mehmet demirkol'un "tae han min guk: 2002 dünya kupası mektupları" kitabından;
tek plan yetmedi
brezilya - ingiltere
şizuoka- ingiltere golü attığında sanki hiç beklemediği, üzerine çok fazla plan yapmadığı bir durumla karşılaşmış gibiydi. 4-4-2'de orta alanın solundaki sinclair'i geriye, savunmanın soluna çektiler, beckham'ı da sağına... butt ve scholes iki ün libero gibi oldular. savunma dörtlüsü ise göbeğe toplandı. brezilya için alanlar daralmıştı belki ama ingilizlerin farkı açma işini sadece owen ve heskey'e vermeleri, bu işi imkânsız hale getirdi.
diğer taraftan, bu hücum hedefsizliği scolari'ye, cafu'yu en ileriye yollama imkanı artı kleberson'a rakip savunmanın içine girip çıkma olanağı tanıdı. ingiltere savunmayı iyi yapıyordu ama hücumda hiç yoklardı. buna beckham'ın sadece korner ve serbest atış kullanmak için sahaya çıkmış hali eklenince, brezilya'ya çok şey deneme şansı doğdu. ronaldinho soldan sağa, rivaldo, ronaldo'nun önüne gitti ve kafalar karıştı.
aslında oyun harika bir sistemler savaşı, hatta ekoller savaşı haline dönüşmüştü. bunun üzerine müthiş enstantaneler de zengin ve keyif vericiydi. ingiltere savunmasının göbekten ikinci delmişinde, beckham'ın hatasıyla başlayan samba akım, ronaldinho-cole eşleşmesinde adalılar için bir kabus oluşturdu. rivaldo'yla biten gol, turnuvanın en şık sayılarından biriydi.
ikinci yarıda enstantanelerin en şıkını, muhteşem bir golle yapan ronaldinho'nun oyundan atılmasıyla ingiltere'nin neler yapabilip, neler yapamayacağı ortaya çıktı. hücumu üçledikleri son 10 dakikada bile hiçbir zorlama yaratamadılar rakip üzerinde. aslında ingiltere üç direk arasında bir takım. heskey, campbell ve ferdinand takımın temel iskeleti. sarsılmaz duruyorlar. minimum hata ve üst düzey üretkenler... ama geri kalan planlamada çeşitlilik ve üretkenlik çok düşük sadece bir tek futbol planıyla dünya kupası'nda çok yukarılara yükselmek, çok da adil olmazdı.
tabii bunu söylerken, bizim de pek farklı bir durumda olmadığımızı biliyorum.