spor servisi — galatasaray, kadrosunu güçlendirmek için surinamlı ulrich watson ile 2 yıllık sözleşme imzaladı.
hollanda'nın robin hood takanında oynayan ve 31 kez milli olan surinamlı watson, beyoğlu'ndaki kulüp binasında, yaklaşık 600 milyon liraya, kendisini resmen galatasaraylı yapan 2 yıllık sözleşmeye imza attı. 21 yaşındaki watson, galatasaray ile everton takımları arasında yarın yapdacak olan simoviç'in jübile maçında oynayacak.
yugoslav kalecinin jünilesinde g. saray - everton ile oynuyor
simoviç eldivenlerini çıkarıyor
6 sezon aralıksız g.saray kalesini koruyan zoran simoviç bugün saat 20.00'de inönü stadı’nda oynanacak g.saray - everton maçı ile aktif sporculuk yaşamını noktalayacak.
spor servisi - ve simoviç de sahalara veda ediyor. 6 sezondur galatasaray‘ın file bekçiliğini yapan yugoslav kaleci zoran simoviç bu akşam saat 20.00’de inönü stadı'nda faal futbol yaşamını noktalıyor.
haziran ayında yapılan transfer görüşmelerine oldukça umutlu gelen, fakat beklediğinı bulamayıp jübile yapmaya zorlanan ve kendisine kaleci antrenörlüğü teklif edilen simoviç istemeye istemeye bu görevi kabul ederken daha iki sezon oynayabileceğini söylüyordu.
yönetimin bu kararından sonra buruk bir şekilde tatile çıkan, daha sonra hocalık yapacağı hayrettin ve nezihi’yi çalıştırmaya başlayan simoviç, sezon başında yüzünde beliren üzüntüyü silmiş ve işini ciddi bir şekilde yapmaya başlamıştı. böyle bir çalışma arasında cumhuriyet'ın sorularını yanıtlayan simobiç, "her şeye rağmen en büyük galatasaray" diyordu. zoran simoviç, jübilesi için şunları söyledi “ilk önce, futbolu bırakacağım için çok üzgünüm. zaten hangi futbolcu bırakırken üzülmez ki? benimklisi buruk veda veya başka bir şey değil. basbayağı bırakıyorum işte. galatasaray'da çok güzel günlerim geçmişti. daha da geçecek, bu benim isteğim, hepimiz öyle istiyoruz zaten. taraftarlarımız merak etmesinler, galatasaray bu sene en iyi yerde olacak."
36 yaşındaki kaleci simoviç tüm futbol hayatında, köln'deki monaco maçını unutamamadığını söylerken şöyle devam ediyordu: "baba olurken bile böylesine bir ahz almamıştım. çok güzel bir duyguydu köln'de yaşadığımız. o günü unutmam mümkün değil."
simoviç, kalecsini teslim ettiği hayrettin'in kendisinden daha iyi olduğunu söylüyor. hazırlık maçlarında hayrettin'in kötü oynadığını kabul etmiyor ve "hayrettin yalnızca çok yedek bekledi, onun tutukluğu var üstünde. bu lig başlarken geçer. ve kimsenin merakı olmasın, hayrettin herkesi utandıraca kadar iyi bir kaleci. kalecinin bir star olabilmesi için önündeki defansın da iyi olması gerekir. bizim defansımız iyi olunca hayrettin de iyi olacak" diyor. bu arada simoviç’in jübilesi için davet edilen everton takımı dün geldi ve konuk takım, florya tesislerinde bir çalışma yaptıktan sonra kuruçeşme adasında yemek yedi. simoviç'in jübilesi için istanbul'a gelen g. saray'ın eski futbolcularından tarık hoçiç de futbolcularla görüştü. denizli'ye çiçek verdi.
simoviç'in jübilesinde biletler şu fiyatlarla satılacak: açık tribün 20, kapalı 35 ve numaralı 50 bin lira. jübile maçından önce 17.30'da çengelköy ile s. beykoz karşı karşıya gelecek.
futbolcu olmak kolay bir iş değil. hele gerçek bir profesyonel olmak daha da zordur. kale direkleri arasında çoğu zaman yalnız olan, kazanılan maçlarda en son kutlanan, ama yitirilen maçlarda baş sorumlu tutulan kalecilerin durumu ise daha ilginçtir. uzun bir kalecilik yaşamını geride bırakan file bekçilerinin işini sağlıklı yürütmesi için sadece fiziksel olarak güçlü olmaları yetmez. çoğu zaman beyinsel ve psiko-sosyal yetenekleri gelişmiş kalecilerin futbol yaşamı daha uzun sürüyor. simoviç, bir kalecide bulunması gereken özellikleri toplamıştır.
6 sezon aralıksız forma giyen simoviç'in türk kaleciliğine hizmetleri de olmuştur. çizgi kaleciligine son vermiş ve savunmanın arkasına düşen toplarda adeta bir libero gibi oynamıştır. türkiye'de bu davranış simoviç ile başlamıştır. dönüp geçen yıllara baktığımız zaman, bu takımın kazandığı şampiyonluklarda kalecinin rolünün ancak simoviç kadar olabileceğini görebiliyoruz. derwall ile başlayan ilk sezonda, galatasaray'ın federasyon kupası şampiyonluğunda simoviç'in rolü yadsınamaz. ve simoviç, yolun sonuna geldi. her şeyin olduğu gibi futbolculuğun da sonu vardır. o gün geldi çattı. ama başarılarla dolu bir son. sanırım simoviç'in çocuklarına, torunlarına anlatacağı çok şey olacak bundan sonraki yaşamında. ancak dünyada 40 yaşı deviren ve ülkemizde de buna yakın yaşlardaki kaleciler görev yaparken simoviç'in futbola veda etmesi biraz erken galiba.
kuşkusuz simoviç'in bıraktığı bayrağı başarıyla taşıyacak türk kalecileri, simo için de mutluluk kaynağı olacaktır.
1984 avrupa futbol şampiyonasından sonra galatasaray'a gelmiş, oynadığı her karşılaşmada yıldızlaşmış, sarı - kırmızılı futbolseverlerin yanı sıra taraflı tarafsız herkesin sevgisini kazanmıştı. bu sempatik yugoslav'ın adı zoran simoviç'ti.
6 yıldır türk futboluna hizmet vermiş, gerektiğinde en az bizim kadar “türk" olupi köln'de ay-yıldızlı bayrağımızı gururla taşımıştı.
evet, ilk kez bir yabancı futbolcuya, hem de bir avrupa devi getirilerek jübile yapıldı. bu, ona olan sevgimizin, ilgimizin ve teşekkürümüzün nişanesidir. futbola karşı ciddiyeti, galatasaray 'a karşı sadakati ve çevresine karşı hümanizmi ile kajganiç sonrasının 2 eftanesiydi simoviç. monaco maçından sonra aklı, yüreği ve futbolcu kimliğiyle bizim insanımız dı “simoviç” yugoslav için erken değil mıydı bu jübile?
inönü’de her şey gazeldi dün, alkışlar hep simoviç içindi. o ise bir elinde türk bayrağı seeyircilerini son kez selamlarken, göz yaşlarını gizlemiyordu. maç öncesinde galatasaray'ın yöneticileri, çeşitli armağanlar verdiler simoya. sonra takımının başında kaptan olarak çıktı sahaya ve 11. dakikada arkadaşlarının omuzlarındaydı simoviç. hepsi ile birer birer öpüştü. en son hayrettin ile kıcaklaştı ve daha sonra "veda" turu attı.
maça gelince: ingiltere'nin everton'u ahım şahım bir görünüm çizmedi. sahada galatasaray daha hırslıydı, özellikle de rotariuları tek kelime ile muhteşem bir oyuncu. eksiksiz takımı hep o yönlendiriyor. ilk 45 dakikada sarı - kırmızılıların iki şutu direkte patladı. tanju'nun henüz 3. dakikada attığı golde muhammed kuşkusuz büyük pay sahibiydi. 3-5-2'ye göre oynayan sarı - kırmızılılarda savunma aksıyor cüneyt’in yerine biri şart.
evertonlular 2. yarıda oyuna sertlik getirdiler. bu sertliklerine hakem diker'in de kötü yönetimi eklenince maç çığırından çıktı. 62. dakikada nevjn'in vuruşunda bülent'e çarpan top hayrettin'i kontrpiyede bırakarak ağlara gitti. aynı futbolcu, 71. dakikada yine sahnedeydi. galatasaray'ın savunmadaki hatalarını affetmeyen nevjn, önce cüneyt’i sonra da bülent'i geçerek hayrettin'in yanından 2. golünü attı. savunmadaki hata zinciri sürerken suarp, hayrettin'in bacakları arasından geçirdiği topu galatasaray ağlarına gönderdi.
bu kez sertlik sırası g. saray'daydı. sarı kırmızılıların kazandıkları serbest atışta prekazi topa vurmaya hazırlanırken oyundan çıkan tanju’nun sahaya inerek evertonlu futbolculardan kedwin'a dirsek atması hiç de güzel bir hareket değildi.
g. saraylı tanju, uğur ve yücedaü ingilizlerle yumruklaştı
maç sonrası çirkin olay
spor servisi — simoviç’in jübilesi için karşı karşıya gelen galatasaray ile evertonlu futbolcular arasında maç sonrasında olaylar çıktı. maçın özellikle ikinci yarısından itibaren oyun içindeki karşılıklı sertlikler, maç bitiminde soyunma odasına giden tünelde de yumruklaşmaya dönüştü. karşılaşmanın 65. dakikasında yerini watson'a bırakan tanju, maçın bitiminde takım arkadaşları uğur ve mustafa yücedağ ile soyunma odasına giden merdivenlerde ingiliz futbolcuları bekleyerek konuk ekipten, attveld ile newell'in üzerine yürüdüler. olay araya giren görevli ve güvenlik güçleri tarafından büyümeden yatıştırıldı görevliler, galatasaraylı futbolcular soyunma odasına girene kadar evertonlu futbolcuları çıkış kapısının önünde beklettiler.
olaydan sonra sarı - kırmızılı futbolcular, maç süresince rakiplerinin kendilerine kasıtlı olarak sert hareketlerde bulunduklarını ve sinirlerine hakim olamadıklarını söylediler.
6 yıl galatasaray formasını başarıyla taşıyan zoran simoviç'in jübile maçı gerçekten adına yakışır güzellikle oldu. galatasaray yandaşları simoviç için son görevlerini yapmak üzere inönü stadı’nı doldurmuşlardı. takım arkadaşları ise simo için futbolun güzelini oynamaya çalıştılar. ancak futbol açısından güzellik sadece bir devre sürdü. kondisyon olarak everton'dan daha eksik olan galatasaray, maçın ikinci yarısında ilk devredeki başarısını sürdürmedi.
maçın başlamasıyla müthiş bir tempo ile saldıran galatasarat, ingiliz rakibini kendi alanına hapsetti. tanju'nun gerilere kadar gelerek ikiye bir yapması ve uğur ile yöcedağ'ın savunma arasına cesur sızmaları galatasaray'a her an gol getirecek cinstendi. bu üçlünün hemen arkasından atakları destekleyen rotariu ise tanju ve uğur ile mükemmel bir iletişini kurdu. tanju'nun ikiye birle attığı golden sonra rotariu destekli ataklar sanki bir avrupa takımı görünümü veriyordu cimboma.
dünkü galatasaray futbolun gereklerini ilk kez çok iyi yaptı. özellikle savunmada çabuk birikmeleri ve güvenliği elden bırakmamaları ataklarla birleştigi zaman daha komple bir galatasaray'ın oluşmasına neden oluyor. savunmanın dünkü toparlayıcısı k. bülent'ti. bu futbolcu dün çok yürekli oynadı. güçlü everton forvetlerine karşı maç boyunca başarıyla karşı koydu ve galatasaray savunma sının vazgeçilmez adamı olduğunu kanıtladı. topu kullanmakta henüz yetersiz. kestiği toplarda bazen çok uzun paslar atmak gibi aşırı isteklere yönelebiliyor. bu durumda k. bülent’in teknik eksikliği daha çok ortaya çıkıyor. oysa atak ve savunma arasında mekik dokuyan rotariu ile etkili iletişim kursa bu eksiklik giderebilir. yani kestiği topları en kısa yoldan rotariu'ya vermesi gerekir.
maçın ikinci yarısında iki takım arasındaki kondisyon farkı skora da yansıdı. oysa galatasaray güçlü olduğu dakikalarda everton’u sahadan silmişti. gollerde hayrettin'i suçlamak yanlış olur. son iki gol altı pasın içerisinden yapılan vuruşlarla oluştu. ama birinci golde rakip futbolcu topa vurmadan öne çıktığı için hatalıydı. bunca yıl yedek bekledikten sonra hayrettin için biraz daha iyimser olmalıyız.
simoviç’in jübile maçında tribünleri dolduran binlerce kişi güzel ve çirkini birlikte yaşadılar. everton’un 5 numarası watson’un dirseği bir ikili mücadelede mustafa yücedağ'ın suratına gelince, genç futbolcunun ağzı burnu kan içinde kaldı. buna rağmen genç futbolcu maç sonrası sahayı watson ile birlikte sarmaş dolaş terketti. bu jübilenin güzel görüntüsüydü. bir de çirkin görüntüsü vardı ki, herkesi üzdü. uğur’un saçını çeken ingiliz kedwh’e bozulan yusuf, rakibinin kafasına yumruğu patlatırken, bir sokak kabadayısından farksızdı...
galatasaray everton maçı simo'nun jübilesinin son dakikaları galatasaraylı futbolcular pisi pisine yedikleri gollerin ve dirseklerin hıncını tekmelerle almaya çalışıyorlar. olabilir! futbol bu. çim saha “er meydanı" gibidir. gücü gücüne yetene! dostluk maçı, jübile maçı filan fark etmez...
seyirciler “vur, kır, parçala" diye bağırıyorlar... ayıp ama olabilir. para vermiş, yirminci yüzyılın arenasına gelmişler. dedikleri gibi bağırırlar. ingilizler anlamaz nasıl olsa...
ölü bir top. galatasaray frikik atışı kullanacak. seyircinin dolduruşuna gelen uğur iki dev ingiliz'in arasına girmiş, bir ona bir ötekine dirsek atıyor. karşılığını da alıyor elbette... tam o anda kenara alınmış ve soyunma odasına gitmekte olan tanju sahaya girip olaya karışıyor. kavgayı büyütüyor. işte bu olmaz! ayıptır, suçtur... tanju cezalandırılmalıydı. futbolda bu suç nasıl cezalandırılır bilemiyoruz ama basketboldeki yeni kurallara göre tanju diskalifiye edilirdi. basketbolün yeni kurallarına göre bir olay anında oyun alanına adımını atan yedek oyuncu, antrenör veya yönetici hemen diskalifiye edilecek. yorum yok. sorgu sual yok. çizgiyi geçtin mi salon dışına. evet, bir arka sıraya değil soyunma odasına...
“kenar kabadayıları"nın oyundan atıldıktan sonra taşkınlıklarına veya şovlarına devamı da böylece engellenmiş oluyor. artık eskisi gibi oyundan atılan antrenörün tribünden maç yönetme komedisine izin verilmeyecek.
yeni kuralar "kenardakiler"in "volta" alanını da kısıtlıyor. takımla birlikte bir ileri bir geri koşan kenar yönetim bundan böyle hakem masasının yanına çizilecek bir çizgiyi geçemeyecek. çizgi geçmenin cezası teknik faul... hakem masasına olur olmaz müdahale yok!..
disipline yönelik bu kural değişikliklerinin yanında bir de fiba'nın “nba’ya uyum” kuralları var. kademe kademe uygulamaya alınacak yeni kuralların bazılarını aktaralım. nba’da olduğu gibi artık fiba maçlarında da kenardan oyuna sokulan tüm topları hakemler verecek. eskiden olduğu gibi geri sahadaki topları hakemi beklemeden oyuna sokmak yok. top çıkarırken sağa sola koşuşturmak veya dışarıdaki diğer bir takım arkadaşına topu geçirmek de yok. topu hakemden alan oyuncu bir adımdan fazla atmadan topu oyuna sokmak zorunda... nba’de olduğu gibi zor durumda çembere asılmak da topu rakibe vurdurup dışarı çıkartmak da serbest... yedinci takım faulünden sonraki faullerde "atış kullanmak veya topu kenardan oyuna sokmak" seçimi ise kaldırıldı. serbest atışlar kullanılacak... serbest atış sırasında "boyalı alan"a girmek için topun çembere değmesi beklenmeyecek. sıralanan oyuncular top elden çıkar çıkmaz çizgiyi geçebilecekler. federasyonlar dilerlerse liglerdeki maçları 22'şer dakikalık iki devre veya amerikan profesyonel liginde olduğu gibi 12 dakikalık dört devre halinde oynatabilecekler.
amerikan profesyonel ligi nba’da oynayan oyuncular bugünlerde arjantin'de milli takımları ile dünya kupası maçları oynarken bu değişiklikleri yapmak zorunluydu. futbola da bu dinamizm gerekli mi dersiniz?