1979 yılında türkiye cumhuriyeti vatandaşlığına geçmesinden 10 yıl önce, eskişehirspor'da görev yapmaktayken türkiye a milli takımın başına getirilir abdullah gegiç. bu görevden belli bir süre sonra ayrılmasında eses'e yeteri kadar zaman ayırmamasının yanısıra yaşadığı tatsız bir olay da etkili olur;
"sovyetler'le dinamo kiev stadyumu'nda oynadığımız resmi maçı 3-0 kaybettik... takımların o dönemki performanslarını düşünürseniz çok da garip bir sonuç değildi bu... maçtan önce futbolcuların stresini dağıtmak ve hoş dakikalar geçirmek için sirke gittik. spor yazarları doğan koloğlu o zamanlar federasyonda üyeydi ve bu maçın da kafile başkanıydı. benim pasaportum onun çantasındaydı. koloğlu, sirkten ayrıldıktan yarım saat kadar sonra çantayı sirkte unuttuğunu fark etti. geri döndüğünde tabii ki çantayı bulamadık. maç çarşamba günüydü ve programımıza göre ertesi gün türkiye'ye dönülecekti. benim pasaportum olmadan o ülkeden ayrılmam imkansız gibi bir şeydi. o kadar dil dökmeme rağmen, resmi girişmlerde bulunup işi halledebileceği halde koloğlu takımı bensiz götürdü. türkiye milli takımı antrenörünü ortada bıraktılar ve 'kendi başının çaresine bak' deyip kafileyi yola çıkardılar. bu olaya çok kırıldım. beni derinden yaralayan ve saygısızlıktan sonra ülkeye dönünce federasyon yetkililerine görevde daha fazla kalamayacağımı bildirdim ve istifamı verdim...
mahalli gazetede pasaportum konusunda çıkan haberleri okuyan büyükelçinin yardımıyla resmi işlemlerim halledildi. milli takım kafilesi aktarmalarda alışveriş için zaman kaybettiğinden onlardan önce otele varıp bana bu hareketi yapanları da epeyce şaşırtmıştım."
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
yıl, 1969... bir yıl sonra dünya kupası var. elemeleri geçen, finallere gidecek. başlangıçta biz de hayal etmiştik herkes gibi... fakat hayallerimiz çabuk uçtu gitti. elemelerde yüzümüz gülmedi hiç. kuzey irlanda'ya 4-1 ve 3-0 yenildik üçer farkla... sovyetler biriliği'ne de aynı kolaylığı gösterdik. onlara da üçer golle kaybettik. kiev'de 3-0 yenildik, istanbul da 3-1. böylece dünya kupası kitaplarına puan hanemizde "sıfırla girdik. eurovision şarkı yarışmalarından çok önce aldığımız kocaman "sıfırdı" bu...
aslında kiev'e uçarken pek o kadar ümitsiz değildim. güvendiğim, oradaki maçları radyoda anlatmamın uğuruydu. sovyetler birliğine ilk gidişimde fenerbahçe'nin zenith'i yenişini anlatmıştım. ikinci gidişimde de milli takımımızın 2-0'lık galibiyetini... ama çekirge üç kez sıçrayabilir miydi acaba? sıçrarsa, bu maçta da bir müjde verebilirdim memlekete... fakat sıçrayamadı çekirge... ve radyodan 3-0'lık yenilgimizi duyurmak zorunda kaldım.
kiev central stadı'ndaki maça: sabri (bjk)-k.mehmet (göztepe), ercan (fb), yılmaz (fb), ergün (gs)- kamuran (eskişehir), ayhan (eskişehir), sanlı (bjk)- metin (ptt), can (fb), ender (eskişehir), onbiriyle çıkmıştık. teknik direktörümüz abdullah gegiç'ti. takım kaptanı da can bartu...
iki takımın kuvvet dengesine bakılırsa, 3-0'lık sonuç anormal sayılmazdı. fakat sovyet teknik direktörü kaçalin "farkı kaçırdık" diye üzülecekti. bizde teknik yanlışlık, seyircinin bile alkışladığı can bartu'yu çıkarmaktı. ikinci yarıda goller artınca can'la sanlı çıkarılmış, mesut (bursa) ve turan (gs) alınmıştı. kaptan can'ın çıkarılmasıyla nasıl bir taktik düşünüldüğü anlaşılamamıştı. kalecimiz sabri de ilk yarıda pekâlâ başarılı olduğu halde, ikinci yarıda bu çabasını sürdürememişti.
oysa bu maçtan üç hafta önce istanbul'da isviçre'yi 3-0 yenmişti milli takımımız... fakat o takım büyük ölçüde değiştirilmiş, kiev'de öyle çıkılmıştı. isviçre maçı, sovyetler birliği karşılaşması için bir hazırlık yerine geçmemişti yani...
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
kiev'de sovyetler'in dünyaca ünlü futbol adamı, baş antrenörleri kaçalin, bu kez oyunumuzu hiç beğenmemişti. eleştirisini de gayet kısa ve güzel özetlemişti: "topu geveliyorsunuz."