blackburn rovers'ı eleyen ekibimizin bu seferki rakibi portekizli sporting lisbon'du. ilk maç yine anakradaydı ve tribünler tıklım tıklım doluydu. maç ortada devam ederken 15. dakikada bir penaltı kazanmıştık ama mustafa özkan penaltıyı kaçırmıştı. ardından bir türlü oyuna hakimiyetimizi kuramadık. 2. yarıda taça çıkan bir topu erkan özbey sahada tutmak istemiş ama da silva liedson topu erkan'dan söküp almıştı. hızla ceza alanına girerken erkan adama yetişmiş ve önüne geçmişti işte tam o anda da silva'nin şutu erkan'a çarptı ve filelere gitti. bu gol tüm tribünlerde soğuk duş etkisi yapmıştı. çoğu kişi "buraya kadarmış" diye içinden geçiriken, gençlerimiz blackburn maçlarında yaptığı gibi golden hemen sonra veysel cihan'la golünü attı ve tekrar tribünlere moral verdi. bu golden sonra maçta çokta pozisyon olmadı ve maç 1-1 berabere tamamlandı. maçtan sonra çoğu kişi lisbondaki unutulmaz geceden habersiz (http://www.macanilari.com...etir.php?fid=200320046012) "gençler'in, lisbon'da sporting'i yenmesi/elemesi, imkansız" diyorlardı. ben ise deplasmanda kesin gol atacağımızı ama önemli olanın yemememiz olduğunu düşünüyordum...
yıllar sonra tarftarlar derneği'nin bir söyleşine gelen erkan özbey, kendisine çarparak filelere giden gol için: "futbol hayatım boyunca yaşadığım en kötü pozisyondu" demişti.
16. dakikada serkan, sağdan ceza sahasına girdi. custodio tarafından yere indirildi, rumen hakem penaltı noktasını gösterdi. atışı kullanan mustafa özkan, topu kaleciye teslim etti.
50. dakikada sol kanattan erkan'dan kaptığı topla ceza sahasına giren liedson, şutunu attı. erkan'a çarpıp yön değiştiren top filelerle buluştu: 1-0.
55. dakikada sağ taraftan ortalanan topa mustafa özkan kafayı vurdu. meşin yuvarlak yan direkten döndü. dönen topa veysel düşerken vurdu ve skora denge geldi: 1-1.
73. dakikada sol kanattan skoko'nun nefis ortasına ali tandoğan arka direkte kafayı vurdu, ancak meşin yuvarlak üsten auta çıktı. maç 1-1 sona erdi.
cemal ersen'in "rövanş çok zor" başlıklı köşe yazısı:
sporting lizbon tam beklediğimiz gibi takım çıktı. agresif, sert ve süratli oyunları, latin ekolünün tipik örneği. daha ilk yarıda bu müthiş tempo gençler'in nefesini kesti. kırmızı - siyahlılar öyle çok koşmak ve rakiple didişmek zorunda kaldılar ki, hiç de alışık olmadıkları bir tarzdı.
portekiz ekibi, hem savunmada, hem hücumda hava toplarında son derece etkiliydi. ilk yarıda mustafa özkan ve youla'nın yüksek toplarda varlık gösterememesinin gerekçesi buydu. zaten başkent ekibinin bu bölümde rakip ceza alanı içinde yarattığı tek ciddi tehlike vardı. bu da penaltıydı. ancak mustafa özkan, avrupa deneyimine yakışmayan vuruşla bu avantajı kullanamadı.
dün yadırgadığımız en önemli konu ersun yanal'ın maça, ligde şans vermediği erkan ile başlaması oldu. zira erkan'ın bir avrupa kupası maçında savunmadaki arkadaşlarıyla uyumsuzluk yaşayacağı aşikardı. konuk ekibin attığı golde bu oyuncunun büyük hatası vardı. yanal da golden hemen sonra erkan'ı oyundan alarak, pişmanlığını yansıttı. bu değişiklik çok kısa süre sonra beraberlik golüyle meyvasını verdi. veysel, takımını umutlandırdı.
gençlerbirliği oyunun kalan bölümünde tüm riskleri üstlenerek skoru lehine çevirmeye çalıştı. bunun için fırsat da yarattı. ancak youla ve ali tandoğan zaten pozisyonu kısır maçta iki önemli gol şansından yararlanamadı.
bu skor elbette kırmızı - siyahlılar için bir avantaj değil. lizbon'daki rövanş maçında rakip seyirci avantajını da kullanarak işini daha çabuk bitirmeyi planlayacak. tur imkansız değil ancak, dün geceki dengeleri gördükten sonra gençlerbirliği için çok da umutlu konuşamayacağız.
o gün girdiğim toefl sınavını maça yetişebilmek için jet hızıyla 1.5 saatle bitirip koşarak 19 mayıs stadına gittiğim maç. tribünler inanılmaz kalabalık ve etkileyiciydi. skor o kadar parlak olmasa da taraftarlık anlamında güzel hatırlanacak bir atmosferdi.
hakemler: sorin corpodean, marcel savaniu, cristian nica (romanya)
gençlerbirliği: damir botonjic, abd el-zaher el-saka, ümit bozkurt, erkan özbey (dk.54 veysel cihan), ali tandoğan, serkan balcı (dk.83 mustafa gürsel), josip skoko, deniz barış, filip daems, mustafa özkan, souleymane youla (dk.81 marcel kibemba m'bayo)
teknik direktör : ersun yanal
sporting lisbon: alexandre ricardo, correa anderson polga, roberto luis beto, miguel hugo, sousa rui jorge, miguel custodio, alexandre pedro barbosa (dk.80 antonio tonito), fabio rochemback, da silva liedson, angelo luis felipe (dk.59 leal mario sergio), elpidio silva (dk.63 manuel joao pinto)
çok sert, kelimenin tam anlamıyla korakor mücadeleye sahne olmuş bir karşılaşmadır. hakem, 3'ü bize olmak üzere toplam 8 kez sarı kart göstermiştir.
ne yalan söyleyeyim penaltı kaçtıktan, golü de yedikten sonra, 1-1'e rağmen orada tur için işimizin çok zor olduğunu düşünüyordum ben de; serüvenin daha çok uzun süreceğini, bunun daha başlangıç olduğunu bilemeden.
sporting forced to share spoils published: thursday 6 november 2003, 22.50cet
gençlerbirligi sk 1-1 sporting clube de portugal substitute veysel cihan gives gençlerbirligi a chance.
veysel cihan proved the hero for gençlerbirligi sk, scoring with his first touch after coming on as a substitute, as the turkish team fought back from a goal down to earn a draw against sporting clube de portugal at the 19 mayis stadium.
penalty woe after a scrappy start it was gençlerbirligi who were the first into their stride and, on 17 minutes, the raucous home crowd all rose to their feet after serkan balci was brought down by custódio in the box. their joy was short-lived as the hero of two weeks ago, mustafa özkan, tamely struck his penalty, allowing sporting goalkeeper ricardo to save to his right.
youla chance gençlerbirligi did not get downhearted and kept driving forward, without creating many real goalscoring opportunities. however, they should have taken the lead just two minutes before the interval. souleymane youla was put through by a deft flick from mustafa özkan but saw his shot saved by the feet of ricardo.
lucky break sporting had been improving and continued that trend at the start of the second half. just five minutes in they got the opening goal of the game. the lively liedson da silva muniz picked up the ball on the right and surged into the box before firing over a cross-shot which deflected off the unfortunate erkan õzbey into the net. it was the brazilian's third goal of this season's uefa cup.
veysel inspired gençlerbirligi coach ersun yanal made an immediate response, bringing on veysel for what proved an inspired change. a teasing right-wing cross from ali tandogan was headed against the post by josip skoko, but fell straight into the path of veysel, who flicked home from close range. the substitute could have had a quick second, forcing two good saves out of portuguese international goalkeeper ricardo.
frantic finish a frantic last 30 minutes saw sporting twice go close again. first mario sergio leal nogueira fizzed a shot just wide after a great run, then goalscorer muniz had a close-range stabbed effort well saved at point-blank range. gençlerbirligi's last chance was a looping header from ali tandogan, which dropped just over.
missed chances gençlerbirligi coach kazim ersun yanal was encouraged by his team's display, saying: "we could have won this game but an individual mistake led to a different ending. we created several opportunities in the second half and i congratulate the efforts of my players for their desire to rise to the challenge. our display was hopeful."
santos satisfied meanwhile, sporting coach fernando santos said: "we faced just as tough a side as we were expecting. gençlerbirligi like to play attacking football. this is a good score for sporting, though we were expected to win. in the return leg, the atmosphere will be different but i must repeat: it will not be easy second."
2003-04 sezonu uefa kupası 2. turu: sporting lisbon mehmet ali çetinkaya 04/04/2013 www.mehmetalicetinkaya.com
ilk turda blackburn rovers’ı 3-1 ve 1-1 (d)’lik skorlarla eleyen gençlerbirliği‘nin ikinci turda rakibi portekiz’in “büyük üç“lerinden sporting lisbon olmuştu. 2002-03 sezonunda portekiz ligini 3. sırada tamamlayarak uefa kupası’na katılma biletini alan yeşil-beyazlıların müzesinde bir tane kupa galipleri kupası bulunuyordu ve neredeyse her sezon avrupa kupaları’nda yer alıyorlardı.
sporting, ilk turda, ülkemizde 1990-91 sezonunda beşiktaş’lı “takoz” recep’in röveşata-vole karışımı bir şutla kendi kalesine attığı “muhteşem” golle hatırlanan, isveç’in malmö takımını 2-0 ve 1-0 (d)’lık skorlarla elemişti.
ilk maç
2. tur’un ilk maçı yine ankara’da oynanacaktı. bu sefer normal yerimiz olan maraton tribününe biletlerimizi aldık. maçın saat 20′de olması benim gibi çalışanlar için avantajdı ama (yanlış hatırlamıyorsam) her ihtimale karşı işten biraz erken çıkmış ve 19 mayıs’ın yoluna koyulmuştum. turnikelere geldiğimde yine büyük bir kalabalıkla karşılaşıyordum. uzunca bir süre bekledikten sonra içeri girmiş ve bizimkileri bulmuştum.
blackburn rovers maçında olduğu gibi kulüp, bu maç için de türkçe/ingilizce maç programı hazırlamış ve maça gelenlere dağıtılıyordu. koleksiyon için birkaç tane almıştım.
maçı başlamasını beklerken aklımda blackburn rovers deplasmanında oynadığımız çok kötü oyun vardı. eğer bu maçta da benzer bir oyun ortaya koyarsak bu sefer şansımızın çok da yaver gitmeyeceğini düşünüyordum. sporting’in gücü ve tecrübesi ise ortadaydı.
maça her iki takım da dengeli başladı. genelde orta saha mücadelesi şeklinde geçen maçın 16. dakikasında serkan’ın düşürülmesiyle kazanılan penaltı, tribünleri bayram yerine çevirmişti. topun başına blackburn zaferinin golcüsü mustafa özkan geçtiğinde biz de nefeslerimizi tutmuştuk. mustafa topu kaleciye teslim ettiğinde ise yerimizde donup kalıyorduk. çok büyük bir fırsatı ayağımızla geri tepmiştik!
bu dakikadan sonra sporting’in agresif, sert savunması ve süratli oyununu engellemek isteyen alkaralar, rakibini orta sahada tutmaya çalışıyorlardı. bu da ortaya pozisyonsuz ama kora kor bir maç çıkartıyordu. ilk yarı 0-0 bitti.
devre arasında haliyle tek gündem maddemiz kaçırılan penaltı pozisyonuydu.
ikinci yarının başında, ligde çok fazla fırsat bulamayan ve sürpriz bir şekilde ilk 11′de sahaya çıkan erkan özbey’in imzasını attığı inanılmaz bir pozisyona şahit olacaktık. 50. dakikada erkan, gecekondu tarafındaki kalemizin sağından taca çıkmakta olan bir topa depar atarak yetişiyor ve (acemice) topun üzerine basarak oyun alanında tutuyordu. arkasından gelen da silva liedson, bu nefis fırsatı kaçırmayıp topu kapıyor ve ceza alanına giriyordu. erkan ise yaptığı hatayı telafi etmek için depar atmış ve da silva’ya yetişip önüne geçmişti. ama liedson tam da bu anda şutunu çıkartıyor ve garip bir tesadüfle top erkan’a çarparak sporting golü olarak filelerimize takılıyordu. erkan özbey’in yıllar sonra “futbol hayatım boyunca yaşadığım en kötü pozisyondu” dediği olayın ardından tüm morallerimiz yerle bir olmuştu.
golden 5 dakika sonra sağdan yapılan ortaya mustafa özkan’ın kafa vuruşu direkten dönüyor ama veysel cihan yere düşerken “işlemi tamamlıyor” ve tribünler coşmaya başlıyordu! adeta yeniden hayata bağlanmıştık. işin ilginç yanı, blackburn maçlarında olduğu gibi yediğimiz gole bir kere daha çok hızlı bir şekilde cevap vermiştik!
bundan sonraki dakikalarda oyun yeniden pozisyonsuz ama kora kor bir orta saha mücadelesi şeklinde geçti. sadece 77′de önemli bir pozisyon yakaladık ama onda da, skoko’nun yaptığı nefis ortaya ali tandoğan arka direkte kafa atarak auta gönderiyordu.
maç 1-1 sona erdikten sonra tribünleri boşaltırken hepimizin yüzleri asıktı. bir ara, amcaoğlu süleyman’a dönerek, “orada kesin gol atarız. ama gol yememeliyiz!” diyordum. o ise, gayet sinirli bir şekilde, “sporting’e lisbon’da gol atacağız öyle mi?” diye cevap veriyordu.
ikinci maç
gençlerbirlikliler, ilk maçtan 3 hafta sonra, bir bayram günü, portekiz’in başkenti lisbon’da jose alvalade stadına çıkarken, ben de çok fazla umut beslemeden tek başıma televizyon karşısında heyecanımla baş etmekle meşguldüm. en büyük gol silahımız souleymane youla’nın sakatlığı nedeniyle sahada olmadığını görünce moralim çok bozulmuştu. çünkü tur atlamak için gol atmalıydık!
seremonide tribünlerden atılan konfetilerle yaratılan ambiyansa hayran olmamak elde değildi. yıllar sonra o güne ait tribün fotoğraflarını gördüğümde düşüncelerim iyice pekişmişti.
(yıllar sonra, avrupa kupalarında türk takımlarının maç biletlerini toplayan bir koleksiyonerle tanışmıştım. bana deplasmandaki maçımızın renkli biletinin fotokopisini göndermişti.)
maçtan önce istanbul gerçekleşen terör saldırısı için 1 dakika saygı duruşu yapılmıştı.
maça beklediğimizden daha iyi başlıyor ve skoko’nun uzaktan sert şutunu ricardo son anda önlediğinde derin bir “of” çekiyordum. sonrasında sporting önce martins sonrasında da tello ile 2 önemli pozisyona giriyor ama yararlanamıyordu. bu pozisyonların ardından kırmızı-siyahlı futbolcular garip bir şekilde rahatlamış, sakin ve kendine güvenerek oynamaya başlamışlardı. peş peşe önemli pozisyonlara girmeye başladık. önce m’bayo ve ardından veysel’in kaçırdığı pozisyondan sonra “gol atacağız!” diye tempo tutmaya başlamıştım.
ilk yarının son dakikasında kaleyi karşıdan gören ama uzak bir yerden serbest vuruş kazandık. ali tandoğan öyle bir şut attı ki! top kalecinin üstünden aşırtma bir şekilde filelere takıldı! oturduğum yerden “goool” diye havalara fırladım. inanılmazdı!
daha golün sevinci bitmeden derine atılan bir topu mustafa özkan ve onu savunmaya çalışan 2 defans oyuncusu ayağını sokuyor ve top mario sergio’ya çarparak 2. gençlerbirliği golü olarak filelere gidiyordu. artık odada tek başıma tepiniyordum! ankara’daki blackburn rovers maçındaki gibi peş peşe 2 gol birden bularak inanılmaz bir avantaj yakalamıştık. ama eğlence yeni başlıyordu.
ikinci yarının hemen başında sağdan ali’nin yaptığı ortaya veysel’in enteresan bir şekilde sırtını dönerek kafasının arkasıyla attığı gol skoru 3-0′a getirdi. maçın bitimine daha 40 dakika vardı ama inanılmaz rahatlamıştım.
bu golden sonra kalan dakikalar birkaç cılız atağımız dışında sporting’in baskısı altında geçti. sağlı sollu geliyorlar ama ya damir ya da defans oyuncularımız tehlikeleri önlüyorlardı. maçın sonlarına doğru sporting bir serbest vuruş kazandı. bu frikik canlı olarak futbolcunun açısından ekrana geldiğinde oldukça şaşırmıştım. çünkü ilk kez bu açıdan televizyonda bir frikik izliyordum.
maç 3-0 bittiğinde maçı anlatan spiker, “önce blackburn, ardından sporting lisbon. sırada ki gelsin!” dediğinde evde adeta coşuyor ve kura çekilmesi için sabırsızlanıyordum. bu arada telefonum çaldı. arayan amcaoğlu süleyman’dı. şaşkın bir şekilde, “aferin olm be! ne maçtı!” diyordu. sonrasında ise birçok arkadaşın tebriklerini kabul ederken mutluluğumdan yerimde duramıyordum.
maçın ardından sporting lisbon’lu seyirciler bir yandan gençlerbirliklileri alkışlarken, bir yandan da kendi teknik direktör ve oyuncularını protesto etmek için beyaz mendil sallıyorlardı. tepkilerini bu kadar olgun bir şekilde sergileyen sporting’li tarafların bu hareketi o kadar çok hoşuma gitmişti ki, tribünlerde gördüğüm neredeyse her protestonun ardından aklıma bu sahne gelmişti…
gençlerbirliği, 3-0'lık bu galibiyetle, avrupa kupaları tarihi boyunca bir portekiz takımına karşı portekiz'de en farklı galibiyet alan türk takımı ünvanını kazanıyordu. aynı zamanda fenerbahçeye ait olan, "avrupa kupaları'nda bir portekiz takımına karşı en farklı galibiyet alan türk takımı" rekoruna da ortak oluyordu. (1990-91, uefa kupası 1 turu, fenerbahçe 3-0 vitoria guimares)
bu maçta yeşil-beyazlı formayı giyen rodrigo tello, 2007′de beşiktaş’a transfer oldu. ilginçtir, o günlerde ali tandoğan da siyah-beyazlı formayı giyiyordu ve tello bir röportajında, “ali’yi görünce hemen tanıdım. o çok kötü günü hatırladım. o da beni tanımıştı. sonrasında o frikik golünü uzun süre konuştuk” diyordu…
bir dip not olarak, sporting lisbon bir sonraki sezon (2004-05) cska moskova ile uefa kupası finali oynadı…
gençler, s.lizbon’u ağırlıyor g.birliği, uefa kupası 2. tur ilk maçında bugün portekiz'in sporting lizbon takımını konuk edecek. ankara 19 mayıs stadı'nda saat 20.00'de başlayacak karşılaşmayı, rumen hakem sorin corpadean yönetecek.
temsilcimizde sakat olan kaleci gökhan'ın dışında eksik bulunmuyor.
gençlerbirliği, uefa kupası 2. tur ilk maçında sporting lizbon ile 1-1 berabere kaldı. ilk yarısı golsüz sona eren maçın ikinci yarısında portekiz ekibi, liedson'un golüyle 1-0 öne geçti. başkent ekibi bu gole veysel ile karşılık verdi: 1-1. karşılaşmanın ilk yarısında mustafa'nın ayağından bir de penaltı atışından yararlanamayan g.birliği, tur şansını ikinci maça bıraktı.
karşılaşmanın ilk yarısı boyunca her iki ekip de savunma güvenliğini ön planda tutarken, gençlerbirliği, oyunda inisiyatifi eline geçiremedi. başkent temsilcisi, youla'ya atılan uzun toplarla gol ararken, 16. dakikada kazanılan bir penaltıdan da mustafa özkan ile yararlanamadı.
15. dakikada, oliveira'nın faul atışından ceza alanına havalandırdığı topa yükselen anderson'un kafa vuruşunda, top az farklaüstten auta gitti.
16. dakikada, castno, serkan'ı ceza alanının sağ çaprazında düşürdü. hakem corpodean penaltı noktasını gösterdi. penaltı atışını kullanan mustafa özkan, topu kaleciye teslim eti.
39. dakikada, deniz'in ceza alanının hemen önüden yerden attığı şutta, top kaleci pereira'da kaldı.
43. dakikada, mustafa özkan'ın arapasıyla ceza alanında topla buluşan youla'nın vuruşunda, portekiz ekibinin kalecisi yine gole izinvermedi.
karşılaşmanın ilk yarısı golsüz sona erdi.
ikinci yarı
gençlerbirliği, ilk yarıdaki durgun ve etkisiz görüntüsünün aksine, oyunun ikinci devresine oldukça istekli başladı. baskılı oynadıkları anda yedikleri gol bile, başkent ekibinin temposunu bozmadı. kırmızı-siyahlılar, özellikle sağ kanattan geliştirdikleri ataklarla rakip kalede tehlikeler yarattı. ancak, gençlerbirliği ikinci yarıdaki bu baskısıyla galibiyete ulaşamadı.
karşılaşmanın 50. dakikasında liedson'un sol tarafta son çizgiye yakın yerden yaptığı vuruşta, top erkan'dan döndü. liedson'un bir kez daha yaptığı vuruşta, erkan'a çarpan top damir'i yanılttı ve ağlara gitti: 1-0.
55. dakikada, ali tandoğan'ın sağ taraftan ortasına iyi yükselen mustafa özkan, topu kafa ile kaleye yönlendirdi, ancak meşin yuvarlak yan direkten oyun alanını döndü. uygun pozisyondaki veysel, topu filelerle buluşturarak takımını beraberliğe taşıdı: 1-1.
61. dakikada, el saka'nın sağ taraftan penaltı noktası üzerine yaptığı ortayı, youla yatarak kaleye şutladı. ancak pereira, veysel'e rağmen güçlükle de olsa topa hakim oldu.
73. dakikada, skoko'nun faul atışında gönderdiği topu ali tandoğankafa ile tamamlarken, uygun pozisyonda topu üstten auta attı.
79. dakikada, pinto'nun sol taraftan yaptığı ortayı takip eden liedson topa yakın mesafeden vurdu. damir topu kornere attı.
karşılaşmada başka gol olmayınca, maç 1-1 tamamlandı.
stat: 19 mayıs
hakemler: sorin corpodean, marcel savaniu, cristian nica (romanya)
gençlerbirliği: damir, el saka, ümit, erkan (dk. 54 veysel), ali tandoğan, serkan (dk. mustafa gürsel), skoko, deniz, filip, mustafa özkan, youla (dk. 81 mbayo)
2003-2004 sezonunda uefa kupası ilk turunda ingiltere'nin blacburn rovers takımını eleyen gençlerbirliğ'ne bu defa portekiz'in sporting lizbon takımı çıkmıştı. ilk maç ankara 19 mayıs stadındaydı ve yürek selanik vaziyette maratondaki yerimizi almıştık. bir yanımda ünlü golcü polates diğer yanımda ise gençlerbirliği tribünlerinin efsane ismi hamdi reis...maratonu ilk kez bu kadar dolu görüyordum. angaralılar nihayet şehirlerinin takımına sahip çıkmışlardı.
her şey aklıma gelirdi de mustafa özkan'ın penaltı kaçıracağı aklıma gelmezdi. bu da yetmezmiş gibi erkan özbey'e çarpan top kendi kalemize gol olmasın mı?
neyseki veysel cihan'ın golüyle maçı 1-1 e getirdik ve tur şansımızı rövanş maçına bıraktık.
gençlerbirliği tarihinde taraftar için yapılan güzel ve nadir işlerden biri olarak 2002-03 sezonundaki bazı maç ve avrupa kupası maçlarında maça giren taraftarlara ücretsiz olarak "maç programı" dağıtılmıştı. maçı beklerken maçla, rakiple alakalı bilgilerin yer aldığı programı okumak oldukça keyifliydi...