fenerbahçenin şu ana kadar 1.ligde en uzun süre yenilmeme serisi 31 maç olup 1963-64 sezonundaki 2-1 lik altınordu mağlubiyetinden sonra 31 maç kaybetmeyen takım bu maçta yenilerek bu seriye son vermiştir.bu serinin başlangıcı için bkz:http://www.macanilari.com...etir.php?fid=196319642604
fenerbahçenin şuana kadar 1.ligde en uzun süre ile 0-0 berabere kalmadığı yani her maçında en az bir golün olduğu(kimin attığı önemli değil,önemli olan maç 0-0 bitmemiş) en uzun seri http://www.macanilari.com...etir.php?fid=200220033304
ilk basımı 1996 yılında olan cem atabeyoğlu'nun "istanbulspor kulübü" kitabından;
1945-65 türkiye ligi'nde ise istanbulspor, 16 takım arasında fenerbahçe, beşiktaş, galatasaray ve göztepe'nin ardından beşinci sırayı elde etti. o sezon sarı-siyah formalı takım oynadığı 30 maçın 10'unu kazandı, 10'unda berabere kaldı, 10'unu kaybetti ve attığı 28 gole karşılık 29 gol yedi.
istanbulspor'un bu sezonki kadrosunda kalede; mete ve yılmaz, bekler; bahattin, kemal ve yalçın haflar; yılmaz, ercan, güngör, hasan, kamil, günay ve galatasaray genç takımından gelen türker, forvetler ise ahmet şahin, kasapoğlu, bilge, nazım, mustata, soner, salih, ihsan ve haluk vardı. antrenör ise gene erdoğan tokol'dı.
sezona istanbulspor feriköy, ankaragücü, demirspor, göztepe ve altay maçlarında mağlubiyetsiz sekiz puan alarak başladı.
ancak bu maçları 2-0 lık fenerbahçe 3-0 'lık beşiktaş ve 3-1 lik galatasaray mağlubiyetleri takip etti.
ligin ikinci yarısında ise beşiktaş'a 1-0 yenilen istanbulspor şampiyon fenerbahçe'ye karşı büyük bir başarı göstererek 1-0 galip geliyordu.
bu maça istanbulspor; mete - bahattin, yalçın - yılmaz, ercan, kamil - soner, kasapoğlu, ahmet, ihsan, haluk'lu kadrosu ile çıkmış ve türkiye kupası yarı finalinde 1-1 berabere kaldığı fenerbahçe'ye rövanşı vermiyordu.
bu sezon oynalınan bütün milli maçların kadrolarında kaleci yılmaz, ercan, yılmaz ve haluk bulunmaktaydı. ayrıca milli takımlar sorumlusu da yine bir sarı -siyahlıydı; saim kaur...
sezon sonunda ise sarı-siyah'lı taraftarları üzen bir olay yaşanmış ve başarılı oyuncu ercan aktuna istanbulspor'dan ayrılarak fenerbahçe'ye geçmişti. ercan fenerbahçe'ye geçen ne ilk, ne de son ıstanbulspor'lu olacaktı. örneğin, okulumuzun unutulmaz beden eğitimi öğretmeni rahmetli faruk yurtcanlfnın öğrencilerine örnek, centilmen sporcu olarak takdim etttiği, istanbul erkek liseli yılmaz şen'de, istanbulspor'dan yetişmiş, milli takıma kadar yükselmiş ve sonra fenerbahçe'ye transfer olmuştu.
sarı - siyah'lıların 1-0 kazandığı maçta golü solaçık ahmet attı
necmi tanyolaç
müslim bağcılar mı, ismet uluğ mu?
muhalefet mi, iktidar mı?
kadıköy gruba mu, istanbul grubu mu?..
...derken, kongre heyecanı arasında unutulup giden istanbulspor lig’in rengini değiştiren bombayı fenerbahçe'nin kalasında patlatıverdi.
sürpriz değildi, şaka tesadüf değildi. gerçekti, gerçek.
erkekçe futbol oynayan istanbulspor, en beleş toplara sırtını çeviren milyonluk takımın, ölünceye kadar üzerinde taşıyacağı hayâl edilen ünvanını çekip aldı. raftan toz alır gibi, göstere göstere...
evvelki gün beykoz'a puan kaptırdıklarına yanıp tutuşan beşiktaşlılar şampiyonluk komşuları fenerbahçeliler için, eski sünnet düğünlerinin müzikli tekerlemesini bağıra, bağıra söyleyebilirler: «oldu da bitti maaşallah, şampiyon olurlar inşaallah!»
ingilizler takım kuruluşlarını galibiyetin anahtarı kabul ederler. fenerbahçenin ingiliz antrenörü, kendi vatanında doğan bu inanışa taban tabana zıd bir karar vermiş ve daha sahaya çıkmadan kumar oynamıştı. ligin ikinci yarısının en göz kamaştıran adamı birol'un sol hafta ne işi vardı, diye sormak gerekirdi mr. hold'a. ya, her şeyini kaybetmiş moralsiz ergun’un, bu kadar tok, amansız ve sert bir rakibe karşı sahaya çıkarılışı?. sonra osman'ın - özer sakat dahi olsa - bu sahaların en zorlu «kontratak» takımına karşı oynatılışı?
ancak, mağlûbiyetin tek sorumlusu değildi antrenör. fenerbahçe'de iki tane şükrü, iki tane şeref olsa, bu maçtan hiç değilse beraberlikle çıkmak mümkün olurdu.
fevkalâde sür'atli, canlı hamlelerle dolu bir oyun görüyorduk. istanbulspor geride iyi kapanıp, ani fırlayışlarla rakibine saldırıyordu. fenerbahçe oyunun gidişinde ne kadar üstün görünürse görünsün, rakibi kadar tehlikeli olamayacak ve fırtına gibi kaçan uç adam halûk, ihsan, ahmet, karşı taraftakilerden daha fazla gol fırsatı yakalayacaklardı. fenerbahçenin şampiyonluk yollarını tıkayacak gol de bu baskınlardan birinde atılmış ve lider karşı kaleye yüklenirken, ahmet, ismail'in gafletinden ümitlenip, üzerine çıkan ali’nin gerisine göndermişti golü.
fenerbahçe «adam olsaydı», maç berabere biter demek gerekiyor. ama, ne gezer. garip bir tutukluk ve inatla her topa sırtını çeviren şenol'la, arkadaşlarına bir düzgün orta gönderemeyen iki açıkla olmazdı bu iş. bir ziya kalıyordu geriye. onun da iki şutunu kaleci mete kornerle durdurmuş, bundan başka fenerbahçe bir zorlamada bulunamamıştı.
oyun biterken istanbulspor bir gol fırsatı daha yakaladı. bilge düpedüz gole gidiyordu. osman çelmeledi. hakem, osman’ı attı. bizce ağır bir karardı. bu kadar titizlik gösteren
talû’nun ilk yarıda aydın'ı ceza sahası içinde çelmeleyenlerden birini de - penaltıdan vazgeçtik - aynı şekilde cezalandırması gerekirdi. oyuncu atmak şartsa tabii.
dakika dakika heyecanı arttıran, dakika dakika fenerbahçeyi kaderine sürükleyen maç bitiyordu. şu anda şu bunu yaptı, bu anda bu şunu yaptı, demek hikâyeyi uzatırdı. galibiyet istanbulspor’un, mağlûbiyet fenerbahçenin hakkıydı.
istanbulspor mağlûbiyetinden sonra soyunma odasında fenerbahçe antrenörü oscar hold, «işte gördüğünüz gibi fenerbahçe mucizeler yaratmıyor, diğer takım gol atınca durum böyle olur, ben de ısrarla bütün konuşmalarımda bunu hatırlatmak istedim» demiştir.
istanbulspor soyunma odasında bir bayram havası esiyordu. ahmet, «tanrı duamı kabul etti. fenerbahçeyi yenen golü attım.». antrenör erdoğan tokol «orta sahayı kapatarak galibiyeti aldık.» dediler.