bu sezon sonunda gençlerbirliği'nden real madrid'e 5 milyon dolar bonservis bedeliyle transfer olan njitap geremi'nin gençlerbirliği formasıyla son kez çıktığı mücadele..
bursaspor, gençlerbirliği'ni deplasmanda farklı yenerek ligde kalmayı garantiledi: 4-1.
15. dakikada ismail güldüren'in kaptığı topu ender, kalecinin sağından filelere gönderdi: 1-0.
29. dakikada geremi'nin ayağından sektirdiği topta ender kaleciyi de çalımlayarak skoru 2-0 yaptı.
42. dakikada tolga'nın kaptırdığı topu okan, ünal'ın önüne bıraktı. bu futbolcu topu boş kaleye gönderdi ve ilk yarının skorunu belirleyen golü attı: 3-0.
47. dakikada varesanoviç'in kale sahasına ortaladığı topu herkes izledi. taner kafayla dokundu: 4-0.
64. dakikada ümit karan'ın getirdiği top turan'den sekti, yetişen semenic sert vurdu: 1-4.
69. dakikada ömer, semenic'i çekerek durdurdu. penaltıyı abrami kaleciye teslim etti.
gençlerbirliği taraftarlık geçmişimin, izlemesi en zor maçlarından biriydi. maçın hikayesi can sıkıcı hatta hüzünlü bile diyebiliriz, ancak bana göre türkiye futbol tarihinin en güçlü tribün dostluğunu başlatan maç olması açısından büyük öneme sahip! evet, ankaragücü – bursaspor dostluğu, tam da bu maçta, gözümün önünde başladı. ankaragücü – bursaspor dostluğunun nasıl başladığına dair çeşitli hikayeler var, doğru da olabilir ama en doğru hikaye benim için gözümle gördüğüm hikayedir. ben, sadece işin bizzat şahit olduğum kısmına dikkat çekeceğim. bu maçın, bu kardeşliği yarattığını düşünüyorum, hikayemi öncesi ve sonrasıyla anlatacağım.
sizi bu maçtan bir sezon öncesine götürüyorum. 1997-98 sezonunda, amatör futbol oynayan alt yaş gruplarına, sezonluk maraton bileti yerine geçen ve ankara’da oynanan tüm amatör ve profesyonel maçlar için geçerli olan, futbolcu giriş kartı verdiler. ben de o zamanlarda 19 mayıs’ın altında yer alan takımlardan birinin alt yaş kategorilerinde amatör futbol oynuyordum. gençlerbirliği taraftarı olarak, gecekondu tribünündeki konforsuz yerimi hiç tereddütsüz terk edip, maratona kurulmuştum. şansıma o sene üç ankara takımı (3. şekerspor) birden birinci ligdeydi, hepsinin hemen hemen tüm maçlarına gittim. o sene ankaragücü’nün neredeyse tüm maçlarına gittim, hiç bursaspor diye bağırıldığını duymadım. ortada öyle bir dostluk olduğuna dair hafızamda en ufak bir şey yok. sizi o sezonunun (1997-98) ikinci yarısında oynanan, gençlerbirliği ‘nin 2-0 kaybettiği ankaragücü – gençlerbirliği maçına götüreceğim. bilen bilir, 97-98 sezonunda son maçta averajla kümede kalmıştık. ligde üç ankara takımı vardı ve ersun yanal davası henüz cereyan etmediğinden, üç takımın taraftarı da, kendi takımı dışında kalan iki takımı destekliyorlardı. 90lar içinde tribünlerin en kalabalık olduğu yıl olarak hatırlıyorum o sezonu… ankaragücü – gençlerbirliği maçını 2-0 kaybettik. o maç itibariyle düşme tehlikesini aslında o kadar güçlü hissetmiyorduk. ligin dibindeki şekerspor ise son haftalarda bir kıpırdanma yakalamış, özellikle hakan keleş’in müthiş futbolu ile ligde kalmak için çırpınıyorlardı. maç sırasında maratonda ankaragüçlü ve gençlerbirlikliler beraber oturuyorlardı, herkes birbirine aynı saatlerde oynanan şekerspor maçının ne olduğunu sorup, bilgi edinmeye çalışıyordu. bir iki kez, kale arkasındaki ankaragücü tribününün gol diye hareketlendiğini görünce, şekerspor’un deplasmanda kazanıyor olduğunu tahmin ettik. maçın son dakikalarında stat hoparlörlerinden anons geçti “birinci ligde oynanan karşılaşmanın sonucunu veriyoruz, bursaspor 0 – şekerspor 6” bu anonsla beraber ankaragüçlü tribünlerin çılgınca sevindiğini ve “şeker, şeker” diye bağırdıklarını hatırlıyorum. ben de sevinmiştim. bu iki camia taraftarları, o gün bugün oldukları gibi dost olsalardı, kardeş takımlarının kendi evinde 6-0 yenilmiş olmalarına bu derece sevinmezlerdi.
şimdi bahsettiğim bu maçtan bir yıl sonra oynanacak, benim ankaragücü – bursaspor dostluğunun başladığı maç olduğunu düşündüğüm konu maçımıza geri dönelim. yine küme düşme tehlikesini zar zor atlattığımız yılın ardından çok iyi transfer yaptığımız, sezona 7 maçta 6 galibiyetle girdiğimiz, ardından üst üste beraberlikler ve mağlubiyetlerle sıradanlaştığımız bir sezondu. ligin ikinci yarısının hemen hemen tamamını bitse de gitsek der gibi oynamıştık. ligin son haftalarına gelindiğinde, küme düşecek iki bilet belli olmuş (karabükspor ve ç.dardanel) üçüncü bilet içinse sakaryaspor, ankaragücü ve bursaspor arasında kıyasıya bir rekabet yaşanıyordu. ankaragüçlüler, rakipleri bursaspor’u yenmemiz için bizim tribünde, her zamankinden kalabalık olarak yerlerini almışlar “holey holey haydi haydi gol, başkent için bastır gençler bursaya da koy” diye tezahürat ediyorlardı. bizim ligden elini ayağını çekmiş oyuncuların bırakın bursa’ya koymayı, adım atacak halleri dahi yoktu. derken ilk yarıda üst üste ender’in golleri geldi. karşı taraftaki kaleye atılan bu gollerle 2-0 yenik duruma düştük. tribünde, ankaragüçlü taraftarlar tarafından homurdanmalar başladı. bu skor ankaragücü’nü ateşe atıyordu. ardından devre bitmeden ünal’ın golü de gelince, tribündeki ankaragüçlüler “satılmış gençler” diye bağırmaya başladı. bunun üzerine başta hamdi (nerkıs) reis, zeki (celasun) baba ve şenol (akdemir) abi olmak üzere, hep beraber tepki verdik, ciddi bir itiş kakışın ardından polis gelip, ankaragüçlülerle bizi ayırdı ve ortamıza barikat kurdu. ne olduysa o anlarda oldu. bursaspor taraftarı o anda karşı kale arkasından “ankaragücü büyüktür küme düşmez” diye bağırdı. ankaragüçlüler bu tezahüratı büyük bir mutlulukla karşılayıp “bursaspor” diye bağırarak karşılık verdi. sonra yeşil-beyaz-sarı-lacivert çekildi karşılıklı. ankaragüçlüler “başkentin bursadan başka dostu yok” diye bağırdı, bursalılar “ankaragücü büyüktür küme düşmez” ikinci yarı maç 4-0 olunca ankaragücü tarafından bir “satılmış gençler” daha çıktı. sonra 5 dakika içerisinde 4-1 oldu, bir de penaltı kazandık, o anda ankaragüçlüler bir umut daha penaltıyı izlediler ama abrami penaltıyı kaçırınca bir kez daha “satılmış gençler” diye girdiler. maçın ikinci yarısı boyunca karşılıklı güzellemelerini izledik. o güne kadar hem gençlerbirliği hem de ankaragücü maçına giden bir taraftar olarak, hiçbir zaman birbirlerine karşı bir dostluk olduğunu görmemiştim. bir de bir önceki sezon bursa, şeker’den 6 gol yiyince ankaragüçlüler alkışlarla ve coşkuyla sevinmişti. bir sene sonrasında da böylece dost oldular ve o dostluk başka efsanelerle katlanıp, bugünkü haline geldi. işte ankaragücü bursaspor dostluğu böyle başladı.