mehmet demirkol'un "tae han min guk: 2002 dünya kupası mektupları" kitabından;
en iyi savunma
japonya - türkiye
miyagi - maçı şu soruyu sorarak değerlendirmeli: bizi elemelerden bu yana taşıyan rüştü reçber'in tekbir kurtarışı var mıydı? hani yürek hoplatan cinsten... cevap: hayır. rakibin girdiği tek pozisyonda alex'in direkten dönen serbest vuruşu ve buna bağlı olarak, şu ana kadar milli takım'ın en büyük defosu olarak görülen ümit davala'nın verdiği birkaç açığa rağmen, takımın bunu mükemmel bir şekilde kapatabildiği teşhisim koyabiliriz.
dün miyagi'de kupanın en iyi savunmalarından birim kurduk. tugaydan başlayan defansif anlayışın dün yıldızlaştığı açık... ve yine böyle devam edersek, şenol güneşin oynadığı büyük kumarla, elinin herkese büyük geldiği kolaylıkla söylenebilir. hikâye şu: ortada teorik olarak hâlâ eleştirilmesi gereken bir karar var. serhat ve tayfım gibi yükselen performanslar yok. ama dipteki ümit davala ilk onbirde kâğıt üzerinde yüzde yüz yanlış. üstüne kupadaki dört maçta yapılan hatalar da ortada,.. ama buna rağmen takımın bundan zarar görmememesi ve üstüne turlar getiren goller...
eğer bir gün futbol analizleri bilimsel anlamda yapılmaya başlanırsa, 2002 haziran'ı güneş'in oynadığı ve kazandığı kumarla anılacak. dün de kazanırken, turnuvanın çok koşan, iyi takımlanndan birineü, çin'e verdiği pozisyon kadarını bile vermedi. hem de. hasan, hakan şükür ve de yüdıray iyi işlemediği halde... bu seviyedeki bir oyunda böyle bir maç tablosu zaferdir. hiç susmayan 45 bin seyirci önünde bunu yapabilmek tarihi bir iştir. dün türkiye, japonya'nın orta saha ve hucüm dengelerini tamamen bozdu, troussier'i çaresizliğe itti. maç boyunca beş defa diziliş değiştirip, hiçbirinden sonuç alamayan fransız, devre arasında oyuna aldığı futbolcusunu sonlarda çıkarmak zorunda kaldı. çünkü turnuvanın en iyi savunmalarından biri, hatta belki de en iyisi sahadaydı.
işe japonya açısından bakarsak, ilk yarının son beş dakikası dışında savunmamızı hiç şaşırtamadılar. televizyondan seyredildiğinde üzerimize gelişleri, heyecan yaratmış olabilir belki. ama ay-yıldızlı savunmayı maçın genelinde hiç ters ayakta yakalayamadılar. bunda kuşkusuz tecrübesizliğin de rolü de var. japonların bir diğer yanlış hesabıysa, maçın seyirci baskısını sahaya yansıtmayan atletizm pistli miyagi stadı'nda oynanmış olması. büyük ihtimalle gruptan ikinci çıkacaklarını düşünüyor, kobe'deki rakibi baskı altına alan arena'da oynamayı umuyorlardı. ama ilk tur başarısı, onların beklemediği bir negatif etken doğurdu.