mehmet demirkol'un "tae han min guk: 2002 dünya kupası mektupları" kitabından;
camacho ve maldint
ispanya -paraguay
maçın dramatik, ilginç, komik anlarından başlayalım. chilavert'in her türlü serbest vuruşu kullanmak için çıkışlarında, cesare maldini'nin sıkıntılı halleri görülmeye değerdi. ve tabii casillas'ın da kaptığı her toptan bir gol çıkarma çabası. o üçlünün ruh hallerini merakla ve gülerek izledik.
bilinen paraguay, orta sahada diziliş olarak dörtlü ama aslen ayala dışındaki herkesin dahil olduğu dokuzlu dar bir blok yaratıyor ve rakibini püskürtüyordu başlarda. açıkçası bu maldini'nin takımı değil. zaten kupa öncesinde de iplerin chilavert'in ellerinde olduğu söyleniyordu. gerçekten de bu stil, bir önceki kupanın şablonunun santa cruz'a göre uyarlanmış haliydi. arce ve caniza ile çizgiye inip, rakiplerini zorladılar.
ispanya ise slovenya karşısında bulduğu orta alan boşluğunu yakalayamadı önce. valeron ve baraja'nın düştüğü sıkıntı onları etkiledi. bunda tristan'ın hareketsizliği ve luis enriğue'nin uyumsuzluğunun da payı var. oyunu bir türlü hızlandırıp, rakibi ters ayakta yakalayamadılar.
puyol'un kendi kalesine attığı golden sonra paraguay tam klasiğine döndü. ve ceza sahası önündeki kalabalıklarla onları göbekten delmeye çalışan ispanya'yı boğdu, ilk yan bu sıkıntıyla ve raul'ün kişisel ısrarıyla bulduğu iki şutla bitti.
ama ikinci devreye camacho damgasını vurdu. luis enrique-helguera ve tristan-morientes değişikliklerinin yanı sıra, kanatlara inip yapılan ortalar ve uzun aşınma paslarda bulunan isabet, hep hızlandırılmış futbolun sonucuydu, ispanya oyunda üstünlüğü, ayrıca maçta da golleri bulmaya başladı.
bu skorla gruptan çıkmayı garantileyen ispanya'nın ikinci yarıdaki oyuna turnuvanın en başarılı ve en iyi dönüşebilen ekibini işaret ediyordu. ama yine de santa cruz'un 70'de bütün savunmayı geçip, cardozo'ya attığı topta tecrübeli oyuncu golü bulabilse her şey farklı olurdu.
son olarak herhalde artık tristan değil, maçın yıldızı morientes ilk ombirde yerini alacaktır.