türkiye'de oynanacak olan ikinci avrupa kupası final maçı olma özelliği taşıyan maç. hatırlanacağı gibi ilk maç bundan 5 sezon önce istanbul atatürk olimpiyat stadında milan ile liverpool arasında oynanan şampiyonlar ligi finali idi...
bu final şampiyonlar liginde gruplarında 3.olarak uefa kupasında yoluna devam eden 2 takımın uefa finalinde karşılaştığı 3.final olacak.daha önceki 2 final 1999/00 (galatasaray - arsenal fc) ve 2001/02 (feyenoord - bv borussia dortmund) finalleri idi. bremen daha önce 1991-92 kupa galiplerinde monacoyu lizbonda 2-0 yenerek kupayı kazanmış ve barcelonaya karşı daha sonra süper kupa finalini oynamıştı,nou campta 2-1 kaybedip evinde 1-1 kalarak kupayı alamamıştı. shakhtar ise ilk kez avrupa kupalarında finale çıkıyor,herhangi bir final tecrübesi olan sadece 3 futbolcusu var.bunlar 2004 avrupa u21 şampiyonasında hollandaya 3-0 kaybeden ukrayna u21 takımında oynayan andriy pyatov ve dmytro chygrysnkiy ve o maçta yedek kulübesinde kalan mykola ıschenko . bremen'li jurica vranjes glasgowdaki 2001/02 şampiyonlar ligi final maçında bayer 04 leverkusen , real madrid e 2-1 kaybederken yedek kulübesinde idi ve hiç oynamamıştı. bremen'lis dusko tosic groningen de oynanan 2007 u21 finalinde hollandaya 4-1 kaybeden sırbistan takımında oynamıştı. bu maçta cezalı olan hugo almeida 2004 uefa super kupada fc porto valenciayı 2-1 yenerken fc porto yedek kulübesinde idi ve oyuna sonradan da girmemişti. bremen'li diğer cezalı futbolcu diego 2004 kıtalararası kupasında fc porto takımında cd once caldas takımına karşı normal süresi 0-0 biten ve penaltılarla 8-7 kazandıkları maçta uzatma dakikalarında kırmızı kart görmüştü
almanya’nın werder bremen ve ukrayna’nın shakhtar donetsk takımları arasında fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı’nda oynanacak final bir çok ilke sahne olacak. bu finalle istanbul ve fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı ilk kez bir uefa kupası finaline ev sahipliği yapacak. bu kupa ayrıca uefa kupası adı altında oynanacak son final olma özelliğini de taşıyor. uefa kupası, uefa’nın aldığı kararla gelecek sezondan itibaren yeni formatıyla uefa avrupa ligi olarak organize edilecek.
avrupa kıtası dışındaki ilk final
fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı’nın asya kıtası’nda bulunması nedeniyle werder-bremen-shakhtar donetsk maçı avrupa kıtası dışında oynanan ilk uefa kupası finali olacak. uefa kupası’nın finali, kupa tarihinde ilk kez kıta dışına taşınacak ve asya kıtasında oynanacak.
2 takımın da ilk finali
istanbul’daki karşılaşma hem werder bremen, hem de shakhtar donetsk takımları için de ayrı bir önem taşıyacak. iki takım da, uefa kupası’nda ilk finallerine istanbul’da uefa kupası adı altında yapılacak son finalle çıkacak. werder bremen, daha önce birer kez kupa galipleri kupası ve uefa intertoto kupası’nda mutlu sona ulaşırken, shakhtar donetsk’in ise avrupa kupalarında bir başarısı bulunmuyor.
ukrayna takımı ilk kez finalde
fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı’nda yaşanacak bir başka ilk ise ukrayna takımının finalde mücadele edecek olması. shakhtar donetsk, uefa kupası tarihinde ilk kez finale çıkan bir ukrayna takımı olarak werder bremen karşısına çıkacak. almanlar ise daha önce bu kupada 13 final oynamış ve bunların 6’sını kazanmıştı.
lucescu ve mesut özil’in ilk uefa kupası finali
türkiye’de galatasaray ve beşiktaş’ta görev yapan rumen teknik direktör mircea lucescu, ilk uefa kupası finaline shakhtar donetsk’in başında, çalıştırdığı takımların ezeli rakibi fenerbahçe’nin stadında çıkacak. lucescu’nun yanı sıra werder bremen de forma giyen gurbetçi futbolcu mesut özil de ilk uefa kupası finaline türkiye’de çıkmış olacak.
lucescu, 6. teknik direktör olacak mı? uefa kupası'nı bugüne dek yabancı bir takımın başında kazanan 5 teknik direktör bulunuyor. ukrayna'nın shakhtar donetsk takımının rumen teknik adamı mircea lucescu, ekibinin kupayı kazanması halinde, uefa kupası'nda yabancı bir takımın başında şampiyonluğa ulaşmış 6. teknik adam olacak. daha önce 1962 ve 1963 yıllarında valencia'nın başında iki kupa kazanan arjantinli alejandro scopelli'nin açtığı yolu, iskoç bill shankly (liverpool-1973), hollandalı huub stevens (schalke 04--997), fransız gerard houllier (liverpool-2001) ve geçen yıl da hollandalı dick advocaat (zenit st. petersburg) izlemişti.
ilk gol güney afrikalı futbolcudan uluslararası fuar şehirleri kupası adı altında 1955'te başlayan organizasyonun ilk maçı 4 haziran 1955'te isviçre'de charlton ile basel arasında oynandı. charlton'ın 5-0 kazandığı bu maçta kupanın ilk golünü de ingiliz takımının güney afrikalı oyuncusu eddie firmani attı. turnuvanın ilk "hat-trick"ini yapmayı ise arsenal'in forveti cliff holton başarırken, 1971'de uefa kupası adı altında düzenlenen ilk kupayı ingiliz takımı tottenham müzesine götürdü. başlangıçta iki ayaklı finallerle oynanan kupada, 1998'den itibaren tarafsız sahada oynanan tek maçlı finallere dönüldü. paris'teki parc des princes stadı'nda ınter ve lazio arasında oynanan bu finali inter takımı 3-0 kazandı.
en golcüsü larsson uefa kupası tarihinin en çok gol atan oyuncusu ise isveçli henrik larsson oldu. feyenoord, celtic ve helsingborg takımlarıyla çıktığı maçlarda attığı toplam 37 golle turnuvanın gelmiş geçmiş en golcü futbolcusu olan isveçli santrforu, 29 golle alman dieter müller izliyor. iki golcünün ortak özellikleri ise kupayı kazanmayı başaramamış olmaları. bu arada eski trabzonsporlu şota arvaladze de dinamo tiflis, trabzonspor, ajax, glasgow rangers ve az alkmar formalarıyla uefa kupası'nda toplam 25 gol atarak en golcüler listesinde 3. sırada yer aldı.
klınsmann'ın rekoru bir sezon içinde en fazla gol atan oyuncular listesinde ise alman jürgen klinsmann ilk sırada yer alıyor. 1995-96 sezonu finalinde fransa'nın bordeaux takımını toplamda 5-1'lik (2-0 ve 3-1) averajla yenerek şampiyon olan bayern münih'in, o sezon attığı 32 golün 15'ini klinsmann kaydetti. 1980-81 sezonunda kupayı kazanan ıpswich town'ın santrforu john wark ise 14 gol atarak bir sezonda en çok gol atan ikinci oyuncu olarak dikkat çekti.
5 gol birden atan futbolcular uefa kupası'nda bir maçta 5 gol birden atan 4 futbolcu yer alıyor. 1971-72 sezonunda eintracht braunschweig, glentoran'ı 6-1 yenerken, ludwig bründl 5 gol birden atarak tarihe geçti. bu rekoru daha sonra 15 eylül 1976'da 12-0 biten derby county-finn harps maçında yine 5 gol atan derby county takımından kevin hector, 1984-85 sezonunda ajax formasıyla lüksemburg'un red boys differdange takımına 5 gol atan marco van basten, 1992'de de napoli'nin uruguaylı oyuncusu daniel fonseca, valencia'ya 5 gol atarak rekora ortak oldu. 1984-85 sezonundaki ilgili maç için; http://www.macanilari.com...etir.php?fid=198419856018
14-0'lık rekor uefa kupası'nın en farklı galibiyetini hollanda'nın ajax takımı, lüksemburg'un red boys differdange ekibini 14-0 yenerek elde etti. 1984-85 sezonundaki eşleşmenin lüksemburg'da oynanan ilk karşılaşması ise 0-0 berabere sona ermişti. ilgili maç için; http://www.macanilari.com...etir.php?fid=198419856018
iki maçta toplam 21 gol bir başka hollanda takımı feyenoord ise kupada bir eşleşmede en çok gol atan ekip olarak rekor kırdı. feyenoord, 1972-73 sezonunda lüksemburg takımı olan rumelange ile yaptığı iki maçta toplam 21 gol atarak kırılması zor bir rekora imza attı. hollanda ekibi, ilk maçı 9-0, rövanşı da 12-0 kazanarak bir üst tura çıkmayı başardı.
15 kiloluk kupa fenerbahçe şükrü saraçoğlu stadı'nda kupayı kazanan takımın kaptanı, uefa'nın ödülleri arasındaki en ağır kupayı kaldıran son kişi olacak. tam 15 kilogram ağırlığındaki kupanın yüksekliği 65 cm., genişliği 33 cm., derinliği ise 23 cm. isviçreli sanatçı alex w. diggelman tarafından tasarlanan uefa kupası, sarı renkli, mermer bir sütun tabanın üzerine yerleştirilmiş gümüş kaplamalı bir kupa ve ünlü sanatçı bertoni tarafından milano'daki atölyelerde yapıldı. 2010 yılında uefa kupası'nın adı "uefa avrupa ligi" olarak değiştirileceği için yeni bir kupa tasarlanacak ve uefa kupası şampiyonu olan takımın kaptanı, yeni tasarlanmış olan bu kupayı hamburg'da kaldıracak. turnuva yönetmeliğine göre şampiyon olan her kulüp uefa kupası'na sadece bir sene süresince sahip olabildi. bir yıllık süreç tamamlandıktan sonra ise kazanan takıma, yaklaşık 23 bin avro değerindeki gerçek kupanın beşte dördü büyüklüğünde, aslına çok benzeyen ve maliyeti 2 bin avro civarında olan taklit bir kupa verildi. uefa kupası'nı arka arkaya üç kez ya da toplamda beş kez kazanan kulüp, kupanın orijinalini alabilecekti. ancak bu durum bugüne kadar hiç yaşanmadı. bu nedenle geçen sezon yönetmelikte yapılan değişikliklerin ardından uefa kupası'nın bundan böyle uefa'da kalmasına ve asıl kupa yerine onunla tamamen aynı büyüklüğe sahip bir kopyasının kulüplere teslim edilmesine karar verildi. ayrıca gelecek dönemlerde herhangi bir takımın kupayı 3 kez arka arkaya veya toplamda 5 defa kazanması durumunda, bu başarının uefa tarafından ödüllendirilmesi konusunda uzlaşmaya varıldı.
maça damgasını tribünlerdeki türk taraftarlar damga vurmuştur.. maç boyunca kendi takımlarına tezahürat eden taraftarlar 3lü çekmek gibi ya da shaktar gol gol gibi tezahüratlarla maça renk getirmişlerdir.
böylece shakhtar donetsk son kez düzenlenen uefa kupasını kazanmış oldu. bu sayede herhalde uefa kupası her anıdığında shakhtar donetsk de anılacaktır...
daha önce neticesi uzatma sonucu alınan avrupa kupası final maçları şöyleydi: 1.real madrid 3-2 ac milan / 28.05.1958 - 1957-58 - şampiyon kulüpler( normal süre 2-2.uzatma ) 2.atletico madrid 1-1 ac fiorentina / 10.05.1962 - 1961-62 - kupa galipleri( normal süre 1-1.uzatma ) 3.sporting lisbona 3-3 mtk budapest / 13.05.1964 - 1963-64 - kupa galipleri( normal süre 3-3.uzatma ) 4.borussia dortmund 2-1 liverpool fc / 08.08.1966 - 1965-66 - kupa galipleri( normal süre 1-1.uzatma ) 5.bayern münchen 1-0 glasgow rangers / 31.05.1967 - 1966-67 - kupa galipleri( normal süre 0-0.uzatma ) 6.manchester united 4-1 benfica sl / 29.05.1968 - 1967-68 - şampiyon kulüpler( normal süre 1-1.uzatma ) 7.feyenoord rotterdam 2-1 celtic glasgow / 06.05.1970 - 1969-70 - şampiyon kulüpler( normal süre 1-1.uzatma ) 8.bayern münchen 1-1 atletico madrid / 15.05.1974 - 1973-74 - şampiyon kulüpler( normal süre 1-1.uzatma.2 gün sonra ikinci maç oynandı. ) 9.aberdeen fc 2-1 real madrid / 11.05.1983 - 1982-83 - kupa galipleri( normal süre 1-1.uzatma ) 10.sampdoria genoa 2-0 anderlecht rsc / 09.05.1990 - 1989-90 - kupa galipleri( normal süre 0-0.uzatma ) 11.barcelona fc 1-0 sampdoria genoa / 20.05.1992 - 1991-92 - şampiyon kulüpler( uzatma.normal süre 0-0 ) 12.real zaragoza 2-1 arsenal fc / 10.05.1995 - 1994-95 - kupa galipleri( normal süre 1-1.uzatma ) 13.liverpool fc 5-4 alaves / 16.05.2001 - 2000-01 - uefa( normal süre 4-4.uzatma ) 14.celtic glasgow 2-3 fc porto / 21.05.2003 - 2002-03 - uefa( normal süre 2-2.uzatma.ilk defa gümüş gol uygulandı.gol uzatmanın 2.devresinde geldi.)
shakhtar donetsk'e uefa kupası'nı kazandırarak tarihi bir başarıya imza mircea lucescu için sağ görüşlü bir italyan gazetesinde çirkin ifadeler yer aldı.
berlusconi ailesinin sahibi olduğu ıl giornale, shakhtar'ın werder bremen'i uzatmada 2-1 yenerek kupayı kazandığı finalle ilgili haberinde, romen teknik adam için '64 yaşındaki çingene' ifadesini kullandı.
roma'daki romanya elçiliği, merkezi milano'da bulunan gazeteyi ırkçılıkla suçlayarak, tepkisini kamuoyuna açık bir mektupla bildirdi.
mektupta, "fikir lideri olarak bilinen bir gazetenin, büyük bir futbol başarısını, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı terminolojisinde yer alan sözcüklerle sunmasından utanç duyuyoruz "denildi.
teknik direktör olarak italya'da da çalışan mircea lucescu, 1998-1999 sezonunda silvio berlusconi'nin sahibi olduğu milan'ın ezeli rakibi ınter milan'da görev yapmıştı.
sabah gazetesi yazarı hıncal uluç, köşesinde mircea lucescu'yu ağır şekilde eleştirdi... uluç, romen teknik adama olan öfkesinin nedenini açıkladı. işte o yazı...
lucescu zavallısı ve yandaşları hıncal uluç'a saldırmanın dayanılmaz hafifliği içindekiler bir, "yanıt verir de köşesinde adımı geçirir" diye umutlananlar iki, mal bulmuş magribi gibiler gene.. şaktar denen takım uefa kupasını aldı ya..
aldıysa utanalım.. bu kadar sıradan top oynayan bir takım bu kupayı kazandıysa, bu yıl hem de türkiye'deki finale bile çıkamayanlar, fenerliler, galatasaraylılar ve beşiktaşlılar utansın..
bir galatasaray'ın 2000 yılında şampiyon olurken yendiklerine bakın, bir de bu yıl finale çıkanlara.. yarı finale bakın.. tek italyan, ispanyol, ingiliz, fransız, hollanda takımı yok. iki ikinci sınıf alman takımı, bir de dünya futbolunda adı geçmeyen bir ülkenin iki takımı..
"vay avrupa'nın zavallı futbolu, vay benim ayıbım" demiyorlar da.. "gördünüz mü lucescu'yu" diye o on para etmez futbolu göklere çıkarıyorlar. futbola akılları on paralık ermediği için.
bu lucescu'nun türkiye'de maaşlı yazarları, muhabirleri var sanki.. ne zaman, milli takım dahil birinin antrenöre ihtiyacı olsa, onun adı ortaya atılıyor, dünyada başkası kalmamış gibi.. niye ki?.
bu adam bu kadar iyi hoca da, niye bir fatih terim düzeyine gelemedi?. niye italya'nın, ispanya'nın, almanya, ingiltere'nin büyüklerinden teklif almıyor?. varsa yoksa türkiye?.
çünkü büyük hoca falan değil. oynattığı futbolun, futbol zevki yok. fatih terim'den devraldığı o harika galatasaray'ın, harika futbolunu öldürdü. onun yerine kendi korkak, zevksiz, tatsız tuzsuz futbolunu koydu. bu yüzden de kovuldu.
beşiktaş'tan kovulmakta geç kalındığını zamanındaki beşiktaş yöneticileri, defalarca söylediler.. başkan serdar bilgili ve 2 nolu sorumlu hüsnü güreli, "lucescu'yu daha evvel kovsak şampiyonduk" dediler kaç defa.. 8 puan öndeki beşiktaş farkı, lucescu denen adam darmadağın olduğu ve bu dağınıklığı futbolculara da aşıladığı için eritti ve bitti.
ama lucescu'ya kızma sebebim bunlar değil.. bunlar, onun çok iyi bir hoca olmadığı benim kişisel görüşüm. "iyi hocadır" diyenler de var. bu da onların görüşü.. saygı duyarım.. o ayrı.. benim "öfke" sebebim ayrı..
bu romen, benim ülkeme, alenen ve resmen hakaret etti. türkiye cumhuriyeti'ni çavuşescu'nun romanyasına benzetme küstahlığında bulundu. öfkem ondan..
bu ülkede o zaman bir içişleri bakanı olsaydı, daha o gün, çalışma izni iptal edilir ve şutlanırdı. bir daha da dönmeyi aklına getiremezdi. medyamızda bu hakareti içine sindirenler var. hatta bu ülkeye, bu millete hakaret edilmesinden sapıkça zevk alanlar var. ben onlardan değilim. ülkeme söven adamı affetmem. saygı duymam.
onun ayağına giden galatasaraylılara da saygı duymuyorum. hele ona teklif yapanları (eğer yaptılarsa) defterimden ebediyen silerim.. galatasaray'ın türkiyeme söven adama ihtiyacı yok.. adnan polat'a açıkça söyledim. "özhan, beni kulüp üyeliğinden istifa ettirdi" dedim. "lucescu'yu getirirsen, sen de galatasaraylılıktan da istifa ettirirsin!." tamam mı?.. anladınız mı, bab-ı ali çirkinleri, hıncal, lucescu'ya niye karşı?..
Yukarıdaki bağlantıdan uefa kupası finali'nde çektiğim güzel fotoğraflara bakabilirsiniz.
salı akşamı evden çıkarak aşti'ye vardım.burada 15 milyona bulduğum araçla istanbul'a doğru yola koyulduk.araç korsan değildi,d1 ve d3 belgesi vardı ancak yaptığı sefer korsandı.istanbul-ankara seferi için d2 belgesi gerekiyordu.nitekim araç bizi kavacık'ta nevşehirliler turizm'in arabasına bindirerek esenler'e yolladı ve kendisi de oradan hızla uzaklaştı.
esenler'e vardığımda saat 06.30'du.orada biraz dinlendikten sonra her zaman olduğu gibi yine yaya olarak davutpaşa'ya doğru yola koyuldum.benim bir 7-8 kilometre tutacağını sandığım esenler-davutpaşa seferi 3 kilometre ancak tuttu.akşam gazetesiyle bir anda göz göze geldik.saat 08.00'de vardığım akşam'da mesainin henüz başlamamış olması dolayısıyla biraz gezinip saat 09.15'e gazeteye geldim.bileti alacağımı söylendiğimde kartla içeri girdim ve 4-4-2 çalışanına vekaletnamemi sunarak biletimi aldım.
09.15 sonrasıysa önce cevizlibağ'a yürüdüm,oradan da zeytinburnu'na.zeytinburnu'nda amacım olivium alışveriş merkezi'ne giderek oradaki stadyum mağazası serkan abi'ye hacettepe forması ve varsa sizlere de ucuz gençlerbirliği forması almaktı.ancak stadyum mağazası 1 sene öne kapanmış.olivium'da biraz gezdikten sonra artık uykumun beni ayakta bırakmadığını anladım ve oradaki rahat kanepelerden birinde oturup başımı kolona yaslayarak sanırım 2 saat kestirdim.bu uyku bana geceye kadar yetecekti.
olivium'dan çıkarken saat 12.00'ydi.yine yaya olarak yola devam ettim.zeytinburnu'ndan kazlıçeşme üzerinden sahil yolu'na çıktım.sahil yolu'nda 4-5 kilometre ilerleyince bir de samatya'yı görelim dedim.şener şen'in oynadığı dizi ve filmlerden (ikinci bahar ve gönül yarası) burayı biliyoruz,bir de gün gözüyle görelim dedim.samatya meydanı'nı gördükten sonra bu kez samatya-cerrahpaşa-kocamustafapaşa üzerinden laleli'ye ve oradan da tarihi yarımada'ya ulaştım.kapalıçarşı'yı şöyle bir bakış atıp sultanahmet'e devam ettim.amacım daha öne gezmediğim müzeleri gezmekti.ayasofya camisi de bunlar içerisindeydi.ancak müzeye giriş 20 milyon,müzekart 10 milyondu.hemen bir müzekart aldım ve 1 yıl boyunca birçok müzede geçerli olacak olan bu kartla heybetli ayasofya camisi'ni gezdim.ilk defa gezdiğim bu yapının ta 1500 sene önce sadece 6 yılda inşa edildiğini öğrenmek beni epey şaşırttı.zamanının en hızla yapılan ve en çok emek harcanan yapılarından ayasofya şimdiyse bir kubbe çalışması geçiriyor.
ayasofya sonrasıysa türk ve islam eserleri müzesi'ne gittim.bu müze anadolu selçuklu,osmanlı ve beylikler dönemlerinden eserleri barındırıyor.abbasi ve emevi eserleri de bulunan müzede ağırlık osmanlı eserlerinde.müze çok güzel ama bence biraz eksiklik içeriyor.islamiyet öncesi türk eserleri müzede hiç yok.halı ve küçük çaplı eşya alanında gösterilen başarı büyük çaplı eşyada gösterilememiş.bu eksiklikler tamamlanırsa müze daha çok ilgi görür.
tarihi yarımada'yı da böylece beşiktaş karşılaşması öncesi geldiğim mısır çarşısı ve sultanahmet camisi,şimdi geldiğim ayasofya camisi,kapalıçarşı,türk ve islam eserleri müzesi'yle tamamlamış olarak eminönü'ne doğru ilerledim.
eminönü geçişimde bir de ne göreyim:formacı.belki bizim formamız vardır diye elimi attıktan hemen sonra ilk formamız ve ondan 15 dakika sonra ikinci formamız geldi.3. formayı bir başkası buldu.istanbul'da çakma ama güzel forma bulmak ne güzel!ankara'da gerçeğine ve çakmasını bulamadıktan sonra elbette!
eminönü-karaköy-cihangir yönünden o dik tepeyi aşarak taksim'e vardım.taksim'de benim çok sevdiğim şimşek pidecisi vardır.karşılaşma uzun sürebilirdi,önlem almalıydım.nitekim şimşek pidecisi'nin o mükemmel karadeniz pidesiyle samsun sonrası bu lezzeti bir daha yaşadım.
pideciden çıkarak dolmabahçe'ye indim ve buradaki iskeleden üsküdar'a geçtim.marmaray üsküdar'ı çok beter etmiş.perşembe günü olarak istanbul'un şans eseri o hafif trafiğinde bile üsküdar berbattı.üsküdar'dan harem'e yürüdüm ve burada en son otobüsün saatinin 01.00 olduğunu onaylatıktan sonra kadıköy'e doğru yol aldım.rıhtım'daki kamil koç da ankara için son 1 bileti olduğunu söyleyince bileti 10 milyon pahalı da olsa almak zorunda kaldım.
rıhtım'dan stada doğru giderken şenlik artıyordu.yollar trafiğe kapanmış ve seyircilerin egemenliğine sunulmuştu.biralar su gibi içiliyordu.seyirciler tezahüratlar eşliğinde ilerlerken stada yaklaştıkça etraf yoğunlaşıyordu.stada yaklaştıkça etrafın yoğunlaşmasına bir de satıcı yoğunlaşması eklenmişti.bilet satıcıları da oradaydı.bir tanesi 500 milyona maraton tribünü dengi tribünü satıyorlardı.bundan sonra yine fırsatçı bir bira satıcısı birayı 10 milyondan satıyordu.
bilet kontrol noktasını geçip tribünüme vardım.burada hiçe yakın arandım ki çantadaki deodorantı ve şarj aletini bile anlamadılar.
stada girdiğimizde bize ayrılan küçük bölümün arkasında bir de salon vardı.burada tıvaletler,kantin ve bir de karşılaşma yayını bulunuyorduç.ortam gayet nezihti.tuvaletler tertemiz.adamların kullandığı sabun bile dove.yalnız büfede fiyatlar karşılaşma dolayısla hilton ayarına gelmişti.
burada biriyle sohbet ederken onun da dergiden bilet kazandığını öğrendim.kendisi mayıs talihlisi kaan süer.kendisiyle birlikte tribündeki yerimize geçip sahayı izlemeye başladık.
tribünlerde bir denge sözkonusuydu diyebiliriz.migros kalearkasında alt werder bremenli'ydi.üst tarafı fenerbahçeliler kapatmıştı.telsim kalearkasında alt ve üst orta shaktar donetskli'yken yanlarda fenerbahçeli ve galatasaraylı gruplar vardı.karşı maraton tribününde karışık bir yapı vardı,onlar sadece karşılaşmayı izlemeye gelmişti.bizim maraton tribünü de karışıktı.katışıksız taraftarlar her iki kalearasındaydı.bu taraftarlardan werder bremenliler hiç susmazken shaktar donetskliler ancak gol olunca tezahüratta bulundu.ayrıca fenerbahçeliler werder bremenli'leri iyi etkilemiş,werder bremenli'leri fener diye de bağırttılar,kendileri de bağırdılar,werder tezahüratı arasına ses benzerliğinden dolayı fener tezahüratı da soktular.
karşılaşma öncesi mükemmel gösteriler vardı.her iki takımın balonları orta yuvarlağa geldi.dansçılar davullar eşliğinde dört bir köşeden süzülüp orta yuvarlakta buluştu ve onları genç oyuncular izledi.orta yuvarlakta güzel bir dans gösterisi yapıldıktan sonra her iki takımın oyuncularının ismi okundu.isimler okunurken de her oyuncuyu temsilen bir serdar yani bayraktar sahadaki yerini aldı.bu gösteri çok güzeldi.
stadda her şey güzeldi de gıcık olduğum tek şey almanca ve ingilizce anonslar sornasında gelen türkçe anonslara başlarken ''beyfendiler ve hanımefendiler ...'' diye bir deyiş kullanılmasıydı.halbuki ''bayanlar baylar...'' dense daha doğru olurdu.bu kadar nezaket de biraz fazla canım! üstelik ''beyfendiler ve hanımefendiler...'' çok yapmacık duruyor.
karşılaşma başladı.karşılaşmanın değerlendirmesine gelirsek karşılaşmayı kazanmak shaktar donetsk'in hakkıydı ama neden?çünkü werder bremen hiç iyi oynamadı.cezalı oyucular ve başta diego'nun yokluğu werder bremen'i derinden etkiledi.bu ortamda da shaktar donetsk'in fazla yorulmasına gerek kalmadı ve shaktar donetsk savunmaya çekilip kontraataktan ilk golü buldu ve oyunun genelinde de werder bremen'i oyunuyla oynatmadı.oynatmamaya dayalı kurgu güzel işledi.bildiğiniz lucescu taktiği yani bugün sivasspor'da gördüğümüz taktik shatkar donetsk'te de aynen öyleydi.shaktar donetsk'in sadece ikinci gol döneminde bir baskısı var o kadar.bunun dışında oyuna olumlu katkıda bulunmadılar.şu da var ki hakem de oyunu çok iyi okuyup iyi bir karşılaşma yönetti,oyuna sürerlilik kazandırdı ve ancak bu şekilde shaktar'ın savunma anlayışı dolayısıyla yavaşlayan oyun seyir kazandı.ayrıca mücadele hırsı da oyuna tat kattı.
karşılaşma bitince kupa töreni yapıldı,konfetiler güzel görüntüler oluşturdu.shaktar donetsk oyuncuları tüm tribünleri selamladı.bu arada werder bremen taraftarlarının karşı takım oyuncularına kızgınlığı sürüyordu.
bu arada üzerimde gençlerbirliği forması görenler cavcav'ın sağlığını sorup durdu.ayrıca bu karşılaşma ne güzeldi ki gençlerbirlliği formasıyla fenerbahçe tribünlerine rahatça girbildiğim bir karşılaşma olmuş.belki de tarihte bir ilk!
tribünler boşalırken ben yavaş yavaş çıktım.stadı inceleyebilirdim.nitekim karşılaşma bittiğinden her yere giriş serbestti.maratonun en üstüne çıktım.stada ve etrafa bir de buradan baktım.basın tribününü seyreyledim.tam aşağı inecekken ışıklar kapanınca biraz sıkıntı yaşasam da 2 dakika sonra ışıkların tekrar açılmasıyla aşağıya kolayca indim.
saat 01.45'ti.karşılaşma sonrası yolu biraz karıştırmışım.pazar yerinden rıhtım'a giderken sağa sapmam gereken bir noktadan düz devam edince 300 metre fazladan gezmdim.ama sonra altıyol tarafından boğa heykeline çıkmayı başardım.bundan sonra da rıhtım'a kamil koç'a indim.servisin gelmesine daha 15 dakika vardı.e buraya gelince de bir midye yememek olmazdı.nitekim önce bozukluklarla başladığım midye serüvenim kağıt parayla sürdü.tutmasalar daha epey midye yerdim ama zaman sorunum vardı.midyeci abi de sağolsun ben aç demeden bol bol midye açtığından epey midye götürdüm.tabi ankara'daki bayat midyelerden sonra rıhtım'daki o taptaze ve şahane midyenin tadı başkaydı.ye onur'um,yarasın!
kamil koç'tan servise binerek ataşehir terminali'ne vardım.burada şans ederi bir bursalı'yla konuştum.kendisinin 2 sene öncesine kadar gençlerbirliği maraton kombinesi varmış,ancak şimdi bursa'da çalıştığından kombine alamamış.ayrıca o da cavcav'ı sordu ve daha ben hiç bir şey demeden ''cavcav taraftar istemiyor.'' dedi.3 sene önce manisa karşılaşması sonrası yaşananlar,hemen sonrasındaki karşılaşmada tek kapının açılması.ayrıca kendisi şenol abi'yi de tanıyordu.
saat 03.00'te kalkması gereken otobüsümü yolcuların tamam olması dolayısıyla 02.55'te kalktı.çok uykuluydum.ikramları aldıktan sonra uykuya daldım.saat 08.10'da ankara'daydım.bundan sonra hemen eve gelip o günün yorgunluğunu atabilirdim.
güzel bir gün,hayatım boyunca bir daha yaşayamayacağım bir fırsatın değerlendirilmesi.bu seneki 9. deplasmanım,fatih abi'den bana 8 deplasmanın bonusu.bu güzel deplasman için bana biletini veren fatih abi'ye çok ama çok teşekkür ediyorum. _________________
jadson the difference as shakhtar triumph published: thursday 21 may 2009, 0.30cet
jadson's extra-time goal settled the 38th and last uefa cup final in istanbul, earning the ukrainian club their maiden european trophy.
by john atkin from sükrü saraçoglu stadium
jadson struck seven minutes into extra time as fc shakhtar donetsk became the 25th and final club to claim the uefa cup after successfully eclipsing werder bremen's attacking bent in istanbul.
pyatov impact shakhtar had begun brightly, forging ahead through luiz adriano on 25 minutes, but their good work was undone ten minutes later as andriy pyatov failed to keep out naldo's unthreatening, if powerful, free-kick. the pitmen's custodian would make amends, yet had to wait over an hour despite the best endeavours of his team-mates as a hesitant bremen team gradually wore them down and appeared to have eliminated much of the danger before jadson turned in darijo srna's low cross. pyatov then came to the fore, brilliantly denying claudio pizarro on the turn and though willian failed to extend the advantage and pizarro had a last-gasp effort ruled out for a foul, shakhtar's accession to list of uefa cup holders was complete – and just in time.
shakhtar surprise leading up to the game mircea lucescu had made much of the apparent clash of footballing cultures, shakhtar's technically-driven defensive play against the bustling, muscular attack of bremen. yet with tomáš hübschman suspended he opted to spring a surprise, with willian starting as the indefatigable fernandinho dropped into an unaccustomed defensive role. fernandinho's willingness to expend himself meant shakhtar invariably had a man over as they subtly weaved forward, but to do so they needed possession and without one of their recognised ball-winners the ukrainian side were left chasing bremen shadows for long periods.
lurking danger but when shakhtar did get the ball they looked menacing. adriano had dragged wastefully wide with only tim wiese to beat on six minutes, though made no mistake when presented with his next opening. răzvan raţ's pass out of defence was perhaps meant for ilsinho, yet with the shakhtar no11 running into referee luis medina cantalejo the ball continued to the lurking adriano who had the time and space to deftly chip over the advancing wiese. he could have doubled the advantage moments later after good work by willian but blazed high and wide and he was soon made to pay as bremen, until then inert as an attacking force, profited from pyatov's spill.
lewandowski chances back came shakhtar's five-pronged brazilian attack. their waspish runs and intricate passing was drawing the bremen back line, leaving space that mariusz lewandowski twice came close to exploiting before half-time, bremen grateful for an acrobatic wiese save and sebastian prödl's last-ditch clearance. it was more of the same after the restart, wiese beating away jadson's free-kick and adriano enjoying the kind of service that markus rosenberg and pizarro could only envy. how bremen could have done with the guile of the suspended diego, his appearance on the sükrü saracoğlu pitch prior to kick-off in jeans and shirt merely emphasising his absence.
late openings sitting in the stands, the brazilian international would have been grateful to see shakhtar's attacking verve subside as the match became congested, an errant cat providing the only real width for a time. still, it was anybody's game. jadson warmed wiese's hands with a smart volley, while at the other end aaron hunt almost made an immediate impact after replacing rosenberg when pyatov could only parry pizarro's header towards him at the far post. the excellent olexandr kucher got there first, making this the fifth final in ten years to go to extra time. yet shakhtar ensured the uefa cup ended on a note of originality as jadson's goal secured ukraine's first european silverware since independence.
bremen: tim wiese (gk), sebastian boenisch, naldo, frank baumann (c), clemens fritz (dk. 95 et petri pasanen), markus rosenberg (dk. 78 aaron hunt), mesut özil, sebastian prödl, torsten frings, claudio pizarro, peter niemeyer (dk. 103 et alexandros tziolis)
yedekler: christian vander (gk), duško tošić, jurica vranješ, martin harnik
geçenlerde bilet koleksiyonuma yeni bir bilet eklerken, hiç kullanılmamış 2 adet 2008-09 sezonu uefa kupası final maçının biletini görüp şaşırdım. çünkü bu biletle ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum. 100 euro değerindeki 2 bileti neden kullanmadığımı ilk aşamada aklıma getiremedim.
bir süre düşündükten sonra bileti bir yarışmadan kazandığımı ama (şu an düşününce) oldukça gereksiz bir bahane ile kullanmadığımı hatırlayıp oldukça üzüldüm. "keşke gitseydim! orada olsaydım" diyerek kendime kızdım!
işin diğer bir garip yanı ise, aynı sezon werder bremen'in milano'da inter milan ile yaptığı şampiyonlar ligi grup maçını tribünde izlemiştim. eğer bu maçı da izleseydim, aynı sezon 2 farklı kupada werder bremen'i izlemiş olacaktım. çok da güzel olurdu doğrusu! :(
türkiye futbol federasyonu (tff), 2008 uefa kupası finali'nin istanbul'da oynanması için uefa'ya resmi başvuruda bulundu..
tff'den yapılan açıklamada, fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı'nda yapılması planlanan uefa kupası finali ile ilgili adaylık dosyasının bugün uefa profesyonel futbol direktörü giorgio marchetti'ye gönderildiği bildirildi.
stadın yerleşme planı ve fiziki koşullarıyla istanbul valiliği'nin ulaşım ve güvenliği de içeren destek taahhütnamesinin bulunduğu dosyada, tff tarafından imzalanan organizasyon anlaşmasının da yer aldığı belirtildi.
2008 uefa kupası finali'nin organizasyonuna türkiye'nin yanı sıra almanya, ingiltere, ispanya ve israil'in de aday olduğu vurgulanırken, uefa profesyonel futbol direktörlüğü'nün görevlendireceği bir heyetin, nisan ve mayıs aylarında aday kentlerde inceleme gezisi yapacağı kaydedildi. bu heyetin hazırlayacağı rapordan sonra, uefa'nın bu yıl içerisinde 2008 uefa finali'nin oynanacağı kenti ilan edeceği ifade edildi.
saraçoğlu stadı'nda yapılması planlanan uefa finali için adaylık dosyamızı dün uefa'ya verdik.
futbol federasyonu 2008 uefa kupası finalinin istanbul'da oynanması için uefa'ya resmi başvuruda bulundu. yapılan açıklamada, fenerbahçe şükrü saracoğlu stadı'nda yapılması planlanan uefa kupası finali ile ilgili adaylık dosyasının dün uefa profesyonel futbol direktörü giorgio marchetti'ye gönderildiği bildirildi. stadın yerleşme planı ve fiziki koşullarıyla istanbul valiliği'nin ulaşım ve güvenliği de içeren destek taahhütnamesinin bulunduğu dosyada, tff tarafından imzalanan organizasyon anlaşmasının da yer aldığı belirtildi. final için türkiye'nin yanı sıra almanya, ingiltere, ispanya ve israil'in de aday olduğu vurgulanırken, uefa profesyonel futbol direktörlüğü'nün görevlendireceği bir heyetin, nisan ve mayıs aylarında aday kentlerde inceleme gezisi yapacağı kaydedildi. bu heyetin hazırlayacağı rapordan sonra, uefa'nın bu yıl içerisinde 2008 uefa finalinin oynanacağı kenti ilan edeceği ifade edildi.
f.bahçe stadı, rakiplerini geçip finali kaptı. mutlu haberi uefa asbaşkanı şenes erzik, başkanı aziz yıldırım'ı telefonla arayıp verdi.
fenerbahçe'nin bu sezon kazanmayı hedeflediği uefa kupası finali, 2009 yılında şükrü saracoğlu stadı'nda oynanacak. uefa icra komitesi'nin dünkü toplantısında şükrü saracoğlu, bükreş'in national, hamburg'un arena ve tel aviv'in ramat statlarını geride bıraktı. 2008 finali ise manchester'ın city stadı'na verildi. icra komitesi'nin kararını, uefa asbaşkanı şenes erzik, fenerbahçe başkanı aziz yıldırım'a telefonla bildirdi. seçim yapılırken kapasite, güvenlik, ulaşım, seyirciye sunulan imkanlar ve ticari potansiyel gibi kriterler göz önüne alındı. raporda saracoğlu için "etrafında atletizm pisti bulunmamasıyla türkiye'de tektir. 1999-2003 arasında tüm tribünleri yeniden yapılmıştır" denildi.
ulusoy'dan fener'e teşekkür şenes erzik karar için, "kulübün stadı kendi imkanlarıyla yapması uefa'da sempati doğurdu. türkiye'nin 4 yıl içinde şampiyonlar ligi'nin ardından uefa finaline de ev sahipliği yapacak olması çok büyük bir başarıdır" dedi. fenerbahçe ile arası limoni olan futbol federasyonu başkanı haluk ulusoy ise, "ülkemize böyle bir finali izlettirecek olmanın keyif, gurur ve heyecanı içerisindeyim. önemli hedeflerimizden birine daha ulaştık. fenerbahçe'ye işbirliği için teşekkür ederim" yorumunu yaptı. fenerbahçe asbaşkanı ilhan ekşioğlu ise bu kararı beklediklerini söyleyerek, "üzerimize düşen her şeyi yaptık. bu sonucu hak etmiştik. camia olarak inanılmaz mutluyuz" dedi. bu arada 2008 şampiyonlar ligi finali luzhniki (moskova), 2009 finali ise roma olimpiyat stadı'nda oynanacak.
f.bahçe camiası, 2008-2009'daki uefa kupası finalinin şükrü saracoğlu'nda oynanacak olmasının sevincini yaşıyor.
uefa kupası'nda 2008-2009 sezonu finalinin şükrü saracoğlu stadı'na verilmesi, fenerbahçe'de büyük sevinç yarattı. yönetici nihat özbağı, bunun hem fenerbahçe hem de türkiye için gurur verici olduğunu söyledi. yapımına 1999 yılında başladıkları stadı geçen sezon eksiksiz bir şekilde tamamladıklarını söyleyen özbağı, "ülke için büyük bir reklam. bu da bizleri gururlandırmaktadır. tribünlere ısıtma sistemini de yapıyoruz. stadımız avrupa'nın önde gelen statlarından biri oldu" ifadesini kullandı.
bu rozet bize gurur verecek bir başka yönetici ilhan ekşioğlu da "bu yönde bir karar çıkacağını bekliyorduk. çünkü bunu hak ettik. stadımız ile ilgili gösterilen eksikleri, bize verilen süreden önce bitirdik. stadımızın böyle bir rozet taşıyacak olması gurur verici" diye konuştu.