futbol ve kültürü kitabından yer alan michael muller'in "çalımlarla serbest pazara doğru: ferenç puşkaş'ın mahzun mirasçıları" başlıklı yazısından;
parti şefi matyas rakoşi, elindekinin kıymetini biliyordu. macar milli karmasının bern'de 1954 dünya kupası finalindeki, bütün dünyada sansasyon, macaristan'da ise acı bir hayal kırıklığı yaratan yenilgisi üzerine, oyuncuları halkın öfkesinden korumak amacıyla takımın ülkeye dönüşte bindiği trenin rotasını tata kampına (budapeşte'ye 70 km. uzak bir yer) çevirtti. tata'daki karşılama ziyafetinde rakoşi, fena beklentilerin aksine, dünya şampiyonası'nda alman ikinciliğin sosyalist macaristan için büyük bir başarı olduğunu söyleyerek oyuncuları onurlandırdı. futbolseverden başka her şey olan diktatör, tehdit altındaki iktidar aygıtını güvenceleme çabasındaydı.
ölçüsüz bir hayal kırıklığına uğramış olan futbolseverler, öfkelerini, budapeşte'nin nepköztarsasag utja mahallindeki macar futbol birliği'nin binası önünde toplanarak boşalttılar. stalinist macaristan'daki bu ilk protesto gösterisi -daha evvel böyle bir gösteri tasavvur edilebilir değildi- niyet olmamasına rağmen nihayet ülke yönetimine dönük hakaretlerin de duyulduğu bir politik gösteriye dönüştü. polis kalabalığı dağıttı. 1956 devriminin gölgesinin ilkin bu olayda görüldüğünü söyleyenlerin iddiası pek de boş değildir. ama dünya kupasın'daki yenilgi ile iki yıl sonra gelişen halk ayaklanması arasında asli, nedensel bir bağ kurmaya çalışmak, fazla ileri gitmek olacaktır. bu devre ilişkin hatırlananlar ikili karakterlidir: bir yandan ürkülen terör rejiminin acılarına dair hatıralar, diğer yandan bütün dünyayı büyüleyen milli takım sayesinde yaşanan ve bir daha benzeri görülmeyen güçlü yurtseverlik duyguları.
devrimin ezilmesinden sonra ferenc puşkaş, sandor kocsis ve zoltan czibor gibi milli takıma damgasını vurmuş üç şahsiyet yurtdışında kaldılar. böylece takım dağıldı. daha sonraları, özellikle 1962'de şili'de yapılan dünya şampiyonasında macar takımı tekrar anlamlı bir çapa ulaştı. ama macar futbolcuları, 50 yıldır ona göre değerlendirdikleri ölçüye bir daha erişemediler: puşkaş ve arkadaşlarının oluşturduğu ölçü. bir teoriye göre 1956'daki ani çöküş, macar futbolunda bir daha telâfi edilemeyen bir kırılmaya yol açmıştır. macarların kendi kendilerine söyledikleri, sayısı hiç de az olmayan hayat yalanlarından birisi mi yoksa? kendi kendini aldatmak bakımından ülke hep buluşçu olmuştur: örneğin halk uzun süre, bern'deki dünya kupası finalinin batı almanlarca satın alındığı efsanesine inanmıştı (daha "teferruatlı" bir veriye göre 100 mercedes otomobil karşılığında).