mehmet demirkol'un "tae han min guk: 2002 dünya kupası mektupları" kitabından;
çok koşan ve yavaş abd-portekiz
maçın 70. dakikasında agoos, pauleta'nın ortasında topu kendi kalesine yolladığında portekiz maçı koparacağına inanmış ve herkesi de inandırmış gibiydi. tribünler zaten baştan beri 'portekiz' diye bağırıyor, top rui costa veya figo'nun ayağına geldiğinde, çıldırıyorlardı neredeyse. golü atan agoos ise arkadaşları tarafından teskin ediliyordu. maç gidebilirdi. herkes bunu biliyordu.
jeff agoos abd'nin en iyi oyuncularından biri. 100'den fazla kez milli formayı giymiş bir tecrübe. 80'lerin sonundan itibaren, yani abd'de futbol canlandırılmaya başlandığından bu yana o var. ama o kadar beğenilen bir oyuncu olmasına rağmen, bundan önce dünya kupalarına hiç gidememiş. 94'te milutiboviç onu son anda kadrodan çıkarmış ve kupadan sadece bir ay sonra yemden çağırmıştı. 98 öncesi ise son anda sakatlık geçirerek kadro dışı kalmıştı. ve san jose earthquakes'li 34 yaşındaki oyuncu bu kez kadrodaydı.
maçtan önce abd basınının en çok işlediği konuydu bu: agoos oynayacak mı? o "buraya kadar gelmiş olmak güzel. elimden geleni yapacağım" diyordu. teknik direktör bruce arena ise "bana onun oynayıp oynamayacağını sormayın ama en güvendiğim oyuncularımdan biri olduğunu da bilin" diye konuşuyordu. neyse ki agoos'un şanssızlığı takımına kaybettirmedi.
devre arasında herkes birbirine bakıp ilk yanda yaşananların, gerçek olup olmadığını soruyordu. vitor baia'nın korkunç oyunu, portekiz dörtlü savunmasının verdiği büyük açıklar ve abd'nin son derece akıllı oyunu sonucu, devre 3-1 bitmişti.
kupanın favorisi, '66'da euseblo'lu ekipten bile daha iyi olduğu iddia edilen portekiz çok yavaş hücum ediyor (edemiyor) ve abd savunmasını asla açamıyordu. rakip sanneh ve beasley'nin kanatlardan sürüklediği akınlarla etkili oluyor, donovan, mastroeni ve john o'brien'ın defansif orta sahasıyla duvar örüyordu. çok hızlı", çok güçlü ve biraz da şanslıydılar. o'brien'ın 4'teki golü baia'nın bir hediyesiydi. 30'daki ikinci gol ise jorge costa'nın kafasından gelmişti. ama tüm bunlar bir yana, buldukları üçüncü gol, abd'nin neler yapabileceğinin harika bir örneğiydi. sanneh'nin nefis ortasına, mcbride'ın hakan şükür'ün eski zamanlarını hatırlatan kafası, bence turnuvanın en güzel gollerinden biriydi.
portekiz ilk yanda bir gol bulmasına rağmen, aslına bakarsanız beklenen" hareketliliği sağlayamamıştı ve beklenen euro 2000'deki ingiltere maçı mucizesine hiç yaklaşamamışlardı. bu beklenti ikinci devrede de gerçekleşmedi. hiç hızlanamadılar. ve abd duvarını tek geçme yolu olarak gözüken, boş alanları hızlı toplarla bulabilme hedefine asla ulaşamadılar.
bu maç sonrası portekiz'in favoriliği, sanırım herkes tarafından bir kez daha gözden geçirilecektir. en azından menajerler, avrupa'ya taşıyacak birçok abd'li oyuncu bulacaklardır. türkiye'de bu piyasayla ilgilenenler varsa beasley'i dikkatlice izlemelerini öneririm.