son yıllarda izlediğim en gerilimli ve en heyecanlı gençlerbirliği maçı!
bu gerilim nasıl başladı bilmeyenler için bir özet geçelim;
2021-22 sezonunda 1. ligi 13. sırada tamamlayan gençlerbirliği’ni yönetenler, murat cavcav ve ekibinin imza attığı borç batağından kurtulmak adına giderleri azaltmak için eldeki yabancıları gönderdi. fakat bunu yaparken transfer yasağının da kaldırılacağı düşünülüyordu. fakat kaldırılamadı! böyle olunca da sezona oldukça “çaylak” bir takımla giriş yapıldı.
ilk 5 haftada, bir önceki sezonun teknik direktörü olan metin diyadin’in oyuncular hakkındaki tecrübesiyle 5 puan toplandı. ki birçok taraftar için, eldeki kadro düşünülünce, bu 5 maçta alınan 1 galibiyet ve 2 beraberlik bile mucizeye eş değerdi. ama diyadin 5. maçın ardından transfer yasağı açılmadığı gerekçesiyle haklı olarak kulüpten ayrıldı.
yerine taşkın aksoy geldi. söylenene göre oldukça bilgili ve profesyonel bir teknik adamdı. fakat eldeki oyunculara göre değil de kafasındaki plana göre bir sistemi sahaya yansıtmakta ısrar edince 4 lig maçında 0 çekti ve kulüpten ayrıldı.
haftalar ilerliyor ve karamsarlık büyüyordu. derken bir önceki yıl ankaragücü’nün 1. lide şampiyon yapan mustafa dalcı geldi. biri türkiye kupası maçı olmak üzere toplam 16 maçta takımın başında görev aldı.
ilk devrede oynanan tüm maçlarda ve bir tane türkiye kupası maçında 0 (yazıyla sıfır) çeken dalgı devre arasına 7 puanla girdi. ki bu sihirli rakam, 1959’dan bu yana, gençlerbirliği’nin profesyonel lig tarihindeki en kötü ilk yarı performansıydı!
burada ufak bir parantez açıp merak sorusunu cevaplayalım. akıllara gelen soru şu; diyadin 5 puan kazandırmıştı ardından gelen 2 teknik adam da sıfır çekti ama takım ilk devreyi 7 puanla nasıl tamamlandı? teknik adamların gidiş gelişleri arasında geçici teknik adam olarak medet coşkun takımın başına geçti ve denizlispor ve yeni malatyaspor’dan 1’er puan kazandı! etti mi yedi!
devre arasında transfer yasağı kaldırıldı. ve söylenene göre dalcı’nın isteği ile tam 31 (yazıyla otuz bir) oyuncunun lisansı çıkartıldı!
ikinci yarının ilk maçı olan altınordu maçında gençlerbirliği tarihinde bir ilk yaşandı. sahaya sürülen ilk 11’in 10’u (yazıyla on) ilk kez forma giyiyordu. ilk yarı beklenin üstünde bir oyun ortaya koyan alkaralar 1-0 öne de geçmeyi başardı fakat peş peşe yediği gollerle bir kere daha sahadan yenik ayrıldı.
sonrasında ise mucize gerçekleşti. şampiyonluğa oynayan boluspor’u 5-1, pendik’i deplasmanda 1-0 ve akabinde göztepe’yi ankara’da 1-0 yenerek 3 haftada önceki 19 haftada kazanılandan daha fazla puanı hanesine yazdırmayı başardı.
camia derin bir nefes almışken sonraki 5 maçta sadece 2 puan kazanıldı ve tehlike çanları gençlerbirliği için gümbür gümbür çalmaya başladı!
bu maçlar içinde düşme hattındaki en büyük rakiplerden denizlispor’a karşı hem de ankara’da oynanan oldukça silik futbol inanılmaz tepki aldı! takım kuranlar bu maç için sonralar “yenilmedik önemli olan buydu” dediler!
dalcı ile yollar ayrıldıktan sonra düşmenin en büyük adayı olan kırmızı-siyahlıları bu buhrandan kurtarmak adına “tecrübesiz” sinan kaloğlu’nu takımın başına getirilerek yönetim taraftarını bir kere daha şaşırtmayı başardı.
kaloğlu hükmen yeni malatyaspor maçıyla gençlerbirliği’ne 3 puan kazandırınca “gelmesi yetti” esprilerinin kahramanı oldu ama hemen akabinde kimsenin beklemediği bir anda şampiyonluk adaylarından eyüpspor’u deplasmanda 2-0 yenince camia bir anda tekrar umutlanmaya başladı.
fakat 3. maçta yine düşme adaylarından olan ve kırılgan bir futbol oynayan altay’a karşı ankara’da, tıpkı dalcı’nın denizlispor’a karşı oynattığı gibi silik futbolun bir kopyasını sergileyince sahadan bir puanla ayrıldı ve yeniden camiadan “haklı” olarak büyük bir tepki aldı.
sonrasında da 2.liğin en büyük rakibi rizespor’a karşı savunmaya önem vermesi gerekirken, ligin başı ya da herkesin ununu eleyip eleğini duvara astığı günlerdeki gibi bir oyun sergileyince güle oynaya 5-3 yenildi. aynı hafta altınordu ve altay 1, erzurumspor ise 3 puan alınca kendini göre göre ateşe attı!
bu sonuçlarla altınordu, erzurumspor ve altay’la puan farkı 5’e çıktı ve bitime sadece 4 maç kaldı!
işte tam da bu hafta gençlerbirlikliler play-off’daki yerini sağlamlaştırmak isteyen bodrumspor’u ankara’da ağırlayacaktı.
maçtan bir gün önce halil ve yılmaz'la her hafta yaptığımız gibi youtube'da son oynadığımız ve "bu hafta" oyanaycağımız maçları konuşurken, halil "bodrumspor maçındaki beklentimi" sordu. o soruya verdiğim cevap bir gençlerbirlikli olarak haleti ruhiyemi tanımlıyordu: "hiçbir beklentim yok! çünkü beklentimiz olan denizlispor, altay ya da rize maçında takım yapcılar beklentilerimizi yerlebir ettiler. bu yüzden hayati bodrumspor maçında ne yapacaklar inanın hiçbirşekilde bilmiyorum. bu yüzden de aslanlar gibi de oynayabiliriz hayır saçma sapan bir kadroyla sahaya çıkıp rezil bir futbolla havlu da atabiliriz. bu yüzden hiçbir beklentim yok!"
alkaralar için “tamam mı devam mı” maçı olan karşılaşmanın ilk yarısında kırmızı-siyahlılar beklenenden etkili bir oyun sergiliyordu fakat bir türlü gol gelmedi ve ilk yarı 0-0 sonra erdi.
51. dakikada bu sezon en çok eleştirilen oyunculardan olan doukara’nın asistiyle muhammed himmet efsanevi bir dokunuşla takımını adeta cenneti yaşattı. ama bu cennet bahçesi atmosferi sadece 9 dakika sürdü. çünkü önce var’ın uyarısıyla verilen penaltıyla skor dengelendi. bu da yetmezmiş gibi bir dakika sonra “çaylak” kaleci philipp angeler’in ceza alanı dışında topu saçma sapan bir şekilde elle kesmesi nedeniyle kırmızı kart görmesiyle tüm moraller altüst oldu!
ama işte o an bir kahraman çıktı sahneye! geldiği günden bu yana en iyi futbolcumuz olan mete kaan demir, takımı 10 kişiyken kaptığı bir topla tek başına taç çizgisi üzerinde çalım ve top sürerek imkansız içinde bir pozisyonu hazırladı, doukara ile verkaça girdi ve ardından da doukara’ya efsanevi bir pasla golü hazırladı!
işte o an hepimiz havalara uçtuk.
dakika 66 idi ve daha bitime 24 dakika vardı! 10 kişiydik ve kalede bu sezon sadece 2 kez türkiye kupasında forma giymiş olan çaylak atalay gökçe vardı.
24 dakika geçmek bilmedi haliyle. tam süreyi erittik derken maç 13 (yazıyla on üç) dakika uzatıldı! yatmalar, numaralar, şunlar, bunlar derken uzatmanın 14. dakikasında hakem bir kere daha kulaklığını göstererek oyunu durdurdu! çünkü az önce ceza alanı içinde bir pozisyon daha yaşanmıştı. “eyvah eyvah!” diyorduk! saniyeler geçmek bilmiyordu!
neyse ki hakem bir süre dinledikten sonra bitiş düdüğünü çaldı ve umutlar son 3 haftaya kaldı.
şimdi gözler altınordu, altay ve erzurum’un maçlarına çevrildi. bu maçlarda rakipler puan kaybederse 36. haftada düşme yolunda aşağıya çekilebilecek en büyük rakip erzurumspor ile deplasmanda gençlerbirliği tarihinin en önemli maçlarından biri oynanacak!