ligin yedinci haftası geride kalırken, ali sami yen'de gelen bu galibiyet sonrası, 18 puanla liderlik koltuğuna oturmuştuk. maçın gollerini ümit karan ve faslı abrami kaydetmişti. bu maç sonrası liglere ara verilmiş ve 3 hafta kadar liderlik koltuğunda kalmıştık :) sonraki hafta rakibimiz trabzonspor'du ve vugrinec'in akıl almaz frikiği ile 1-0 yenilerek liderlikten olmuştuk...
ilk 5 maçı firesiz ve 20 gol atıp 3 gol yiyerek geçen galatasaray, lige tarihinin en iyi başlangıcını yapmıştı. ardından fenerbahçe deplasmanında alınan beraberlik de gençlerbirliği maçının favorisinin galatasaray olduğunu gösteriyordu, en azından gönlümüzden öyle geçiyordu. ancak gençlerbirliği de lige muhteşem bir giriş yapmıştı ve bizi yenerlerse liderliğe onlar geçeceklerdi. nitekim öyle de oldu.
benim açımdan maçı ilginç kılan noktaysa o zamanlar oturduğum ankara'nın beştepe semtindeki bir kahvede maçı izlemiş olmamdı. beştepe gençlerbirliği'nin semtiydi, hatta gençlerbirliği'nin sol kanat oyuncusu mehmet şimşek de komşumuzdu. gençlerbirliği ümit karan ile golü bulunca ben sinirden kudururken neredeyse tüm kahvenin sevinçten deliye dönmesi hayatımda karşılaşmadığım bir olaydı. yüzlerce galatasaray maçı izledim, fakat bu maç kadar galatasaray taraftarının az oranda olduğu bir yerde maç izlememiştim.
galatasaray'ın istanbul'de gençlerbirliği'ne karşı aldığı son yenilgidir. bu maç öncesinde sarı kırmızılıların sahasında çok uzun süren bir yenilmezlik serisi vardı ve sahasındaki son 39 maçta gol atma başarısı göstermişti.
ali sami yen stadında 1 günlük de olsa centilmenlik rüzgarlarının estiği maç olmuştur. taraftarlar maç öncesi "burası sami yen burda küfür yok" pankartı açmışlar, maç sonu gençlerbirliği oyuncularını alkışlamışlar, fatih terim ve faruk süren ise gençlerbirliğinin mükemmel oynadığını belirterek tebrik etmişlerdir.
gençlerbirliği teknik direktörü pecze galibiyeti ilhan cavcava hediye etmiş, cavcav da maç sonu "liderliği aldık dönüyoruz" demiştir.
şişlide girdigim bir kuruyemişci dükkanından sigara alacagım baktım satıcı meşgul orada müşteri olan birinin siparişlerini hazırlamaya calışıyor müşteri, 22 veya 25 yaşları arasında bir genc arkadaş arkadaşın boynunda bir genclerbirligi atkısı gözüme carpıyor, birbirimiz göz göze gelince merhaba dergibi birbirimizi selamlıyoruz ve arkadaş siparişlerini alınca iyi günler diyor satıcada arkadaşa başarılar kardeşim diyor ve müşterisene temenlide bulunuyordu bende sigaramı alıp cıkıyorum demekki diyorum satıcı banada temenlide bulunabilirdi bende akşam maca gidecegim fakat bende atkı veya forma yok o yüzden bana temenlide bulunmadı.diyor ve cıkıyorum dükkandan. ali sami yen stadı cevresinde dolaşıyorum macın başlamasına daha cok var stadın parallelinde olan ortaklar caddesi tarafında fulyaya inen tarafta 5 veya 6 kişilerdi sanırım genc arkadaşlar kendilerine bir yer bulmaşlar bir şeyler atıştırıyorlar. tam yanlarından gecerken bir baktımki şişlide kuruyemişcide gördügüm genclerbirligi taraftarı arkadadaşla tekrar göz geze geliyoruz ve tekrar selamlaşıyoruz tam onların yanından uzaklaşacakken, agbey buyur birşeyler atıştır diye beni sofralarına davet ediyor diger arkadaşlarıda buyur agabey diyerek ısrar ediyorlar... bu ısrarı kıramıyor ve sofralarına misafir oluyorum ve o arkadaşın şişliden aldıkları biskivü cukulata ve benzeri şeyler yiyorlar ve bana ikramlarda bulunuyorlar..gencler o kadar enteresan geliyorki bana şaşırıyorum....felsefi şeyler anlatıyorlar ve cok sosyalist olduklarını anlıyorum, işci ve emekci haklarından bahsediyorlar türkiyenin sosyal ve ekonamik durumuyla ilgileniyorlar maca geldiklerinden emin olmasam kesin bu cocuklar mitinge filan gelmişlerdir sanırım evet tamda budur dedim kendi kendime bu cocuklar bazı şeyleri aşmışlar herbiri birbirinden degerli tertemiz halkın cocukları.. nasıl olmuştuda bozulmamışlardı genelde maca giden gencleri bilirdik.... hafif argo olurlardı fakat bu cocuklar türkceyi cok düzgün kullanıyorlar ve belliki mürekkep yalamışlardı... agabey diyor birtanesi biz genclerbirgi taraftarları olarak diyor.endüstüriel futbol karşıyız düşünün o cocuklar tehlikeyi ta o zamanlar fark etmiş ve endişeleri vardı.agabeyi diyor bitanesi biz ankaradan buraya maca geldik. bu gün yeneriz veye yeniliriz önemli degil biz inancımızın peşine geldik diyordu biz hepimiz işci cocuklarıyız diyordu.. ben o,güne kadar bir futbol macında bu kadar siyaset konuşulduguna ilk defa şahit oluyordum. evet şimdi düşünülüp baktıgında arkadaşların neyi anlaltmak istediklerini bu gün geldigimiz noktadan bakabiliriz vedalaştık birbirimize başarılar diledik ve ayrılddık cok memnun oldugumu söyledim.hatta iclerinden biri agabey ankaraya gelde rakı icelim diye bagırmıştı arkamdan..o gün genclerbirligi galatasarayı 2-0 yenmişti
ligde sahasında oynadığı son 34 maçı kaybetmeyen cimbom, başkent ekibine boyun eğdi. gençlerbirliği'nin golleri 37'nci dakikada ümit karan, 80'inci dakikada da abrami'den geldi.
ilk haftanın lideri g.birliği, son 5 haftadır koltuğa oturan g.saray'ı ali sami yen stadı'nda yenerek yeniden zirveye çıktı. sarı kırmızılılar, savunma ve orta sahada tel tel döküldükleri karşılaşmada ikinci yarının başında arif ve hakan şükür'le yakaladıkları pozisyonları gole çeviremeyince sezonun ilk yenilgisini tattı.
iki senedir lig maçlarında ali sami yen stadı'nda yenilgi yüzü görmeyen galatasaray, 34 maç aradan sonra g.birliği'ne mağlup oldu ve liderliği rakibine devretti: 0-2.
7. dakikada ümit özat'ın yaklaşık 30 metreden kullandığı serbest atışta taffarel, topu iki hamlede kontrol edebildi.
37. dakikada konuk ekip öne geçti. sağ kanattan gelişen kontratakta aut çizgisine kadar inen hakan demir, topu ümit karan'a çıkardı. bu futbolcunun plasesinde önce direğe çarpan top daha sonra g.saray filelerine gitti.
44. dakikada hasan şaş, sağ kanattan girdiği ceza sahasında bir anda kaleciyle karşı karşıya kaldı. topa vurmak yerine orta yapmayı tercih edince takımını bir golden etti. ilk yarı 1-0 gençlerbirliği'nin üstünlüğüyle sona erdi.
53. dakikada arif'in sağdan ortasında ceza alanı içinde topla buluşan hakan şükür dönerek vurdu, kaleci metin, kendisine çarpıp ağlara gitmekte olan topu ikinci hamleyle çizgi üzerinde kontrol etti.
80. dakikada konuk g.birliği ikinci golü buldu. hakan demir sağdan aldığı topla ceza alanı yan çizgisine kadar gelerek ortaladı. marakşi, göğsüyle topu geremi'ye indirdi, geremi oyuna iki dakika önce giren abrami'ye uzattı. abrami, ceza yayı ön çizgisinden yerden bir vuruşla taffarel'i avladı: 2-0.
88. dakikada çapraz pozisyonda ümit özat'ın sert şutunu taffarel güçlükle kornere attı ve maç 2-0 sona erdi.
fatih terim: kötü oynadık g.saray teknik direktörü fatih terim, g.birliği karşısında sezonun en kötü futbolunu sergilediklerini söyledi. terim, ‘‘g.birliği, maç öncesi tahmin ettiğimiz gibi uzun toplarla oynadı. ancak, özellikle orta alanda görev yapan oyuncularımın iyi mücadele etmemeleri maçı kaybetmemize neden oldu. çok kritik bir maçı kaybettik. bu kaybımızı telafi edeceğimize inanıyorum’’ dedi.
karol pecze: galibiyet hakkımızdı
g.birliği teknik direktörü karol pecze, g.saray karşısında mükemmel oynayıp, haklı bir galibiyet aldıklarını söyledi. pecze şöyle konuştu: ‘‘tüm futbolcularım, üzerlerine düşen görevleri yerine getirdi. biz, sezon başından beri böyle oynuyoruz. aldığımız galibiyet tesadüfi değil. g.saray gibi bir takım karşısında alınan bu galibiyet çok önemlidir.’’
spor servisi - türkiye birinci futbol ligi'nde bu hafta oynanacak maçların hakemleri belli oldu. ligin 7. haftasının maç programı ve hakemleri şöyle: cumartesi: 18 mart 17.00 ç. dardanel - samsun (kadir tozlu) , bursa atatürk 20.00 beşiktaş - istanbul (sadık ilhan), pazar: atatürk 16.00 sakarya - erzurum (metin tokat) , yenişehir 16.00 kdç karabük - adana (mustafa kalkandelen) , kamil ocak 17.00 gaziantep - altay (murat ılgaz) , atatürk 17.00 antalya - bursa (mustafa çulcu) , 19 mayıs 17.00 ankaragücü - kocaeli (muhittin boşat) , ali sami yen 19.00 galatasaray - gençlerbirliği (bülent uzun).
sene 1998, tabiri caizse anadolu'nun bağrında büyümüş, bu kocaman şehre yeni taşınmış, asy'yi hep televizyonlarda görmüş 15 yaşında bir çocuk. taşınmalarının henüz ilk haftası, ev denilecek yerde koliler, bavullarda giysiler, kitaplarını yeni odasının yerlerine koymuş hem de; dolabı monte edilmediği için. alışılmadık o nem nefes bırakmıyor ailesinde, kendisi bir tur atmış bostancı civarında, en yakın kitapevini bulabilmek için. daha hangi okula devam edeceğini bile bilmiyor, fen lisesi'nin yedek listesinde çünkü. gazeteleri okuyor boşluktan, galatasaray'ın maçı var istanbul'da o gün. rakip gençlerbirliği.
halihazırda istanbul'da yaşayan amcası ziyarete ve yardıma geliyor doğal olarak. canının sıkıldığını gördüğü yeğenine dönerek:"sen neden gitmiyorsun ki maça?" diyor. çocuğun aklı karışıyor, daha yedirememiş aklına, yıllardır tutkuyla tuttuğu takımla artık aynı şehirde yaşayacağını. "nasıl?" diyor amcasına. "şu yoldan aşağıda doğru in, lunaparkın orada ışıklar var, karşıya geç, dümdüz yürü, sabit bir pazar göreceksin, o bitince oradaki büfelere sor çift katlı otobüsler nereden kalkıyor diye, bin bir tanesine, köprüyü geçtikten 5 dakika sonra stadın orada inersin, biletini al, izle maçını"
çocuk afallıyor, bu kadar kolay mı ki o koca galatasaray'ı izlemek... bir saniye bile düşünmüyor ama, harçlığını cebine sıkıştırıyor, babasına soruyor, o da onaylayınca çıkıyor evden. denilen her şeyi yapıyor, stadın orada iniyor otobüsten. bir sürü grup var, tezarühat yapıyorlar; çocuğun gözleri faltaşı gibi açılıyor, heyecan dorukta. 3-5 kişiye nereden bilet alabileceğini soruyor, kimse kesin bir şey söyleyemiyor. 2 saat kadar stadın dört tarafını turluyor, en sonunda kendi yaşlarında bir çocuk geliyor, "yeni açık var, ister misin?" diyor. cebindeki paraya bakıyor çocuk, neredeyse tamamına yakınını veriyor elemana ve alıyor bileti. kalan sadece gelişte verdiği otobüs parası kadar dönüşe ayırdığı para.
binbir zahmetle tribüne giriyor, gördüğü her şeye şaşırıyor; 3.ligde oynayan memleket takımının maçlarına girmek ne kadar kolaydı, hem de bu bilet fiyatının 5'te birine. sonra etrafındakileri takip ederek merdivenlerden çıkıyor, ışığı görüyor... işte asy. ne kadar büyük diyor çocuk. ne kadar güzel. tribünler dolu, takım iki senedir şampiyon zaten. ama o gün rakip, 2 gol atıyor ve yeniliyor galatasaray. her yenilgide olduğu gibi kahroluyor, ağlamaklı çıkıyor stadtan.
çıkış izdiham, ne tarafa gideceğini bilemiyor. sonra anımsıyor, amcası dönüş kısmını anlatmamıştı! cep telefonu yaygın değil o günlerde, yok çocukta da. iki katlı bir otobüsü görünce seviniyor, ferahlıyor; ama otobüs geçip gidiyor yanından, içerisi mahşer günü gibi. girilebilecek hiç bir hacim yok. soğuk terler akıyor çocuktan, ne yapacağını bilemiyor. derken boşalıyor stad çevresi biraz, o ise dolanıyor hala bilinçsizce. karnı acıkıyor, susuyor; ama parasını dönüşe saklamış. en umutsuz anda bir tane eski peugeot minibüs dura kalka geliyor çocuğun yanına. "göztepe, bostancı" diye bağırıyor bir adam. heyecanla atlıyor minibüse çocuk. "ne kadar abi?" diyor. adamın söylediği para, gelişte verdiğinden fazla; belediye otobüsünden daha özel bir hizmet çünkü. "abi bende bu kadar var" diyor çocuk, "tamam, ama ayakta gidersin bütün yolu" diyor adam. seviniyor ve bütün parasını sayıyor kendisine yönelen o koca avuca. lunaparkı görünce iniyor minibüsten, eve koşuyor. meraklı ailesi telaş içinde, çünkü maç biteli 2 saatten fazla olmuş. hiçbir şey söylemiyor onlara, "çok güzeldi, çok rahattı" diyerek odasına geçiyor. valizlerden birisinden 8 numaralı formasını çıkarıp sarılıp uyuyor zihnindeki büyüyle.