maç günü bir yandan arsenal – beşiktaş, bir yandan da bilbao – napoli maçı arasında gezinirken, aslında aklımda hafta sonu hayatım futbol’da yayınlanan yazımın ( http://www.mehmetalicetin...asali-ludogorets-razgard/) başkahramanı ludogorets’in steaua ile oynadığı rövanş maçındaydı.
ara ara dakika – skor almak için livescore’a bakınıyordum. ama batı yakasında pek değişen bir şey olmuyordu. 0-0.
bilbao 3-1, arsenal 1-0 öndeydi ve maçlar bitmek üzereydi. son bir kez skorlara baktığımda wandersun’un 90+’da attığı golle kartallar, şampiyonlar ligi'ne tutunmuşlardı.
artık bilgisayar başına geçip kötü mötü link bulmanın zamanı gelmişti. sanırım 105’de ancak maça dâhil olabildim. özellikle ikinci uzatma devresinde ludolular maçı tek kaleye çevirdiler. sürekli ortalarla bükreşlileri bunaltıyorlardı. ama bir türlü gol gelmiyordu. maç penaltılara kaldı derken, 119. dakikada bükreşlilerin geliştirdiği ani bir atak sonrasında son adam olan kaleci vladislav stoyanov rakibini düşürünce, kırmızı kartla oyun dışında kaldı. italyanca anlatım ve oldukça kötü görüntü kalitesi olan yayında bir ara kaleye doğru bir ludolunun koştuğunu gördüğümde içimden, “adamların hala değiştirme hakları varmış enteresan” diye geçiriyordum.
ilk penaltı atışında ludolular adına kalecileri topun arkasına geçince işkillenmedim değil ama “demek ki iyi penaltıcı” diye düşünüyordum. ilk penaltılar golle sonuçlandıktan sonra, maçın kahramanı wanderson topu kaleciye teslim edince ciddi ciddi üzüldüm. ama ludolu kaleci nefis bir kurtarışla steaua’nın hevesini kursağında bıraktı. sonrasında peş peşe goller geldi. ta ki, ludolu kalecinin rapa'nın atışını kurtarıp, kartallar'ı, levski sofya'dan sonra şampiyonlar ligi tarihinde gruplara kalan ikinci bulgar takım yapmasına kadar.
maçın ardından ludo hakkında muhabbet ettiğim birkaç kişiye twit ve mail attıktan sonra maçlarını izleyebilmek için kura çekiminde galaatsaray’ın grubuna çıkmasını dileyerek yatağa uzandım.
sabah evden çıkarken dün gece mail attıklarımdan tanıl abi’den bir mail geldi;
“bilmez miyim! hikayeyi öğrendin mi: 119'da kalecileri atılıyor, değişiklik bittiği için kaleye stoper geçiyor (stoper de romen! steaua'nın ezeli rakibi dinamo bükreş'in altyapısından yetişmiş!) ve stoper-kaleci iki penaltı kurtarıyor! artık benim de gözüm bunların üzerinde. t.”
bu satırları okuyunca dumur oldum. ardından ofise geldiğimde bülent abi, "başkanları maçtan sonra yeni yapılan statlarına 2 penaltı kurtaran cosmin moţi'nin adını vereceklermiş duydun mu?" twitini okuyunca dumur katsayım iki ye katlandı!
bu anıyı yazarken aklımdan sürekli, "galatasarayla aynı guruba çıksın da “ludomuzu” rahat rahat izleyebilelim" diye geçiriyorum. :)