logo
 
twitter
Anı/Bilgi Yazılan Tüm Maçlar
(81.167 Maç)

sayfa /3247>>

1928-1929 (Özel Maç)
Altay-Karşıyaka Karması 1-0 İstanbul Karması (4 )

1928-1929 (Özel Maç)
Fenerbahçe 1-1 Galatasaray-Beşiktaş Karması (2 )

1928-1929 (Özel Maç)
Fenerbahçe-Beşiktaş Karması 4-2 Galatasaray (9 )

1928-1929 (Özel Maç)
Galatasaray 2P 4-3 İstanbulspor (Erteleme) (2 )

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Kasımpaşa 2-3 RAMS Başakşehir

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Çaykur Rizespor 6-3 Göztepe

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Onvo Antalyaspor 0-0 Gaziantep FK

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Corendon Alanyaspor 1-1 Beşiktaş

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Galatasaray 3-0 Bellona Kayserispor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Sipay Bodrum FK 1-1 Trabzonspor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Reeder Samsunspor 1-0 Net Global Sivasspor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Fenerbahçe 2-1 İkas Eyüpspor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 36. Hafta Maçı
Adana Demirspor 0-5 Atakaş Hatayspor

1928-1929 (Özel Maç)
Beşiktaş 5-1 Fenerbahçe-Galatasaray Karması

1933-1935 Central European International Cup
 Maçı
İtalya 4-2 Çekoslovakya

2024-2025 Sezonu
Ziraat Türkiye Kupası Final Maçı
Trabzonspor 0-3 Galatasaray

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
Bellona Kayserispor 3-1 Onvo Antalyaspor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
Göztepe 1-1 Atakaş Hatayspor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
Beşiktaş 4-1 Adana Demirspor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
Net Global Sivasspor 0-0 Sipay Bodrum FK

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
Trabzonspor 0-2 Galatasaray

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
Tümosan Konyaspor 2-1 Çaykur Rizespor

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
İkas Eyüpspor 0-3 Kasımpaşa

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
RAMS Başakşehir 1-4 Fenerbahçe

2024-2025 Sezonu
Trendyol Süper Lig Şamil Ekinci Sezonu 35. Hafta Maçı
Gaziantep FK 0-1 Corendon Alanyaspor




Sadece Video Yüklü Maçları Göster


1965-1966 Sezonu
Österreich 2 (Avusturya Ligi) Regionalliga Mitte (Orta Bölge) 2. Hafta Maçı
28.08.1965, Cumartesi
Klagenfurter, Avusturya
KlagenfurterAC.png
Klagenfurter AC
Diğer Adları:
FC Karnten
4-0WSVRosental.png
WSV Rosenthal


iki takım arasındaki tüm maçları gör...


          yazi
bu maçla ilgili
anım/bilgim var









  •  
    GB
    B
    ilginc ani 208768  maç linki

    1 ekim 1965 tarihli milliyetten;

    valsler diyarında 3 türk futbolcusu

    100 binlik şehirdeki yalnız adam: ergun

    * fenerbahçe'nin eski millî futbolcusu, şimdi klagenfurt'un k.a.c. takımını coşturuyor

    1

    necmi tanyolaç

    avusturya’da bir şehir: klagenfurt... klagenfurt’ta bir kulüp: k.a.c.

    k.a.c. stadında bir

    soyunma odası...

    ... ve bu odada 11 futbolcu ile bir antrenör antrenör almanca konuşuyordu. taktik veriyordu futbolcularına... şöyle oynayın, böyle oynayın, diyordu ihtimal... öğüt veriyordu belki de... onbir futbolcudan biri, sadece biri anlamıyordu konuşulanları. ötekiler arada bir lâfa karışıyor, sual soruyor ve sonra hafif sesle kendi aralarında fısıldaşıyorlardı... onbir futbolcu arasında bulunan yabancı ise antrenörün sözlerini, yüzüne bakarak dinliyordu. hayır, dinler gibi yapıyordu. çünkü anlamıyordu... körün mum ışığına bakışı gibi bir şeydi bu... antrenör konuştu, konuştu... yabancının canı sıkılmıştı... birden bulunduğu yerden, çok ötelere gitti.. kendi memleketindeki soyunma odalarını hatırladı.. fenerbahçe’nin maçlara çıkışını hatırladı.. arkadaşlarını hatırladı.. futbol dünyanın her yerinde aynıydı. konuşma dili ayrıydı.. öyle, dalıp gitmişti. birden odada bir kaynaşma oldu. futbolcular ayağa kalkmış, sahaya çıkmaya hazırlanıyorlardı. antrenör başını iki elinin yardımıyla tutmaya çalışan yabancıyı şöyle aşağıdan yukarıya süzdü. gözleriyle şunu demek istemişti herhalde; «sen birşey anlamadın. ama, bu benim, bizim suçtunuz değil. ben türkçeyi öğrenemem, sen akmancayı öğrenmek zorundasın!»

    sonra yeni bir işkence saati başlayacaktı yabancı genç için, dilini bilmediği bir memlekette 10 yabancı futbolcuyla maça çıkacak, oyunun kaderine ortak olacaktı... henüz aralarından birinin ismini öğrenememişti... nasıl oynayacak, takıma nasıl alışacak, nasıl top verecek, hangi lisanla pas isteyecekti?. dünya başının üzerine yıkılıyordu...

    çıktı sahaya... bir alkış, bir gürültü.. tribünler dopdoluydu. öztuna, türk sözlerini işitti.

    k.a.c. ikinci ligdeki en zor maçlarından birine çıkıyor, seyirciler ka.c. nin yeni transferinden bahsediyorlardı... gazeteler, ergun’a ait haber ve yazılarla doluydu... uzun yıllar fenerbahçede oynamış, karşıyaka'ya transfer olmuş, genç milli takımda başarılı maçlar çıkarmış ve türk milli takımını prag’da attığı golle yenilgiden kurtarmıştı bu ufak, tefek çocuk... ve birşeyi daha hatırlatıyordu gazeteler; ergun'a kendi memleketinde «küçük puskas» denildiğini...

    ilk maçta iki gol...

    ergun öztuna'nın k.a.c. kulübündeki hayat hikâyesi böyle başladı. tek kelime almanca, takım arkadaşlarından birinin ismim bilmediği halde daha ilk maçında futbolunu alkışlattı klagenfurt'lulara, ergunlu k.a.c. rakibini 4-0 yenmiş, türk futbolcusu iki gol atmış, iki golün hazırlayıcısı olmuş ve herkese aynı sözü söyletmişti; «beste spieler (çok iyi futbolcu), «beste spielmacher» (çok iyi oyun yapıcı).

    ergun maçtan sonra soyunma odasına giderken arkadaşlarının kollarım omuzlarında hissetmişti. bu, yabancılık duygusundan az da olsa ilk kurtuluşuydu. tam soyunma odasının kapısında, oyun boyunca yanında gördüğü çikolata renkli bir futbolcu onu kucakladı. brezilyalı, onu attığı goller ve verdiği paslar için tebrik etmeye çalışıyordu. el ve vücut hareketleriyle tabii... brezilyalı rio de janeiro’nun americo takımından amilton oliveira idi... bir sene önce isviçrenin joung boys kulübünden k.a.c. kulübüne transfer edilmişti. böylece ergun sıcak kanlı, sevimli bir yabancıyla gurbetteki dostluğun ilk köprüsünü kuracaktı...

    ilk arkadaş ve çoğalan dostlar

    öztuna avusturyaya ve yeni takımına alışıyordu. ancak sıkılıyordu. bir aralık yurda dönmeyi düşünmüş, yüzbin kişilik şehirde tektürkçe bilen bulamadığı için aynanın karşısına geçip, kendi kendiyle konuştuğu, kendi kendiyle dertleştiği olmuştu.

    sonra aradan birkaç hafta daha geçecek ve klagenfurt şehrinin tek türk’ü sıcak bir dostluk çemberinin içinde bulacaktı kendini. sisler ve şüpheler dağılıyordu yavaş yavaş. yeni dostlar edinmeye başlamıştı. başta kulüp başkanı ruttnig... ve biri erkek, diğeri kız iki arkadaş. kiagenfurt postahanesi memurlarından erich laschofer'le, ergun'un şimdilik misafir edildiği gastof krall’ın idare müdürü heidi sabith... birbirlerini deli gibi seven çiftin ergun birkaç hafta içerisinde en candan dostu oluyordu. artık yedikleri içtikleri ayrı gitmeyecek ve 20 yaşındaki sarışın heidi «yalnız türkün» ilk almanca hocası olacaktı...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 22-03-2015 17:22:38 ~ 17:54:37)

     





  •  
    FB
    B
     208770

    fethi aytuna abinin ergun öztuna hakkında yazdığı yazıdan bir bölüm;

    1965-66 sezonundaysa yurtdışından gelen bir teklifle karşılaştı ve avusturya ikinci liginde oynayan klagenfurt takımına transfer oldu. ergun öztuna bu transferin hikayesini şöyle anlatıyor: “şükrü ersoy o zaman salzburg takımında oynuyordu. bir gün bana telefon etti. ‘klagenfurt kulübü transfer yapmak istiyor, ben de seni tavsiye ettim, atla uçağa buraya gel’ dedi. ben o sırada bir evlilik hazırlığı içindeydim. sürekli sakatlıklar yüzünden de artık futbolu bırakmayı düşünmeye başlamıştım. şükrü abi çağırınca avusturya’ya gittim. orada bir hazırlık maçında beni denemeye tabi tuttular. ben maça çıktım, şükrü abi de sahanın kenarında sürekli koşturuyor, bağırıyor, adeta ölecek gibi bir durumda. benden daha çok yoruldu. beni beğenmişler, maçtan sonra anlaşma yaptık. fakat oraya intibak etmekte epey zorluk çektim. o sırada evlilik olayı gerçekleşmedi. bir yandan da memleketi, ailemi özlemeye başladım. bir süre sonra annem ve kız kardeşim de avusturya’ya geldi. bir hafta sonu maç için deplasmana gitmiştik. eve döndüğüm zaman baktım ikisinin de gözü ağlamaktan şişmiş. bir süre sonra hepimiz oradaki yaşama alışmıştık. ilginç anılarımız da var, televizyonu ilk kez orada izledik mesela. sonuç olarak mutlu bir hayatımız oldu orada ama bir sene sonra döndük.”

    yazının tamamı için;
    http://dinyakoskrampon.bl...-oztuna-bizim-puskas.html

    (Hasan Gülmüş, 22-03-2015 18:48:12)

     



  •  
    GB
    B
     208837

    2 ekim 1965 tarihli milliyetten;

    valsler diyarında 3 türk futbolcusu

    "ben bu takımda futbol oynarım"

    sıkıntılı devreyi atlattığını bildiren ergun'un en yakın arkadaşı, brezilya'nın "sevimli çikolatası" oliveira

    necmi tanyolaç

    2

    20 eylül pazartesi, ergun öztuna için en mutlu günlerden biri oldu.

    «küçük puskaş», klagenfurt’ta bir değil, üç türk’ün arasındaydı şimdi. viyana’dan sabahın karanlığında yola çıkmış, öğle saatlerinde kla genfurt’a varmıştık. ergun’u bulmak zor olmadı. şehirde hemen hemen herkes onu tanıyordu. klagenfurt’a girdik.

    özcan otomobilini durdurdu ve daha ergun’un ismini söyler söylemez, bir delikanlı eliyle bir yeri işaret ederek: «hanappi strasse gastof krall...» deyiverdi.

    ergun, geleceğimizi bildiği için o gece hiç uyumamış. onunla bir karşılaşmamız var ki; gazetecilik hayatımda böyle bir sahne hatırlamıyorum... pansiyonun penceresinden kendini aşağıya atacak diye korktum... çıktı dışarıya, boynuma sarıldı. bir çocuk gibi ağlıyordu . son ra özcan’la kucaklaştı.

    bir fasıl da onun boynunda ağladı... sonra da özcan’ın eşine sarıldı... gözyaşları devam ediyordu... «bırakalım ağlasın, içini döksün, dediğimi hatırlıyorum...

    «ben bu takımda oynarım»

    şimdi söz sırası ergun’da, o anlatacak, biz soracağız ve dinleyeceğiz; «kaleci şükrü'nün gayretiyle oldu bu istanbulda bir şirketin satış müdürüydüm ve fenerbahçe'de oynuyordum. şükrü’den bir mektup aldım. klegenfurt'a transferim için yazıyordu. ikinci mektupla birlikte uçak biletleri geldi. gittim, idman maçlarına çıktım. iyi oynadım. idareciler 50.000 şiling (25.000 tl.) transfer ücreti ve 5000 şiling (2500 tl) maaş teklif ettiler. kararsızdım. dönerken, kontratını yanına al, karar verirsen imzala, gönder» dediler. bundan sonrası bilinen hikâye. çok yalnızlık çektim. lisan zorluğu avusturyadaki en büyük rakibim. yavaş yavaş derdimi anlatmaya başladım. bana kulüpte herkes yakınlık gösteriyor. günden güne iyileşiyorum. ben bu takımda futbol oynarım ağabey.»

    bir aralık özcan söze karıştı. eski takım arkadaşına nasihat etmek ihtiyacını duymuştu. «dinle ergun» dedi:«senin başına gelen hepimizin başından geçti. bizim de elimizden tutan yoktu. sen de zor devreyi atlatacaksın...»

    nasıl vakit geçiriyor?

    ergun öztuna'yı bir pansiyona yerleştirmişler. orada kalıyor, orada yemek yiyor. televizyon seyrediyor, hemen her gün antrenman var. brezilyalı olivera'nın evine çok yakın bir yerde oturduğu için sık sık onlara gidiyor. olivera'nın eşi ile iki yaşındaki kızı marta ve ergun, artık aynı aileden olmuşlar...

    oliveira’dan, ergun hakkında birşeyler öğrenmek istedim. bir kere ergun'u çok sevdiğini yazmam gerek. kardeş kardeşi ancak bu kadar sever. brezilyalı, ergun gelinceye kadar soliç oynarmış k.a.c. takımında. şimdi sol açık. yerini kapan türk futbolcusuna kızması icabeder, değil mi? tam tersi. ergun'un çok büyük futbolcu olduğunu söyledi. şampiyon olursak ergun’un sayesinde olacağız. dedi...

    bir de göl gezintileri var ergun'un... sabah, henüz işe gitmediği için, pansiyondan çıkıyor ve 7 kilometre ötedeki klagenfurt gölüne kadar yürüyor. yapayalnız... gölün kenarında güzel gazinolar ve şirin bahçeler var. orada oturuyor ve istanbulu düşünüyor... her hafta postacı ona bir yığın mektup getiriyor. okuyor, okuyor ve annesiyle, iki kız kardeşinin biranönce gelmesini istiyor. ve almanca kursunun başlamasını bekliyor...

    akşamlar günün en zor saatleri ergun için... bereket heidi ile laschofer'e... otomobilin kornası öttüğü an ergun aşağıda... yugoslav sınırına yakın bir lokanta bellemişler: holemburg. şarap içiyorlar orada ve kızarmış tavuk yiyorlar... sonra ergun dönüyor yatıyor ve ertesi sabah oliveira'nın evine gidiyor...

    hikâyenin sonu: ergun artık yalnız değil. ergun artık dilsiz değil. yeni yeni arkadaşlar edinmiş... almancayı sökmeye başlamış...

    klagenfurt'ta bir gece kaldık. ergun'a bir dakika kadar kısa geldi bu gece... çok söyleyeceği vardı, yutkundu, yutkundu, konuşamadı. diyebildiği şuydu: «artık dönüş kapısı kapandı benim için. kalacağım, oynayacağım ve bu sıçrama tahtasından faydalanacağım. bir gün avusturya birinci liginde bir takımda yer alacağıma inancım var. selâm bütün dostlara, selâm istanbula... selâm fenerbahçe'ye...»

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 23-03-2015 20:17:08)

     



  •  
    GB
    B
     208838

    2 ekim 1965 tarihli milliyetten;

    ...ve avusturya'lılar dioyr ki:

    "ergun, kac forvetinin en büyük kozu"

    halit kıvanç

    2

    ergun öztuna, dükkandaki gazetelerin hepsinden birer tane almış, sonra da hızla pansiyona koşmuştu. heyecanla spor sayfalarını çeviriyor. k.a.c. maçına ayrılan sütunları buluyor, ama okumuyor da bakıyordu. birinde «öztuna», ötekinde «öztuna», bazısında da «türk» diye geçen adına öylesine çok rastlamıştı ki.

    ne yazıyorlardı acaba? beğenmişler miydi? yoksa «kim buldu bunu bize yaramaz» mı diyorlardı? bir gazetedeki «öztuna war der beste spicier autdem platz» cümlesinin, türkçesde «öztuna sahanın en iyi oyuntusu idi» anlamına geldiğini bilse endişe yerine nasıl da sevinçle çoşardı. ama bilmiyor anlamıyordu. hele iki gazetede dinin takımdaki öteki futbolcuların adından daha büyük siyah harflerle basılmış olması, «küçük puşkaş»ı iyice korkutmuştu «memlekette iken bizim gazetelerin verdiği yıldızlara bazan kızardık. ama şimdi ne kadar arıyorum o yıldızları. buradaki gazeteler de yıldız verse, hakkımdaki görüşleini kolayca öğrenebilirdim» diye kendi kendine konuşuyordu. bazı avrupa gazetelerinin sahanın en iyi oyuncularının adlarını koyu ve iri siyah harflerle yazdığını öğreninceye kadar da, bu heyecan ve endişesi devam edecekti.

    * * *

    k.a.c. ikinci lig'in orta avusturya grubunda oynayan bir takım... yeni mevsimde üst-üste çıkardığı başarılı maçlar bütün avusturya'da büyük akisler yaratmış durumda... ve işte bu sansasyonun başta gelen kahramanı da, kac'nin türk yıldızı ergun öztuna...

    ben demiyorum bunu... kendisi de demiyor.. avusturyalılar böyle diyor... böyle yazıyor gazeteleri. böyle konuşuyor gazetecileri... «takımı yürüten öztuna»,, «forveti sürükleyen ergun», «mükemmel oyun kurucu türk», onun hakkında yazılanlardan sadece bir kaçı...

    * * *

    ve bizzat antrenör vodol doğruluyor bunları: «öztuna gelmeden önce hakkında duyduklarımızın, yazılanların hiç de yanlış olmadığını, geldikten sonra anladık. forvetimize bir yenilik, büyük bir canlılık getirdi öztuna... klâs ve teknik yüksek bir futbolcu... kac'nin büyük kozlarının basında geldi rahatça yazabilirsiniz siz de...»

    evet biz demiyoruz. avusturyalılar diyor bunu...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 23-03-2015 20:28:20)

     



          yazi
bu maçla ilgili
anım/bilgim var







Kupadaki Diğer Maçları...


Klagenfurter AC

1965-1966 Sezonu Österreich 2 (Avusturya Ligi)

Regionalliga Mitte (Orta Bölge) 2. Hafta Maçı: Klagenfurter AC 4-0 WSV Rosenthal (Bu maçtasınız)
Regionalliga Mitte (Orta Bölge) 6. Hafta Maçı: Klagenfurter AC 2-1 SK Vöest Linz (1)

WSV Rosenthal


Regionalliga Mitte (Orta Bölge) 2. Hafta Maçı: Klagenfurter AC 4-0 WSV Rosenthal (Bu maçtasınız)

* Listedeki maçlardan birinin sayfasına gitmek için üzerine tıklayın...
* Oynanmamış maçlar listede yer almaz...

mnu_alt

basında macanilari.com ||  basılı yayınlardan alıntılar ||  Bize Ulaşın ||  teşekkürler ||