futbol eğlence endüstrisinin dev bir sektörü oldukça, yetenekli futbolcu "mahalledeki abi" olmaktan çoktan çıkıp erişilmez bir süper yıldız statüsüne yükseldikçe, gösteri performansı önem kazanıyor ve bu bakımdan topçuların artistliği de makbul oluyor. nitekim kameraların yakın çekimini hesaba katar bu stiller, ekranı muhatap alır. (tamamlaması kendisine reva görülmeyen 1994 dünya kupası'nda maradona yunanistan'a golü attıktan sonra nasıl "muhatap almıştı" ama kamerayı! televizyon vasıtasıyla dünya-aleme "görün lan görün lan!" diye bağırıyordu büyük üstad. ama bir yandan da o kameranın şahsında, futbol endüstrisinin egemen sömürgen güçlerine kafa atmıyor muydu?)
kaynak: tanıl bora'nın "karhanede romantizm: futbol yazıları" adlı kitabında bulunan "gol sevinçleri" başlıklı yazısı.
ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
gruplarda müthiş bir mücadele var. arjantin yunanistan'ı 4-0 yeniyor, maradona ve arkadaşları sahada... maradona gayet mütevazı, "baba" pozlarında... dört yanı besliyor paslarıyla... atmıyor, attırıyor. dört golden üçünün kahramanı, o sıraların büyük yıldızı batistuta... dayanamıyor ünlü "bücür"... bir golü de kendisi bırakıyor yunan kalesine...
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
dünya kupası'ndaki görevim, amerikan televizyonu için oyuncuları teşhis etmekti. boston'daki maçlar sırasında naklen yayın odasında oturuyor ve oyunculardan biri gol attığı ya da dikkat çeken bir hareket yaptığı zaman, kim olduğunu söylüyordum. teknik elemanlar da ekrana onun adını yazıyorlardı.
görev aldığım ilk maç olan arjantin-yunanistan maçının henüz beşinci dakikasında bir arjantinli orta sahada yere düştü. kulaklığımdan yapım yardımcısının, "kim bu?" diye soran sesini duydum. hiçbir fikrim yoktu. "15 numara, balbo", dedim. milyonlarca amerikalıya sahadaki olayları açıklamaya yarayan ekranda 'balbo' adı yazdığı anda, yerde yatan oyuncu ayağa kalktı. bu chamot'tu. kulaklıktaki ses, "bana bunu yapamazsın", diye kükredi ve yabancı gazeteciler ertesi gün, hiçbir şey den anlamayan amerikalılar hakkında atıp tuttular. turnuva süresince çoğu maçı, bir an önce bitmesi için dua ederek seyrettim.
ilk maçta yaptığım hatadan sonra, oyuncuları daha yakından tanımak için nijerya kampını ziyaret ettim. emmanuel amunike ufak telekti. peter rufai'yi tanımak çok kolaydı, çünkü maçlarda daima kaleci forması giyiyordu. danıel amokachi'nin de ilginç bir saç tıraşı vardı. bir italyan kadın gazeteci, amokachi'nin tam önünde durdu ve gözlerinin içme bakarak, "danıel amokachi siz misiniz?" diye sordu. "hayır", dedi amokachi ve biraz ilerideki takım arkadaşı sunday oliseh'i göstererek, "daniel amokachi o", dedi. kadın, oliseh'in formasını çekiştirmek üzere koşunca, amokachi odasına geri döndü.
ona sempati duydum. italya'da yayınlanan her gazete o sıralarda oynanacak olan italya-nijerya maçına her gün 10 sayfa ayırmak zorundaydı. 'paparazzi'lerin çoğu, arrigo sacchi'nin new jersey'de kamp yapan takımının yanındaydı ve futbolculara "kim daha iyi: signori mi, yekini mi?" gibi sorular soruyorlardı. aldıkları yanıt, "signori büyük bir oyuncu ama yekini de büyük bir oyuncu" oluyordu. birkaç düzine italyan gazeteci de, nijerya takımının kamp yaptığı, boston yakınlarındaki holiday ınn'e gelmişti. her gazeteci, her gün özel bir söyleşi yapmak zorundaydı. amokachi'yle konuşmak isteyen kadın, nijeryalı oyuncuların aynı odada kalıp kalmadıklarını öğrenmek istiyordu. kalıyorlardı. peki (kaşlarını kaldırarak devam etti) bu hoşlarına gidiyor muydu?
tarih: 21 haziran 1994 salı, boston / foxboro stadyumu seyirci: 53.456 hakemler: arturo alejandro angeles (abd), park hang young (güney kore), jan dolstra (hollanda)
arjantin: luis alberto islas, roberto nestor sensini, fernando gabriel caceres, oscar alfredo ruggeri, antonio daniel chamot, claudio paul caniggia, diego pablo simeone, diego armando maradona (62 arnaldo ariel ortega), fernando carlos redondo, abel eduardo balbo (79 alejandro victor mancuso), gabriel omar batistuta teknik direktör: alfio basile (arjantin)
#14 maradona'nın kontrolü kaybettiği an arjantin vs yunanistan, 1994
20 metreden attığı muazzam şutun yunanistan ağlarıyla buluşmasının ardından maradona golünü kameraya yapışıp deli gibi bağırarak kutladı - futbolun the shining filmindeki jack nicholson'a cevabı! arjantinli maestronun bu kutlaması, üzerine yapışan "uyuşturucu kullandığı" idddialarını daha kuvvetlendirmekten başka işe yaramadı. yapılan uyuşturucu testi, şimdilerde kendinden üçüncü tekil şahısta konuşan ve "bazıları maradona'yı bitirmeye çalışıyor ama maradona kimseden korkmaz" türünden söylemleriyle dikkat çeken ünlü arjantinlinin o günlerde eline geçen her şeyi "çektiğini" doğruladı.
yardımcı hakemler: park hae-yong (kor), jan dolstra (ned)
argentina: luis islas (gk), jose chamot, roberto sensini, fernando redondo, oscar ruggeri, claudio caniggia, gabriel batistuta, diego maradona (c) (dk. 83 ariel ortega), fernando caceres, diego simeone, abel balbo (dk. 80 alejandro mancuso)
yedekler: sergio goycochea, sergio vazquez, jose basualdo, ramon medina bello, jorge borelli, hernan diaz, hugo perez, leonardo rodriguez, norberto scoponi