ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;
ismail defanstaki fener
denize jilet kesikleri gibi vurmuş bir poyraz gibi ürkütücü ve korkutucudur ismail...
karadeniz, kefken açıklarından o yosun yeşili rengini petrolleştirip soğuğun en acımasızım, doğanın en haşin sopasını alıp istanbul boğazı'nın rumeli ağzına oturduğunda, nasıl ba-lık-ekmeçileri bir büyük ve nafakası belirsiz mücadele için küreklerini nasırlamaya başlarlarsa, fenerbahçeli ismail için de futbol sahası, kavganın galibi ile mağlubunun çok zor ayrıştığı bir okyanus derinliğidir... hemingway'in "ihtiyar balıkçı ve deniz" eserindeki "yakalama-yakalanmama" çekişmesi, nasıl ki insan balık arasındaki akla hayale gelmeyen parat ve anti paratların dünya edebiyatına vurmuş şaheserlerinden birisi ise, ismail'in de futboldaki rakipleri ile yıllardan beri yaptığı "izini bulma ve yok etme" romanı, böyle uzun ve zahmetli bir takibin macerası tahlikeli mısralarını yazar.
ismail futbolda içine çeliğin suyu iyice verilmiş bir vücuttur. teknik birikimi sağlam, mücadele hevesi istekli, dikkatini iş ve adale ahlakı ile bütünlemiş bir vücut...
* * *
ismail'in fenerbahçe defansının içindeki seyir defteri bazen edebiyatın "günlük" denen türünü kıskandıracak şekilde soluksuz bir kelime disiplini çıkrılarak tutulmuş, bazen de konunun donmuşluğu insana kalemi dışarı çıkılmaz bir bezginliğe iterek rafa kaldırılmıştır.
yazar olarak futbolun inleyen nağmelerini yazan ben, daktilosu ile babıâli'ye çıkartma yapmış başka benler, futbol tribünlerine fenerbahçe taraftan olarak oturanlar, ismail'e ham maddesi en tehlikeli ve öldürücü kimyalardan oluşan tahrip bombaları atmışlar, onun adının fenerbahçe takımından silinmesi için insan deterjanları adına en belalı toz atölyelerinin kapılarını aşındırmışlardır.
fenerbahçe yönetimleri ile birlikte fenerbahçeyi takım olarak en sağlıklı vücut şeklinde sürmekle yükümlü teknik tabipler uzun kafa yormalarla, palahı transferlerle ismail dışında bir "bek hayatı" için kesintisiz değişik, insan ihtilali yapmışlar, ama ne denizi değiştirebilmişlerdir, ne de o genç ve yorulmasız kaşalot balığının peşine düşmüş o ihtiyar balıkçıyı...
* * *
bu yıl tarihinin en belalı lig denizine düşmüş engin derinlikler yerine hep kayalıkları, hep cürmü görünmez olan mercan adalarına rota tutup her sadmede omurgasında derin yaralar açılmış fenerbahçe yük şilebinde ismail, defansın ucundaki fenerdir.
deniz fenerleri yalnızdır hep...
o büyük ve şaşmaz yol göstericiliği yaparken kapısını hiçbir gemi ve gemici çalmaz. belki sancağa dönmüş bir burundan deniz fenerinin hafif gri yemiş beyaz siluetine sesi lodosa harman edildiği için pek boğuntulu fışkıran bir-iki düdük böğürmesi gelir. bu sahibi görülmeyen gizli bir teşekkürdür sadece...
sonra deniz feneri azgın lodos dalgalarının belini ıslatan, belini döven acımasızlığı ile baş başa kalır. delicesine esen rüzgâr, çakılmış bir hayatın beton iliklerine girer çıkar.
birkaç martı aç çığlıklarla konulması mümkün olmayan damının üstünde dönenir durur. deniz anaları köklerini azgın denizin kopardığı dev yosun hevengleri, belki o fener'in küçücük yeşil bahçesidir.
dünya kapkaranlıktır, deniz daha da karanlık... görebildiği tek aydınlık tepesindeki fener'dir
sakın bu fener, ismail olmasın...
8 ocak 1991
not: yazıdan öncesi son fenerbahçe maçına yazdım...