ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;
savaş demiral: galatasaray rampasından sökülen bir füze
savaş'ın galatasaray'daki savaşında kullandığı tüfek karıncalandı mı? samsunspor'da tüm futbol işlerini yapan en büyük robot, galatasaray'da niçin bütün pilleri çıkarılmış bir oyuncak gibi hareketsiz, kıpırtısız duruyor?
sorulara yeni sorular ilave ederek savaş'ı kıskıvrak bağlamak mümkün...
savaş sanki reagan-gorbaçov pazarlığına sıkışıp galatasaray rampasından sökülüp atılan bir nükleer başlıklı füzedir.
müthiş şiddetli iki ayağı vardı savaş'ın... dengeli bir vücut, yüksek bir teknik birikim, oyunu zeminde iyi görmek, iyi çözmek ve rakibin şeceresini okumak da cabası...
onun arkasında hem sevgili, hem de arsız bir soru gelir... "neden oynamaz?"
sigara ile, içki ile arasının şekerrenk veya tozpembe olup olmadığını bilmiyorum savaş'ın.
boyaları hem gani, hainliği çok gabi magazin dergilerinde görkemli gece hayatı ile ilgili tek fotoğrafı çıkmadığına göre, o yaşamda ne tarafı, ne bardağı var.
o halde gündüz istanbul'u turlasa da, gecelere pabucunu boyatmıyor.
savaş yatak değiştirdi. yattığı samsun yatağından kalkarak, hiç yatmadığı galatasaray yatağında yatma alışkanlık ve rahatlığını yakalamak istiyor
bu alışma, bir futbolcuda beklemesizlik gösterse de, bazılarında bir yıllık bir rötara kadar kilometre taşı diker.
* * *
savaşa ünlü futbol yazarı ken jones'un bana anlattığı bir hikâyeyi ona anlatmayayım ama, ona yazayım.
"8-0"lık unutulmaz inönü bozgunundan iki gece önce çınar oteli'nin uzunca bir masasında o konuşuyor biz ve ben dinliyorduk.
"ingiliz futbolunun en buyuk yıldızları londra'dan çıkmaz, iskoçya ve k. irlanda dan çıkar."
"k. irlanda ve iskoçya dağlık ve madenleri bol iki ülkedir. oradaki fakir ailelerin aile reislerinin % 90'ı madencidir."
"madenciler gökyüzüsüz, grizulu, zehirli gazlı ve galeri çökmeli son derece tehlikeli ve riskli bir yaşam sürerler.
"işte babaları madenci olan o fakir ailelerinin erkek çocukları yeryüzünde kalıp gökyüzü ile kafa kafaya yaşayabilmek ve babalarının başındaki bin belaya uğramamak için, kendilerini adeta futbolcu olmaya zorlarlar..."
yanlış bir aktarma yapılmamışsa bana, bildiğimi noksan bilmiyorsam, savaş'ın babası da zonguldak'taki kömür madenlerinin eski bir emekçisi imiş.
savaş'da bir k. irlandalı veya iskoçyalı çocuk gibi, onların korkularını ve depresyonlannı olanca yoğunluğu ile vücudu ve kafasında taşıyarak, yaşayarak büyümüş ve futbolcu olmuş...
galatasaray takımının yeryüzü ve gökyüzü koalisyonu eşliğindeki futbol yolculuğunun on bir mutlu adamından biri olmak varken, savaş adlı bir hayat, uzun süre galatasaray ocağının havasız, güneşsiz bir galerisinde, kendisini mecburi ikamete mecbur eder mi?
galatasaray menajeri derwalı, almanya'nın en yüksek tirajlı gazetesi bild’e verdiği demeçte, "erdal'ın vatanı yok" dedi.
bild gazetesi, erdal keser ile ilgili yayınladığı geniş röportajda derwall'in, “bu genç için üzülüyorum. almanya'da bir türk gibi karşılanıyor. istanbul'da insanlar onu yarı alman olarak görüyor" sözlerine yet verdi.
ayrıca, erdal ile evlenen iris'in "evli değilken bize garip gözlerle bakıyorlardı. bazen caddede bile yürürken bize küfür ediyorlardı" sözleri de röportajda yer aldı.
bild yaptığı yorumda, erdal keser'in alman ligi'nde oynarken, rakiplerinin kendisine "acılı türk" diye çirkin sözler söylediklerini, türkiye’de ise seyircilerin "defol git alman" diye haykırdıklarını belirtti.
alman gazetesi, erdal’ın türkiye ile almanya arasında gidip gelen bir "gariban" işçi olduğunu ifade ederek şunları yazdı:
"erdal'ın yarısı almanya özlemiyle yanıyor. schalke’de oynamak istiyor. zira schalke'nin kendisi gibi futbolcuya ihtiyacı bulunduğunu ve fiyatının da yalnızca 400 bin mark olduğunu söylüyor. erdal'ın bir bölümü hâlâ almanya'ya hasret. türkler, erdal'ın avrupa arabası kullanmasını çekemiyor. erdal şimdi tekrar kaçmak istiyor. rüyası almanya'da mühendislik eğitimi yapıp, iyi bir kariyere sahip olmak, türkiye'de evler inşaa etmek."