eskişehirspor kulübü başkanı halil ünal, kulübün eski başkanlarından aydın begiter'e kulübe verdiği desteklerden dolayı teşekkür plaketi verdi.
eskişehirsporlu futbolcular sahaya üzerinde ''türk kızılayı ile kurbanlarınız gerçek amacına ulaşıyor'' yazılı pankartla çıktı. kırmızı-siyahlı takımın futbolcuları, kardemir karabükspor'da görev yapan eski teknik direktörleri michael skibbe ile görüştü. eskişehirsporlu taraftarlar, ediz bahtiyaroğlu tribünü'nde ''willkommen skibbe'' pankartı açtı.
eskişehirspor teknik direktörü ersun yanal, "girdiğimiz pozisyonlarda başarılı olduk ve maçı kazandık" dedi.
yanal, yaptığı basın toplantısında, iyi bir skorla maçı kazanmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek şöyle konuştu:
"zor bir karşılaşma oldu. ikinci yarıda rakibi üzerimize bekledik. hızlı hücumlarla sonucu almak istedik. bunda da başarılı olduk. güzel goller attık. oyuncularımızın hücum zenginliğini ve becerilerini ortaya koymaları güzel oldu. rakibin oyununu bozduk. daha iyi ve kaliteli olabiliriz. hedefimiz her zaman yüksek. galibiyetin coşkusunu yaşadık ve bu coşku bitti. şimdi önümüze bakmalıyız."
yanal, bir gazetecinin "alper potuk'un (a) milli takım'da yer almamasını nasıl değerlendiriyorsunuz-" sorusu üzerine şunları söyledi:
"alper, uzun yıllardır milli takımlarımızda görev yaptı. uzun zamandır ligde oynuyor. kariyerindeki yükselişin devam edeceği bir sezon yaşıyor. ofansif yönden kendini geliştirdi. (a) milli takım'da mutlaka olacaktır ve oynayacaktır. orada ihtiyaç için değil, süreklilik için olmalıdır. alper'in acelesi yok. emin adımlarla bu sürece geliyor. milli takımda oynayan bir oyuncu olarak kalmalıdır. alper'in oynayacağı zaman oraya gitmesini istiyorum."
potuk da iyi futbolla galip gelmekten mutlu olduğunu belirtti.
kardemir karabükspor teknik direktörü michael skibbe, eskişehir'e tekrar gelmekten mutlu olduğunu belirterek, "eskişehirspor'da benimle çalışanlar ve futbolcular yanıma geldi, beni karşıladı. bu beni çok sevindirdi. burada 6 aylık bir geçmişim oldu. çok pozitif şeyler yaşadım" dedi.
skibbe, maçta zaman zaman hayal kırıklığına uğradığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"maçın 1-1 olmasının ardından 2-1 öne geçmek için pozisyonları değerlendiremedik. son dakika geriye düştük. istediğimiz şekilde bitiremedik. devre arasında oyuncularıma, burada açık oynamanın ve defansif disiplini bozmanın acı olacağını hatırlattım. devre başladığında forvet ve orta sahada istediğimiz özellikleri yerine getiremedik. rakibimiz daha rahat oynadı ve çok pozisyona girdi. defansif anlamda yapmamız gerekenler var. böyle iyi takımların bulunduğu ligde onlara karşılık vermek istiyorsak defansif taktikleri 90 dakika uygulamalıyız."
kardemir karabüksporlu futbolcu hamroun, eskişehirspor'un çok iyi oynadığını kaydetti. ishak doğan da takımının iyi başladığı maçı, kötü bir skorla bitirdiğini ifade etti.
maçtan dakikalar 6. dakikada eskişehirspor atağında kamara, topu kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası önündeki tello'ya verdi. tello'nun attığı şutta defans oyuncularına çarpan meşin yuvarlak, kaleci tomic'de kaldı.
7. dakikada lualua'nın ara pasında ilhan, topla buluştu. eskişehirspor ceza sahası içine giren ilhan'ın şutunda meşin yuvarlak, kaleci boffin'den döndü. ilhan, topu tekrar önünde bulundu. ilhan'ın şutunda meşin yuvarlak, kaleci boffin'in sağından ağlarla buluştu: 0-1
13. dakikada dede'nin sol kanattan kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası içine yaptığı ortada, necati topa iyi yükseldi. necati'nin kafa vuruşunda meşin yuvarlak kale direğinin üstünden az farkla auta çıktı.
16. dakikada tello'nun pasında kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası içindeki alper, topla buluştu. alper'in topu ilettiği necati'nin bekletmeden attığı şutta meşin yuvarlak filelerle buluştu: 1-1
28. dakikada erkan'ın yaklaşık 25 metreden attığı sert şutta, kaleci tomic topu yumruklarıyla uzaklaştırdı.
36. dakikada hamroun'un yaklaşık 30 metreden attığı sert ve düzgün şutta, kaleci boffin'i geçen top kalenin üst direğinden döndü. daha sonra maibala'nın vuruşunda meşin yuvarlak, auta çıktı.
39. dakikada erkan'ın ara pasında, kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası içindeki alper, topla buluştu. alper'in şutunda kaleci tomic'den dönen ve kamara'nın tamamladığı meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 2-1 karşılaşmanın ilk yarısını eskişehirspor, 2-1 önde tamamladı.
48. dakikada kamara, erkan'ın ilettiği topu necati ile buluşturdu. necati'nin kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası içinde yaptığı plase vuruşta kaleci tomic, meşin yuvarlağı kontrol etti.
50. dakikada alper, topu necati ile buluşturdu. necati de topu tekrar alper'e attı. kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası içine giren ve kaleci tomic'i çalımlayan alper'in vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 3-1
dakikada erkan'ın sol kanattan kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası içine yaptığı ortada akaminko, topla buluştu. akaminko'nun şutunda kaleci tomic, meşin yuvarlağı kontrol etti.
70. dakikada erkan ile alper paslaştı. erkan topla buluştu. erkan'ın sol kanattan kardemir d.ç. karabükspor ceza sahası içine yaptığı ortada, meşin yuvarlağı kamara bekletmeden kaleye doğru gönderdi. kamara'nın şutunda top, kaleci tomic'in sağından ağlarla buluştu: 4-1
86. dakikada ishak'ın eskişehirspor ceza sahası önünden attığı sert şutta top, kale direğinin üstüne çarparak ceza sahasından uzaklaştı.
88. dakikada ahmet çalımlarla eskişehirspor ceza sahası içine kadar girdi. kaleci boffin ile karşı karşıya kalan ahmet'in şutunda top, ağlarla buluştu: 5-2 karşılaşma, ev sahibi takımın 5-2 üstünlüğüyle bitti.
hatırlar mısınız samsunsporlu babayı. hani oğluna “üzülürsün, tutma samsunspor’u” diyen babayı.
hatırlar mısınız oğlunu. hayatı boyunca üzüleceğini bile bile, samsunsporlu olmayı seçen, küçücük yüreğine büyük bir sevdayı koymayı başarabilen o güzel çocuğu.
bu durumda ben kötü bir babayım. çünkü evladıma diyemedim, “tutma bu takımı” diye. demeliydim biliyorum. çünkü bir farkımız yoktu samsunspor’dan.
bizim diğerleri gibi şaşalı, taraftar ürünü satan dükkanlarımız yoktu. o yüzden elimle diktim ilk formasını. önce çubuklu bir formamı kestim. annem yaparken görmüştüm nasıl yapılacağını; sabunla çizdim kesilecek yerleri. bilmem kaç defa saplandı parmaklarıma dikiş iğnesi. doğduktan sonra, hemen giydirdim üzerine.
sonra büyüdü. okula başladı. bir gün bana dedi ki; -baba arkadaşlarım benimle dalga geçiyorlar, “öyle bir takım yok ki oğlum” diyorlar.
hangi takımı tutuyorsun dediklerinde, hiç kimsenin bilmediği bir takımın adını telaffuz ediyordu. küçüklüğüm geldi aklıma. ben daha şanslıydım. daha bir kaç yıl öncesine kadar ligde fırtınalar estiriyordu bizimkiler. ama yıllar geçip de, başarısızlıklarla dolu yıllardan sonra büyü bozulmaya başlayınca, “başka takım tutmuyor musun” sorularından bıkmaya başlamıştım. onun yaşındakilerin bilmiyor olmasını anlayabiliyordum. bu yüzden gerçek olup olmadığını önce ona göstermeli, önce onun inanmasını sağlamalıydım.
bir sonraki hafta için planları yaptım. tren biletlerini aldım. formaları valize koydum. maça gidiyorduk.
maç günü geldiğinde, maç öncesi yapması gereken birşeyi göstermek istedim. maç öncesi bir parça içilirdi. ben bira, o soğuk çay istedi. biraz patates, biraz soğan halkası. fırat abisi de geldi. beraber yedik, içtik. onun da ilk maçı yedi yaşındaymış. “inşallah fırat abisi gibi sever takımını” diye dilek tuttum içimden. o kadar içince, soğuk çay da olsa çişi geliyor taraftarın. fırat “ben götürürüm abi” dedi. yıllar sonra “ben senin pipini gördüm” diye dalga geçecek onunla, biliyorum :)
maça dakikalar kala içeri girdik. merdivenleri çıktık. tuttum kolundan. -oğlum, biraz sonra göreceklerini, hayatın boyunca unutmayacaksın. -hayatım boyunca mı? -evet istesen de unutamayacaksın. o yüzden şimdi iyi bak.
yeşil çimleri görüp, stadın o kocaman ve kalabalık haline bakıp, ilk tepkisini verdi; “vaaaauuuvvv”
sonra yerimize oturduk. gerçekten böyle bir takım vardı ve onun için bir sürü insan bağırıyordu. belki de içinden şöyle geçiyordu; “babam yalan söylememiş, doğruymuş.”
işin en önemli kısmına gelmişti sıra. kazanmamız gerekiyordu. küme düşsek de, bu maçı almamız gerekiyordu. en azından bir kere “goooooool” diye ayağa kalkmamız şarttı. bu maç doğru maç mıydı?
ilk golü yedik. muaazzam bir hayal kırıklığı. içimden kendime kızıyordum, “yanlış maç” diye. ama sonra bir golle beraberlik gelince fırladık havaya. sonra, bir gol daha. bir gol daha. bir gol daha. bir gol daha. tarif edilemez bir mutluluk. tarif edilemez bir rahatlama. ikinci golü yediğimizde biz bile kopmuştuk maçtan.
biliyorum, bir süre sonra, ona zorlukları göstermem gerekecek; yenilgilerin çok da kötü olmadığını, her şartta sevebilmeyi... ama tüm bunlar, bizim gibi takımları tutan babaların uzmanlık konusudur nasıl olsa. bugün okula gidip, arkadaşlarına gerçekleri anlatmasının vakti. -öyle bir takım var, biz eses’iz, kırmızı şimşekleriz, dün kazandık, naaaber.
birgün o samsunsporlu çocukla bir araya gelip, biraları tokuşturacaklar. biri ötekine diyecek ki, “vay anasına nasıl yenildik ama”. diğeri de ona cevap verecek; “oğlum biz daha güzel yenildik” diye. çünkü yenilgilerde yılmamayı çoktan öğrenmiş olacaklar. bir maçlık zaferle kazanılan aşk, ömür boyu sürecek. belki gegiç’in yaptığı gibi, gönül verdikleri takımın adı mezar taşlarına yazılacak . belki benim gibi kötü birer baba olacaklar, “tutma bu takımı” diyemeyecekler evlatlarına.
futbolcularımız, dün o stadyumda nasıl bir şey yaptıklarını hiç bilmiyorlardı. dün benim hayatıma dokundular. belki de benim gibi daha onlarca babanın hayallerini gerçek kıldılar. bu sadece bir maç değildi birileri için. ben asla, tek başıma başaramazdım. şimdi ben ne diyeyim ki size. maç bittiğinde tanrıya fısıldadığım şeyi söyleyebilirim sadece; “artık yenilebiliriz, teşekkürler.”