ben 11 yasindaydim ve etrafimdaki arkadaslarimin hepsi galatasarayliydi ondan bir ya da iki sene once de galatasaray psv yi istanbul'da yenmesine ragmen elenmisti. besiktas'a kurada psv ciktiktan sonra etrafimdaki butun insanlar (bu arada tek besiktasli benim ortamlarda) psv sizi icerde disarda yenecek, fark atacak, rezil olacaksiniz diye telkin ve kendilerince temennilerde bulunuyordu iste bu durumda ben o kadar istiyordum ki besiktas'in psv'yi yenmesini hani sadece bir dilegim olsa bunu yapacagim. her neyse ilk mac bitti 1-1 ben kendi sahamizda yenemedigimize uzulmustum ama godoslarin benle dalga gecemeyecegini dusunerek de iyi ki yenilmedik de demistim. ama bu sefer bu adiler biz icerde yendik disarda 3 attilar siz yenemediniz bile kesin 5 atarlar demeye basladilar. butun bu baskilarla mac gunu gelmisti. normalde ertesi gun okul oldugu icin erken yatmam gerekiyordu yalvar yakar annemden izin aldim bir geceligine ve mac basladi besinci dakikada attigin mukemmel gole o kadar cok sevindim ki cildirdim yani o anki duygularimi gecen 16 sene boyunca hic yasamadim. ondan sonra kendimi tutamadim aglamaya basladim hayatimda ilk ve son kez sevincten agliyordum. tabi bildiginiz gibi macta adi hakemin riza kaptanin dusurulusunu son dakika da es gecmesiyle 2-1 yenildik ve elendik ama olsun ben yine de mutluydum cunku turu biz haketmistik ama hakem elimizden almisti. ve ben hayatimda sari firtina sayende sevincten aglamanin ne demek oldugunu ogrendim.
psv o zamanlar avrupa'nın en popüler ve güçlü birkaç takımından biriydi. maçtan önce sarı fırtına metin'in sakatlığından dolayı oynamayacağı herkesce biliniyordu ki g.milne sürpriz yapıp metin'i ilk onbirde sahaya sürmüş, o da 4.dakikada muhteşem bir gol atarak -hatta psv'nin kalecisi, dünyanın o zamanki en iyilerinden van brukelen bir röportajında yediği en güzel gol olarak niteliyordu- görevini yerine getirerek 10.dk.da oyundan çıkmıştı.sonrasında ise hekemin net bir penaltıyı vermemesi ve bako'nun boşa çıkarak 2.golü yemesiyle psv soğuk terler döktüğü bu turu geçmiştir.
psv eindhoven: johannes van breukelen, stan valckx, andrie van tiggelen, eric gerets, jan heintze, edward linskens, gerald vanenburg, erwin koeman, juul ellerman, kalusha bwalya, romario (dk. 70 twan scheepers)
teknik direktör: bobby robson
beşiktaş: jaroslaw bako, kadir akbulut, gökhan keskin, hamit yüksel, recep çetin, metin tekin (dk. 10 adam zejer (dk. 78 sergen yalçın)), rıza çalımbay, mehmet özdilek, turan uzun, ali gültiken, feyyaz uçar
avrupa şampiyon kulüpler kupası ilk tur maçıydı. psv eindhoven o dönemde çok iyi bir takım kurmuştu. eric gerets, popescu, romario ile nam salmışlardı. teknik direktör bobby robson’du. maç bizim baskımızla başladı. beşinci dakikada ceza sahasının sağ köşesinden güzel bir gol attım. top ayağıma iyi oturmuştu, şanslıydım ve sert vurdum. kaleci van breukelen topa hamle bile yapamamıştı. sakatlığıma rağmen ilk 11’de başlamıştım. 12’nci dakikada da maçtan çıkmak zorunda kaldım. o maç aklıma geldikçe hâlâ iç çekerim. sakatlanıp çıkmasaydım o günü çok daha güzel hatırlayabilirdim. ilk yarı 1-1 bitti. ikinci yarıda bir gol daha yedik. berabere bitirmeyi başarsaydık tur atlayacaktık.