mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
kürt sorunu ve futbol: diyarbakırspor örneği
1980 sonrasında ülkenin gündeminde yer edinmiş her türlü sorunun çözümü ya da en azından etkisizleştirilmesinde futbol hep devrede olmuştu. futbol, kitlelerin dikkatinin herhangi bir "sorun"dan başka yerlere çekilmesi için uygun araçtı. 1980lerin ikinci yarısından itibaren gitgide ağırlaşan kürt sorununun "etkisizleştirilmesi" bağlamında da futbol devreye sokulmakta gecikmeyecekti.
(...)
devlet yetkililerinin bakış açısına göre, diyarbakır'ın ve dolayısıyla güneydoğu'nun türkiye'nin ayrılmaz bir parçası olduğu fikrini kuvvetlendirmenin en kestirme yolu, ilin futbol takımının bir an önce birinci lig'e alınması, yani ülkenin vitrinine çıkarılmasıydı. bu aynı zamanda diyarbakır halkım futbolla "eğlenmeyi" de sağlayacaktı.
26 mayıs 1996 günü ankara'da oynanan ve diyarbakırspor'un zeytinburnu'na 1-0 yenildiği maçtan sonra, resmi ideolojiye angajmanı bilinen emin çölaşan "böyle lig olmaz" başlığıyla şunları yazmıştı:
"...ankara 19 mayıs stadı dolu. binlerce diyarbakırlı taraftar gelmiş. ankara'dakiler de diyarbakır'ı tutuyor. 500 kadar zey-tinburnu taraftan da var. bütün spor yazarları arkadaşlar da diyarbakır kazansın istiyorlarmış. tribünde iki ucunda ay-yıldız olan diyarbakır bayrağı da var. zeytinburnu uzatmada attığı golle maçı kazanıyor. maçta buraya kadar her şey normal ve kuralına göre işliyor. ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. ligde 6 istanbul takımı var. bunların arkasında para babalan var. vanspor gibi takımlar bu para babalarıyla boğuşmak zorunda kalıyor... evet, spor müsabakalarının sonucu sahada belirlenir. çok doğrudur. ancak unutmayalım ki, türkiye'nin çok özel koşullan var. bu koşullar doğu ve güneydoğu'nun en az iki takımla birinci ligde oynamasını zorunlu kılmaktadır. büyük yaran olacaktır... bölgeye hareket gelecektir. binlerce insan futbol sayesinde para kazanacakır. heyecan gelecektir. ama en önemlisi bölgenin türkiye ile kaynaşması sağlanacaktır. spor bu açıdan bir adım olacaktır..."
maçın hemen sonrasında olağanüstü hal bölge valisi necati bilican bakanlar kurulu'nda bir brifing verecek ve diyarbakırspor'un bir formül bulunarak birinci lig'e çıkarılmasını isteyecekti. başbakan mesut yılmaz da futbol federas-yonu'na karışmak gibi bir yetkilerinin olmadığını ama federasyon bu yönde bir karar alırsa bundan memnun olacaklarını söylemişti. bu talep ve baskılar, diyarbakır'ın ülkenin bütününe en azından psikolojik anlamda entegrasyonunda futbola yüklenen misyonu açıkça göstermekteydi. ancak futbol federasyonu'nun özerk bir yapıya kavuşturulmuş olmasının yanı sıra uefa'nın böylesi bir oldubittiye sıcak bakmayacağının anlaşılması diyarbakır'ın siyasal bir kararla birinci lig'e alınmasının önünde engeldi.