temsilci: ali atasever, mehmet sarıbuva, murat karaman
gençlerbirliği: per johannes hopf, uğur çiftçi, aleksandar scekic (dk. 29 abdul rahman khalili), etien velikonja (dk. 58 erik jonathan ring), orhan şam, aydın karabulut, serdar gürler, kamal issah, siarhei palitsevich, luccas claro dos santos, marko milinkovic (dk. 35 vedat muriç)
yedekler: taha cengiz demirtaş, anıl karaer, murat duruer, selçuk şahin
teknik direktör: ümit özat
adanaspor a.ş.: goran karacic, rodrigo longo freitas, mauricio donizeti ramos junior (dk. 82 ousmane viera diarrassouba), vinicius jose ignacio, mustafa sami can keskin, renan rodrigues da silva (dk. 58 bekir yılmaz), tevfik altındağ, vlagyimir koman, ronei gleison rodrigues dos reis, magaye serigne falilou dit nelson (dk. 74 ahmet dereli), vinicius santos silva
yedekler: irfan can eğribayat, cem özdemir, emre uğur uruç, ahmet bahçıvan
“bomboş” geçirilen bir sezonun daha sonuna gelirken gençlerbirliği, ligde kalması pamuk ipliğine bağlı adanaspor karşısında bir sürü pozisyon yakalamasına rağmen son dokunuşu yapamadığı için sahadan mağlubiyetle ayrıldı. takım düşmemeyi, neredeyse, garantilediği için bu mağlubiyetin kağıt üstünden hiçbir önemi yok gibi görünebilir ama bence öyle değil.
gençlerbirliği, sembolik olarak, son 10 yıldır özellikle transfer konusunda yaptığı hatalar ve teknik direktör değiştirme konusundaki fevri hamleler nedeniyle sürekli kan kaybetti. bu süre zarfında kulüp, “başaltı takımı” olmaktan “küme düşmeyen takım” rütbesine indirildi.
türkiye’de ışığı parlayan tüm genç futbolcular sezon biter bitmez gençlerbirliği’ne imza atarken, kariyerinde düşüşler yaşayan ya da hiçbir başarısı olmayan oyuncular takıma eklenmeye başladı. sezon sonunda ise aynı oyuncular tazminat ödenerek gönderilip yerlerine benzer kalitede oyuncular transfer edilerek her yıl aynı hatalar tekrarlandı. bununla da kalınmadı, özellikle transfere karışan tüm teknik direktörler takımın geleceğine bakılmaksızın görevlerinden alındı.
2016-2017 sezonuna da benzer hatalar tekrarlanarak başlandı. bir sürü oyuncu ücretsiz olarak başka takımlara kiralandı ya da tazminat ödeyerek gönderildi. yerlerine “yanlış” oyuncular transfer edildi. sezon içinde teknik direktör değiştirildi. ikinci yarıya ligdeki tüm takımlar güç kazanarak başlarken kırmızı-siyahlılar devre arasında, yerlerine alternatif düşünmedikleri, eldeki iyi oyuncuları satıp güç kaybetmiş bir şekilde ikinci yarıya başladı. haliyle tek ve mutlak hedef, “kümede kalmak” olarak belirlendi.
fakat ilhan cavcav’ın vefatının ardından kulüp tarihi için önemli bir döneme girildi. murat cavcav’ın 1,5 yıllığına koltuğa oturmasıyla birlikte hemen akla “son yıllarda yapılan hatalar devam edecek mi?” sorusu gelmeye başladı.
haliyle taraftar olarak bizler de kulüpte bulunan futbolcuları ve transfer çalışmalarını daha yakından takip etmeye başladık. bunun ilk aşaması olarak da bu sezon tam olarak izleyemediğimiz ve muhtemelen sezon sonu göndermek için efor sarf edilecek oyuncuları takip etmeye başladık.
adanaspor maçı bu tarz oyuncuların ve gelecek sezon için yeni oyun sistemlerinin denenebileceği maçlardan biriydi. devre arasında takıma katılan ama ligde 4 maçta sadece 160 dakika forma şansı bulan velikonja’yı ya da 25 kez forma giyen khalili yerine 9 maçta sadece 217 dakika forma şansı bulan milinkovic’i ilk 11’de görmek önemliydi. ama milinkovic 36 ve velikonja 60. dakikada oyundan alındı. oysa velikonja golle buluşamasa da 2 kez kaleciyle karşı karşıya kalacak pozisyona girmişti. neredeyse son 70 dakika tek kale oynanan maçta özat’ın sloven oyuncuyu çıkartıp orta saha oyuncusu ring’i oyuna alması da ayrıca şaşırtıcı bir karardı.
maçtan sonra özat, “hiçbir futbolcu ‘bana şans vermedi’ diyemez” dese de, her fırsatta “forvetimiz yok” diye hayıflanan teknik adamın 5 maçta, ki bunlardan sadece iki tanesinde ilk 11’de ve sadece bir tanesinde tüm maç boyunca, toplam 220 dakikada sahada kalan velikonja’ya “gerçekten” şans tanıdığına inanmak zor. ya da 6 maçta 138 dakika oyunda kalabilen bady’nin. kaldı ki devre arasında alınan ümut sözen’in ligde 15 ve mehmeti’nin sadece 2 dakika oyunda kalarak şans tanınıp tanınmamış olduğunu sormaya gerek bile yok sanırım.
bir de işin “sezon sonu gidecek iyi oyuncular” bölümü var. eskiden sezon sonu sözleşmesi bitecek iyi oyuncularla hemen masaya oturulur ve çoğu zaman, iyi bir talip çıkması halinde yardım edileceği sözü verilerek sözleşmesi uzatılırdı. serdar da bir önceki sezon gösterdiği performansla sözleşmesi uzatılması gereken oyunculardan biriydi ama son dakikaya kadar beklenerek oyuncuyla anlaşma şansı neredeyse yok edildi.
kısacası gelecek sezon için nasıl bir kadro kurulacağı, kimlerin gönderileceği, kimlerin geleceği ve hatta nasıl bir oyun oynanacağı konusu büyük bir soru işareti olarak önümüzde duruyor. haliyle nasıl bir hedef koyulacağı da.
bekleyip göreceğiz ama başkan ve yönetimin a’dan z’ye her konuda çok daha ince eleyip sık dokuması gerektiğini çünkü ilk tam sezonlarında herkesin gözlerinin onların üzerinde olduğunu belirtmek gerek.
kulüp yönetimine: orada mısınız? alkaralar.com | 08.05.2017
gençlerbirliği yönetimine,
öyle görünüyor ki kulübü idare etme vazifelerinizi bir kenara koyduğunuz gibi, bu vazifelerinizi de kulübümüzde sözleşmeli çalışan teknik direktöre devretmiş gibisiniz. sahip olduğu pozisyonun ağırlığını ve haddini bilmeyen bir adamın, 94 yıllık bir camianın tüm değerlerini ve bileşenlerini ayaklar altına alıp, hem kulüpte hem de kamuoyunda istediği gibi at koşturmasına izin veriyorsunuz. ümit özat'ı bu takımın başında görmek istemediğimizi, sebepleriyle birçok defa dile getirdik. profil olarak bu ismin gençlerbirliği'ne ve onun bu ülkede sahip olduğu olumlu izlenime uymadığını belirttik. takımın oynadığı oyundan ve aldığı skorlardan bağımsızdı bu fikirlerimiz hep. "takım bir maç yenildi diye istifa diye bağırılır mı?" diyen aklı evvelleri görmezden geliyoruz bu sebeple.
ama ümit özat'a teşekkür ediyoruz. maçtan sonraki iki günde neden haklı olduğumuzu çok güzel bir şekilde gösterdi. önce, maç sonu demecinde tribünde tepkisini dile getiren taraftarları küçümsedi. sonra, gençlerbirliği takımının sözleşmeli teknik direktörü olduğunu unutup, eskiden yorumculuk yaptığı bir televizyon programına gönderdiği mesajda şampiyonlukla ilgili yorumunu paylaştı. bu patavatsızlığı fırsat bilen istanbul takımı taraftarları gençlerbirliği'ni sosyal medya mesajlarıyla itham altında bıraktı. en son olarak da bugün yaptığı açıklamada her zamanki cinsiyetçi üslubuyla, saçma sapan açıklamalarda bulundu. yine taraftarı hedef aldı, yine laf arasında tehditler savurdu, ankara spor basınında yaklaşık 10 yıldır kaliteli işler yaptığı bilinen isimleri küçümsedi. o açıklamadan önce de özat'ın yancı kabadayılarından biri, bülent atlas'a, köşe yazısında özat'ı eleştirdiği için tehditler içeren bir mesaj attı.
sayın yöneticiler, gençlerbirliği, ümit özat ve yancılarının eline oyuncak diye verilemeyecek kadar önemli bir camiadır. lütfen vakit kaybetmeden gençlerbirliği camiasının kongre ile size verdiği yetkiyi kullanıp inisiyatif gösterin. gençlerbirliği'ni ümit özat zihniyeti temsil edemez. kulübü ümit özat'ın üstüne yaptıysanız, istifa ediniz. yok, hala bu camianın başında olduğunuzu iddia ediyorsanız da gereğini yapınız!
ümit özat ile hemen yollar ayrılmalı... bülent atlas klasspor.com | 07.05.2107
klasspor tv'nin yayına başlaması, ankaragücü'nün şampiyonluğu derken gençlerbirliği'ni biraz ihmal ettiğimi fark ettim.
ümit özat'ın göreve başladığı 7 kasım 2016’dan bu yana köşemde kendisi ile ilgili iyi ya da kötü yorumda bulunmadım. gençlerbirliği gibi bir camiaya gelmesinden hiç haz etmesem de sırf eleştirmek için eleştirmemek ve kendisine duyduğum sevgisizlikle kalem sallamak istemedim.
182 gün sabrettim. takım ligde kalmayı garantiledi, yeni sezon hazırlıkları başladı, benim işler biraz rahatladı. şimdi rahat rahat yazabilirim.
kendisinden hiç haz etmediğimi, gençlerbirliği camiasına eskiden kaptanlık yapmış olsa bile yakıştıramadığımı söylemiştim. “ben bu kulübün çocuğuyum” teranelerinin de benim açımdan hiç bir kıymeti yok. youtube'da fenerbahçe'nin çocuğu da olduğunu söylediği videolar mevcut. merak eden girer, bakar.
yazının henüz başında en net mesajımı hemen vereyim. nedenlerini sıralamaya başlayacağım.
ümit özat'ın bugün sorgusuz, sualsiz kulüpten gönderilmesi lazım!
neden mi?
özat, dün eskiden yorumcusu olduğu beyaz tv'de yayınlanan beyaz futbol programında ahmet çakar'a mesaj atıyor. “beşiktaş 90'ncı dakikada gol yiyor, başakşehir 90'ncı dakikada gol atıyor. beşiktaş şampiyon olamaz.”
gençlerbirliği'nin haftaya kiminle maçı var?
başakşehir ile.
yenebilir mi?
deplasmanda sadece ligde kalma mücadelesi veren adana, gaziantep ve kayseri'yi yenebilmiş gençlerbirliği'nin şampiyonluk mücadelesi veren başakşehir'i yenmesi oldukça zor. özat'ın dediği gibi “allah'ın bildiğini kuldan saklamamak lazım.”
diyelim ki gençlerbirliği haftaya başakşehir'e yenildi.
o mide bulandırıcı futbol programında 4 saat boyunca ne konuşulacak?
gençlerbirliği, başakşehir'e bilerek mi yenildi?
kimin yüzünden.
ümit özat'ın saçma sapan attığı mesaj yüzünden...
gençlerbirliği teknik direktörünün gençlerbirliği'ni bu duruma sokmaya hakkı yok.
sana ne kimin şampiyon olacağından. sen 94 yıldır bu liglerde şerefi ile mücadele eden bir takımın teknik direktörüsün. sana mı kaldı spor programına mesaj atıp şampiyonun kim olacağını, o mücadele içindeki bir takım ile bu hafta maçın varken söylemek.
gelelim ikinci noktaya.
belli ki transfer işlerinde kulüpte ümit özat oldukça etkili olmaya başladı. devre arasında “neşeli günler” filmindeki şener şen'in vapurda jilet reklamı yaptığı gibi takımdaki bütün sivrilen oyuncular için, “ben gitmelerini istemem ama ahmet'i tutamayız, irfan bizi aştı, uğur'un talibi var” gibi açıklamalar ile pazarlamacı gibi davranan ümit özat, gideceklerden çok geleceklere odaklanmış durumda.
üstelik bu sefer transfer hamleleri hiç keyif verici şekilde ilerlemiyor.
misal ahmet ilhan'ı transfer etti gençlerbirliği. ne zaman etti? çaykur rizespor ile sözleşmesini fesh ettikten bir gün sonra. belli ki gençlerbirliği ile anlaştığı için rizespor'dan ayrıldı.
ne diyor ümit özat basın toplantısında. çok iyi bir golcü ile anlaşmıştık, süper ligde etkili bir oyuncu. gelse çok katkı sağlar. ama parada anlaşamadık. kim bu oyuncu? kayserispor'un golcüsü welliton. kümede kalma mücadelesi veren kayserispor ile sözleşmesi 2018'e kadar süren oyuncu ile pazarlığa girişiyorsun.
ismet taşdemir ile şampiyonluk sonrası röportaj yapıyoruz. konu serkan balcı'ya geliyor. sezon başında gençlerbirliği'nin de düşündüğünü söylüyorum. “ne sezon başı, devre arasında da istediler” diyor. haydaaa! “kulübün öyle bir talebinin olduğunu bilmiyorum” diyorum. “kulüp değil ümit özat, serkan balcı'ya direk söylemiş” diyor. ayıkla pirincin taşını. daha geçtiğimiz günlerde gençlerbirliği yönetiminin ziyaret ederek şampiyonluğunu kutladığı ankaragücü'nün en önemli oyuncusunu ümit özat çok büyük ihtimalle yönetime bile söylemeden devre arasında almayı denemiş.
“yönetim zaten izin vermezdi” denebilir. bence de vermezdi. ama aynı ümit özat, devre arasında umut sözen'i kendi başına takımın kamp yaptığı otele getirip, takımdan ayrı özel çalıştırmamış mıydı? sonradan aldırmayı becerdi mi? becerdi. kaç dakika oynattı peki. oynatmadı. olayın kendisi zaten tamamen komedi.
demem o ki gençlerbirliği böyle bir kulüp değil. gençlerbirliği böyle bir kulüp değildi. başka kulüpteki oyuncuların kafasını çelip transfer etmeyi hiç bir zaman denemedi. ruhuna, kimliğine aykırı bir durum çünkü bu. ama ne hikmetse bu sezon birden böyle işler olmaya başladı. ümit özat mı yapıyor, yönetim mi yapıyor bilmiyorum. bildiğim, bu işin hiç keyif vermiyor olması.
ilk yarıda bu kadar oyuncu mu değiştirilir?
adana maçı 27. dakika bir oyuncu değişikliği, 35. dakika ikinci oyuncu değişikliği, 58. dakika üçüncü oyuncu değişikliği.
şimdi basın toplantısında, “ben yönetimle konuştum, tüm oyunculara şans veriyorum, istediğim zaman oyuncu değişikliği yapmak benim tasarrufum” diyor ya. kazın ayağı hiç öyle değil. kendisinin böyle bir tasarrufu var ise benim de eleştirme gibi bir hakkım var.
o hakkımı sonuna kadar kullanacağım.
ümit özat'ın ilk yarıda oyuncu değişikliği yapmasının oyuncuları deneme ile bir alakası yok. ne zaman takım yenik duruma düşse bir panik ile bu değişiklik hakların hemen kullanıyor. kasımpaşa maçı da öyle, alanya maçı da öyle. sonuca etkisi oluyor mu? özat'ın oyuncu değişikliği ile oyunun kaderini değiştirdiği belki bir maç olmuştur. ötesini ben görmedim.
hata yaptı diye oyuncuyu hemen oyundan çıkarmak nedir? ya da 27. dakikada oyundan çıkan bir oyuncu ne hisseder? “takımın hocasından iyi mi bileceksin?” demeyin boşuna. futbolun bir mantığı olduğu kadar insanın da bir psikolojisi vardır. hakkında, “başka takımla anlaştı, özellikle oynamıyor” diyerek bahsettiğin oyuncu ertesi hafta gelip sana sarılıp öpüyorsa bunu üstün hocalık vasıfları ile açıklamak pek mümkün gelmiyor bana. hatta başka sorunları işaret ediyor.
adana maçındaki değişikliklerin ise başka şifreleri var. bunu da aklı başında biri ümit özat’ın basın toplantısındaki açıklamasından zaten çıkarır. gelecek sezon düşünmediği oyunculara “ben size şans verdim, siz değerlendiremediniz” demedi de ne dedi ümit özat? kendi getirdiği velikonja'ya toplamda 213 dakika şans vererek neyi gördü? ya da 1246 dakikada 2 gol atan vedat muriç'te bizim görmediğimiz neyi fark etti? orta sahada o kadar oyuncu alternatifin varken khalili ısrarındaki sihir neydi?
kimse takmın puan durumundaki yerinden üstün bir başarı çıkarmayı denemesin lütfen. özellikle serdar ve aydın faktörünü çıkarsak bu takım küme düşmenin en büyük adaylarından biri haline gelirdi. 4 forveti olup 1 tane forvet çıkaramayan gençlerbirliği'nde golü hopf mu atacaktı?
bu konu uzar gider. ama söylemek istediğim, içimde kalan şeyler var. “ümit özat kavgacıdır, herkesle kavga eder. bunu daha önce çalıştığı kulüplerde gördük” derken laf olsun diye söylememiştim. gençlerbirliği'nde de ortalık savaş alanına dönerdi. basın, yöneticiler ve taraftarlar söylediklerine cevap vermediği için kulüpte ortam gerilmedi.
özat'ın basın toplantılarına geldiği günden bu yana özellikle girmemeye çalıştım; “bir soru sorarım, ortam gerilir” diye. alanya'da kamera ile kayıt almak istediğim için girmek zorunda kaldım. iki oyuncunun takımı sabote ettiğini, birinin serdar olduğunu, başka kulüple anlaştığı için oynamadığını söyledi. ikinci ismi açıklamadı. ben de gazetecilik merakı ile sakat olmadığı halde 18'de olmayan aydın'dan mı bahsettiğini sordum. “senin adın ne?, aydın kaç gol atmış, kaç asisti var, takıma ne katkı sağlamış, bilmeden bana soru soruyorsun” gibi bir seri cümlenin muhatabı oldum. benim adımı niye sorduğunu da ardından aydın ile ilgili cümleleri niye kurduğunu da bilecek zekada birisiyim. cevabını verebilecek kadar dilim kuvvetli diye düşünüyorum. sırf ortam gerilmesin diye cevap vermedim. gerçi bir hafta sonra ankara'daki basın toplantısında ismimle hitap etmesi beni ziyadesi ile mutlu etti ama amacının bir kavga cephesi açmak olduğunu tahmin ediyordum. düşmedim o tuzağa.
ilhan cavcav'ın vefatı ardından bu sefer de yöneticiler için açıklama yaptı. "başkan sadece benden daha fazla gençlerli, ben yöneticisinden de gençlerliyim” diyerek kulüpte murat cavcav ile yönetim arasında bir pozisyon almaya çalıştı. yöneticiler buna aynı tarz bir cevap verse, ki bence verseler de bir çoğu için haktı yine ortalık gerilecekti. hatasını erken fark etmiş olacak ki ümit özat birkaç gün sonra gençlerbirliği'nin 94. yıl dönümü pastası kesilirken “yöneticilerim varken bana konuşmak düşmez” deyiverdi. belki de kapalı kapılar ardından amiyane tabirle hocaya haddini bildiren birileri olmuştur. bilemiyorum.
son olarak taraftarla laf dalaşına girdi. adana maçı sonrası maratonun bir kısmında ve basın tribünü c blokta benim de içimden seslendirdiğim “ümit özat istifa!” seslerine basın toplantısında cevap verdi. “benim dönemimde evimde ilk yenilgi sonrası bu bağırışlar geldi. bunu bekliyorlarmış” diye. evet benim tanıdığım bir çok taraftar bu bağırışı aylardır sosyal medyadan, whatsapp gruplarından seslendiriyorlar. nedeni sahadaki futbol, galibiyet, mağlubiyet, beraberlik falan değil. camiaya yakışıp, yakışmama konusu. ümit özat teknik direktörlüğe başladığı günden bu yana aynı kitle kendisini gençlerbirliği hocalığına yakıştıramıyordu. hâlâ da yakıştıramıyor. gençlerbirliği'ni şampiyonlar ligi şampiyonu da yapsa yakıştıracaklarını düşünmüyorum. çünkü onların gençlerbirliği'ne bakış açısı ümit özat'ın skorboardda ve puan cetvelinde gördüğünün çok ötesinde. beklentileri ve hayalleri çok farklı. ümit özat hem beklentilere hem de hayallere uymayan birisi. onun için, “yenildik de ondan bağırdılar” diye düşünmek büyük hata olur.
akılda kalsın
ümit özat'ın süper ligde çalıştırdığı üç takım var. ankaragücü, manisaspor ve mersin idmanyurdu. üçünün de ortak kaderi ümit özat sonrası üst üste 2 küme birden düşmesi. manisa ve ankaragücü'nün tekrar 1. lige yükselmesi mersin idmanyurdu camiasına ümit verir mi bilmiyorum ama daha önceki örnekler gençlerbirliği için hiç iyi şeyleri işaret etmiyor!
ümit özat kendini savundu klasspor.com | 07.05.2017
gençlerbirliği teknik direktörü ümit özat, ligin 31. haftasında oynayacakları başakşehir maçı öncesinde sporx'e özel açıklamalar yaptı.
gençlerbirliği teknik direktörü ümit özat, ligin 31. haftasında oynayacakları başakşehir maçı öncesinde sporx'e özel açıklamalar yaptı. gençlerbirliği'nin hedefine ulaştığını söyleyen ümit özat, "başakşehir'in bizi yenmesi anormal değil, beşiktaş'ı 3'lük ettiler" dedi.
"3-5 kendini bilmeze göre başarısızız"
3-5 tane kendini bilmeze göre takım başarısız ama gerçeği bilenlere göre takımın nereden nereye geldiği belli. bu takımdan 7 tane oyuncu gitmiş. irfan can gitmiş, ahmet çalık gitmiş, stancu gitmiş, landel gitmiş, el kabir gitmiş, djalma gitmiş, hleb gitmiş toplam 7 oyuncu gitmiş. devre arası bu kulüp transferlerden 25 milyon tl kazanmış, bugün de kendisinden 1.5-2 kat bütçeli kulüplerin önünde 40 puanla son 10 yılın en iyi puantajını yaşıyor kulüp olarak.
"benim sorumluluğum gençlerbirliği camiasına"
ben böyle şeylere takılmam, insanların ağzını kapatacak halimiz yok. neticede ben kendimi biliyorum, yaptığım işi biliyorum benim sorumluluğum o 3-5 kişiye değil, benim sorumluluğum gençlerbirliği camiasına karşı. bu takım biz geldiğimizden bu yana iç sahada ilk defa maç kaybetmiş, karabük'ün, osmanlıspor'un, bursa'nın kat kat bütçeli takımların çok çok önündesin. ilk mağlubiyette bunlar söyleniyorsa zaten o 3-5 kişiyi taraftar olarak adlandırmak olmaz.
"kulübün içinde cirit atanları önledik"
hepsini biliyorum yaşananları, niye yapıldığını, nereden kaynaklandığını, hangi futbolcunun gidişine içerlediklerini, kulübe neden giremediklerini ve yaptıranları da biliyorum bunların hepsini sezon bittiğinde açıklayacağım. biliyorsunuz 2 bin tl'ye internet sitesi kuruluyor sonra da herkes gazeteciyim zannediyor kendini. bunlar normal ama ben bu tür polemiklere girmem. bunlar futbolcu transferine kadar karışmak isteyen, ben gelene kadar kulübün içinde cirit atan insanlardı bugün kulüptebn ayakları kesildiği için her türlü iftirayı atabilecek insanlar.
"menfaatleri kesildi, iftira atıyorlar"
menfaatleri kesildiği için tabi ki bunun başka bir izahı var mı? ligin bitmesine 6 hafta kala hatta yense ilk 5'i zorlayacak takıma bunu söylemesinin bir izahı var mı? beşinciyle 5 puan, altıncıyla 3 puan arasında kalmış takıma, devre arasında oyuncu satmış 25 milyon kazanmış takıma bunu söylemenin bir izahı var mı? biz kalan 4 maçı yenebiliriz de yenilebilriz de bu takım hedeflerine ulaştı. şayet bu hafta yenseydik ilk 5-6'yı zorlayabilirdik. kasımpaşa bizimle aynı puanda onlar mutlu biz mutsuzuz bir anormallik yok mu bu işte?
"beşiktaş 17 dakikada 3'lük oldu, maçı mı sattı?"
bir defa kişi karşısındakini kendisi gibi bilirmiş bu bir. ikincisi bu beşiktaş takımı değil mi 17 dakikada 3 gol yedi. beşiktaş, başakşehir'e maçı mı saatı ? demek ki başakşehir iyi takım. başakşehir, beşiktaş'a 3 atınca, galatasaray'a 4 atınca, fenerbahçe'yi yenince şike olmuyor da, başakşehir'in gençlerbirliği'ni yenmesi mi anormal? o zaman beşiktaşlı oyuncular mı maç sattı? 17 dakikada 3'lük oldular. sen geldin 9 kişilik takıma puan verdin. insan önce kendisini sorgulayacak. kaldı ki bu başakşehir'den biz puan aldık. hangi maç kolay? adana maçı kolaydı yenildik.
"şike yapan karısını satar"
bir defa şike yapan karısını satar derler. bu bir, ikincisi bunlar yıllardır türkiye'de olan dedikodular. bunu yapan da namussuzdur, bunu ima eden daha büyük namussuzdur. yalandan kimse kamuoyu yaratmasın. kendi beceremedikleri işleri başkasının üstünden farklı şekilde yorumlamasın. ya arkadaş kalktınız 17 dakikada 3 gol yediniz başakşehir'den. 9 kişilik fenerbahçe'yi yenemediniz.
"fenerbahçe'yi ben yendim, eledim"
ben ankaragücü'nü çalıştırırken fenerbahçe'yi hem ligde hem de kupada yendim eledim. fenerbahçe'yle beşiktaş'ın burada ne alakası var? ayrıca bir antrenör futbolcusuna gidip oynama diyebilir mi? oynama diyebilir mi, öyle bir namussuzluk yapabilir mi? dese de bu gizli kalır mı? biz denizli'de şampiyonluğu kaybettiğimiz sene denizli'de maç bitti tam biz koridora giderken hasan kabze gol attı. biz futbol adamıyız tabi ki futbolu konuşacağız tutup da magazin yorum yapacak değiliz ya. kişi karşısındakini kendisi gibi bilirmiş. allah'a şükürler olsun benim de oyuncularımın da boğazından bir lokma haram geçmedi, geçmez de.
"beşiktaş kendini sorgulasın fark 2'ye düştü"
milyon euro harcayıp beceremedikleri işi başka yerden becermeye çalışmasınlar. futbol bireysel spor değil, futbol 11 kişiyle oynanan, 7 tane de yedeği olan toplam 18 kişi. sen hangi birine diyeceksin, böyle birşey gizli kalır mı? bu işler beşiktaş' kulübünden çıkan işler değil, taraftarların çıkardığı şeyler. futbol severler böyle olayları çıkarıyor. eğer bu beşiktaş'tan çıkıyorsa önce kendisini sorgulamalı. 3 hafta önce 7 puandı şimdi 2 puan. o zaman sen önce kendi oyuncunu sorgula.q
gençlerbirliği’nden tepki: istanbullular yanılıyor amkspor.com | 9 mayıs 2017 13:55
başakşehir-gençlerbirliği maçı öncesinde gerilen ortam için ankara ekibinin basın sözcüsü ümit özat açıklamalarda bulundu.
gençlerbirliği kulübü basın sözcüsü hakan kaynar, cumartesi günü deplasmanda oynayacakları medipol başakşehir maçı ve teknik direktör ümit özat ile ilgili açıklamalarda bulundu.
ümit özat’ın iyi bir teknik direktör olduğunu ve hızlı karar verdiğini ifade eden kaynar, şunları söyledi:
”hocamız sürekli oyunun içinde. sık sık plan değiştiriyor. adanaspor maçı da böyleydi. kapanan bir takıma karşı sürekli çözümler aradık. 3-4’ü kaleciyle karşı karşıya, 10’un üzerinde gol pozisyonumuz var. rakibimizin ise golle sonuçlanan dışında girişimi yok. zaten futbol diye buna deniyor. bunun için seviyoruz, bunun için müptelası oluyoruz. ankara’da yenilmemeye o kadar alıştık ki, maçtan sonra tribünlerden benim sitem kabul ettiğim eleştiriler de geldi. ancak eleştirenlerin de eleştirildiğine bakılırsa hepimiz aynı fikirde değiliz. bu da çok doğal. çünkü hepimiz farklıyız. hayattaki farklılıklarımızı, konuşma tarzımız olsun, futbolla veya hayatla ilgili olsun, düşüncelerimizi, tercihlerimizi nasıl birbirimize dayatmıyorsak, centilmenliğiyle bilinen taraftarlarımızın bazılarından ricam, bu konuda da aynı bilinçle davranmaları. birkaçımızın sempatisine göre futbolcu veya teknik adam seçecek değiliz. burası bir futbol kulübü, taraftar grubu değil. dolayısıyla maçtan sonra konuyla ilgili yaşananlar, söylenenler ve yazılanlar gençlerbirliği camiasını büyütecek davranışlar olmadı diye düşünüyorum.”
”bu bir istanbul taktiği”
başakşehir ile yapacakları maça da değinen kaynar, “başakşehir maçı öncesinde ortaya çıkan başka bir tartışma çok daha vahim. samimiyetin şeffaflığa, şeffaflığın da kazalara sebep olduğu bir çağdayız. özel mesajlar yoruma, sosyal medya serzenişleri köşe yazılarına dönüşüyor. eskiden her ortamın cümlesi farklıydı. şimdi her söz her yerde söyleniyor. bakın teknik direktörümüz ümit özat’ın kendisine attığı özel bir mesajı bir televizyon yorumcusu kamuoyuyla paylaşınca iş nerelere geldi. ‘mesaj atmasaydı’, ‘gazeteci söylemeseydi’ bunlar ayrı şeyler. ancak son dakikada gelen bir golle ilgili söylenen bir lafı büküp şikeye getirmek de son derece zorlama. bu bir istanbul taktiği. gençlerbirliği’ni bu şekilde motive edeceğini zanneden istanbullular yanılıyor. kendileri söyler, kendileri dinler. her koyun kendi bacağından asılır. cumartesi o maça kırmızı kara formayla çıkacak futbolcularımız sadece gençlerbirliği için oynayacak. yeni kurulan başakşehir’in diğer istanbul takımlarından farkı yok bizim için. onlarla oynarken nasıl ankara’yı en iyi şekilde temsil etmek istiyorsak cumartesi de öyle olacak. herkes kendi işine baksın, yanacaksa da kendi derdine yansın. ümit özat’ın cumartesi günkü maçı pazar akşamından itibaren oynamaya başladığını anlamayanlar ise futbolla ve hayatla ilgili bilgilerini biraz daha artırsın. tartışmaları bitirmek adına söylüyorum, hocanın yanında mı karşısında mı olduğumuz konusu ise en yakın sürede açıklığa kavuşacaktır.”