cem can'ın "fair play yemin istemez: fan-etik yazıları" kitabından;
bozuk düzenin korunması
sistemlerin çarpıklığı yüzünden karşılaşılan haksızlıklar, dayatılan eşitsizlikler ne kadar büyük olursa olsun, herkesin iyiliği için çalışmasalar da sistemler kendilerini korumayı ve varlıklarını değişmeden sürdürmeyi başarıyorlar.
ister evrensel boyutta, isterse ulusal ya da futbol benzeri bir sektör düzeyinde ele alınsın, "düzenin olumlanması" bütün dünyanın ilgisini çeken gerçek bir fenomen.
"sistemin korunması", kişi ve grupların "varolan hiyerarşik düzenlemenin korunması arzusu" içinde bulunmaları şeklinde tarif edilen sosyo-psikolojik bir durum ve insanların kendi pozisyonlan hakkında kendilerini daha iyi hissetmeleri gibi bir fonksiyona sahip.
her yönetim sistemi, bazı gruplara daha fazla güç kullanma imkanı vererek avantajlar sağlarken bazı gruplar da dezavantajlı konumda kalıyor.
sistemin avantaj sağladığı gruplarda özgüven artıyor, grup içinde birbirini kollama yaklaşımı gelişiyor, belirsizliklerin azalması ile paralel olarak zıtlaşma ve depresyon da azalıyor.
buna karşılık düşük statülü / dezavantajlı gruplarda avantajlı grupların kollanması ve taviz verme eğilimi güçleniyor, grup içi karşıtlıklar artıyor, özgüven azalırken depresyon artıyor.
"sistemin korunması" sürecinde kişiler ve gruplar çoğunlukla karşılaşılan olumsuzlukları adil, meşru, mantıklı, gerekli veya kaçınılmaz şeklinde niteleyerek olumluyor ve haksızlıklara tolerans göstermenin gerekçelerini yaratıyorlar.
ilk bakışta ne kadar çelişik gibi gözüküyorsa da çarpık, eşitsizlikleri besleyen düzenler, eşitsizliklerin daha keskin yaşandığı sosyal yapılarda daha da güçlü olarak korunuyor.
yönetim-düzen ya da sistem korundukça, dezavantajlı gruplarda ayrımcılığın olmadığı görüşü kuvvet kazanıyor, düzen üzerinde sahte bir kontrol ve umut algısı oluşturuluyor.
bu perspektiften bakılınca futbol federasyonunun kendisine yönelen en ağır ithamlara karşı basit bir inkarcılıkla nasıl olup da direnebildiği, üç büyüklerin birlikte hareket ederek her istediklerini nasıl kopartarak almalarındaki hikmet ve 4 kulübün dışında çoğunluğu oluşturan bir kulüp grubunun neden hala ligden düşmemek veya süreklilik sağlamak gibi alçak çıtaları aşmakla uğraştığı da daha iyi anlaşılacaktır.
çarpık düzenlerin korunmasına engel olabilmenin öncelikli şartları da ortaya konulmuş: avantajlı ve dezavantajlı grupların paylaştığı ortak bir ideal olması ve karşılıklı bir bağımlılık ilişkisinin bulunması.
şimdilik federasyon üç, hadi dört kulübe, büyük kulüpler de yalnızca birbirine bağımlı gözüküyor. diğer kulüplerin hele ki diğer liglerin esamesi bile okunmuyor.
bu tabloda kulüpler birliğinin görevi, sistemi korumak değildir şüphesiz...
fenerbahçe: volkan demirel, stephen appiah, ümit özat, tuncay şanlı (dk. 77 semih şentürk), mert nobre, mehmet aurelio, önder turacı, alexsandro de souza, deniz barış, serkan balcı (dk. 46 mehmet yozgatlı), nicolas sebastien anelka
yedekler: rüştü reçber, servet çetin, can arat, kemal aslan, olcan adın
teknik direktör: ?
trabzonspor a.ş.: jefferson de oliveri galvao, tayfun cora, kürşat duymuş, erdinç yavuz, ufukhan bayraktar, hüseyin çimşir, adem koçak, eul yong lee, miroslaw szymkowiak (dk. 70 hasan üçüncü), ibrahim üçüncü (dk. 89 ibrahim ege), fatih tekke (dk. 85 tomas jun)