94-95 sezonu uefa kupası 2. tur rövanş maçıdır. ilk maçı 1-0 kazanan trabzon, bu skorun üstüne yatmak için, trabzon tarihinin en büyük direnişini bu maçta göstermiştir şüphesiz... aston villa girdiği sayısız pozisyondan, sonradan adının neden villa park panterine çıkmadığını anlamadığım trabzonspor kalecisi victor'un müthiş performansı nedeniyle yararlanamamıştır. ikinci yarının ortalarında, bir villa atağında kale sahasındaki karambolden kaleye doğru yönelen topu ogün eliyle uzanarak çizgiden çıkarmış, hakem penaltıyı vermiş, ogün'e kırmızıyı çakmıştır. biz ekran başındaki gaz halindekiler "ulan victor penaltıyı da kurtar götümü verecem sana" vaadi yaparken bulmuştuk kendimizi. penaltı kullanıldı, victor topu çıkardı "ahan da götü verdik gitti" derken pozisyonu takip eden villalı vurdu victor yine çıkardı, "sana götler feda olsun victor" derken, dönen topa yine villalı vurunca yapacak bir şeyi kalmamıştı victor'un... biz de en azından götü kurtardık diyebildik. en iyi ihtimalle maç uzatmalara gidecek, zaten başından beri baskılı ve etkili oynayan villa malı götürecekti. 11 kişi hücum yapamayan trabzonspor, geri kalan süreyi 10 kişi ile geçirecekti. derken nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama bir korner kazanıldı. ceza sahasına gelen topa küçük orhan, dönüp çakmıştı. topun kaleye girdiğine uzun süre inanamadım. golden sonra ingiliz kameraları uzun süre aston villa'nın pardüsülü ve sakız çiğneyen hocasını göstermişti. neden hatırlamıyorum ama, 13 yaşımın çılgınlığıyla herife "nası koydu trabzon" ile başlayan cümlelerle sövüyordum. ama ne küfürler!!! derken, daha yerime bile oturmamışken aston vlla'nın golü geldi. bu kez trabzonsporlulara sataşıyordum. 13 yaşımda depresyonla tanıştım bu maç sayesinde. sahadaki herkese giderim olmuştu. neyse efendim maç bu sonuçla bitti, 2-1 yenilen trabzonspor turu geçti.
maç yayınını kanal d yapıyordu. o zaman kanal d'nin adamı şansal yeni yeni boy gösteriyordu ekranlarda. maçtan sonra stüdyoya, şansal'a bağlandılar ve türk spor tarihinin en komik stüdyo çekimlerinden biri gerçekleşti... şansal ekranda bir türk bayrağını "muah" diye öpüyor, ardından da trabzonspor bayrağına aynı anlamsız işkenceyi yapıyordu. ben de ilk defa görüyor olmalıyım kendisini "kim la bu dallama" diye içimden geçirmiştim. 13 yaşımın sığ aklıyla o zamandan anlarmışım dallamanın hasından...