artun ünsal'ın "tribün cemaatinin öfkesi: ticarileşen türkiye futbolunda şiddet" kitabından;
bıçaklar konuşunca...
(...)
ligin açılışında medyanın "olaysız, şiddetsiz bir lig" temennilerine, tribünlere "kaç puan bir can eder? üç puan bir can eder mi?" yazılı pankartlar asılmasına karşın, üzücü olaylar türkiye'nin birçok kentinde görülecekti. örneğin, 2003/2004 sezonunda gerginliğin ve saldırganlığın en çok yaşanacağı stadlardan biri süper lig'e terfi eden elazığspor'unki olacaktı. ne var ki, kente ilk gelen büyük istanbul takımlarından beşiktaş'ın oyuncularından sergen'in sahaya çıkmasıyla başına bir taş yemesi bir oluyordu. devre arasında, bu kez sahada ısınan ahmet dursun'un başına da bir taş isabet ediyor, sahaya atlayan elazığsporlu bir taraftar da ısınmakta olan beşiktaşlı futbolculara saldırı girişiminde bulunuyor, karşılaşmanın bitimine doğru beşiktaş ve elazığsporlu taraftarlar karşılıklı taş ve pet şişe savaşı çıkıyordu. beşiktaş menajeri sinan engin, maçın ardından "istanbul takımlarına karşı aşırı bir sertlik ve kin var. bunun sebebini anlayamıyorum" diye yakınacaktı.
ne haftaydı ama..., tanıl bora 07.10.2003 | radikal futbol
ligin şimdiye dek en gollü haftası oldu: 40 gol. maç başına 4.4 gol. bundan önce en gollü hafta, 35 golle 4. haftaydı. chelsea’den bir tatlı huzur alan beşiktaş, elazığ’da pek harika değildi ama düşük randımanla bile fark attı
ne kadar yıldır ilk kez, ilk dört sırada göğsü yıldızlı dört meşhur takım dizili duruyor: üçü istanbullu + trabzonspor? (en son 1998/99’da, sezon sonunda ilk dört sırayı kapatmıştı bu dördü.) bir kenan evren nutkuyla başlayalım:
“elazığlı hemşehrilerim! size ‘ligde her takım güçlü, her takım diğerini yenebilir’ diyenler olacaktır. sakın ola ki bunlara inanmayın sevgili hârputlular!” elazığşpor, 2. dakikada 1-0 öne geçmesini sağlayan golün ardından on-on beş dakikalık bir piyango mutluluğu yaşadı. (2. ıig’in parlak skoreri yunus’a da ilk süper lig golü bordo-beyaz formayla nasip oldu.) ama hepsi o kadar. geçen seneki elazığspor, sahasında üç istanbullu’ya da sıkıntı çektirmişti. bu sezon gakgoşlar'ın böyle şeylere takati yok. birkaç genç oyuncunun (effa, sedat vd.) sebat ve tecrübesini geliştirmeye, bir millî takım kalecisinin (könig) cv’sini mahvetmeye yarayan bir hikâye, bu seneki elazığspor hikâyesi.
beşiktaş, radikal bir eksik listesiyle elazığ’daydı: cordoba, zago, ibrahim, giunti, pancu yoktu. yerlerine oynayanlar pek hayranlık uyandırmadılar; beşiktaş pek harika da değildi; fakat makinenin düşük randımanlı çalışması bile elazığsporia fark atmaya yetti bu yamalı kadronun ilk onbirine dahi alınmayan ahmet hassan, oyuna girdiği ikinci yanda 2 gol attı. üzgün mısırlı, 6’sını oyuna sonradan girerek attığı 7 golle, ligin en çok gol atan üç adamından biri durumunda. evropalıların ‘soylu yedek’ dediği türden birisi...