lig başlar başlamaz federasyon ilginç bir uygulamaya girişir: diyarbakır’ın maçlarına genellikle talimatlara uyan, asker kökenli hakemleri, gözlemcileri verir.
maçlarda görev alacak hakemler, federasyon başkanı haluk ulusoy tarafından kulüp başkanlığına bizzat önceden bildirilir. perşembe günü spor kamuoyuna açıklanan hakemlerin isimleri, kulübe en geç sah günü iletilir. hakemler diyarbakır’da gayet iyi ağırlanır, bazılarına gece kadın gönderilir.
prestij oteli yetkilileri, kombassan konya maçı öncesi maçta görev yapan hakemlerin otellerinde iki gece kaldıklarını doğrular. otelin restoran kısmında mutlu çelik ve yan hakemlerinin kadınlarla beraber yemek yediklerini, eğlendiklerini, ancak odalarına beraber çıkıp çıkmadıklarını bilmediklerini anlatırlar. ayrıca, restoran ile odaların bulunduğu katlar arasında doğrudan birer merdiven ve asansör bulunduğuna dikkat çeken otel yetkilileri, “iki gece aynı şeyler yaşandı. ancak aynı odada kalıp kalmadıkları konusunda kesin bir şey söyleyemeyiz” şeklinde konuşurlar. (*)
aynı futbol sezonunda futbol federasyonu başkanı haluk ulusoy, diyarbakır’ı ziyaret eder. ankara’da kulübe çeşitli vaatlerde bulunan tff başkanı ulusoy diyarbakır’da yönetim tarafından büyük bir sevgi ve coşkuyla karşılanır. ulusoy bu gezi sırasında, “merak etmeyin sizi lige çıkartacağım,” der. bazı yöneticiler bundan rahatsızlık duyar. onlar takımın bileğinin hakkıyla yükselmesinden yanadırlar ama kulüpte itibar görmezler. süreç artık işlemeye başlamıştır: takım şöyle ya da böyle 1. lig’e çıkacaktır. bundan rahatsızlık duyan yöneticiler çevrelerine kaygılarını şu sözlerle dile getirir:
“önceki dönemlerde diyarbakırspor, gittiği deplasmanlarda ağırlığıyla karşılanıyordu. bu gelişmeler yaşanırken, stadyumlarda bize ‘devletin piçleri’ şeklinde sloganlar atmaya başladılar. yani spor, spor olmaktan çıktı, siyasi bir arenaya dönüştü. devlet destekli diyarbakırspor, oldukça karmaşık bir yerde duruyordu. bırakın diyarbakırspor’u, devlet hiçbir takıma destek vermemelidir! ”
hakem desteğini, rakamlara yansıyan büyük farklılık da ispatlıyor. adnan öktüren’in ikinci döneminde, 2000-2001 sezonunda diyabakırspor lehine verilen penaltı sayısı birden 24’e fırlamıştır.
federasyon, hakemler ve diyarbakırspor arasında şöyle bir anlaşma yapılmıştır:
genel anlamda, 75. dakikaya kadar açık bir müdahalede bulunulmayacaktı. son 15 dakikaya girilirken eğer diyarbakırspor’un ihtiyacı varsa, bir-iki penaltı verilecekti. diyarbakır’ın gol atması için çalışılacak, rakip takımın atakları düdüklerle kesilecekti.
tff’nin diyarbakırspor maçlarına atadığı tsk kökenli hakemlerin arkasında orgeneral yaşar büyükanıt’ın olduğu iddia edilir.
(...)
(*) hakem mutlu çelik ve arkadaşlannın prestij oteli’nde kadınlarla birlikte kaldıkları, kitap 2001 eylülünde yayımlandıktan sonra basında haberlere konu oldu. haberler üzerine hürriyet gazetesine açıklamalarda bulunan hakem mutlu çelik, beni yalancılıkla suçladı. kendisine avukatım aracılığıyla dava açmasını talep ettim: çelik dava açmadı.
24 ocak 2001 günü gaffar okkan’ın yanındaki beş polis memuruyla birlikteyken öldürülmesi diyarbakırspor’u yeniden ilgi odağı haline getirir. gaffar okkan’ın mirası olarak görülen diyarbakırspor’un başanlı olabilmesi için her şey seferber edilir. daha önce maçlarına diyarbakır’da hazırlanan takım riva’da kampa girer. burada futbolcular şampiyonluk yemini ederler.
maçlarına gaffar okkan için çıktıklarını ifade eden futbolcular, sırasıyla sivas, hatay, şeker ve erciyes maçlarından galip gelerek, süper lig için büyük bir avantaj elde ederler. kendi sahasında göztepe mağlubiyetiyle “şok” bir yenilgi alan diyarbakırspor, sonraki hafta olaylı geçen altay deplasmanından 1 puan çıkarır. dokuzuncu hafta da kendi sahasında istanbul büyükşehir belediyesi ile 2-2 berabere kalan diyarbakırspor’un bundan sonraki rakibi ilk maçta 5-3 yenildiği kombassan konyaspor’dur. saha içinde ve dışında yaşanan olaylarla gündeme oturan maçın hakemi mutlu çelik, konuk takıma tam dört kırmızı kart gösterir. konyasporlu futbolcular beşinci kırmızı kartı almak için her yolu deneseler de, maçın tatil edilmesini gerektirecek o kart çıkmaz. diyarbakırspor karşılaşmayı 5-1 kazanır. ancak maçta yaşanan tartışmalı olaylar spor kamuoyunu harekete geçirir.
diyyarbakırspor için bir karşı kampanya başlamıştır.
spordan sorumlu dönemin devlet bakam fikret ünlü, olaylı geçen diyarbakırspor-kombassan konyaspor yükselme grubu maçıyla ilgili olarak ilginç değerlendirmelerde bulunur.
maçı televizyondan özet görüntülerle izlediğini ve çok üzüldüğünü kaydeden ünlü, “şüphe yok ki, türk spor kamuoyunu rahatsız eden bir gelişme; böyle spor müsabakası olmaz. sporcu ve yönetici olarak olayları tırmandırmanın hiçbir yaran yoktur. bunun aksi davranışlardan kaçınılması gerekir,” der. ünlü, “herkesin tarafsız davranması ve ettiği yemine bağlı kalması gerekir. konu artık futbol federasyonu’nun görevi, onlar karar verecekler," diye konuşur. ünlü, maçı izlerken ; üzüntü duyduğunu da kaydederek, “ben, hakem yanlı davrandı diyemem. gözlemci raporlarını beklemek lazım,” ifadelerini kullanır.
fikret ünlü konunun bakanlar kurulu’nda gündeme getirilmediğini dile getirirken, 26 mart 2001 günü hürriyetim.com sitesinde, devlet bakanı ve konya milletvekili mehmet keçecilerin bakanlar kurulu’nda gündem dışı söz alarak konuyu dile getirdiklerine dair bir haber yayımlanır.
başbakan bülent ecevit başkanlığında toplanan ve üç saat süren toplantıda gündem dışı söz alan keçeciler, maçın bant kayıtlarını incelediğini belirtir, haksızlığa uğrayan konyaspor’a sahip çıkılmamasından yakınır. hakem mutlu çelik’in taraflı davrandığını öne süren keçeciler, şöyle konuşur: “federasyon diyarbakırspor’u 1. lig’e çıkarmaya karar verdiyse daha başka formüller bulsun. merkez hakem komitesi hakem görevlendirirken daha dikkatli davranmalı, hakemler de sahada daha dikkatli davranmalı. sahada adalet sağlanmalı. konyaspor lehine karar olsaydı da yine aynı tepkiyi gösterirdim. olimpiyata talip olan bir ülkede bunlar olmamalı.”
spordan sorumlu devlet bakanı fikret ünlü’yü harekete geçmeye çağıran keçeciler, federasyon 2. başkanı ata aksu ile görüştüğünü belirterek, “raporları bekliyorlar. onların da kanaati maçta bu kadar sporcunun atılmaması gerektiği yönünde,” diye konuşur. başbakan yardımcısı mesut yılmaz da geçen yıl rizespor’un 1. lig’e çıkmasında anap’ın rol oynadığı söylentilerini hatırlatarak, “rize 1. lig’e lige çıkınca anap’tan bildiler. şimdi kimden bilecekler?” diye konuşur. ( http://macanilari.com/31....rspor-199920002210--.html) toplantıda “ben de maçı seyrettim. konyaspor’a haksızlık yapıldı,” diyen maliye bakanı sümer oral başta olmak üzere, tüm bakanlar keçeciler’e hak verir.
ama imdatlarına aksu ailesi yetişti. 2002 yılındaki genel seçimlerde milletvekili seçilen ve ardından içişleri bakanı olan abdülkadir aksu, diyarbakırspor’un yeni güvencesi oldu. aksu’nun oğlu murat aksu zaten diyarbakırspor’un delegesiydi. aksu, babası akp’den milletvekili ve bakan olmadan önce bu görevi yapıyordu. ancak, oğul aksu aynı zamanda futbol federasyonu’nda da yöneticilik yapıyordu. yani takımının hakkını koruyabilecek konumdaydı. babasının içişleri bakanı olması etkinliğini arttırdı. diyarbakırspor’un aksu ailesi içindeki ilk koruyucusu oğul aksu oldu.
oğul aksu’nun beşiktaş ikinci başkanı seçilmesinden sonra diyarbakırspor’a desteği iyice arttı.
kulübün başkanlığını içişleri bakanı aksu’ya çok yakın bir isim olan mücahit can yapıyordu. can, bu görevi yürütürken, bakan ’ın kayınbiraderi ahmet aksu kulübün futbol şube sorumlusuydu. can, 2004 yerel seçimlerinde akp’den diyarbakır belediye başkanlığı’na aday oldu. bunun üzerine kulüp başkanlığına ahmet aksu getirildi.
diyarbakırspor’un aksu ailesi dışında önemli bir koruyucusu daha vardı: aziz yıldırım. türkiye’nin en büyük kulüplerinden fenerbahçe’nin başkanı olan yıldırım da diyarbakırlıdır. yıldırım, hiçbir desteğini memleketinin takımından esirgemedi.
fenerbahçe’de diyarbakırlı olan ve memleketinin takımına sahip çıkan yalnızca aziz yıldırım değil. ikinci başkan nihat özdemir de var. müteahhitlik yapan özdemir’in başta diyarbakır’da olmak üzere güneydoğu’nun başka illerinde de çok sayıda fabrikası var. özellikle devletten aldığı ihalelerle dikkat çeken özdemir, akp iktidara geldikten sonra bölgede çok sayıda fabrika satın aldı ve açtı. bunların başında ergani, van ve siirt kurtalan çimento fabrikaları geliyor. limak inşaat’ın sahibi olan özdemir, akp iktidara geldikten sonra türkiye’nin en zengin elli ailesi arasına girdi.
diyarbakırspor’a sahip çıkan fenerbahçe yöneticilerinden biri de mithat yenigün’dü. mardin doğumlu olan yenigün de müteahhitlik yapıyor. yenigün, devletin, nato ile ilgili ihalelerini alarak büyüdü.
diğer güneydoğu ve doğu anadolu takımları sessiz sedasız amatör liglere düşerken diyarbakırspor, büyük gürültülerle süper lig’de kaldı. süper lig’e çıktığı ilk sezondan itibaren her dönem diyarbakırspor’un adı şike iddialarına karıştı.
bu iddialar meclis araştırma komisyonu’nun bile gündemine geldi.
devlet desteğini tam olarak alan diyarbakırspor hakkındaki iddialar süper lig’e yükselmek için mücadele ettiği play-off’da başladı. diyarbakırspor’un konyaspor’la oynadığı maçta hakem mutlu çelik ilk yarıda 4 konyasporlu futbolcuyu oyundan attı. futbol adına tam bir rezaletin yaşandığı maçta, hakem adeta konyaspor’u etkisiz hale getirdi. maçtan sonra diyarbakırsporlu kemalettin, “bizden habersiz maç satın alıyorsunuz” diyerek kendi başkanının üzerine yürüdü.
diyarbakırspor deplasmanda istanbul büyükşehirspor’u 3-2 yenerek süper lig’e çıktı. bu son maçta da ayan beyan bir şike yaşandı. son dakikalarda büyükşehirsporlu futbolcular maçı tamamen bıraktı. ev sahibi ekip yenik durumda olduğu halde, son dakikada kazandığı korneri bile kendi yarı sahasına attı. ( http://www.macanilari.com...rspor-200020011910--.html)
süper lig’e çıkan diyarbakırspor’un adı ilk yılda en büyük şike çetesine karıştı. susurlukçu ali fevzi bir’in bazı hakemler ve teknik direktörlerle birlikte oluşturduğu çetenin oynadıkları bahislere göre maçların sonuçlarını belirledikleri ortaya çıktı. kadıköy ağır ceza mahkemesi’nde görülen dava dosyasında yer alan telefon kayıtlarına göre diyarbakırspor’un antalyaspor’u 3-1 yendiği maçta şike yapılmıştı. maçın hakemi bülent uzun ile ilgili telefon konuşması bunu açıkça gösteriyordu. çete lideri olarak anılan ali fevzi bir, hakem sadık ılhan’ı arayarak, diyarbakırspor’un rizespor maçında mağdur olduğunu, hakem bülent uzun ile irtibata geçilerek bir hafta sonraki maçta (diyarbakırspor - antalyaspor) bu mağduriyetin giderilmesini söylemişti.
şike konuşmalarıyla ilgili dava açıldığında antalyaspor kadıköy cumhuriyet savcılığı’na müracaat ederek müdahil oldu. ancak, telefon konuşmaları şike şüphesini doğruladığı halde, telefon kayıtlarının delil kabul edilmemesi nedeniyle dava beraatla sonuçlandı.
aynı sezonun bitimine doğru diyarbakırspor yine ilginç bir şike iddiasıyla gündeme geldi. bu ilginç olay otuz üçüncü haftada oynanan diyarbakırspor - malatyaspor maçında gerçekleşti. yenilen takımın küme düşme korkusu devam edecek, maç berabere biterse her iki takım da kurtulacaktı. gol girişiminin hiç yok denecek kadar az olduğu bu maçta bir o takım top çevirdi, bir bu takım. ve maç 0-0 sona erdi. maçtan sonra her iki takımdaki sevinç de görülmeye değerdi. ( http://www.macanilari.com...aspor-200120023306--.html)
Diyarbakırspor’un adının karıştığı şike olayları yalnızca lehine olanlarla sınırlı kalmadı. diyarbakırspor’un başka takımların da ligde kalması için şike yaptığı ortaya çıktı. 31 mayıs 2003’te diyarbakırspor ile elazığspor arasında yapılan maçta şike iyice ayyuka çıktı. meclis şike komisyonu’nun tutanaklarına yansıyan bilgilere göre bir önceki hafta küme düşmekten kurtulan diyarbakırspor, elazığspor’u da kurtardı. ( http://www.macanilari.com...gspor-200220033406--.html) elazığspor’un 2-1 galip geldiği maçtan önce diyarbakırspor başkanı mücahit can soyunma odasında futbolculara silah göstererek, “bu maçı almamalısınız” dedi. bu maçtan zarar gören ise izmir’in süper lig’deki tek temsilcisi altay oldu. bir önceki haftada da elazığspor - istanbulspor maçı vardı ve bu maçta istanbulspor hiçbir varlık gösteremedi. ( http://www.macanilari.com...lspor-200220033302--.html)
Ancak altay’ın yine şansı vardı. son haftada istanbulspor’u yendikleri taktirde küme düşmeyeceklerdi. ancak, düşme tehlikesi bulunmayan istanbulspor maçta ve lig boyunca görülmemiş bir performans sergiledi ve altay galip gelemedi. maç 0-0 bitti. altay küme düştü. düşen diğer takımlar ise bursaspor ve kocaelispor oldu. ( http://www.macanilari.com...Altay-200220033403--.html)
Altaylı yöneticiler bu maçlarda şike yapıldığını ve istanbulsporlu futbolcuların kendileriyle oynadıkları maçta teşvik pirimi aldıklarını iddia etti.
avukat erol gönen başkanlığında avukat doğan balkanlı, avukat m.emin varol, avukat semih güner ve avukat taner ünlü’den oluşan beş kişilik şike tahkik kurulu, istanbulspor - altay maçını incelemeye aldı. bunların sonucunda 25 haziran 2003’de futbol tarihimizde teşvik primi alındığını ilk kez kanıtlayan raporunu federasyona sundu.
şike tahkik kurulu’nun, 2002-2003 sezonunun son haftasında oynanan maçta istanbulspor’un futbolcuları selçuk şahin, mehmet yozgatlı ve musa kuş’un takımları dışında maddi menfaat temin ettikleri belirtildi. ayrıca bu oyuncular hakkında disiplin kurulu talimatı’nın 39. maddesine göre işlem yapılıp, 6 ay ile 2 yıl arasında ceza almaları talep edildi.
ancak o dönemde selçuk şahin ve mehmet yozgatlı’nın fenerbahçe’ye transferleri söz konusuydu. ayrıca işin içinde diyarbakırspor’un da bulunması nedeniyle futbol federasyonu aziz yıldırım’ı karşısına alamadı. federasyon, kurulun hazırladığı raporu işleme koymadı.
işin kötüsü böyle bir raporun hazırlandığı gerçeği tam iki yıl sonra ortaya çıktı. raporu hasır altı eden futbol federasyonu hiçbir soruşturma başlatmamıştı.
daha sonra kurulan meclis şike komisyonu, futbol federasyonu başkanvekili şekip mosturoğlu ve genel sekreter lutfi arıboğan’ın ifadelerini alarak, bu raporla ilgili neden işlem yapılmadığını sordu. ancak, iki yönetici de bunun geçmiş yönetimi ilgilendirdiğini, sorumluluğun kendilerinde olmadığını söylediler. bu dosya da böylece kapandı.
maçın canlı yayınlanacağını duyurmuştur fakat güvenlik güçleri trt spikerini ilk yarı sonunda maç 3-0 olana kadar stadın içine sokmamıştır. izmir'den gelen basın mensupları stada hiç sokulmamış, stada girebilen diğer basın mensuplarının da kamera ve fotoğraf makinaları ellerinden alınmıştır.
o gün sahaya diyarbakırspor'un kaptanı olarak çıkan kemalettin şentürk henüz maç başlamadan kaptanlık pazu bandını teknik direktörünün önünde yere bırakıp formasını çıkarmış ve "bu maçın sonucu belliyse ben oynamayacağım" diyerek maçta oynamamıştır.