1915-1916 sezonunda takımların “cuma ligi” adı altında toplandıkları görüldü. oysa “cuma ligi”, elde mevcut belgelere göre 1913 yılında kurulmuş ve “cuma futbol ligi nizamnamesi” ise 21 teşrinisani 1329 (kasım 1913) “idman” dergisinde yayınlanmıştı.
cuma ligi futbol nizamnamesi
geçen sene gailei harp ile tamamiyle bir tekemmül göstermeyen cuma ligi surettikatiyede teşekkül etmiş ve bu sene nizamname mücibince birinci lige isimleri hurufueca tertibiyle atide müdrecialtı kulüp iştirak etmiştir.
1.anadolu spor kulübü 2.istanbul jimnastik kulübü 3.darülfünun terbiye-i bedeniye kulübü 4.şehiremini mümeresatı bedeniye kulübü 5.sanayi mekteb-i futbol kulübü 6.fenerbahçe spor kulübü
cuma ligi'nin ahihren tekarur eden nizamnamesi berveciasetidir:
1- türk kulüplerinin şimdiye kadar ihmal edilen umumi müsabakalarını beyinlerinde icra eylemeleri ve şu suretle bir istifade-i maddiye ve maneviye temin etmeleri maksadıyla "cuma ligi" teşkil edilmiştir.
2- cuma ligi'ne dahil olan kulüpler altısı bir lig olmak üzere adedine ve kuvvetine göre birinci ikinci liglere munkasimdir.
3- bir kulüp, cuma ligi'ne dahil olmak için evvela; yeknesak bir formaya malik olmak, saniyen azasının esamisini havi bir vesikayı lig heyeti idaresine tevdi eylemek, salisen: sene nihayetinde tevdi edilecek mükafatın tedarikine medar olmak üzere sene bidayetinde yarım lirayı osmani duhuliye vermek lazımdır.
4- cuma ligi'ne iştirak için ağustos'un on beşinden eylül bidayetine kadar müracaat olunur. lig heyeti nihayet bir hafta zarfında kabül veya red meselesini tebliğe mecburdur.
5- her sene birinci ligi teşkil eden altı en kuvvetli kulüp meyanında münhal yer olmadıkça bir yedince alınamaz.
6- her kulüp ismini lig heyet idaresine bildirdiği oyunculardan başkasını lig müsabakalarına iştirak ettiremez. aksi halde mukabil cihetin iddeası üzerine mesele tahakkuk ederse "galip dahi gelse" bu kaideyi ihlal eden kulüp mağlup addolunur. tekerrürü halinde ligden hariç bırakılır. eğer lige dahil olmayan bir oyuncu, lige dahil bulunan kulübe sene ortasında girerse bunu lig heyeti idaresine tebliğden laakal onbeş gün sonra o oyuncu resmi müsabakalara iştirak edebilir.
7- cuma ligi oyuncularından biri sene ortasında bir kulüpten istifa eder, yine cuma ligi kulüplerinden diğerine giremediği gibi bir cuma oyuncusu da sair liglerde yani pazar ligi'nde oynayamaz. oynarsa diğer cihetin protestosuyla azası hariçte oyun oynayan kulüp protesto eden kulüp ile yaptığı müsabakada mağlup addedilir. yalnız pazar ligi timlerinden herhangisi takımıyla aynen cuma ligi'ne iştirak edebilir. ferden iştirak memnudur.
8- lige dahil olduktan sonra iki kulüp ihat edemez.
9- herhangi bir kulübün sene nihayet bulmadan ligden çıkarsa sair kulüplerin o kulüp ile yaptığı müsabakalar hemen yekün addolunur.
10- cuma ligi, futbol mevsimi olarak eylülün on beşinden nisan nihayetine kadar yedi buçuk ay kabul eylenmiştir.
11- iş bu mevsimin mebdeinde o sene zarfında icra edilecek müsabakaların programı heyeti idarece tanzim olunarak umuma tebliğ ve ilan olunur.
12- bitaraulisi ve hukuk mağruf olan zevat beyanında heyyet-i idarece tayin olunacak üç kişi münavebe ile hakem vazifesini ifa ederler.
13- her kulüp programda tayin edilen eyyam ve saatde ispat-ı vücut eylemeye mecburdur.
14- vaktimuayyenden on dakika fazla feciken kulüp mağluptur. ancak hazır bulunan kulüp vücudunu ispat için on dakika itamında sahaya gelip bir hakem tayin ederek bir gol yapmak suretiyle nümayiş icrası lazımdır. numayişe başlar başlamaz diğer kulüp gelse de mağluptur. iki taraf da gelmezse her ikisinde puanı yoktur. ittifak da etseler iş bu saati teyir edemezler. herhangi bir kulübün bir mazereti fevkaladeden dolayı bir müsabakaya iştirak edemeyecek olursa bunun bir hafta evvel heyyet idare katibine ikbal eder. heyyet idare nezareti kabul ederse müsabakayı tehir eder aksi halde red eder.
15- oyun sahasının karla mestür olması gibi bir sebeble muhalefet-i havadan dolayı gelmeyen bir kulüp mağlup değildir. diğeri gelse de galip ad olunamayacağından tarafein puan alamaz.
16- oyuna mani olacak derecede havanın kötülüğü dolayısıyla oyun icra edilemediği taktirde bir tarafın muhafakatı diğerini oyuna ikbala sebep olamaz. binaenaleyh bunun tarafeynin arzusu ile aherin vaktına tecavüz edilmemek şartına bu müsabaka diğer bir günde icra edilebilir.
17- her müsabakadan evvel tarafeyn kaptanları beyinlerin de bir husumeti şahsiyetleri olmadığına işaret olarak müsafaha ederler ve oyundan sonra tarafeyn yegdiğerinin ismini zikr ederek üç defa (çok çok yaşa) diye bağırır.
18- oyun esnasında oyunculardan birini hariçten bir diğer oyuncuyla teptil etmek memnudur. aksi halde bunu yapan kulüp mağlup addolunur.
19- hakemi oyun esnasında dinlemeyen veya tahkir eden, rakibini tahkir veya darba teşebbüs eden yahut mütakiben kavait ve nizamnameye riayet etmeyen oyuncu oyundan çıkarılır ve yerine diğeri alınmaz. birinci defasında bu oyuncu beş oyuna iştirak edemez tekerrürü halinde o sene hiçbir müsabakaya iştirak edemez.
20- bir müsabaka muhalefet-i hava gibi bir sebebi fevkaladeden dolayı tatil olunursa hiç icra edilmemiş gibidir. binaenaleyh o müsabaka da hiç nazarı itibar alınmaz.
21- her müsabakanın neticesini hakem bir vesika-ı taririye ile heyyet idareye bildirir.
22- her oyunda mevadımünderice dairesi galip gelene iki puan verilir. müsevaat halinde tarafeyn birer puan alır. mağlubun puanı yoktur.
23- senevi müsabakaların itamında en çok puan alan iki kulübe, o sene ittitasında birinci ve ikinci olacak için tayin edilecek hatıraitahsimiye heyyet-i umumiye huzuruda merasim-i mahsusa ile alenen ihta olunur.
24- sene nihayetinde birince veya ikinci olacak kulüpler arasında müsavat asil olursa aralarında galip veya mağlup tayin edinceye kadar müsabaka icra olunur.
25- helyöm cari olan ingiliz futbol kavayidi kabul edilmiştir.
26- cuma ligi'nin bir heyyet umumiye ve bir de heyyet idaresi vardır.
27- heyyet umumiye lige dahil olan kulüplerin ligde mukayyet olan bütün azasıdır. iş bu heyyet senede iki defa toplanır. birincisi eylül'ün on beşini ve diğeri nisan'ın otuzunu müteakip gelen cumadır.
28- her ligin heyyet idaresi ayrıdır. binaenaleyh her birinin teşkil eden kulüplerden gelecek birer mürahastan mürekkep olan heyet-i idareler tetvir eder. heyeti idarenin bir reisievveli, bir reisisanisi, bir katip ve kasadarı vardır. umum liglere nezaret etmek üzere birinci lig heyyet idaresinden müntehip bir de müfettiş-i umumi vardır.
29- heyyet-i idarenin vezuifci; müsabakaların netayicini tetkik, vuku bulan itirazatı tetkik, niteciye tayin ve müsabaka programını tanzim, müfettiş tarafından verilecek raporlara göre karar ittisi ve hatırai tahsiniyeyi tayin ve iş bu nizamnamede müenerrah olan vaızaif-i icra ve kulüpler arasında ahenki tam usulünü taüyündür.
30- reisler heyyet idareye riyaset ederler.
31- katip ve kasadar umurutahririye ve hesabiyeye bakar.
32- heyyet idare haftada bir iştima eder. kararlarını ekseriyetle ittihaz eyler.
33- heyyet idare her itiraz ve hüracaatı bir hafta zarfında halleder neticeyi müracaat olunan kağıda zeylen ve tahriren tebliğ eder.
34- müfettiş umumi, oyunların intizamına kulüplerin ve azasının nizamnameye tamamen riayetine, hakemin bitarafisine hülasa intizamı tam cereyanına nezaret eder. vazifesine mütalik hususatı raporla heyyet-i idareye tebliğ eder. müracaat dışı şifaiyeye cevap verir.
35- heyyet-i umumiyenin mevsim bidayetindeki iştimaından heyyet idare müsabaka programını tebliğ eder. nisan gayesini müteakip son iştimasında da müsabakaların neticesi tebliğ ve tevzi mükafaat olunur.
36- iş bu nizamname icabında tadil olunur.
37- iş bu nizamnamenin tatbiki ahkamına heyyet-i idare memurdur.
cuma birinci ligi'nin 1329 (1913)-1330 (1914) senesi müsabaka programı
25 t. evvel (ekim) 1329 (1913)...anadolu-fenerbahçe 1 teşrinisani (kasım) 1329 (1913)...fenerbahçe-sanayi 8 teşrinisani (kasım) 1329 (1913)...darülfünun-şehremini 15 teşrinisani (kasım) 1329 (1913)...istanbul-sanayi 22 teşrinisani (kasım) 1329 (1913)...anadolu-darülfünun 6 k. evvel (aralık) 1329 (1913)...istanbul-anadolu 20 k. evvel (aralık) 1329 (1913)...şehremini-anadolu 13 k. evvel (aralık) 1329 (1913)...sanayi-darülfünun 27 k. evvel (aralık) 1329 (1913)...darülfünun-şehremini 3 k. sani (ocak) 1329 (1914)...istanbul-şehremini 10 k. sani (ocak) 1329 (1914)...anadolu-sanayi 17 k. sani (ocak) 1329 (1914)...istanbul-fenerbahçe 24 k. sani (ocak) 1329 (1914)...sanayi-şehremini 31 k. sani (ocak) 1329 (1914)...istanbul-darülfünun 7 şubat (1329) (1914)...fenerbahçe-sanayi 14 şubat (1329) (1914)...anadolu-fenerbahçe 21 şubat (1329) (1914)...darülfünun-şehremini 28 şubat (1329) (1914)...istanbul-sanayi 7 mart 1330 (1914)...anadolu-darülfünun 14 mart 1330 (1914)...fenerbahçe-şehremini 21 mart 1330 (1914)...istanbul-anadolu 28 mart 1330 (1914)...darülfünun-sanayi 4 nisan 1330 (1914)...istanbul-şehremini 4 nisan 1330 (1914)...darülfünun-fenerbahçe 11 nisan 1330 (1914)...anadolu-şehremini 11 nisan 1330 (1914)...istanbul-fenerbahçe 18 nisan 1330 (1914)...anadolu-sanayi 25 nisan 1330 (1914)...şehremini-sanayi 25 nisan 1330 (1914)...darülfünun-istanbul
günde bir oyun olduğu zaman öğleden sonra saat iki buçukta, iki oyun olduğu halde birincisinin birde, ikinci iki buçukta başlayacaktır.
reis darülfünun'dan sami
reis-i sani şehremini'den hulusi
katip ve kasadar sanayi'den hüseyin
müfettiş umumi anadolu'dan felek burhaneddin
aza fenerbahçe'den zeki
aza istanbul j.k.'den cemil
not: bu bilgi 21 teşrinisani (kasım) 1329 (1913) günü yayınlanan "idman" dergisinin 11. sayısından alınmıştır.
ancak fikstürü dahi belirlenmiş bu ligin oynanamadığı bilinmektedir. 1915 yılında antınordu, anadolu, idmanyurdu, süleymaniye, galatasaray, fenerbahçe, erenköy, türk idman ocağı, turan,gürbüzler kulüpleri tarafından teşkil olunan ve nizamnamesi, 22 teşrinievvel 1331 (ekim 1915) tarihli “donanma" dergisinde yayınlanan istanbul futbol birliği’ne dahil kulüplerin iki küme halinde oynadıkları lig ise haftanın tatil gününe rastladığı için “cuma ligi" olarak anıldı.
kaynak: türk futbol tarihi, türkiye futbol federasyonu yayınları, cilt 1, haziran 1992
önemli not: fikstürde 27 aralık 1913 de oynanacak denilen darülfünun-şehremini maçının yazımında hata yapılmış olacak. çünkü bu maç fenerbahçe-şehremini olacak.. ayrıca fenerbahçe-darülfünun maçı da listeye eklenmemiş..
cuma ligi (1913) ilk musabakası: fenerbahçe 1-0 anadolu
sağdan ve önden birinci: nasuhi bey (katib-i umumi ve murahhas), doktor hamid bey, hikmet bey, nüzhet bey, kamil bey (kaptan), nuri bey, said bey, reis hulusi beyefendi- hulki bey ikinci sıra: matosyan efendi, sabri bey, arif bey, mösyö wilhelm, galib bey(heyet-i idare reisi) kemal bey, said bey üçüncü sıra: yahya bey(kasadar) , zeki bey, elkatib mustafa bey, (ikinci, üçüncü ve dördüncü takım kaptanı)
cuma liginin bu ilk hafta-i musabakası fener ve anadolu arasında vuku' buldu. anadolu netice de mağlub oldu ve buda pek tabii idi. çünkü fener, esasen anadolu kulübüne nazaran kavi (güçlü) olmakla beraber teşkilatı itibarıyla da birinci timinden (takımından) pek farksız gibi idi. böyle bir kuvvet karşısında zaten mağlub mevki'inde kalan anadolu'nun büsbütün bir inhizama (bozguna) uğraması fevka'l-me'mül (beklenilenden uzak) olamazdı. ancak bizim nokta-i nazarımız bilhassa bu sahifelerde yürüteceğimiz silsile-i tenkidatımızdaki (eleştiri dizelerimideki)mi'yar-ı intikadımız (düşünce ölçümüz) esna-yı musabakada (maç esnasında) göreceğimiz nakaisi (eksiklikleri) kemal-i bi taraf (tam bir tarafsızlık) ile serd ve ityan etmek (söylemek) olduğundan galibiyet ve mağlubiyeti derece-i saniyede (ikinci derecede) nazar-ı i'tinaya (dikkate) almaklığımız zaruridir çünkü biz, o fikirdeyiz ki bir kulübün derece-i maharet ve besaleti (başarı veya başarısızlık derecesi) katiyyen ne muvaffakiyetiyle ne de mağlubiyetiyle ölçülebilir ancak göstereceği intizam-ı ahenkdariyle (ahenkli düzeniyle) nazarımızda o kulübün mevki'ini bir kat daka a'la eder (yükseltir). çok kulübler biliriz ki galip gelememiş değil, gelmiş; fakat mea't-teessüf oyununu kemal-i muvaffakiyetle oynayamamıştır.
bu cihet malum olduktan sonra diyebiliriz ki fener, bazı tadilat-ı sakimanesine (hatalı değişimlerine) rağmen yine gayet güzel bir intizam göstermiş ve oldukça muvaffakiyetle de te'min-i galibiyet (galibiyet elde) etmiştir. ancak bu ta'dilat- gayr-ı munasibesine (yersiz değişimine) anadolu'nun nakıs olan teşkilatı fikrimizce güzel bir zemin olmuştur. çünkü yeşillerin muhaceme (hücüm) hattı bir parça daha çevik ve faal olsalardı biz kaviyyen zan ediyoruz ki şu ufacık ta'dilat yüzünden fener, pek çok mütezarrır olurdu (zarara uğrardı) hem bu tazarrur (zarar) oyuncularının adem-i kifayeti (becerisizliğinden) değil bilakis su-i tertibatı (kötü düzenlenmesi) yüzünden olurdu dünyada en fena şey, bir meslek sahibini hiç münasebeti olmayan bir mevki'ide kullanmaktır. bu yüzden ta'miri nakabul zararlar husule gelir ki hakikaten şayan-ı teessüfdür mesela arif bey hiç münasebet-i mevki'iyyesi (uygun yeri) olmadığı halde forverd hattında oynadı. diyebiliriz i nazarımızda en fena şeyler bu çeşit tebeddüllerdir. çünkü defaatle gözümüzle gördük bu zeminde de pek güzel bir misal olabilir, galatasaray’ın bilmem hangi bir kulüple olan musabakasında hiç unutmayız fuat beyi de mudafaa hattına almışlardı. sırf şu ufacık tebeddülleri yüzünden galatasaray o gün mağlub olmuştu. demek ki bir oyuncuyu yerinden alıp diğer bir yerde oynatmak kadar muzır şey yoktur. bu muzirret (zarar) fener kulübünün bu musabakasında da kendini gösterebilirdi. yalnız dediğimiz gibi anadolu’nun muhacim (hücum) hattında bir parça eser-i hayat ve faaliyet olsaydı... onun için fenerin muhacim (hücüm) hattı sağ ve sol müstesna olduğu halde sevimli bir ahenge mazhar olamamıştır. tabidir ki bir arif bey’in eksikliği yüzünden mudafaa hattı da revnak-ı mudafaadan (parlak bir savunmadan) ari kalmıştır. gelelim anadolu’nun teşkilat ve tertibatına ... evvela ona itiraz edeceğiz alelhusus cuma ligi oyuncularında hükümferma (hakim) olan bir fikir var ki katiyyen bizce pek çok mahaziri (zararı) dai'dir (davet eder) ve bu fikrimizi de kendi oyunlarıyla isbat edeceğiz. o da karşılarındaki kulüplere doğrudan doğruya yenilmemek fikriyle ortaya çıkmaları ve bu itibarla da gelişi güzel tim (takım) teşkil etmeleridir (oluşturmalarıdır). bu haftada anadolu’yu bu fikir ve his ile karşımızda bulduk. anadolu filhakika efrad ve emsaline faik (üstün) olmakla beraber fenere nazaran yine çürüktür. binaen aleyh ne olursa olsun tim teşkilatını bu nokta-i nazardan tertib edecekti... bu nokta-i nazar deyince yanlış telakki edilmesin farzen bu hafta kendisinin yaptığı gibi mevcut güzide oyuncularını hiç münasebeti olmadığı halde mudafaa hattına tahşid etmek (toplamak) değil, çünkü böyle olduğu takdirde yukarıda maruzu olduğumuz fikrin bilmünasibe (uygun bir şekilde) zikrettiğimiz mahazir (zararlar) meyanına (arasına) dâhil olmuş olur. bilakis herkesi yerli yerinde oynatmak ve dolayısıyla bir muzaffariyet (zafer) te'min etmek... halbuki yalnız bu yeşil formalı kulüp değil, cuma ligi kulüplerinin heyet-i umumiyyesi (geneli) dahil olduğu halde timlerinin umumiyyeti bu şaibe-i noksandan (kusurdan) kendini teberrü (temizleyememiştir) edememiştir. biz, bu yanlış fikirde iki mahzur-ı kavi (güçlü bir zarar) görüyoruz ki biri maddi, diğeri manevidir: mahzur-ı maddisi oyuncularının yerlerini gayb etmesi itibarıyla intizam-ı umumiye bir sekte, bir atalet (tembellik) arız olması... mahzur-ı manevisi de en güzide oyuncularımızı müdafaa hattına tahşid ettik (topladık) diye kulübün kuvva-yı maneviyesinde (manevi gücünde) hâsıl olan emniyet ve itimadın iki değil belki bir gol yendikten sonra bütün bütün bir neşesizliğe munkalib (değişmiş) olmasıdır ki doğrudan doğruya o kulübün bais-i mağlubiyeti 8malubiyet sebebi) olur. çünkü eğer bir kulüp iyi bir düşünce ile tertib edilmiş olursa bir gol yeme ile katiyyen kendini mağlup addetmez ve ati-i muzafferiyetinden (zafer geleceğinden) ümidini kesmez. kesemez çünkü oyuncularının ferden ve şahsen vezaifi (vazifeleri) mukayyeddir (belilidir). hâlbuki sırf yenilmemek fikriyle teşkil edilen kulüplerde emr (iş) ber-akisdir. (tam zıddıdır)
çünkü yenilmemek fikriyle çıkmış binaenaleyh yenilmiştir bundan sonra bir ihtimal de yoktur ki te'min-i muzaffariyet (zafer elde) edebilsin, neden? zira kırık bir saz ne kadar tatlı olsa yine hulasaten kırık bozuktur..
işte anadolu tasvir etmek istediğimiz noksanların pek zavallı olarak kurbanı olmuştur. fazla olarak yapılan bir golden sonra büsbütün kuvva-ı maneviyesine (manevi kuvvetine) bir zaaf tari olmuş (belirmiş), heyet-i umumiyyesi itibarıyla oynayamamıştır. mamafih ferd itibarıyla pek çoklarının oyunlarını şayan-ı takdir (takdire şayan) görmek isteriz çünkü dikkat ediyorduk. yeşillerin hele sol bekleri pek güzel vazifesini ifa ediyordu.. kaşki (keşke) diğer oyuncuları da o derece-i gayrette olsaydı da bu şevk kırıcı mağlubiyetin hedefi olmayaydılar çünkü bu kulübe ne kadar öteden beri bir teveccühümüz vardır fakat yine nedendir bilemeyiz yukarıda arz ettiğimiz o fikr-i sakimin (yanlış düşüncenin) tesirinden kendisini bir türlü kurtaramamıştır da maatteessüf bu gibi su-i netaicin (kötü sonucun)mazharı olmuştur ancak kendilerine pek halisane tavsiye ederiz bundan böyle yenilmemek fikriyle değil, yenmek fikr-i azimkarisiyle (hırslı düşüncesiyle) tim (takım) teşkiline sarf-ı gayret etsinler çünkü ancak bu suretle te'min-i muvaffakiyet (başarı elde etmek) mümkün olur.
1907 yılında üsküdar'ın beylerbeyi semtinde kurulmuş, tarihteki 4. türk kulübü olma niteliği taşıyan anadolu üsküadar takımı ile 1906 yılında temelleri atılıp, 1907 yılında 11 kişilik bir takım oluşturarak futbol faaliyetlerine başlayan fenerbahçe takımı arasındaki yapılmış maçlardan birisidir.
"üsküdar'a gazel" başlığıyla anılarını neşreden üsküdar anadolu kulübü'nün 1 numaralı kurucusu mehmed burhaneddin (felek) bey, fenerbahçe ile anadolu üsküdar'ın; 1907 yılında üsküdar anadolu'nun, fenerbahçe kulübü çatısı altında idmanlarını yaparak bir bakıma faaliyete geçmesinin de etkisiyle 1908 yılında birleşme aşamasına geldiklerini ve bir takım yönetimsel (fenerbahçe tarihçileri bu ayrılığın, birleştirilecek yeni kulübün ismi konusunda oluşan ihtilaftan doğduğunu belirtir) anlaşmazlıklardan dolayı 2 kulübün de kısa zaman sonra ayrıldığını beyan etmiştir.
burhan felek'in döneme ilişkin fenerbahçe-anadolu üsküdar birleşmesi hakkındaki beyanatı;
"..... işte bu fakir rüya memleketi şimdi bir milyon nüfuslu bir şehir olmuş. bunu bana, üsküdar’da 1907’de 5-10 arkadaşla kurduğumuz anadolu kulübü'nün şimdiki yöneticisi mühendis genç, gelip söylediği zaman hem göğsüm kabardı, hem gözlerim yaşardı. çünkü, hâlâ çok şükür yaşamakta olan ve müessisi bulunduğum anadolu kulübü'nün, "anadolu spor sahasında" yaptığı maça 30 binden fazla seyirci geldiğini ve birçoğunun yer bulamadığı için dışarıda kaldığını, müjdeledi. pek sevindim. bu genç ve akıllı kulüp yöneticisinin isteği üzerine türkiye’nin en eski spor kulüplerinden biri olan “anadolu kulübü” hakkındaki hatıralarımı yazmaya karar verdim. arada yanıldığım tarihler olabilir, ama umumi çizgilerinde pek yanlışlık yapmam."
"..... 1908 civarlarında anadolu kulübü bir ara fenerbahçe ile birleşme kararı aldı idi. bu işi ne suretle tanıdığımı hatırlamadığım fenerbahçe ve moda kulüpleri başkanlıklarında bulunmuş ve geçen sene bir göz ameliyatı için gittiği ankara’da oranın basıncına dayanamayarak hayata gözlerini yummuş olan pek aziz dostum ve yaşıtım tevfik (haccar) taşçı bey’in (1909-1910 fenerbahçe başkanı) delaleti ile yaptık. ama yürümedi. neden yürümedi? o devirde üsküdarlı bir genç ile kadıköylü gencin cemiyet ve toplumdaki vazife ve telakkileri birbirinden ayrı idi. üsküdarlı genç, türk mekteplerinde okurdu. kadıköylü gençlerin büyük bir kısmı oralarda bulunan fransız mektebinde (saint-joseph lisesi, fenerbahçe'nin kuruluşu aşamasında ciddi paya sahiptir) okumuşlardı. uzatmayalım, olmadı ve ayrıldık. anadolu kulübü bir mahalle takımından, hâlâ kullanılan deyimle federe bir kulüp oldu. lâkin hâlâ resmî idare merkezi bizim ev olarak görünüyordu. gerçekten de paramız olmadığı gibi, ailelerimiz arasında veya kulübü himaye edenler meyanında zengin kişiler de yoktu.
fakir bir kulüpçülüğün ne demek olduğunu siz bana sorun! anadolu kulübü 2. meşrutiyetten sonra tescilli bir kulüp olarak gelişirken, istanbul’un başka semtlerinde de başka türk kulüpleri teşekkül etti. aklımda kaldığına göre bunların sayısı sekizdi. adlarını yazmaya çalışacağım. anadolu, nişantaşı, hilâl [istanbul göztepe’sinde], şehremini, karagümrük, beşiktaş (?), beykoz, anadolu hisarı... bir tane fazla geldi. hangisi hatırlamıyorum. bu kulüpler o devirde cuma ligi'ni kurdular ve muntazam bir fikstürle maç yapmaya başladılar. maçlarımız cuma günleri yapıldığı için yabancıların pazar maçlarım yaptığı sahalardan muayyen şartlar altında biz de istifade etmeye başladık..."
kaynakça: geçmiş zaman olur ki - üsküdar'a gazel, burhan felek.