1992'de, fenerbahçe'nin eski çekoslovakya'da sigma olomouc'a 7-1 yenilmesinden 4 gün sonra, ali sami yen stadındaki galatasaray-fenerbahçe maçında iki galatasaray tribünü saatlerce karşılıklı olarak bağırmışlardı: "oku bakiyim / siig-maa!" ancak maçı fenerbahçe, aykut'un golüyle 1-0 kazanacak ve barış manço'nun "ayı" şarkısından uyarlanan tezahürat bu kez fenerbahçe tribünlerinin ağzına düşecekti: "oku bakiyim / aaaay-kut!"
öyle dümenlerimiz çok olurdu‚ galatasaray ile oynuyoruz‚ 1991 senesi‚ biz o hafta içi sigma´dan 7 yemişiz‚ kulüp karışık‚ kongre kararı var tam karışmışız yani. galatasaray ile ali sami yen´de oynayacağız maçın hakemi de ahmet çakar‚ o gün öyle bir güneş bir de öyle bir rüzgar var ki anlatamam. maç kritik‚ bizim sigma´dan 7 yediğimiz gün‚ onlar frankfurtu elemiş‚ moralleri de var. sahaya çıktık‚ ben kaptanım‚ kaleci engin dedi ki‚kura atışını kazanırsan‚ yol tarafındaki kaleyi değil de diğerini al‚ çok fazla rüzgar var dedi‚ ben de tamam dedim‚ galatasaray kaptanı yusuf ile santrada kura atışı yaptık‚kale mi‚ top mu dedi hoca‚ kale dedim‚ kurayı kaybettim‚ yusuf´a döndüm‚ ulan ne şanslı adamsın be yusuf‚ burayı alıyorsun değil mi diyerek karşı kaleyi gösterdim. o da tabi orayı alacağım dedi‚ arkadaşlarına dönüp‚ hadi beyler karşı tarafa dedi ve bizim istediğimiz kaleyi bize bırakarak karşıya geçti‚ o ara kaleci hayrettin yusufa kurayı kazandıysan niye o tarafa geçiyoruz deyince yusufun jeton anca düştü.
sezon 1992-93 idi. fenerbahçe´de oynuyordum. o sezon uefa kupası´nda karşımıza sigma çıktı. ilk maçı 1-0 kazandık. ama deplasmanda 7-1 mağlup olduk ve elendik. moralimiz bir anda sıfıra indi. türkiye liglerindeki ezeli rakibimiz galatasaray ise aynı kupada büyük bir başarı elde etti. eintracht frankfurt ile deplasmanda berabere kalan sarı-kırmızılı ekip istanbul´da uğur´un golü ile galip gelerek bir üst tura yükseldi. işte bu atmosferde galatasaray ile karşılaşacaktık. üstelik müsabaka ali sami yen stadı´nda yapılacaktı. işimiz çok zordu. maç başladı.
galatasaray´ın o meşhur stoperi alman stumpf da daha ilk dakikada başıma dikildi. 1.90´lık stumpf‚ o sıralarda çok formdaydı. hiçbir golcüye göz açtırmıyordu. dakikalar ilerledi. stumpf beni gölge gibi takip ediyordu. uzun süre bir varlık gösteremedim. stumpf´u etkisiz hale getiremedim. ama bir pozisyonda topla buluştum. stumpf´a çalımı bastım‚ plase yaptım‚ topu filelere yolladım. öne geçtik. hiç kimse bunu beklemiyordu. çünkü fark yiyeceğimiz tahmin ediliyordu. ilerleyen dakikalarda bana yine uzun bir pas atıldı. deparı bastım‚ topu yakaladım‚ sürmeye başladım. sürdüm‚ sürdüm‚ birden stumpf yetişti. arkadan müdahale etti‚ düşürdü. belki de düştüm! stumpf´un daha önce sarı kartı vardı. haliyle hakem ikinci sarı kartını çıkardı. alman oyuncuyu sahadan attı. o anda yerdeydim. seviniyordum. stumpf´un atılmasında katkım olmuştu. rakibimiz bu önemli karşılaşmada 10 kişi kalmıştı. bizim için bu büyük bir avantajdı. bunları düşünüyordum. stumpf aniden başımda belirdi. ister istemez benim de birden aklıma geldi: ´tepki gösterecek‚ vuracak‚ vurmasa bile bir tavır ortaya koyacak...´ ama ne oldu biliyor musunuz? elini uzattı‚ başımı okşadı. bir dost şefkati ile okşadı. işi daha da ilerletti. eğildi‚ elimi kendine doğru çekti. beni ayağa kaldırdı‚ daha sonra da kutladı. yanımdan uzaklaşırken de hiç unutamayacağım sözler kullandı:
´tebrikler! çok iyi oynadın. seni tutamadım. yapacağım bir şey yoktu. zaten kırmızı kartı da hak ettim.´
birden yıkıldım. ezildim... kahroldum... suçluluk duygusuna kapıldım. stumpf´un arkasından baktım. uzun süre baktım. kafama da birden şunu taktım: ´keşke düşmeseydim. keşke düşürülmeseydim. ayakta kalsaydım da‚ stumpf da oyundan atılmasaydı.´ stumpf sahadan çıktı. kafası önde ağır ağır çıktı.
şimdi sorarım: bu almanı‚ bu centilmeni‚ bu centilmenliği ben nasıl unuturum? stumpf ömür boyu benim dostum kalacak.´
ilk basımı 2002 yılında olan yapı kredi'nin "top bir dünyadır" adlı kitabından;
mehmet demirkol'un "aykut 'kocaman' saygı kaplten gelirse..." başlıklı yazısında;
88-89 sezonunda şampiyonlukla geldiği fenerbahçe'den 1995/96 sezonunda şampiyonlukla ayrılması, aradaki 7 sezonda ligin tepesinde sezonu kapatmayışı garip bir kader aykut'un.
2 lig şampiyonluğu, 1 cumhurbaşkanlığı, 2 başbakanlık, 2 tsyd kupası, 88-89 sezonunda 29, 91/92 sezonunda 25, 94/95'te 27 golle kazandığı üç gol krallığı, sakarya'yla alınmış türkiye kupası ve 2. lig şampiyonluğu... ve istanbulspor'da ulaştığı 200. golle bir "klasik" aykut, bir efsane. kazanmadığı hiçbir şey yok türkiye çapında. ama tüm bunlara rağmen hiç çok gürültü koparmadı.
7-1'lik sigma olomouc yenilgisinin ardından ali sami yen'de avrupa fatihi galatasaray'a attığı muhteşem vole goiüyîe, fenerbahçe'nin kazandığı 1-0'lık galibiyet, belki sarı-lacivertliler'in onu en heycanla andığı maçtır. belki hiç tutkuyla bağlanmadılar ona, ama onu unutturmayan golleri de boldur.
çok sakatlandı aykut kocaman, bazı sezonların yarısında forma giyemedi, ama hep döndü. 211 maçta tam 140 gol atmayı başardı san-lacivertli formayla. profesyonel liglerde en fazla gol atan fenerbahçeli oyuncu oldu sessiz sedasız. ama futbolu fenerbahçe'de bırakamadı. o elim olay nedeniyle. o muhteşem olay demeli belki de.
galatasaray a.ş.: hayrettin demirbaş, reinhard karl stumpf, bülent korkmaz, yusuf altıntaş (dk. 52 elvir boliç), falco gerd götz, tugay kerimoğlu, uğur tütüneker, muhammet rıza altıntaş, hakan şükür, okan buruk, mert korkmaz (dk. 70 mustafa kocabey)
yedekler: ismail demiriz, arif erdem, nezih ali boloğlu
teknik direktör: ?
fenerbahçe a.ş.: engin ipekoğlu, şenol ustaömer, semih yuvakuran, novak doni, müjdat yetkiner, ahmet oğuz çetin, hakan tecimer, rıdvan dilmen (dk. 88 mustafa yücedağ), turhan sofuoğlu, gerson candido de paula, aykut kocaman
üzerinde günlerce konuşularak hafızalara kazınmış "sahalarda görmek istediğimiz o ender hareketlerden" birini soruyorum; hani ali sarni yen'deki galatasaray-fenerbahçe maçında gör düğü kırmızı karttan sonra aykut kocaman'ın elini sıktığı...
"almanya'da çok normal aslında bu. ilk sarı kartımı çok erken ve çok gereksiz bir şekilde görmüştüm, hata bendeydi. bu erken görülen kart her zaman çok tehlikelidir, oyuna olan motivasyonunuzu etkiler. o pozisyon da da topa müdahale etmekte geç kal dığımdan dolayı faul yapmak zorunda kalmıştım. dolayısıyla kırmızı kart son derece doğru bir karardı. faulü yaptığımda hakemin kırmızı kart vereceğini de biliyordum zaten. bu yüzden oyun cuyu incitmenin bir faydası yoktu. aykut'a ve hakeme gittim, faulden ötürü özür diledim, ellerini sıktım ve maç benim için orada bitti" diyor stumpf. fiziği nedeniyle kimse ondan böyle bir hareket beklemezken herkesi şaşırtmıştı tabii; "dışarıdan korkutucu görünebilirim ve sahada arkadaşımı tanımam. ama o an maç benim için zaten bitmişti" diyor, "daha sonra aykut'la bir yerde karşılaştığımızda bu pozisyonu konuşmuş ve bayağı bir gülmüştük" diye ekliyor.
birkaç gün öncesinde bir tarafta avrupa'da tur atlama sevinci, diğer tarafta hezimete uğrama hüznü vardı. galatasaray eintracht frankfurt'u elemiş, fenerbahçe adı sanı duyulmamış sigma olomuc'a 7-1 yenilmişti. "derbilerin favorisi olmaz" derler ya, işte bu böyle bir maçtı. maç öncesi fark yiyeceği düşünülen fenerbahçe saldırdıkça saldırmış, nihayetinde aykut'un bazukasıyla galibiyete ulaşmıştı. bu skor, sigma hezimeti sonrasında istifa eden başkan metin aşık'ın, geri dönüş karan almasını sağlamıştı.
yarıyarıya paylaşılmış ali sami yen"in yeni açık trübününde kardeşimle beraber yerimizi almıştık barış manco"nun o zamanlar popiler olan okubakaıym ayı..şarkısı vardı fenerbahce hafta arası avrupa kupası macında tam 7 yedi gol yemişti.bizlerde barış manco"nun şarkısından uyarlama yaparak ...okubakayım 7 yedi..yanlız kapalı yedi.hadi bakayım eski acık eski acıkta 7 yedi diye cavap verdikten sonra bütün stat okubakayım diye süğrüp giden tezahuratı yapıp fenerbahçe trübünlerini cıldırtıyorduk.
valla cok eylenmmiştik fakat bir türlü fenerbahce kalesine gol atamamıştık malesef golü fenerbahçe atmıştı fenerbahcenin golünü aykut koçaman atmıştı..biz neye ugradıgımızı şaşırmıştık..bu sefer fenerbahçe trübünleri başladı ..okubakayım aykut..oku bakayım aykut...oku bakayım aykut...
bu maca kardeşimide götürmüştüm ve kardeşim"in ilk fenerbahce macı bu mactır ilk defa galatasaray fenerbahçe macına gidişi bu maçtır kardeşimin adına cok üzülmüştüm.fakat bu macın rövanş"ına kadıköye"de birlikte gittik ve rövanş macını 4-1 kazanmıştık ve cok ilginc bir istatistligimiz var kerdeşimle birlikte bu mactan sonra birlikte gittigimiz fenerbahce maclarını ya kazandık yada berabere bitti..birlikte gittigimiz ve yenildigimiz tek fenerbahce macı bu mactır.
galatasaray, hafta içinde alman ekibi einctracht frankfurt'u uğur tütüneker'in golüyle 1-0 yenmiş, fenerbahçe ise sigma olomouc deplasmanından 7-1'lik mağlubiyetle dönmüştü. haftasonu oynanacak derbi iki takımın avrupa kupası performansları sonrasında daha da önem kazanmıştı. medya ve galatasaray taraftarı, hafta içi alınan skorlardan ötürü derbide tarihi fark olacağı yönünde kanaat belirtmiş maçı beklemeye koyulmuşlardı. fenerbahçe'de sigma mağlubiyeti sonrası başkan metin aşık istifa etmiş, istanbul'un karşı yakasında hava gerilmişti.
gündüz yapılan maçta aykut kocaman, stumpf'un sıkı markajından sıyrılarak fenerbahçe'yi 0-1 öne geçiren golu atmış, bu gol maçın da tek golü olmuş, fenerbahçe maçı ali sami yen stadyumu'nda 0-1 kazanmıştı. maçtan hatıralarda kalan en dikkat çekici pozisyon, kırmızı kart görüp oyundan çıkan reinhard stumpf'un oyundan çıkarken aykut kocaman'ın elini sıkması olmuştu.
galatasaray bu maçın rövanşında 13 nisan 1993 tarihinde kadıköy'de rakibini 1-4 mağlup edecekti.
fenerbahçe için çok kritik bir maçtı çünkü bu maçtan 3 gün önce çekoslovakya'da (çek cumhuriyeti olarak tam ayrılmamıştı o zaman) sigma olomouc'a karşı 7-1'lik ağır bir yenilgi alınmıştı. galatsaray ise enintrach frankfurt'u 1-0'lık galibiyetle geçmiş ve moralliydi. o yüzden galatasaraylılar sürekli moralsiz fenerbahçelilere takılıyordu. ancak haftasonu oynanan derbide fenerbahçe takımı çok iyi bir oyun ortaya koymuş ve maçı aykut'un (kocaman) golü ile 1-0 kazanmıştı. bu maçla ilgili hatırladığım bir önemli detay da, o sezon fenerbahçe'ye genç yaşta transfer edilen ancak hayal kırıklığı yaratan ve sezon sonu gönderilen yugoslav (sloven) orta saha oyuncusu dzoni novak'ın fenerbahçe'de en iyi maçlarından birini oynamış olmasıdır.
o zamanlar pazar günleri oynana gündüz maçlarında naklen yayın yasağı olduğu için bu maçı radyodan dinleyebilmiştim, sonra 90 dakikası banttan yayınlanmıştı.