değildi. sonra akşam stadyuma götürdüler. sadece tribünde oturacaktım. maçı izleyecektim. akabinde souness ve yöneticiler beni sahaya doğru götürdüler ne olduğunu anlamadan binlerce seyircinin karşısında çim üzerinde kaldım. adnan polat bana gs bayrağı verdi. sonra da “eğer sözleşmeyi imzalamazsan büyük problem olur” dedi ali sami yen seyircisinin önünde. (gülerek anlatıyor) ben de imzaladım tabii ki. don carleone stili. hakikaten her manada özel bir deneyimdi. asıl önemlisi çok güzel bir tecrübe oldu benim için.
-daha uzun kalmak ister miydin? kesinlikle daha uzun kalmak isterdim. ancak o zaman şartlar oluşmadı. bosman davası patlamıştı. yeni kurallar gereği ben bir sene sonra bedelsiz serbest kalabilirdim. kulüp, benden bonservis kazanamayabilirdi. o zaman bu konuda kulüpleri bir ürperti kaplamıştı. kurallar yeni diye tedirgin olmuşlardı. beni de 1.5 milyon sterline satarak para kazanmayı tercih ettiler. ben de teklifi kabul ettiler. belki kalabilsem ki uzun yıllar devam etmeyi istiyordum, uefa kupası yolunda giden takımın bir üyesi olabilirdim bunu da çok isterdim. sonuçta bizim takım kupa zaferiyle yetindi gibi gözükse de o takımın gençleri sonrasında hegemonya kuran galatasaray'ın omurgasını oluşturuyordu.
-takımı hatırlıyor musun? ben gerçekten şanslıydım, türkiye'ye gelip içinde yer alınabilecek en güzel kadrolardan birinde futbol oynadım. friedel, bülent, tugay, suat, ufuk, arif, hakan, hayro ( hayrettin ), hakan şükür, mert; bülent'in kardeşi ve tüm takımı çok net hatırlıyorum. o yerli oyuncu grubu çok özeldi. uzun yıllar da aynı takımda buluşması zor bir yerli oyuncu grubuydu. bu takıma alpay ve sergen'i ekleyince milli takım oluyordu neredeyse. ingiltere'ye döndüğümde ve sonrasında galatasaray uefa kupası'nı kazandığında özellikle şunu düşündüm; bu takım uzun yıllardır alt yaş grubu milli takımlarından ve galatasaray altyapısından birbirini tanıyan ve çok uzun süredir beraber oynayan oyuncular. bu, nadir bir durumdur. bunu da sadece üç yabancıyla başardılar. genç türk futbolcularla oynamak zorundaydılar ve bunu da harika başardılar. küçük hakan'ın oynaması gerekiyordu oynadı. böylece gelişim sağlayıp, beraber oynamayı çok önceden öğrendiler. (bu arada tüm takımı pozisyonlarıyla ezbere sayıyor, yedekleriyle..) yabancı oyuncular fark yaratacak yerlerde olabilir. mesela, kaleci ve golcü, belki bir de orta saha. ama bekler ve diğer orta sahalar türk olmalı. türkiye'de ve yurtdışındaki göçmen genç türklerde müthiş yetenek potansiyeli var. onların gelişebilmesi için oynamaları lazım. hem mental hem de fiziksel eşikleri aşabilmeleri için bu gerekiyor. saydığım kritik saha içi pozisyonlarında yerli oyuncular çoğaldıkça göreceksiniz, milli takım çok daha farklı bir yere gelecek. zaten türkiye artık milli takımlarda daha farklı bir algıya sahip. bunun kimlik tanımı olup daha istikrarlı bir ekol haline dönüşebilmesi için oyuncularınıza şans tanımalısınız. mesela oğuz çetin o dönemden en hayran olduğum oyunculardan biriydi. oynayarak yeteneğini üst düzeye taşımış çok özel bir oyuncuydu bence. yeni oğuzlar için bu şansı tanımanız lazım.
-ingiltere'nin durumu daha problemli değil mi o zaman? ingiltere takımına bakıyorum, onlar aynı durumdan müzdarip, hatta belki de zirve noktası.... üst düzey yerli oyuncu anlamında alt yaş gruplarındaki gençleri aktarma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. ancak everton ve west ham gibi takımlar biraz nefes aldırıyor. genel olarak zorluk çekiyorlar.
-peki ingiltere 'nin euro 2012'de şansını nasıl değerlendiriyorsunuz? bildiğiniz gibi ben galler'liyim. ingiltere , galler, iskoçya, irlanda hepsi zorluk çekiyor. çünkü, yerli oyuncular kulüplerde çok fazla yabancı futbolcu bulunduğu için oynama fırsatı bulamıyorlar. özellikle galler, irlanda ve iskoçya bu sıkıntıyı daha fazla yaşıyorlar. iskoçya veya irlanda bir kadro oluşturduğunda, kadroda kulüplerinde şans bulabilen dört veya beş oyuncu oluyor. yakın zamanda bellamy ve giggs vardı sadece neyse ki durum son dönemde düzeldi biraz daha galliler olarak. ama hala çok parlak değil. örneğin; ingiltere için de bir örnek vereyim. peter crouch, ingiltere milli takımı'nın santraforuyken liverpool'da fernando torres forma şansı buluyor, crouch kenarda oturuyordu. sonra da insanlar bütün sezon dört-beş hafta oynamış crouch'un neden iyi oynayamadığını merak ediyorlardı... aynı sorun şimdi rooney'in sakatlığında iyice zirve yapmış durumda. şimdi de sezonu pek de iyi geçirmeyen carroll'a dönmek zorunda kalındı.
-mesela swansea'de şu an kaç galli futbolcu oynuyor? savunmada ashley williams ve neil taylor var. çok fazla oynayan oyuncu yok ama galler olarak şanslıyız. john toshack döneminde ben de yardımcı antrenörlük yapıyordum. (şu an doncaster rovers'ın başındayım) çok iyi bir oyuncu grubumuz var, tottenham'dan gareth bale, nottingham'dan chris gunter, west ham'dan jack collison, sheffield united'dan ched evans, bristol city'den lewin nyatanga, arsenal'dan aaron ramsey, celtic'ten joe ledley, wolves'dan sam vokes ve david edwards... aynı türkiye'de olduğu gibi biz de iyi bir grup yakaladık ve iki-üç sene sonra çok iyi bir takım olacağız. fransa'da da böyle olmuştu, henry, pires gibi oyuncuların bulunduğu iyi bir çember oluşturmuşlardı. ve birkaç sene sonra başarı geldi. fransa ve ispanya gibi takımlar gençlerinin şans bulması sayesinde, üst düzey futbolu erken oynamaya başlayarak hep yeni jenerasyonlar çıkarmayı başarıyorlar. bizim gibi türkiye de aynı durumda. türkiye 'de de iyi futbolcular var ama önemli olan kulüplerinde oynama şansı bulabilmeleri. gençlerinize şans verin ama henüz gençken. sözde değil pratikte... sonrasında beraber yıllar süren bir omurga devamlılığı asıl başarıyı getiriyor. almanya o yolda. ispanya o yoldan geçiyor. hep benzer durumlar. reçete belli.
-galler, iskoçya ve irlanda ortaklığının euro 2020 adaylığı şansını nasıl görüyorsunuz? şansımızın yüksek olduğunu düşünüyorum. güçlü bir adaylığımız var bence. ekonomik olarak zor günler yaşanıyor ama bu o bölgelerde tekrar canlanmayı sağlayabilir. bu sene olimpiyatları da, özellikle britanya'yı izleyeceğim. ada ülkelerini nasıl etkileyeceğini merak ediyorum. sanırım giggs kadroda olacak. bale ve bellamy katılır mı bilemiyorum. geleceği nasıl etkileyeceğini merak ediyorum, geçmişte böyle bir şey olmamıştı ilginç bir deneyim bizi bekliyor. tarihte önemli bir turnuva olacak olimpiyat oyunları da... tabii akabinde de euro 2020 seçim dönemi var. türkiye 'deki durumlar özellikle de olimpiyat oyunları adaylığı etkin rol oynayacak. yine bu şike davası süreci kararı etkileyebilir. ama iş sonuç olarak bu turnuvayı maddi olarak yapabilme yetisine de geliyor. hep beraber göreceğiz karar sürecini.
-sizin de dahil olduğunuz pek çok başarılı futbolcu, dünya kupası, avrupa şampiyonası, olimpiyatlar gibi büyük organizasyonlarda mücadele edememişlerdi. evet, bir keresinde çok yaklaşmıştık. 1994 dünya kupası elemelerinde son maçta cardiff'te romanya ile karşılaşmıştık. yenmemiz gerekiyordu. son beş dakikada bir penaltı şansı elde ettik ama değerlendiremedik. fırsat gelmişti, golü atsak gidecektik ama olmadı. ilk kez bu kadar yaklaşmıştım. ama geçmişe bakamıyorsunuz. geçmişi fazla irdelemeden, düşünmeden sadece güzel anıları hatırlayıp diğerlerinden ders çıkararak yeni yollar oluşturmak gerekiyor. her zaman umutlar korunmalıdır. george best, ryan giggs gibi özel futbolcuların da bu konuda pek fırsatı olmadı. ancak gelecekte hep farklı hatırlanacaklar. belki gelecek nesiller bizden güç alıp bu duruma son verecekler. her zaman söylediğim gibi dünle yaşanmaz, geleceğe dair dersler çıkarmak gerekir.
-son olarak bayrak dikme olayını hatırlıyor musunuz? hatırlamaz olur muyum... hayatımda tanık olduğum en acayip olaylardan biriydi. herkes zaten ingiltere 'de de fenerbahçe ile oynadığımız kupa finalini sorar. çünkü souness'in bayrak dikme olayı büyük patırtı koparmıştı o zaman ada'da da... ingiltere 'de bile zaman zaman taklitleri yapılıp kullanıldı bu kutlama... türkiye'deki etkisi tabii ki daha fazla olmuştu. unutulmaz bir olay. ingiltere basını bile hala o bayrak dikme resimlerini kullanır. çok şaşırdığım ve souness'ın her ne kadar çılgın bir galli olduğunu bilsem de benim için dahi sürpriz olan bir hareketti. fakat o sezon boyunca yaşananların bir patlamasıydı adeta. sezonun sembolü oldu adeta. bir anda bayrağı kaptı ve gidip sahanın ortasına dikiverdi. her saniyesi hala aklımdadır o olayın. biz galliler bazen duygularımızı fazla dışa vururuz. onunla da alakalı. hala hatırlayıp gülümserim o olayı. o dönemden antalyaspor'a 40 metreden attığım golü de unutmamam. hep söylüyorum o bir yıl kariyerimin belki de keyif ve anı anlamında 10 yılına bedel.
-önemli bir golcü olarak günümüzden bir kaç isim saymanı istesek? günümüzde golcü tanımı biraz farklılaştı tabii ki. forvetler farklılaştı. ronaldo ve messi santrafor olmayan oyuncular gol sıralamalarında öne çıkıyor. futbol evrildi ve forvetlerin artık daha çok yönlü olması gerekiyor. bu yüzden benim sevdiğim tarzda ceza sahası içinde tel vuruşta etkili golcü sayısı çok fazla kalmadı. bu aralar falcao dikkatimi çekiyor. rooney tabii özel bir hücum silahı. diego milito yine klas bir golcü. van persie evrilen oyunculardan biri ancak çok iyi dönüşüm yaşadı. fakat ibrahimoviç pozisyon alma ve uygulama konusunda en özel golcülerden biri.