ilk basımı 1993 olan, futbol ve kültürü kitabında yer alan yaşar aksoy'un "gavur izmir'de gol sesleri: izmir'in takımları" başlıklı yazısından karşıyaka'nın kuruluş öyküsü;
kaf sin kaf'ın kurulduğu tarih 1912'dir. evvela o günün karşıyaka'sını anlatmaya çalışacağım. 1908 meşrutiyet inkılabı olduğu zamanda bizim nesil 10-15 yaşında idi. hürriyet, adalet, müsavat, uhuvvet diye dört inanç doğmuştu... ittihat-ı terakki fırkası hürriyeti ilan ettiği o gün bizler de 'yaşasın hürriyet' diye bu heyecanlı günleri alkışlamıştık.
memleket bizimdi, fakat hakim olan türkten başkalarıydı. ticareti, sanayii her şeyi türk'ten başkaları için bir nimetti. hürriyet ilanı ile 'türküz' diye övünmek ihtiyacını yavaş yavaş duymaya başladık, her sahada duyulan bu ihtiyaçlar bizi sporda örgütlenmeye itti.
işte bu atmosfer içinde bizler, 10-15 yaşlarında çocuklukla gençlik arasında bocalayan bir nesildik. spor ruhu o zaman bizlerde tedrici uyanmaya başladı. ve bu tahayyül ettiğimiz spor o güne kadar türk olmayanların sanki inhisarında idi.
izmir'de rumlar'ın panyanios, apollon ve birçok kulüpleri vardı. bornova'da da ingilizlerin kendi aralarında bir toplulukları mevcuttu. o tarihte biz de aramızda para toplayarak top aldık. kısa pantolonlarla o günün sahası olan osmanpaşa camii'nin yanındaki ilk mektebin bulunduğu yerin bitişiğindeki arsada oynamaya başladık.
bu arsa, şimdiki çocuk yuvasının bulunduğu köşkle, bir tarafı alaybey'de diğer tarafı karşıyaka'da olan geniş bir bahçe idi, sahibi de omiros isminde rus asıllı ve eşi ingiliz olan karşıyakalı bir kişi idi. cami ve mektep arasında halen duvarla hudutlu bu bahçenin arasındaki geniş saha bizim futbol sahamız olmuştu.
aramızda ilk defa bir topluluk kurmaya 5-6 arkadaş o günlerde bu arsada karar verdik. ağabeyim kadızade raşit, teyzezadem süreyya iplikçi, ben, refik civelek, osman nuri, örnekköylü hüseyin, bir zeytin ağacının altında hafif yağmurlu bir günde biz de bir kulüp kurmayı tasarlamıştık. içimizdeki milli heyecan bir yangın gibi ateş almıştı.
bize, muhitimizden çığ gibi gençlik katıldı. kendi aramızda bir takım yapmıştık. 2-3 ay sonra da bu topluluğumuzu daha çok canlandırmayı düşündük. bu bizim için bir özlem olmuştu. ittihat-ı terakki cemiyeti'ne müracaat ettik, bizi himayenize alınız, bir kulüp teşkil edelim, daha verimli çalışmak arzusundayız, dedik. olumlu karşıladılar, size bir oda tahsis edelim burada teşkilatlanın, bu kulübü vilayete müracaat ile tescil edebiliriz dediler.
bu büyük bir ümit olmuştu. haftanın birkaç gününde akşamları burada toplanıp tasarladıklarımızı büyüklerimize iletiyorduk. onlardan büyük teşvik görmeye başlamıştık. bir müddet sonra vilayete müracaatla hukuk müşavirliği kanalı ile kulübümüz "karşıyaka mumaresei bedeniye kulübü" ismi altında teşekkül etmiş oluyordu. k.s.k., artık doğmuştu. tarih, 1 kasım 1328 yani 1912 idi..."
bir zeytin ağacının altında milli spor kulübü kurmak için ant içen ve bu düşüncelerini gerçekleştiren 6 delikanlı, gerçekte izmir tarihi açısından son derece önemli bir süreci başlatmışlardır. bu gençler, futbol yolu ile gençlik örgütlenmelerini tırmandıran ve ulusal kültürlerini ayakta tutmak isteyen azınlıklara karşı (gerçekte rum, yunan ve ermeniler azınlık kelimesi ile tarif edilemezdi, ekonomik, toplumsal ve siyasal bakımdan çoğunluk idiler) milli bir tepkiyi dile getirmişlerdi.
bu gençlerin kurduğu k.s.k., karşıyaka'da "türk milliyetçiliği" çevresinde toplanmak için can atan gençleri içinde bulundukları bunalımdan kurtaracak ve sporun "kılıflı milliyetçiliğine" çekecekti. kaf sin kaf, bu yüzden 1912'lerden 1922'lere kadar yani 10 yıl türk gençliğinin yabancı egemenliğine karşı direnişinin simgesi olmuştur ve cumhuriyet'in ilanından sonra aynı k.s.k., bu kez "kemalist devrim"in bir savunucu olarak gençliği atatürk'ün işaret ettiği ilkeler doğrultusunda güçlü, dinamik, kültürlü, çağdaş ve batıcı yetiştirmek için kolları sıvamıştı.
k.s.k.'nin ilk kurucusu zühtü işıl, kurtuluş savaşında çarpışmış, fahrettin altay paşa'nın süvarilerinden biri olarak izmir'e ilk giren süvariler arasında yeralmıştır.
bir diğer kurucu olan örnekköylü hüseyin yine bir kurtuluş savaşı kahramanıdır ve istiklal madalyası ile ödüllendirildikten sonra yaşamının son günlerine kadar gerçek bir k.s.k.'li olarak örnekköy'de yaşamıştır.
k.s.k.'nin bir diğer kurucusu süreyya iplikçi ise (sadi lplikçi'nin ağabeyi), milli mücadeleyi desteklediği için bizzat yunan kralı konstantin'in emri ve izmir işgal kumandanı steryadis'in eliyle atina'ya sürgün edilmiş ve idam cezasına çarptırılmıştır.
bütün bunlar rastlantı değildir. çünkü k.s.k.'nin kuruluşunun kökeninde bir sportif heyecandan daha çok, bir ulusal uyanış coşkusu vardır. spor tutkusu ile ulusal uyanış heyecanı yanyana ilerleyerek, k.s.k.'yi yaratmıştır.