bu maç oynandığı sıralarda ben izmir'de bir lise öğrencisiydim. okul olarak maça gezi düzenlemiştik. maç italya'yla yaşanan siyasi kriz nedeniyle 1 hafta ertelenmiş ve ortalık inanılmaz gergindi. maç öncesi star tv muhabiri şakacı gelip bizimle röportaj yapmıştı ve kameralarla ilk tanışmamda en az beş dediğimi hatırlıyorum. aramızda kız arkadaşlarımız da vardı. suat kaya golü attığı zaman tepeden 3-5 kişi bizim kızların üstüne atlamıştı ve acayip bir kavga koptu. en son bir arkadaşımın kızların üstüne doğru uçan bir adama yumruğu çakmıştı. sevinelim mi kızalım mı anlayamadığım bir andı. ama maçın bir noktasında inzaghi'yle göz göze geldik ya da bana öyle geldi. ne küfrediyorsunuz der gibi bakıyordu. o günden sonra ınzaghi'ye kıl olmaya devam etsem de bir daha hiç bir futbolcuya küfretmedim.
suadiye lisesi'nde okuyoruz o yıllar sınıfça tribün hastasıyız. 3 büyük takımında tribününe takılan var. gs'li arkadaşlarımızın gazına geldik bizde gittik maça. hatta maçtan önce davul bile satın aldık adınıda abbas koymuştuk. maçtan saatler önce gittik havada soğuk sıradayız. davulda çalınıyor bir yandan. halil ibrahim kuzucu elinde mikrofon yanımıza geldi. arkadaşlar bacaklarının arasında yakalamaç oynuyordu:) maç esnasında kar yağmıştı çok üşümüştük. suat kaya'nın golüne sevinemedik bile hem hava soğuktu hemde. bne italyanlar yüzünden abbas'ın stada girmesi yasak olduğu için davuluda kaptırmıştık. maç sonu üzgündük tabii.
77. dakikada zidane ortaladı. defansın seyrettiği topu amoruso direk dibinde bekletmeden yerden bir vuruşla ağlara gönderdi: 1-0.
90. dakikada galatasaray, maç boyunca aradığı golü sonunda buldu. hagi'nin sağdan kullandığı serbest atışta arif kafayla indirdi. suat, kaleciyi aşan topu yine kafa vuruşla ağlara gönderdi: 1-1.
malum apo olayı yüzünden türkiye ile italya arasında yaşanan gerginlik esnasında oynanmıştı bu maç ve juventuslu topçular özellikle de zinedine zidane istanbul'a gelmemek için pek bi mızmızlanmıştı...
delle alpi'de oynanan ilk maçta adeta elimizden kaçırdığımız bu deve karşı bu seferki maçta "ipten dönmüşüz"dür. 0-1 yenik durumdayken, suat kaya'nın 90.dakikada kaleciden erken davranıp yaptığı aşırtma kafa vuruşu yanılmıyosam peruzzi'nin üstünden ağlarla buluşmuştu ve maç da bu golle 1-1 sona ermişti...
galatasaray, uefa kupası 3. tur rövanş maçında fransa'nın bordeaux takımını, ali sami yen stadı'nda 4-3 mağlup ettiği ve bir üst tura çıkmayı başardığı maçı eski başbakan mesut yılmaz'la izleyen eski galatasaray yöneticisi abdürrahim albayrak'ın gol sevinci günlerce konuşulmuştu. hoplayarak zıplayarak çevresindekilere abartılı bir şekilde sarılıp öperek sergilediği sevincini yıllar önce mesut yılmaz'ın eşi berna yılmaz'a da gösterdiği ortaya çıktı.
hatta bu sefer yanında oturan berna yılmaz'la öyle bir gol sevinci yaşamış ki berna hanım'ın belinden ameliyat olması gerekmiş. bu ilginç olayı cnn türk'te yayınlanan 3. devre programında mesut yılmaz şöyle anlattı...
-siz eşinizi abdürrahim'in (albayrak) yanında maça göndermek gibi bir hata yapmışsınız?
-hayır asla yapmam onu. o olay şöyle oldu; galatasaray-juventus maçı vardı. istanbul'da yapılan bir maçtı ve son dakikada suat'ın golüyle berabere bitti maç. o maçta ben başbakan'dım. fakat o maç maalesef siyasi bir krizin gölgesinde kaldı.
o sırada bu teröristbaşı italya'ya sığınmıştı. biz italya'dan bunu talep ediyorduk. italyan başbakanı da buna karşı çıkıyordu.
bana mesaj yolladı dedi ki: galatasaray'la juventus'un maçı var bu hafta istanbul'da ben de o maçı seyretmeye geleyim siz de gelin. orada gayrı resmi görüşelim. ben bunu kabul etmedim. bizim başkentimiz ankara, benim çalışma yerim ankara gelirsiniz ankara'da görüşürüz dedim. ben o yüzden maça gitmedim. düşünün ki galatasaray'ın o kadar önemli bir maçına gitmedim. tamamen bir anlayış ilke sorunu yüzünden.
fakat benim hasan (yılmaz) dedi ki: ben mutlaka gideceğim. bunun üzerine annesi hayatında ilk defa ona refaketen galatasaray maçına gitti ve abdurrahim'in yanına oturmak gibi bir talihsizlik yaşadı. ondan sonra zaten bel ağrısı vardı. çok ciddi bir rahatsızlık geçirdi. hatta daha sonra da ameliyat oldu. o son daki suat'ın son dakika golü bizim hanıma patladı.
ilk basımı 2000 olan ahmet çakır'ın "o bir imparator" kitabından;
o günlerde abdullah öcalan'ın italya'ya sığınmış olması, iki ülke arasında ilişkilerin alabildiğine gerilmesine yol açmıştı. bizde buna benzer tepkilerin abartılması, sonuçta galatasaray'ı sıkıntıya sokmuştu. sokaklarda italyan bayraklarının yakılması, italya büyükelçiliği önünde yapılan ve kızılderili ayinlerine benzeyen protesto gösterileri, avrupa televizyonlarında sürekli gösteriliyordu. bu görüntüleri izleyen uefa yetkililerinin etkilenmemesi olanaksızdı.
ülkesini herkesten daha fazla sevdiği iddiasındaki bir grup kışkırtıcının yönlendirdiği kuru kalabalıkların yarattığı maskaralıklar yüzünden galatasaray, bir anda ciddi bir sorunla karşı karşıya geliverdi.
juventus, istanbul'a kendileri için can güvenliğinin bulunmadığını ileri sürerek gelmek istemediğini belirtiyor ve maçın tarafsız bir sahada oynanması gerektiğini savunuyordu.
italyan kulübünün uefa üzerindeki etkisi ve tv'lerde yansıtılan görüntülerin dehşetiyle birleştiğinde, cim bom'un işi içinden çıkılmaz hale gelmek üzere gibiydi.
karşılaşmanın bir hafta ertelenmesi gibi pek usulden olmayan gelişmeler, sarı kırmızılı takımın tadını kaçırdı. sonunda futboldan çok savaş ortamına benzeyen bir durumda maç oynandı. galatasaray gerçek gücünü gösteremedi. son dakikalarda yenilen hatalı gole suat'ın kafasıyla karşılık verilince maç 1-1 bitti. galatasaray'ın da çeyrek final umudu son maça kaldı.
lazaroni yönetimindeki fenerbahçe, tarihinde ilk kez şampiyonlar ligi'ne "merhaba" dediği 1996-97 sezonunda kendisini manchester united, juventus ve rapid wien ile aynı grupta bulunuyor. ilk başta istenen sonuçlar alınmasa da deplasmandaki efsanevi united galibiyeti ve içerde rapid'in mağlup edilmesiyle son maça ikinci sırada giriyor fenerbahçe. birinciliği garantilemiş, yedek bir kadroyla karşısına çıkan juve'yi yenerse guruptan çıkacak. lakin 2-0 mağlup oluyor sarı-lacivertliler. o gün gollerden birine imzasını atan amoruso, iki yıl sonra da, "öcalan krizi" nedeniyle gecikmeli oynanan ve 1-1 biten galatasaray-juventus şampiyonlar ligi maçında cim-bom'un yoluna taş koyan isim oluyor. galatasaray grubunu ikinci bitiryor bitirmesine ama o günkü statü gereği en iyi ikinciler arasında yer alamadığı için bir üst turu göremeden avrupa defterini kapatıyor.
juventus iki kez gelmedi önce apo. sonra kanlı cumartesi
juventus şampiyonlar ligi'nde temsilcilerimize tam üç kez rakip oldu. iki kez galatasaray'la (1998-99 ve 2003-04), bir kez de fenerbahçe'yle (1996-97) eşleştiler... 1998-99 sezonunda deplasmanda oynanan ilk maçta sarı-kırmızılı ekip 2-2 berabere kalmıştı. galatasaray'ın ilk golünü ümit davala atarken, torino'da oynadığı günlerde tek golünü delle alpi'de bari'ye atan hakan şükür, bu maçta da aynı kalenin ağlarını havalandırmayı başarmıştı. ikinci maç kasım ayında ali sami yen'deydi. ancak o günlerde italya'yla, topraklarında bulunan abdullah öcalan'ı teslim etmemeleri nedeniyle ciddi bir kriz yaşamaya başlamıştık. tepkiden çekinen juventus türkiye'ye gelmeyi reddetti ama uefa tarafsız saha isteğini kabul etmedi ve maç bir hafta sonra oynandı. 2 aralık'taki karşılaşma suat kaya'nın son dakika golüyle 1-1 berabere tamamlandı...
aynı juventus 2003-04 sezonunda şampiyonlar ligi gruplarında yine galatasaray'la eşleşti. ancak istanbul'daki iki sinagoga yapılan bombalı saldırı sonrası uefa, galatasaray-juventus ve beşiktaş-chelsea maçlarını başka bir ülkede oynatma kararı aldı. galatasaray dortmund'da beşiktaş ise gelsenkirchen'de rakiplerini ağırlayacaktı, ilginçtir ki galatasaray'ın juventus'la beş yıl sonra oynayacağı maç yine 2 aralık tarihine denk geliyordu. juventus gruptan çıkmayı garantilediği için karşılaşmada bazı aslarını dinlendirdi. bir hafta sonra real sociedad'ı deplasmanda yenerek gruptan çıkmanın hesaplarını yapan galatasaray dortmund'daki westfalen stadı'nın adını o gecelik "ali sami yen" olarak değiştirdi ve 2-0'lık galibiyetle umutlandı. beşiktaş ise bir hafta sonra gelsenkirchen'de, ilk maçta stamford bridge'de 2-0 mağlup ederek büyük bir şok yaşattığı chelsea'ye aynı sonuçla yenilecekti...
#5 suat kaya 2 aralık 1998 galatasaray-juventus: 1-1
abdullah öcalan krizi nedeniyle türkiye ile italya arasındaki ilişkiler gergindir. şampiyonlar ligi, tarihinde ilk defa ertelenen bir maça sahne olur. ertesi hafta juventus rica minnet istanbul'a gelir. havalimanından otele, otelden mecidiyeköy'e kadar inanılmaz güvenlik önlemleri alınır. maç günü soğuk iliklere kadar işler. 78'de italyanlar zidane'ın ortasında amoruso'yla golü bulur. artık 92. dakikaya girilmiştir. galatasaray'ın kullanacağı serbest vuruş öncesi hagi uzun uzun italyan kalesine bakar. fransız hakem gilles veissiere düdüğünü çalar ve sahanın en kısa boylusu suat kaya gelen ortada boşta kalan topa daha gürleşmemiş saçlarının verdiği falso ile vurur, galatasaray umutlarını bir hafta sonrasına erteler... maçı televizyondan anlatan sabri ugan, "bu iş burada bitmedi" der ama yedi gün sonra bilbao'da burak akdiş son saniyelerde topu üstten dışarı yollayınca "bu iş" orada biter...
juventus maçını hiç unutamam. müthiş bir güvenlik önlemi vardı. maç 1-1 bitmiş, bir golü ben atmıştım. türkiye'nin yüzünü kara çıkarmamıştık. uefa kupası'na giden yolda nice zaferleri burada yaşadık. ne var ki teknolojik gelişim ve şehir düzeni bu stadın yıkılmasını gerektirdi. aslantepe'ye geçilmesi iyi bir karar. kazan dairesini unutamam! orada hepimizin bir anısı vardır. en güzel sohbetlerimizi orada yapardık.
o maçta sabahın 8'inde yola cıktım.gece 1 de eve geldim çok soğuktu 3-4 kat giyinmiştim. tribünler doluydu.zidan belkide kariyerinin en iyi asistlerinden birini yaptı. tam maç bitti derken suatın golü geldi. başımız dik ayrıldık. o gün ilk defa bir televizyon kanalına (ntv)röportajım oldu.okula gittiğimde baya bi ilgi görmüştü. güzel bir anıydı. imkanım olsa o röportajı görmek isterdim.
mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
futbol ve milliyetçilik
(...)
doksanlı yıllarda, gündemdeki siyasal gelişmeler futbol karşılaşmalarında doğrudan yansımasını buluyordu. 1999 yılında abdullah öcalan'ın italya'ya sığınması sonrasında italya'ya yönelik körlemesine bir tepkinin yükseldiği günlerde, galatasaray ile juventus arasında oynanan şampiyonlar ligi maçı da bu tepkinin gölgesinde kalmıştı. uefa'nın maçı bir hafta ertelemesi türk basınında "pkk ve apo'yu türkiye'ye karşı koruyan avrupa'nın yeni bir oyunu" olarak değerlendirilmişti. ancak bu olayların geride kalmasıyla, özellikle fatih terim'in teknik direktör olarak fiorentina'ya gitmesi, hakan şükür, emre belözoğlu ve okan buruk gibi futbolcuların da inter'e transfer olmasıyla, italya'ya bakış değişmişti. aynı şekilde 1999 yılında yaşanan depremden sonra başta yunanistan olmak üzere batılı ülkelerden gelen yardımlar ve insani katkı, düşman imgelerinin değişmesine yol açmış, örneğin galatasaray'ın selanik'te depremzedeler yararına paok takımıyla yaptığı maça "dost yunan halkına teşekkür ederiz" pankartıyla çıkması spor medyası tarafından olumlu değerlendirilmişti. aynı dostluk hâlesi, 2002 dünya kupası üçüncülük maçında ev sahibi güney kore'yi mağlup eden türkiye'yi alkışlayan korelilere kondurulacaktı. bu örnekler, futbol medyasının o esnada popüler olana ne kadar kolaylıkla yönetebildiğim, ne denli yüzeysel ve tutarsız olduğunu göstermesi açısından da dikkat çekicidir.
türkiye'de sivil toplum ve milliyetçilik kitabında yer alan, tanıl bora'nın "türkiye'de futbol ve milliyetçilik" başlıklı yazısından;
(...)
uluslararası politik kriz dönemlerinde -son onyılda bu ilke olarak "kürt sorunu" demektir-, avrupa takımlarını ve avrupa futbol mercilerini türkiye'ye yapılan baskıların ajanları olarak görmek, bu komplocu bakışın ürünüdür - aynı zamanda, bu kriz dönemlerinde türkiye'de başlatılan milliyetçi seferberliğin hiçbir alanı, hiçbir konuyu dışta bırakmayan ajitasyon gücünü gösterir. son yıllarda türkiye'de bir uluslararası krizle bağlantılı yürütülen en kapsamlı milliyetçi seferberliklerden biri, 1998'in aralık ayında pkk lideri öcalan'ın gözaltında tutulduğu italya'dan türkiye'ye iade edilmemesi üzerine devletin teşvikiyle yürütülen, ürkütücü faşizan bir karakter kazanan ve linç girişimlerinin olduğu protesto kampanyasıydı.18 kör bir italyan düşmanlığının körüklendiği, italyan malı kravatların yakıldığı, italya'dan ithal edilen portakalların üzerinde tepinildiği, italyan temsilciliklerine fiilî tecavüzlerde bulunulduğu bu ortamda italyan takımı juventus'un türkiye'ye gelmekten çekinmesi ve uefa'nın da bu maçı bir hafta ertelemesi, doğrudan doğruya "pkk ve apo'yu türkiye'ye karşı koruyan avrupa"nın yeni bir oyunu olarak yorumlandı. (juventus'un tam 22 bin polisin oluşturduğu bir kordondan geçerek havaalanından maça gidip geldiği ve taça çıkan her topun polis duvarından döndüğü terörize edici atmosfer, türkiye'nin misafirperverliğinin ve konuklarının güvenliğine verdiği önemin işareti olarak yorumlandı ve futbol kamuoyunda hiç sorgulanmadı.) paranoya o dereceye vardı ki, bu juventus krizi sırasında maçın ertelenmesi üzerine ali sami yen stadı'ndaki şampiyonlar ligi amblemli malzemeleri toplayıp -istanbul/yenibosna'daki depoya!- götüren uefa görevlilerinin bu rutin işi, "yeni bir tezgâh mı?" (galatasaray'ın şampiyonlar ligi'nden çıkartılması... gibi!) başlıklarıyla sunuldu. benzeri bir şekilde, fenerbahçe'yle oynamayı taahhüt ettiği özel maça "terör bahanesiyle" gelmeyen paris st. germain'i "türkiye'de birtakım hadiseler olduğu imajı yaratma gayretlerine" girmekle itham eden fenerbahçeli yöneticiler, "bu türkiye'nin meselesidir" diyerek olayın peşini bırakmayacaklarını açıkladılar (milliyet, hürriyet, 18.7.1999).
artun ünsal'ın "tribün cemaatinin öfkesi: ticarileşen türkiye futbolunda şiddet" kitabından;
milli takımlar ve avrupa kulüpleriyle maçlar babında...
arada zaman zaman inişli çıkışlı bir grafik çizse de, türkiye'de ya da yurtdışında kulüplerin ve milli takımın rakipleriyle yaptıkları maçlar, ülkemizdeki liglere göre genellikle biraz daha sakin geçiyor. bunda elbet, uefa'nın kuralları ve sahasında taşkınlık ve şiddet hareketleri görülen ulusal takım ve kulüplere uyguladığı cezaların da önemli bir payı olsa gerek. ne var ki, uefa'nın son yıllardaki cezai icraatında, türkiye'nin gerek milli takım gerekse kulüpler bazında "ceza rekortmenleri" arasında yer aldığı da bir gerçek. uefa'ca verilen disiplin ve ceza raporları sonucu, milli takımlar arasında türkiye 200 bin isviçre frangı ile yunanistan ve italya'nın önünde birinci sırada yer alıyordu. kulüpler açısından ise beşiktaş 158 bin frank'la dördüncü, galatasaray ise 147 bin frankla beşinci sıradaydı.
seyirci taşkınlığımızın faturasını böyle de ödüyoruz. ancak, şampiyonlar ligi ve uefa kupalan maçlarının daha gergin bir ortamda oynandığı da gerçektir. söz konusu gerilimin özellikle, bir tür şiddet beklentisi, başka bir deyişle şiddet psikozundan da kaynaklandığı söylenebilir. şöyle bir geçmiş yıllara bakalım: örneğin, pkk lideri abdullah öcalan'a italyan makamlarının sığınma hakkı tanımasının ardından türkiye'nin yaptığı iade talebinin sonuç vermemesi üzerine, ankara ile roma arasındaki gerginlik futbola da sıçrayacaktı, italyan basını tarafından da pompalanan juventus takımı oyuncuları, istanbul'da 2 aralık 1998'de oynayacakları şampiyonlar ligi maçının "güvenliklerinin tehlikede olduğu" bahanesiyle tarafsız bir ülkede oynanmasını istediler. uefa bu tuzağa düşmedi, maçın istanbul'da oynanacağını yineledi. juventus yetkilileri uefa'nın bu kararına saygılı olacaklarını açıklamak zorunda kalırken bile, istanbul'da can güvenliklerinden endişe edeceklerini belirtmekten kendilerini alamayacaklardı. korkulan maç bir haftalık ertelemeyle oynandı. yaklaşık 15 bin kişilik güvenlik gücü seferber edilirken, ne stadda ne de çevresinde en ufak bir olay çıktı. ne var ki, günübirlik istanbul'a gelen italyan kafilesinin gerek havaalanından kente varış ve dönüşünde, gerekse stadda ve çevresinde emniyet güçlerinim aldığı abartılı önlemleri görenlerin istanbul'un çok tehlikeli bir kent olduğu duygusunu yaşamamaları da olanaksızdı.
bu olağanüstü durumu bir kenara bırakırsak, kentlerde konuk yabancı taraftar gruplarıyla çıkan olayların bilançosu da pek önemli sayılamazdı. ancak, 5 nisan 2002'de istanbul'da oynanan galatasaray-leeds united uefa kupası maçının bir gece öncesinde, korkunç bir cinayet işlendi. taksim'de dolaşan türk ve ingiliz taraftarlar arasında çıkan kavgada iki le-eds'linin aldıkları bıçak yaralan sonucu yaşamlanm yitirmesi, gerek türkiye'de gerekse ingiltere'de büyük bir infiale yol açacaktı. belli bir galatasaray taraftar grubu üyesi olmadığı öne sürülen84 saldırganlar tutuklandı, yargılandı ve biri mayıs 2002'de 15 yıl hapis cezasına çarptırldı.
ertesi günkü maçta, stadda herhangi bir üzücü olay yaşanmadı. ne var ki, leeds uefa'ya başvurarak ingiltere'de ki rövanş karşılaşmasına "güvenlik gerekçesiyle" türk izleyici gelmemesini istedi. bu maç da beraberlikle sonuçlandı ve galatasaray finale yükseldi. ingiliz holiganların türk takımlarına karşı sistematik bir biçimde "kan davası" gütmeleri de böyle başlıyordu.86 mayıs 2000'de uefa kupası finalinde kopenhag'da bir başka ingiliz takımı arsenal'le yapılacak maçın öncesinde bu kente gelen galatasaray taraftarları kentin merkezinde ingiliz holiganların saldırılarına uğrayacaklar, dahası dayak yiyeceklerdi.
sarı-kırmızılılar 25 kasım'da ali sami yen stadı'nda oynanacak juventus maçını final olarak görüyor
g. saray'ın bir adımı kaldı
galatasaray, hem bir ilki gerçekleştirmek hem de uefa'nın ilk 8'e girecek takımlara vereceği 3 milyon isviçre franklık (636 milyar tl) katılım payını alarak içinde bulunduğu maddi krizi aşmak için de çeyrek final olayına büyük önem veriyor.
arif kızılyalın
galatasaray'da çeyrek final rüzgârları esiyor. şampiyonlar ligi'ndeki 4. maçında son yılların flaş ekibi rosenborg'u 3-0 yenerek yeniden b grubu liderliğine yükselen sarı-kırmızılı ekipte gözler son 180 dakikaya çevrilirken teknik kadrodan yönetime, futbolculardan taraftara kadar herkes, 25 kasım'daki juventus maçını, 'final' olarak görmeye başladı.
galatasaray, avrupa'daki çıkışını sürdürüp hem bir ilki gerçekleştirmek hem de uefa'nın ilk 8'e girecek takımlara vereceği 3 milyon isviçre franklık (636 milyar tl) katılım payını alarak içinde bulunduğu maddi krizi aşmak için de çeyrek final olayına büyük önem veriyor.
uefa genel sekreteri aigner, kesin kararı pazartesi günü vereceklerini bildirdi
uefa: maç oynanacak
spor servisi - uefa, 25 kasım'daki galatasaray-juventus maçının istanbul'da oynanabileceği yolunda yeşil ışık yaktı. cumhuriyet muhabirinin, nyon'daki uefa merkezini arayıp, ''bir şampiyonlar ligi maçının başka sahaya alınması için hangi şartlar gerekli''
sorusu üzerine gazetemize bir faks mesajı geçen uefa, ''birliğimiz türkiye ve italya'daki tansiyonu yakından izliyor'' şeklinde bir açıklama yaptı. uefa genel sekreteri gerhard aigner , tüm gelişmeleri yakından izlediklerini ve pazartesi gününe kadar da çalışmaların tüm hızıyla süreceğini belirterek ''en geç pazartesi günü adil bir karar vereceğiz. uefa olarak bu tür olaylarla karşılaştık'' dedi. aigner'in yazılı açıklamasında güvenlik konusuna da büyük önem verilirken ''korumayı içeren bir sistem kurulduğu takdirde maçın istanbul'da oynanmaması için hiç bir neden yok'' denildi.
erzik, juventus maçının istanbul'da oynanması gerektiğini söyledi
'bu maçı hiçbir ülke istemez'
arif kızılyalın
uefa asbaşkanı ve şampiyonlar ligi organizasyon komitesi başkanı şenes erzik , 25 kasım'daki galatasaray-juventus maçının türkiye'de oynanmaması için hiçbir neden olmadığını söyledi.
terör örgütü pkk'nin italya'da ortaya çıkan lideri abdullah öcalan' ın iadesi konusunda iki ülke arasında gerilen havanın 25 kasım'daki galatasaray-juventus maçına yansıtılması ve italyan medyasının da ''juventus türkiye'ye gitme'' şeklinde açıklamada bulunmasının ardından juventus'un, 'gayri resmi' bir üslupla başlattığı maçı tarafsız sahada oynama kampanyasıyla ilgili sorularımızı yanıtlayan şenes erzik, ''türkiye'de güvenlik açısından problem yaşanmaz. gelirler, maçı gününde ve saatinde sorun yaşanmaksızın oynarlar ve italya'ya dönerler'' ifadesini kullandı. uefa'nın gözde organizasyonu şampiyonlar ligi'nin organizasyon komite başkanlığı'nı da sürdüren erzik, türkiye'nin bu tip olaylarda kötü bir sicile sahip olmadığını vurgulayarak ''türkiye'de bug üne kadar rakip takımlara yönelik bir saldırı söz konusu değil. bu konuda türkiye'nin sicili temiz. maçın istanbul ali sami yen stadı'nda oynanmaması için hiçbir neden yok. erteleme ise söz konusu değil. italyan basınının maçın tarafsız sahaya alınması yolundaki isteği ise gerçekçi değil. kaldı ki hiçbir avrupa ülkesi bu maç için 'gelin bizde oynayın' demez. çünkü konu hassas'' dedi.
juventus teknik direktörü marcello lippi'nin, ''belki galatasaray'la oynamak için istanbul'a gitmeyebiliriz'' şeklindeki açıklaması ilgi uyandırdı.
cumhur canbazoğlu
roma - galatasaray'ın 25 kasım'da juventus'la oynayacağı şampiyonlar ligi maçının, pkk lideri abdullah öcalan nedeniyle siyasi bir hava kazanmasının ardından italyan şampiyonunun teknik direktörü marcello lippi 'nin, ''belki galatasaray'la oynamak için istanbul'a gitmeyebiliriz'' şeklindeki açıklaması ilgi uyandırdı.
italyan basınının, ''juventus türkiye'ye gitme'' şeklindeki yayınları juventuslu teknik adam ve yöneticileri ilginç açıklamalar yapmak zorunda bıraktı. juventus teknik direktörü marcello lippi'nin, önceki gün gazete ve tv'lere, ''galatasaray'la istanbul'da oynamak zorunda kalmayabiliriz'' demesinin ardından genel sekreter luciano moggi 'nin de ''türkiye ile italya arasında yaşanan olaylardan sonra kimse bu maçın sadece bir spor olayı olduğunu söylemesin. oraya (istanbul'a) gidip sadece maç yapmayacağız'' demeci havayı iyice gerginleştirdi.
galatasaray maçının hazırlıklarını delle alpi stadı'nda sürdüren juventuslu futbolcular, ''istanbul'daki maçtan korkuyoruz'' dediler. juventuslu futbolcular, türkiye ile italya arasında yaşanan olayın spora yansımasından tedirgin olduklarını vurguladılar.
italyan ekibinin başkan yardımcısı roberto bettega, önceki gün uefa üst düzey yetkilileriyle bir araya geldi
juventus'tan 'lobi' çalışmaları
r oberto bettega: futbolcularım ve biz çok tedirginiz. gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz. olay bu kadar ciddi olmasa neden bizim mallarımız boykot edilsin. bayrağımızı bile yaktılar. biz oraya gidersek çok kötü şeyler olabilir.
s ergio canpana: durumun kritik boyutlarda olduğu herkes tarafından bilinirken, juventus'un istanbul'da oynaması bir risktir. ve burada futbolcuların hayatları söz konusudur. bu durumda istanbul'a gitmek de anlamsızdır.
cumhur canbazoğlu
roma - juventus'un istanbul'a gitmeme hesapları sürüyor.
italyan basınının galatasaray karşılaşması için kışkırtıcı yazıları sürerken, juventus kulübü'nün de bu konu ile ilgili lobi çalışmaları sürüyor. galatasaray karşılaşmasını istanbul'da oynamamak için her türlü yolu deneyen italyanlar, şimdiden uefa ile görüşmelere başladılar bile.
siyah-beyazlı kulübün başkan yardımcısı roberto bettega önceki gün nion'da uefa üst düzey yetkilileriyle bir araya gelerek konuyu tartıştı ve maçın istanbul'da oynanmasını istemediklerini söyledi. bettega yetkililere biraz da abartılı bir şekilde olayı anlatarak, onlardan yardım istedi ve onlara şu savunmayı yaptı:
''futbolcularım ve biz çok tedirginiz. gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz. olay bu kadar ciddi olmasa neden türkiye'de bizim mallarımız boykot edilsin, bayrağımızı bile yaktılar. eğer biz oraya gidersek çok kötü şeyler olabilir. futbolcularım bu karşılaşma için çalışmalarını sürdürüyorlar ama hepsi de oldukça tedirgin. teknik direktörümüz lippi ise onları maça motive etmeye çalışıyor. ama hakları var. ve onlar da karşılaşmayı türkiye'de oynamak istemiyorlar. kesinlikle istanbul'a gitmek istemiyoruz, gitmeyeceğiz de'' juventus kulübü'nün uefa'ya bu tür baskılarının devam edeceği de alınan bilgiler arasında.
campana: oynamak risk
italya futbolcular sendikası başkanı sergio canpana ise, çarşamba günü juventuslu futbolcuların istanbul'a gitmemeleri için geçerli bir nedenleri olduğunu belirterek, ''durumun kritik boyutlarda olduğu herkes tarafından bilinirken, juventus'un istanbul'da oynaması bir risktir. ve burada futbolcuların hayatları söz konusudur. bu durumda istanbul'a gitmek de anlamsızdır'' dedi. campana 1 haftadan bu yana gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini belirterek, ''bu çok hassa bir konu. ve türkiye'de başkanından sokaktaki insana kadar bu konuda çok duyarlı. bu kesinlikle spor olayı olmaktan çıktı'' diye konuştu.
tüm bu olumsuzluklara karşın italya'dan istanbul'a galatasaray karşılaşması için 50 italyan'ın bilet ayırttığı ve maça gelecekleri öğrenildi.