türk futbol tarihinin en farklı galibiyetinin alındığı maç. 10 golü de beşiktaş'ın o yıllarda efsane olan 3 ismi metin, ali, feyyaz'ın atması da ilginç bir ayrıntı.
hayatımın ilk ve tek inönü maçıdır; 11 yaşımda kalkıp ankaradan gittiğim rahmetli amcaoğluyla izlediğim maçı unutmak mümkün değil. içeriye ne nasıl sokulur, tezahürat nasıl yapılır, maçtan sonra forma nasıl kapılır, hepsini bu maçta pilot olarak yaşadım ki maltepe grubunun uğurlu özcan diye bana yaptığı tezahurat hala kulaklarımda
yanlış hatırlamıyorsam bu maç inönü'de değil, asy'de oynanmıştı. öncesinde sarıyer ve trabzon mağlubiyetleri yüzünden gordon'un gönderilmesi gündemdeydi. maf kadrosunun ayağa kalkışını ve 3 sene üst üste şampiyonluğun startı hissi yaratır bende.
demirspor'a olduğu için içte içe hala üzülürüm ben de.
maç ali sami yen'de oynanmış ama küçüklüğümden olsa gerek bu maçın hep adana'da oynandığını düşünürdüm. maçla ilgili hafızamda kalan tek şey, maç 10-0 olunca skorboardda her takım için tek haneli plaka yeri olduğundan tek haneli yere 10 yazabilmek için 1 ve o yanyana koyulmaya çalışılmış ama hem 1 hem de 0'ın sadece yarıları görülüyordu...
aradan 17 sezon geçti. o rekor hâlâ kırılamadı..., coşkun çelik
profesyonel lig tarihinin “en farklı” maçıydı… ali sami yen stadı’nda buna tanıklık eden 15 bin beşiktaş taraftarı maçın başlama vuruşu yapıldığında tarihe tanıklık edeceğinden habersizdi. engin, recep, gökhan, ulvi, kadir, rıza, şenol, zeki, metin, ali ve feyyaz onbiriyle maça başlayan beşiktaş’ın karşısında fatih, mehmet, ümit, muammer, cengizhan, sedat, murat, b.ibrahim, erol, ismail ve k.ibrahim’den kurulu adana demirspor vardı. 10-0 sona erecek maç tabii ki golle başladı. rıza’nın ortasına kafaya yükselen ali gültiken gol ziyafetinin açılışını yaptı. 11’de feyyaz uçar, 23 ve 44. dakikalarda metin tekin’in golleri ilk yarının skorunu belirledi.
adana demirspor’un gaziantepspor’dan transferi kaleci fatih hezimetin önlenmesi amacıyla yerini yedek kaleci haluk’a bıraktı. ancak haluk da fatih’i pek aratmadı! ikinci yarıda da perdeyi açan yine ali oluyordu. yine bir kafa golü farkı 5’e çıkarırken, ayakla atılacak gollerin sırası gelmişti. 60’ta ali, 65’te feyyaz, 76’da ve 84’te ali durumu 9-0’a getiriyor, kapanış golünü atmak da 86. dakikada feyyaz uçar’a düşüyordu. yalnız bir sorun vardı, kısa bir süre önce ali sami yen stadı’nın dijital skorbordu yanınca manuel değiştirilebilen skorborda 1 ve 0 rakamları sığmamıştı. maçın son dakikasında adana demirspor kalecisi haluk’un şenol fidan’ı düşürmesiyle 15 bin beşiktaşlı penaltı beklemiş, atılabilecek bir gol engin kurt’un çalmadığı düdükle engellenmişti.
1983-84 sezonunda galatasaray’a 9-2 mağlup olan adana demirspor, 10-0’lık maçın rövanşına prestij mücadelesi için çıkmıştı. 5 ocak stadı’ndaki maçta iki takım da attıkları birer golle sahadan birer puanla ayrılmışlardı.
gürel yurttaş'ın haziran 1995 basımlı "kartal'ın pençesi" adlı kitabından;
türkiye birinci ligi’nin bir maçta en fazla gol atan takımı da beşiktaş olmuştu. ali sami yen stadı’nda adana demirspor’u muhteşem üçlüsünün golleriyle yenmiş, tarihe geçmişti: 10-0.
bu maçta ali 4, metin ve feyyaz 3’er gol atmışlardı.
ilk basımı 2009 olan yavuz yıldırım, mustafa uçar'ın derlediği "sıcağıyla, acısıyla adana futbolu" kitabından;
beşiktaş: 10 - adana demirspor: 0 (ama rövanşı 1-1 bitmişti!), h. bahadır türk
sevdiğimiz bir takımla kurduğumuz ilişki bir tarih dişilik hissine dayanır. sanki takımımız dünya kurulduğu günden beri vardır. sanki hep başarılıdır. sanki iyi oyun oynamak ve kazanmak takımımızın kaderidir. takımımızın başına gelen tikel felaketler ivedilikle unutulması gereken tatsız istisna halleridir. 15 ekim 1989'u hatırlıyor musunuz, bilmem. farkındayım, eğer mavi şimşeklerin deva bulmaz bir müptelası yahut karakartalların tutkulu bir aşığı değilseniz bu tarihi anımsamanız zor olabilir. doğrudur, 15 ekim 1989'u şimdi hatırlamıyor olabilirsiniz. ama hatırlayamadığınız bu tarih aynı anda birçok şeydir. adana demirsporlular için eski defterlerde kalması gereken büyük bir kaza, ivedilikle unutulması gereken tatsız bir istisna halidir. beşiktaşlılar için şanlı tarihlerinin unutulmaz bir parçasıdır. türk futbol tarihinin hâlâ kınlamamış rekorlarından birisinin doğduğu gündür. türkiye birinci futbol ligi tarihinde şimdiye kadarki en farklı skorlu maçın yapıldığı tarihtir. inönü stadı'ndaki seyirciler için çocuklarına ve torunlarına anlattıkları bir 90 dakikadır.
peki 15 ekim 1989 pazar günü ne olmuştu? hatırlayalım: 1989-1990 sezonunun altıncı haftası. beşiktaş lige iyi başlamamış. beş maçta iki galibiyet, iki mağlubiyet ve bir beraberlikle yedi puan toplayabilmiş. adana demirspor ise bir galibiyet, bir beraberlik, üç mağlubiyet ile dört puan alabilmiş ve lig sonuncusu boluspor'un hemen üstünde yer alıyor. iki takım istanbul ali sami yen stadı'nda karşı karşıya geliyor. müsabakanın hakemi engin kurt. tribünlerde 15.227 seyirci var. maçın hasılatı 207 milyon 740 bin lira. beşiktaş'ın kadrosu şöyle: engin ipekoğlu (dk. 64 metin akçevre), recep çetin, gökhan keskin, ulvi güveneroğlu, kadir akbulut, rıza çalımbay, şenol fidan, zeki önatlı, feyyaz uçar, metin tekin, ali gültiken.
sonraki yıllara uzanan sayısız efsaneyi barındıran bu kadronun karşısına demirspor; fatih (dk. 46 haluk), mehmet, ümit, muammer, cengizhan, sedat (dk. 46 çetin), murat, b. ibrahim, erol, ismail, k. ibrahim'den oluşan kadrosuyla çıkmış.
maça hızlı başlayan beşiktaş, rıza'nın sağdan yaptığı klasik "muz orta'larından birisine yükselen ali'nin kafasıyla maçın henüz 2. dakikasında 1-0 öne geçer. ardından 11. dakikada feyyaz, 24. ve 43. dakikalarda metin'in attığı kafa golleriyle maçın ilk yarısı 4-0 biter. adana demirspor ikinci yarıya teknik direktör ali hoşfikirer'in yaptığı değişikliklerle başlar. sedat'ın yerine çetin, ilk yarıda dört gol yiyen kaleci fatih'in yerine haluk oyuna girer. bu, takım için olduğu kadar haluk için de büyük bir talihsizliktir. 4 gol yediği için çıkarılan fatih'in yerine giren haluk ikinci yarıda 6 gol yiyecektir. 57. dakikada ali bir başka kafa golüyle maçı 5-0' a taşır. 62. dakikada yine ali'nin golüyle skor 6-0 olur. 6-0'dan sonra beşiktaş'ta da bir kaleci değişikliği olur ve engin'in yerine küçük metin girer. 65'te feyyaz yeniden sahneye çıkar, zeki'nin pasıyla buluşur ve ceza sahasının hemen önünden yaptığı vuruşla durumu 7-0 yapar. ardından metin 76. dakikada kaleci haluk'u çalımlayarak karakartallarm sekizinci golünü atar. dokuzuncu gol dakika 82'de ali'den gelir. maçın kapanış golü ise yine bir kafa golüdür. metin'in ortasına yükselen feyyaz bir kafa vuruşuyla 85. dakikada skora son noktayı koyar: 10-0.
adana demirspor için bu her anlamda sarsıcı bir sonuçtur mavi şimşeklerin farklı kaybettiği ilk maç değildir belki... ama sonuçta herhangi bir farklı yenilgi de değildir. "32 yıldır kırılamayan rekor kırılmış"tır çünkü. maçtan bir gün sonra sabah gazetesi, spor sayfasındaki "ne dediler?" köşesinde iki teknik direktörün resimlerini yan yana koymuştur. milne "mutluyum" derken, ali hoşfikirer de durumu meslektaşı gibi tek kelimeyle özetlemeyi seçmiştir: "rezalet". "10-0'lık muhteşem galibiyetin ardından soyunma odasında çocuklar gibi sevinçli gözüken teknik direktör milne"in aksine demirspor teknik direktörü hoşfikirer üzgündür ve "maçın hemen başında yediğimiz gol farklı mağlup olmamıza neden oldu. oyuncularımın morali bir anda bozuldu. ve ardı ardına goller geldi. ancak beşiktaş da çok güzel oynadı. biz istanbul seyircisine rezil olduk," açıklamasını yapmıştır. hoşfikirer gerçekten "istanbul seyircisine rezil olduk" gibi bir ifade kullanmış mıdır emin değilim doğrusu. doğruluğundan emin olamadığım bir başka şey ise haberde geçen "soyunma odasında çocuklar gibi sevinçli gözüken teknik direktör milne" ifadesi. çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan hatırladıklarım, gordon milne'nin beşiktaş'ın kazandığı en zorlu maçlardan sonra bile "çocuklar gibi sevinçli" gözükmediğini söylüyor bana.
10-0'lık bu maç, yaratıcılığını her fırsatta ortaya koyan türk spor basınına zengin bir malzeme sunmuştur. maçın basındaki yankılarına bakıldığında; asıl vurgunun, beşiktaş'ın tamamı yerli oyunculardan oluşan kadrosu üzerine olduğu görülür. bu rekorun kırılmasında beşiktaş'ın yabancı oyuncularının bir katkısı olmadığının altı özellikle çizilmiştir. basının ilk ll'de olmamalarını beşiktaş için bir şans olarak gördüğü bu oyuncular, 1989'da miine'in isteğiyle transfer edilen üç ingiliz oyuncu, walsh, mcdonald ve wilson'dur. bu üç futbolcu kart cezası, sakatlık ve hazır olmamaları gibi nedenlerle o gün ilk ll'de yer almamıştır. otuzlu yaşlarından dolayı bjk başkanı süleyman seba'nın askerlik arkadaşları olarak da anılan bu üçlü, hem taraftarın hem de basının gözünde beşiktaş'ın aldığı başarısız sonuçlardan milne ile birlikte sorumlu tutuluyorlardı. sabah gazetesinin spor sayfasındaki manşet bu açıdan hayli manidardır: "yerli malı türk'ün malı, milne bunu anlamalı". milliyet de benzer bir başlık seçmiştir: "siyah beyazlılar yerli kadrolarıyla tarih yazdılar: ingiliz'i bırak, rekora bak". milliyet yazarı ercan aktuna galibiyetin "yerli" niteliğini hakkıyla romanti-ze etmekte oldukça mahirdir. "sanki günlerce aç kalmış ve ava çıkmış bir kartal vardı meşin yuvarlığın üstünde" diyen aktuna şöyle yazar: "bu maç türk futbolcusunun türkiye'de futbol oynandığını kanıtladığı maçtır. (...) 11 türk delikanlısı öğrendi ki dostluk, kardeşlik ve hırsla büyük işler yapılıyor. ingilizler'e gelince... onların da öğrenmesi gereken çok önemli bir olgu var: burası patagonya değil, türkiye'de de futbol oynanıyor (vurgu aktuna'nm)." oğuz tongsir ise ubu rekor milne'nin eseri!" başlıklı yazısında "milne o üç yaşlı ingiliz'i kolundan tuttuğu gibi getirmese, takımdaki yabancı futbolcuları hırslan-dırmasa, metin'i haftalarca defterden silmese bu beşiktaş adana demirspor'a 10 gol atabilir miydi? hayır... hayır... atamazdı. beşiktaş bu galibiyetle türk futbol tarihinde yeni bir sayfa açarken, 10-0'ın altındaki imza milne'nindir" tespitinde bulunur. vedat okyar'ın maç eleştirisi de benzer bir yöndedir. ok-yar "tek kelimeyle fevkalade" diyerek özetlediği maçta beşiktaş kadrosunu öve öve bitiremez: "bu kadro sakatlıklara haricinde değişmez. değiştirmek için beyin özürlü olmak lazım.1'8
yapılan değerlendirmelerde -ortaya çıkan skorun doğası gereği- mavi şimşeklerin oyununa ilişkin ya bir yorumda bulunulmamış ya da pek de iç açıcı olmayan satırlara yer verilmiştir. örneğin orhan aldinç şöyle yazar: "beşiktaş ingilizler yok diye değil, adana demirspor var diye farka gitti. amma var ha... tost peyniri gibi, ara ki bulasın. adana takımlarının çürük dişleri galatasaray'ı parçalıyor. iki adanalı üçer galatasaray maçı daha oynasalar, puan cetvelinin tepesine çıkar. adana demirspor, uykuları gece yarısı bölünüp, alana çıkarılan mektep çocuklan gibi oynuyor. beşiktaş kalesi sanki dik bir yokuşun tepesinde, tırman tırmanabilirsen. bir de beşiktaşlı recep'i alsalar tam tiyatro olacaklar. adana demirspor'un futbolu beşiktaş eleştirisine ciddiyet vermiyor.". atilla gökçe ise adana demirspor'un maça 'havlu atarak" başladığından ve "oyunda denge tutturmak için en küçük çabayı göstermedikleri"nden bahsetmektedir. gökçe şunlan da eklemeden geçmez: "ancak maç boyunca sertliğe futbol dışı hareketlere yönelmemeleri, 90 dakikayı sportmence tamamlamaları takdir edilmelidir."10 doğan koloğlu da benzer bir noktaya işaret etmektedir: "böyle bir maçı hakem de kötü yönetemezdi. çünkü hakemsiz oynanacak kadar temiz bir maç oldu. bu bakımdan demirspor'u da kutlamak gerekir."11 görüldüğü gibi demirspor kayda değer bir futbol ortaya koyamasa da centilmenliği ve temiz futboluyla takdir edilmiştir. samet aybaba bu doğrultuda adana demirspor'un geleceğine ilişkin ümidvâr gözükmektedir: "bir iki not da memleketim adana'ya... demirspor'a sahip çıkın. ali hoşfikirer'e inanın. bu takımı inanç, birlik ve beraberlikle kcurtarabilirsiniz."
efsaneye dönüşmüş bu maç ile ilgili sayısız anektod da vardır kuşkusuz. 10-0'a doğru şeref tribününden maçı izleyen bir demirspor yöneticisinin "yeter artık... skor tabelası benzin pompasına döndü" dediği rivayet edilir. 16 ekim 1989 tarihli hürriyet gazetesinin "ali sami yen'den notlar" başlığı altında aktardığına göre "8-0'dan sonra adana demirspor'lu muammer önce hakeme sonra da metin'e yalvararak cne olur yeter artık. rezil olduk. atmayın lütfen" demiştir. maçın sonucu skor tabelasına sığmamıştır. 10'daki sıfırın ancak yarısı görünmektedir. maçtan sonra sahaya giren muhabirlerin metin ve feyyazla birlikte "sarmaş dolaş" bir fotoğrafını çekmek isteğine ali, "konuk takıma ayıp olur. içerde çekerseniz daha iyi olur" demiştir. hakem engin kurt'un beşiktaş'ın iki penaltısını vermediği söylenir.
bir mavi şimşekler taraftanna beşiktaş'ın adana demirspor'u 10-0 yendiği maçtan bahsedecek olursanız, şöyle bir cevap almanız kuvvetle muhtemeldir: "ama rövanşı 1-1 bitmişti" böyle bir yazı yazıp 10-0'lık maçın rövanşından bahsetmemek olmaz tabii. evet, tarih 4 mart 1990 pazar. ligin ikinci yarısı... takımlar adana 5 ocak stadı'nın pek de çim sayılamayacak çimlerinde ısınıyorlar. aralarında bu satırların yazarının da bulunduğu demirsporlu kalabalık endişeli bir bekleyiş içinde. tribünde hakim olan endişeli bekleyişi "orada 10 yedik, burada da 20 yeriz", "ilk yarı 10 tane atıp gitsinler, ikinci yan oynanmasın1' türü esprilerle dağıtmak isteyen taraftarlar da yok değil. fatih, murat, ergun, ümit, muammer, hasan, tekin, muzaffer, cihat, sinan ve çetin'den müteşekkil demirspor kadrosunun karşısında beşiktaş'ın gelenekselleşen kadrosu var. ilk maçtan farklı olarak bu sefer yüzde yüz yerli bir kadrosu yok beşiktaş'ın. zira sahadaki oyuncularından birisi de wilson.
takımların ilk onbirleri sahaya gelirken, demirsporlu cihat'ın kadroda olması taraftan kızdırıyor... cihat'la ilgili tatsız yorumlar önce endişeli havanın, sonra da endişeli havayı dağıtmak isteyen esprilerin üstünü örtüyor. maçın 11. dakikasında cihat ceza sahasının dışından sert vuruyor, top ceza sahası içinde yerden sekiyor ve engin'in yanından ağlarla buluşuyor. cihat ile ilgili maç öncesi kanaat anında değişiyor. demirspor taraftarlarının mutluluğu 67. dakikada ali'nin attığı beraberlik golüyle gölgeleniyor. ardından 87. dakikada ceza sahası içindeki bir karambol anında beşiktaş rıza'yla öne geçiyor. ama hakem oğuz sarvan, rıza'nm faul yaptığını işaret ederek golü vermiyor. 90 dakika 1-1 bitiyor. sabah gazetesi spor sayfasının manşeti müthiş: "hülya yengeyi izleme, idmanları boşlama lidere yaramadı: beşiktaş gevşedi". bunun hemen altında "kartal ad.demirspor'un elinden zor kurtuldu: 1-1" yazıyor. ilk maçta gururla "milne beşiktaş'ı seyrettin mi?" diye soran vedat okyar bu sefer: "bu nasıl kartal?" diye soruyor. okyar, "beşiktaş uzayda bile oynasa kazanması şart olan bir maçı berabere bitirdi. (...) bana göre adana demirspor ligin en köfte takımı. bu takımı da yenemiyorsan şampiyon olma"14 derken; samet aybaba, demirsporlu hasan ve muhammet'in başarılı oyunlarına dikkat çekerek "beşiktaş sahada uyur gezer gibiydi" değerlendirmesinde bulunuyor.
4 mart'taki maçta beşiktaş iyi bir oyun çıkarmamıştır, bu çok açık. ancak bunda demirspor'un gayretli futbolunun da etkisi büyüktür. nihayetinde belki adana demirspor 3 puan alamamıştır, ama şampiyonluk yolundaki beşiktaş'ın önemli bir 3 puana ulaşmasını da engellemiş, güçlü rakibinden 1 puan almayı başarmıştır. böylelikle demirspor puanını 21'e, beşiktaş 50'ye çıkarmıştır. bu maç sonunda beşiktaş, trabzonspor'un 2 puan önünde lig lideriyken, demirspor 21 puanla sondan üçüncüdür. ne yazık ki adana demirspor'un beşiktaş'tan aldığı bu 1 puan pek işlevsel olmamıştır. zira lig bitiminde demirspor'un puanı 23'te kalacak ve mavi şimşekler; sakaryaspor (21), samsun (27), altay (35) ve malatya (44) ile birlikte küme düşecektir. üstelik bu küme düşen beş takım arasında averajı en kötü olan takım da 83 gol yiyip 30 gol atan adana demirspor'dur. beşiktaş mı? beşiktaş sezon sonunda şampiyon olur. üstelik bu şampiyonluk, beşiktaş'ın üç sezon üst üste şampiyonluk kazandığı serinin ilkidir.
yazının sonuna geldik. sanırım bu itirafı yapmam için en uygun zaman bu. 15 ekim 1989 tarihinin ve -tabii ki rövanşı unutmadım- 4 mart 1990 tarihinin benim için anlamı; bu tarihlerin bir demirsporlu'ya veya bir beşiktaşlı'ya ifade ettiklerinden çok daha derindir. neden mi? çünkü ben iki takımı da tutuyorum. bunun nedenlerini ya da birden fazla takımın taraftan olmanın gerçekten mümkün olup olmadığını burada tartışacak değilim. beşiktaş'ın 10 gol attığı maçı radyodan dinlerken de, babamla birlikte tribünde cihat'm attığı golü izlerken de iki takımı tutuyordum. evet, beşiktaş 15 ekim 1989'da adana demirspor'u 10-0 yendi. siyah beyazlıların tarihinde unutulmaz bir maç oldu. o gün kırılan rekor hâlâ kınlamadı. metin-ali-feyyaz üçlüsü efsaneleşti. iyi, güzel... beşiktaşlı olarak mutluyuz, gururluyuz. ama o maçın rövanşını da unutmamak lazım bence... rövanşın 1-1 bittiğini söylemiş miydim?
ali gültiken: “maçtan önce 1-0 olsun bizim olsun demiştik, 10-0 oldu, biz de inanamadık…”
ali gültiken, beşiktaş’ın efsane oyuncularından birisi olmasının yanısıra türk futbolunun da kült figürlerinden birisi. mustafa denizli ile beraber iran’da da görev yapan gültiken’in rekorlarından bahsetmek gerekirse akla ilk gelen maç tarihi 10-0'lık demirspor maçı oluyor. beşiktaş’ın, adana demirspor’u 10-0 mağlup ettiği ve gültiken’in 4 gol ile galibiyete katkı koyduğu maçın skoruna henüz annemizin liginde ulaşılmış değil. türkcel süper lig’in her geçen gün fiziği dayalı ve oldukça dengeli bir yapıya kavuştuğu düşünülürse bu rekorun kırılma ihtimali de epeyi zor gözüküyor.
röportaj: hüseyin ataş
göztepe gibi türk futbolunun gerçek efsanesinin imam altınbaş ile hak ettiği başarıları yakalaması için izmir temsilcisinin, ‘futbol direktörümüz ol’ teklifini değerlendirerek bu kulüpte göreve başlayan gültiken’in, göztepe play off’a kalırsa büyük olasılıkla demirspor ile karşı karşıya gelecek olması ise ironi gibi.
tarihi 10-0'lık maça gelmeden önce beşiktaş’ın, takımınızın o sezonki genel durumundan bahseder misiniz?
beşiktaş o sezon gerçekten lige iyi başlayamamıştı. takımdaki yabancı oyuncular da bir türlü adapte olup kendilerindeki potansiyeli sahaya yansıtamamış ayrıca demirspor maçının skoruna göre hocamızın görevine son verilme ihtimali bulunmaktaydı.
tarihi demirspor maçından önce takımın haleti ruhiyesi nasıldı, farklı kazanacağınızı düşünüyor muydunuz?
hayır, asla. dediğim gibi adana demirspor maçına göre teknik direktörümüz ile yollar ayrılabilirdi. zaten o maça da tamamen türk futbolculardan kurulu bir takım ile çıkmıştık. maçtan önce 1-0 olsun bizim olsun diye düşünüyorduk, maçın ilk yarısında biz goller bulunca demirspor takımı çok dağıldı ve ikinci yarı disiplinleri kalmadı. o gergin ortamda böylesi bir skor çok rahatlatmıştı bizi. rekor kırdığımızı ise o an anlayamamıştık.
maçtan sonra sevinmediğiniz ve demirspor futbolcularını teselli etmiş olmanız ‘beşiktaşlılık duruşu’ ile alakalandırılır hep, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
ben ilk milli maçımı mustafa denizli’nin teknik direktör olduğu dönemde ingiltere karşısında oynamıştım. o maçta biz 8-0 mağlup olmuştuk. ama maçtan sonra yemek için otele girdiğimizde tüm ingilizler ve rakip futbolcular bizi ayakta alkışlamıştı. onlar bizim mücadelemize saygı göstermişlerdi. bu manzarayı yaşadıktan sonra benim şahsen orada bu skora eğlenmem doğru olmazdı asla. insanlar beşiktaşlılık duruşu ile alakalandırabilir ama hangi sporcu olursa olsun bizim durumumuzda aynısı yapmalı.
adana demirspor da görev aldığınız göztepe gibi yıllardır hak ettiği ligde olmayan bir takım. demirspor deyince gültiken’in aklına neler geliyor?
demirspor futbolculuğum döneminde ligde sürekli bulunan ve ligin en zor deplasman takımlarından birisiydi. adana’daki maçlarda çok zorlanırdık. harika taraftar potansiyeli olan ve çok köklü bir takım demirspor. umarım bu sezondan sonra başarılı olurlar ve istedikleri yerlere gelirler.
ali gültiken, son cümlesini söyledikten sonra bendeniz, niçin bu sezondan sonra ?.. dedim. daha sonra hocamın gözünde defansın arkasına sarkmış, rakip stoperin belini kırmış gibi hınzır gülümseme belirdi. anladım tabii ben de. gültiken, olası bir demirspor-göztepe play off maçını düşünerek ‘umarım bundan sonraki sezonlarda demirspor başarılı olur’ demiş. tabii bu sırada salondaki diğer insanların tebesümmlerini belirtmeme gerek yok umarım.
bu arada demirspor’un livorno maçıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
bu tür organizasyonlar her zaman benim gibi tribünün bir şov olduğunu düşünen insanları mutlue der. o maçtan çok büyük keyif aldım, izleyememiş olsam da. tribünler harikaydı.
bu bilgi yazılana kadar 1. futbol liginde 1 kez yaşanan ve evsahibi takımın ''10'', deplasman takımının gol atamadığı yani ilk ''10-0'' lık skorun yaşandığı ilk maç bu maçtır.
kız kardeşimin fanatik bir beşiktaş taraftarı olmasında sanırım benimde büyük bir payımın olduğunu düşündüğüm bir maç.
maçı radyoda dinlerken her beşiktaş'ın golünde "golü ali attı, 5-0 oldu", "golü metin attı, 8-0 oldu" diye diye, o zamanlar 5-6 yaşlarında olan kızkardeşimde sanırım bu takım demekki her maçında bu kadar gol atıyor diye düşünmüş olacak ki, o zamandan beridir beşiktaş taraftarı.
bu maçın gollerini tv'den seyrederken bilmiyorum kimsenin dikkatini çekti mi ama, çok güzel bir 10 gol seyrettik ama 10 defa da da kameralar skorborda döndüğünde sol taraftaki saat, artık bozuk olduğu için midir nedir, sürekli 10.57 yani 11 e 3 vardır...
lig tarihinin en farklı skorla biten maçıydı o maç. ali dört gol atmıştı, feyyaz’la ben de üçer gol atmıştık. ali sami yen stadı’nda oynamıştık. o zaman elektronik tabelalar yoktu. çift haneli bir skor düşünülmediği için görevliler skoru göstermekte epey zorlanmışlardı. kadromuzun tamamı türk futbolculardan oluşuyordu. biz dört gol attıktan sonra kaleciyi değiştirdiler ama faydası olmadı. adana demirspor’da libero oynayan muammer ağabey vardı. 10-0’dan sonra yanımıza gelip “yeter artık! bir tane daha atarsanız fena olur” dedi. vaktimiz vardı. daha da atabilirdik ama atmadık. o maçtan sonra beşiktaş adına uzunca bir süre işler çok iyi gitti. üç sene üst üste şampiyon olduk. o maçtaki performansımla gordon milne’e kendimi ispat etmiş oldum.