galatasaray ile oynadığımız, süper lig 2019-20 cemil usta sezonu 7. hafta müsabakasında gençlerbirliği 0-0 berabere kaldı.
istanbul oligarşisi takımlarından biriyle yapılan müsabakalar çoğu zaman olağanüstü mücadelelere sahne olurlar. öncelikle, medyanın bu takımlara gösterdikleri aşırı ilgi ve diğer takımları çoğu zaman göz ardı etmeleri, futbolcuların kendilerini göstermeleri için bu maçları bir fırsat hâline getiriyor. yüksek bütçeli bu kulüplerin kadro kaliteleri ve derinlikleri oldukça yüksek olduğu için, anadolu kulüpleri ekstra bir hazırlık ve motivasyonla oynuyorlar. bu ve bunun gibi bir çok sebebin yanında, bu maçlarda futbolculardan taraftara kadar bütün camianın müthiş bir hırs içerisinde olmasının en önemli sebeplerinden biri de haksızlığa uğramışlık duygusudur.
gençlerbirliği ilk defa bu sene, eryaman stadyumu’nda süper lig müsabakalarına çıkıyor. batıkent-törekent hattında ikamet eden yüzlerce ankaralı, gençlerbirliği taraftarı olmamalarına rağmen, birer futbol seyircisi oldukları ve gençlerbirliği’ne sempati besledikleri için gençlerbirliği kombinesi almayı düşünüyordu. (bu konuda onlarca yakından tanıdığım örnek var.) çok zorlu olacağı en başından beri belli olan bu sezonda yönetimimiz taraftar desteğinin önemsiz olduğuna kanaat getirmiş olacak ki, yüksek bilet fiyatlarıyla herkesi korkuttu. passolig çıkarıp kombine bekleyen yüzlerce insan kombine alamadılar.
ancak yönetimimiz, 2019-20 cemil usta sezonu 7. hafta müsabakası için galatasaray taraftarının rahatı ve keyfini tüm ayrıntılarıyla düşünmüştü. öncelikle misafir taraftarlar için gayet makul bilet fiyatları belirlendi. yaz ortasından beri kale arkasının gençlerbirliği taraftarına açılması için yönetime sesimizi duyurmaya çalıştık ancak ne hikmetse yalnızca galatasaray maçı için kale arkası tribünü açıldı. başkanımız sayın cavcav, maç öncesi il emniyet müdürlüğü’ne bir nezaket ziyaretinde bulundu ve her ne hikmetse, maç sırasında tribün tellerine taraftar gruplarının pankartlarının asılmasına emniyet güçleri izin vermedi. ucuz bilet fiyatları ve konforlu misafirlik şartlarını iyi değerlendiren galatasaray taraftarı zaten dağınık olan gençlerbirliği taraftarından çok daha organize bir görüntü çizdi. maçı televizyondan izledim, müsabakanın eryaman’da oynandığını kesin olarak bilmesem, gençlerbirliği’nin deplasmanda olduğunu düşünmemem için hiçbir sebep yoktu.
gençlerbirliği maçını gerçek ankara’da yaşamak için sokaklardaydım. gördüğüm manzara maalesef içler acısıydı. her yer sarı kırmızıya boyanmış, kafelerin önüne galatasaray bayrakları asılmış, dönerciler galatasaraylı taraftarlarla dolmuştu. bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına şu açıklamayı yapmam gerekiyor: gençlerbirliği’nin kötü yönetildiği; yöneticilerin, futbolcuların ve taraftarların alternatifler üretemediği bir ortamda, kimseyi şehrinin takımını tutmamakla, hiçbir kafeyi gençlerbirliği bayrağı asmamakla suçlayamam. “doğru olan bu!” demek ve ankara’da galatasaray’ı destekleyenleri şehrine ihanet etmekle suçlamak için, önce taraftarlar olarak bizim doğru olanı yapmamız gerekiyor. (lavarla için yazdığım “sokak, tribün ve gençlerbirliği ıı” adlı yazıda, bizim nasıl alternatifler üretemeyen bir topluluk haline geldiğimizi de ayrıca yazdım. okumak için: https://lavarla.com/sokak...bun-ve-genclerbirligi-ii/) ancak biz, yılgınlığımızla doğru olanı yapamazken, sokaktaki insanları galatasaraylı olmakla suçlamamız, kolaya kaçmaktan başka bir şey değil.