şekerspor kulübü, antrenör fahrettin cansever'in işine son verdi. h. tepe'nin hedefi: f. bahçe maçı
togay bayatlı ankara’dan bildiriyor
şekerspor idare heyeti, şike iddialarını önlemek ve bir tedbir olmak üzere antrenör fahrettin cansever’in işine son vermiştir.
kulüp başkanı dursun yurdal, «biz şimdiye kadar şerefimizle mücadele ettik ve şimdiden sonra da aynı yoldan ayrılmıyacağız, gayemiz bu haftayı 3 puanla kapamaktır.» demiştir.
şekerspor'un haftanın maçları için primleri şöyledir: fenerbahçe maçına galibiyet 250 lira, beraberlik 150 lira.
beykoz maçına galibiyet 300 lira, beraberlik ve mağlûbiyet halinde 500 lira ceza.
doğanay’ın sözleri
h. tepe antrenörü yüksel doğanay ise «fenerbahçeyi yenmek için oynıyacağız. hedefimiz beykoz’dan ziyade fenerbahçe’dir.» demiştir.
bugün saat 16 da yapacakları antrenmandan sonra şeker tesislerinde kampa girecek olan mor beyazlıların primleri ise şöyledir: fenerbahçe galibiyeti 400, beykoz galibiyeti 200 lira.
türkiye liginde liderlik yarışını bitiren golleri osman (penaltıdan) ve aydın attı. şampiyonlara şeref turunda korkunç sevgi tezahüratı yapıldı
namık sevik ankara'dan yazıyor
kar, soğuk, fırtına, yağmur, çamur demeden koca bir mevsim yırtınan, didinen, canını dişine takan fenerbahçe, hacettepeyi 2-0 yenerek türkiye ligi şampiyonluğunu kazandı.
hacettepe maçı şampiyonluğa giden yolun son enlilerinden biri olduğu için önemli idi. bir beraberlik sarı - lâcivertlileri istedikleri hedefe ulaştırmaya yeter de, artardı bile... ama, kör bir kurşun ile mağlûbiyet hali! ve arkada beliren dev beşiktaş, bir kâbus halinde futbolcuları sarıyor, titretiyordu. bu sebeple olacak, oyuna gayet ihtiyatlı bir şekilde başladı fenerbahçe, hücûm hattına alınım şeref daha ziyade geride çalışıyordu. açıkça sigorta sistemi dediğimiz kapalı müdafaa taktiğine başvurmuştu. bununla beraber daha dördüncü dakikada bir hacettepe fırtınası kopacak ve halis pek çok fenerbahçelinin yüreğini ağzına getiren bir fırsat elde edecekti. halis tam üç metreden topu dışarı atıyordu. sahanın kıyısında oturan antrenör hold, menejer ve teknik direktör gözlerini kapatmak zorunda kalmışlardı. akabinde ogün'ün sert şutu direkten dönecek, yine ogün’ün bir dalışım keleci sürhat önliyecek ve 32. dakikada ogün ile ağız dalaşması yapan sürhat’in ceza sahası dışına kadar çıkarak boş bıraktığı kaleye bu oyuncunun gönderdiği topu uğur kale çizgisinden uzaklaştıracaktı.
ikinci yarıya fenerbahçe silkinmiş ve titrek halinden kurtulmuş olarak girdi. 66. dakikada hacettepe’nin iri kıyım müdafaasını amansız ataklarla sarsan ogün'ün avut çisgisine kadar kayarak yaptığı orta sürhat’in üzerinden aştı, top aydın’a gelmişti. aydının sağ şutu boş kaleye girerken uğur köşeye bir kaleci gibi yatıyor ve topu eli ile dışarı atıyordu. penaltı... bu dakikaya kadar hani aydın'ı adres verseler sahada bulmak mümkün olmazdı. penaltı atışı nı osman yapacaktı. acaba osman atabilecek miydi bu kritik gölü?tribünlerde bir uğultu ve heyecan... attı. hem de sürhat'i ters köşeye yatırarak.
artık şampiyonluk kapısı fenerbahçe'ye ardına kadar açılmıştı. hacettepe ise inatçı osman paşa müdafaasından vazgeçmis ve rakibine teslim oluvermişti.
71. dakika... galibiyeti perçinleyen gol. şeref'in buldozer gibi turan'ı yere yıkarak dalışı, top ayaktan ayağa gidiyor... uğur dalıyor, aydın dalıyor, necdet dalıyor... bir karambol, bir keşmekeş içerisinde kalenin önü. işler bu anda aydın görünmeyen adam gibi bu kalabalığın içerisinden sıyrılacak ve plâse bir şutla ikinci golü ağlara gönderecekti. fenerbahçe artık şampiyondu. bundan sonra şampiyonluğa yakışan bir hüviyet içerisinde maçı sürükledi, götürdü ve türkiye liginin defteri başkentte böyle kapandı.
maçtan sonra fenerbahçe soyunma odası, savaştan muzaffer çıkmış bir ordunun geri saflarındaki hastahanesine benziyordu, özer, sevinçten bayılmış yatıyor, ogün, yıldırım, ziya dudakları kuru kuru, yerlere birbiri üstüne yıgılmışlar, ağlayanlar, ahlıyanlar, oflıyanlar ise sayılamıyacak kadar çoktu.
federasyon başkam orhan şeref apak ile birlikte soyunma odasına gelerek futbolcuları tebrik eden fenerbahçe kulübü ikinci başkanı faruk ılgaz, «çocuklar mücadeleli bir sezon sonunda hakları olan şampiyonluğu alınlarının teri ile kazandılar» diyordu.
antrenör oscar hold ise, şu anda ne hissediyorsunuz? şeklindeki sorumuzu «harika. harika, harika» diye cevaplandırdı.
menecer ahmet erol, «bileğimizin hakkını aldık.» derken, teknik direktör kemal atakul ise şöyle konuşuyordu: «evet, şampiyon olduk. ancak gönül ister ki, lig mücadelesindeki en yakın rakibimiz beşiktaşı da yenelim. bu sebeple beşlktaş maçı primi olarak futbolculara beşer bin lira vermeyi kabul ettik. ayrıca kupada da her zamankinden daha iddialıyız. her iki maratona da kazanarak fenerbahçenin şerefli mazisine yeni bir zafer ilâve etmek arzusundayız».
* ve fenerbahçe sözünü tuttu: şeref turunu başkentte yaptı... yarış bitmeden göğüslenir mi ip? fenerbahçe göğüsledi işte... bir gün önce tokalaştığı şampiyonlukla dün kucaklaştı... bir yıl önce izmir'de bağrına bastığı sevgiliyi bu defa ankara'da kollarına aldı.
* sonuncu adayını yenemeyen başkent takımları, şampiyon adayını yenmek için bilenmişlerdi sanki.. öylesine canlı, öylesine hırslı, öylesine tehlikeli idiler. ama fenerbahçe tehlikeleri uzaklaştırmasını ve şampiyonluğu kendine yaklaştırmasını bildi.
* muhteşemdi dünkü finiş. dakikalarca sessiz sedasız yerinde oturup, hacettepe taraftarlarının tezahüratını dinlemiş, sarı - lâcivertli aşıkları, birden havaya fırlıyor ve dünyaya ikinci defa gelmişlerin sevinci ile hançeresini yırtıyordu: ya ya şa şa, fenerbahçe çok yaşa.
* sonra binlerce elin birbirine çarpmasından doğan muazzam tempo arasında sahadaki 11 kafa 22 ayak meşin yuvarlağı şampiyonluğa doğru daha hızlı koşturuyordu. zafere, zaferle ulaşıyordu fenerbahçe...
* bir puan için çıkmış fenerbahçe iki golle bitiriyordu maratonu... penaltıyı kazanınca aydın, ikinci golden sonra da ogün takla atmışlardı sevinçlerinden.. şampiyonluğa galibiyetle ulaşmanın sevinci idi bu...
* herşey bitmişti artık... şeref turu, şerefli tur, kaptan şerefle başlıyordu... bir mevsimlik çabasının armağanını arkadaşlarının omuzlarında yükselmekle görüyordu şeref. oynamayan futbolcular, ali, ergun bu tura katılmışlardı hazım, gözyaşları içinde koşuyor, ötekiler de dişleri heyecandan titreyerek koşmaya çalışıyordu. küçük sarı - lâcivert formalı maskotlarının elinden tutarak... maçtan da zordu bu tur..
* bir köşede ise ağır ağır yürüyen bir adam vardı. ingiliz serinkanlılığı içinde yürüyen bir adam... bir anda ona koşuyordu hepsi. omuza yükseltiyorlardı hocaları oscar holdu... ve sonra antrenör, menecer, masör, yöneticiler kucaklaşıyordu futbolcularla. sahaya atlamış taraftarlarla birlikte şeref turudevam ediyor ediyor, ediyordu...
* 19 mayıs stadında fenerbahçeli olmayan kalmamış gibiydi. işte göğsünde beşiktaş rozeti taşıyan ve dakikalarca «haydi hacettepe» diye bağırmış bir seyirci de yerinden kalkıp alkışlıyordu şampiyonu... yanındaki arkadaşına «hakettiler, hakettiler, aferin diyordu».
"ben beşiktaş'ta oynarken f. bahçe galibiyet yüzü görmezdi"
* başkentteki şampiyonluk maçlarının en renkli seyircisi beşiktaş başkanı hakkı yeten'di.. yeten, cumartesi günü fenerbahçe şekerspor maçını seyretti, o akşam da istanbul'a döndü. ankara'lı sarı - lâcivertlil taraftarlar maç boyunca yeten'e «sen oyna hakkı kaptan, sen oyna» diye bağırdılar yeten. istanbul'da «baba, senden ne istediler?» sorusuna şöyle cevap veriyordu; «ben beşiktaşta oynarken fenerbahçe galibiyet yüzü göremezdi.. her halde o gibileri hatırlamış oalcaklar.» sonra yeten, «aman bunları kimse duymasın. saka ettim» dedi. «fenerbahçe'li taraftarlarla çok sevişiriz. şampiyonluk neşesiyle bağırdılar olur böyle şeyler.»
* fenerbahçe - hacettepe maçından evvel fenerbahçe'nin soyunma odasına bir adam geldi. orta yaşlı, temiz yüzlüydü hüseyin'in yanına oturdu ve başladı okuyup üflemeye.. maça hazırlanan sarı - lacivertli futbolcular yabancının ne yaptığını anlayamamışlardı. içlerinden biri sormaya davranır ken, yabancı «şimdi gönlünüzü rahat tutup, sahaya çıkın. kazanacak ve şampiyon olacaksınız dedi.. oyun bitti. fenerbahçe'liler şampiyon olarak soyunma odalarına döndüler. yabancı tekrar gözüktü. bir fenerbahçe taraftarı idi. emekli bir emniyet memuruydu. geçen sene de izmir'de, altay maçından evvel soyunma odasına gelmiş, okuyup, üflemişti. duaları şampiyonluk içindi.
* fenerbahçelileri ankara'dan istanbul'a getiren özel uçağın en neşeli siması eski asbaşkan müslim bağalar idi. önce futbolcuların hepsine 100 lira dağıttı ve sonra futbolcuların «baba peştemalı beline sarıp ne zaman oynıyacaksın» sualine şöyle cevap verdi: «artık şampiyon olduk, her gün oynayacağım.»